• latife tekin'in ayşe arman'a verdiği röportajdan alıntı:

    türban ile tülbent arasindaki fark

    başörtüsü yani tülbent büyükannelerimizin geleneksel örtüsü. yumuşacık bir dokusu var, doğal ve pamuklu. kadınlar onu kendilerince bağlıyorlar. "erkeğin örtüsü" anlamını aşındırmışlar, hafifletmişler, bir mutfak aleti gibi kullanıyorlar. şöyle üzerlerinden atıveriyorlar. türban gibi ağır, kafaya yapışan bir şey değil. alıyorlar çekiyorlar başlarından, uyuyan çocukların üzerine örtüyorlar. ucuyla gözyaşlarını siliyorlar. gülerken ağızlarını kapatıyorlar. yoğurt süzüyorlar. terlerini siliyorlar. o kadar çok amaçlı kullanıyorlar ki, ter bezi, toz bezi. ellerinin uzantısı haline getirmişler. bir uçurtma yapmadıkları kalmış. ben büyükannelerimizin, kadın atalarımızın bize o örtüyü çok hafifleterek ulaştırdıklarını düşünüyorum. bizi özgürleştirmişler, baş ferahlığı bahşetmişler. peki biz ne yapmışız? onu bir kenara atıp, kafamıza sentetik ağır bir cendere takmışız: türban. türbanla yoğurt mayalayabilir misin söyle bakalım...
    13.01.2008
  • benim hayatımda sevgisizliğin sembolüdür.

    bir kere şunu söylemeliyim, tülbent anadolu'da kadın yaşantısının vazgeçilmez bir parçası, kadının bir nevi uzvu sayılabilir. üzerine sakız yapıştırmaya da yarar, gülerken ağız kapatmaya da... hatta anneannemin anlattığına göre eskiden analar, analarımız kuru incir, kuru dut, çir gibi tatlı ve faydalı yiyecekleri çiğner, minicik lokmalar halinde tülbentlerinin ucuna tükürür, sarar, kucaklarındaki bebelerine bir organik emzik niyetine verirlermiş. bebeler de şifalı şifalı emermiş. hijyen mijyen hak getireymiş, şahaneymiş.

    bunlar tamam, bunlar var. benim esas bahsetmek istediğim, tülbentin anne başağrısına etkisi... salona girdin, annem tülbenti katlayıp bir şerit haline getirmiş ve alnının etrafına şu şekilde sarmış:
    http://guitarbassman.com/…6/axl-rose-mtv-awards.jpg

    80 yazan beyzbol forması ve mikrofonu saymazsak, annem aynen böyle tülbentle, eli başında, üçlü koltukta yatıyor... hah, işte bu tabloda tehlike çanları cangır cangır çalıyor demektir. çünkü anne başağrısı, hele de tülbentlisi hayra alamet olamaz. bu durum başın ağrımasından çok daha geniş, çok daha kapsamlı bir anlam ihtiva eder. hatta o baş ağrımıyor bile olabilir. anne, tülbent denen bu uzvunu bir simge olarak kullanır... beyaz bayrak gibi, ringe atılan havlu gibi ak tülbent, annenin hayattan, çocuklarından, evin işinden bunaldığı, sadece ama sadece hasta olduğunda aşırı bir ilgi gösteren kocasının o şartlı ilgisine muhtaç olduğu zamanlarda, bir akşamlık kafa izni ihtiyacını ifade eder.

    öyle ki, mesela ben o tülbentin o başa takılma seremonisini hiç görmedim. belirli aralıklarla, annemi o şekilde buluverdim. sanki "anne başağrısı mode on" oluyor aniden, ve tülbent beliriveriyor kafada, kendiliğinden... arasında halka halka dilimlenmiş patates de olurdu bazen. evet patatesin baş ağrısına etki ettiğine inanırdı annem, nedense.

    işte o patatesli tülbent, annemde bir sinirin, evde bir sessizliğin, tedirginliğin, babamın bir kabus gibi eve gelişinin ve annemi o halde görüp vara yoğa celallenmesinin kaynağıydı. babamın anneme karşı sevgiye en çok yaklaşan hali, bu patatesli axl rose tülbenti günlerinde yaşanırdı. sesi yumuşar, "acile mi gitsek?" diye sorar, su getirir, ilaç götürür, nöbetçi eczanelere koşardı. bu sırada çocuklar nedense annenin bu halinden suçlu bulunurdu.

    demek ki evde kırıntı kadar bulunan sevgi anneme tahsis edilince, diğer herkes büsbütün sevgisiz kalır, sevgisizlik gün gibi ortaya çıkardı. sonrasında gelsin azarlar, gelsin gergin saatler.

    "sonrası, iyilik güzellik."
  • cok kucukken annem ve anneannemin beni uyutmak icin yatirdiklarinda, uykuya dalarken oynayayim diye yuzume orttukleri, sevgi kokan, yumusak dokulu kumas. eger siz de bir kucugun uzerine orterseniz, uyumadan once o yumusak bezle fiti fiti oynadigini ve oyle uykuya daldigini gorebilirsiniz, hatta (bkz: iyi çocuk olursanız şirinler'i görebilirsiniz).
  • alternatif migren tedavisinde kullanılır.
  • bitanecik ananenin yaptığı leziz limonatayı süzdüğü bezdir.*
  • havludan daha emici olduğu için kıvırcık saçları kurutmak için tercih edilebilir. ıslak saçla yatmak gerektiğinde boyun kurtarır. yer kaplamaz, tatile giderken götürebilir, otellerde verilen deterjandan kazık gibi olmuş havlular yerine kendi mis gibi tülbentinizi kullanabilirsiniz.
  • eskilerde muslukların ucuna bağlanıp süzgeç olarak kullanılan şey. şehir suyu şimdi daha mı temiz yoksa insanlar o zaman daha mı titizlenirdi bilmem.

    bir de galiba torba yoğurdu yaparken de kullanılır. bir benzer kullanımı için (bkz: ricotta/@monchhichi)
  • ilk olarak fransa'da tulle (tül okunur) kentinde seyrek dokunmuş olan hafif kumaş. oradan avrupa'nın diğer ülkelerine yayılmış. türkiye'de ise farsça bağ, bağlanan şey anlamına gelen bent (bend) eki almış ve tülbent olmuş.*
hesabın var mı? giriş yap