• türkiye çiftçisi tembeldir.
    başlığımız bu evet çiftçi tembel. kendini sadece tek bir ürüne bağlı kılıyor. yılda sadece 25-30 gün çalışarak tüm sene o 25-30 günde kazandığını yiyor geri kalan günlerde sadece yatıyor. ekstra bir şey yapma çabasını bir yere koyun yapmaya çalışana bile köstek oluyorlar. e bu adam 30 gün çalıştığıyla anca karnını doyuruyor diyenlere ab fonlarıyla çiftçiye sağlanan hibeleri hatırlatmak boynumun borcu.
    200 dönüm arazisi olan bir çiftçiyi ele alalım. bu çiftçi buğday ekecek olsa; ekim ayında 1 hafta çift sürerek toprağını hazırlıyor, 3 günde tohumunu tarlaya ekiyor ve bahara kadar evine çekiliyor. baharın ilk günlerine değin yatan çiftçimiz tarlasına 3 gün ilaç ve 3 gün gübre vererek haziran ayına değin yatışa geçiyor. haziran ayında olgunlaşan buğday biçerdöver ile 2 günde hasad ediliyor ve çiftçimiz ekim ayına kadar yatıyor.
    bu çiftçimiz haziran ayından ekim ayına kadar değerlendirebileceği tarlasına dokunmuyor bile.
    peki ekstradan bu çiftçimiz seracılık, hayvancılık, meyvecilik vb işlerle uğraşamaz mı? uğraşmaz çünkü tembellik iliklerine dek işlemiş.
  • türkiye çiftçisi hep mazlumdur.
    hep hakkı yenmiştir. hiç bir zaman hak ettiği fiyata ürününü satamamıştır. ya dolu vurmuş ya yağmur yağmamıştır. hep o suçsuzdur hep ama hep batmıştır. yangın olur ürünü yanar ama sigorta ettirmeye gerek duymadığından mazlumu oynar. sel vurur sigortası yoktur devlet yardım etsin borç ertlesin der. yanlış ilaç kullanır ürünü heba olur yine devletin kapısını aşındırır ama hep o mazlumdur hep bir suçlu vardır. o bir melektir.
  • yakından uzaktan alakası olmayan tiplerin, onları gidip tanımayan insanların, nedense yere göge sığdırmadığı kişilerdir. yada bilemiyorum hep bana mı denk geliyor eğitimsizi, cahili, varyemezi, pintisi...

    bu arkadaşlar çocuklarını okula göndermek yerine tarlaya sürüyor, çiftcilik konusunda ufak bir üçret verip daha fazla verim almak yerine babadan kalma salak saçma yöntemleri kullanıyor (hani bunlarından babaları okutmadıkları için cahillik vs), yeri geliyor fazla üretim yapıyor sonra derelere döküyor..

    onların tarlada çalışıp yorulduğu kadar başka işlerde çalışıp aynı şekilde yorulabiliyor insan. üstelik asgari üçret karşılığında sizin modern şehirlerinizde sizin dibinizde göçüyor, ölüyor, gidiyor ama pisboğaz olduğunuz için, günde 3 öğün yemek yediğiniz için korkuyorsunuz çiftcilerden. yemeklerin lezzetiyle çiftcinin iş hayatını karmakarışık bir hale sokuyorsunuz.

    kan davaları hep toprak ağalarının elinden çıkıyor bu ülkede. onlarda çiftci işte, sektör olmuşlar bir nevi.

    hiç öyle aziz insanlar değildir bunlar bana göre. niceleri var saraylarda oturmakta. aç gözünü biraz, bırak artık şu acıterasyonu. onlardan beter sikilen vatandaşlar var diyorum ama körsün.
  • türkiye çiftçisi bilime güvenmez.
    evet çiftçimiz için geleneksellik esastır. siz ne kadar oturup kendisine bilimse tarımdan bahsederseniz bahsedin o bildiğini okumaya devam eder. ziraat mühendisi kendisi için masa başında oturan bir elemandır. kendisine önerilen gübre, ilaç, tohum vs miktarları konusunu hiç ama hiç umursamaz. o nerden bilecek diye küçümser.
    2009 yılı öncesine değin toprağının analizi yapmayı hiç aklına getirmeyen çiftçi devle desteklemelerini almak için bu analizi yapmaya başlamıştır ama ne yapmak. toprak analizi için arazinin belli bölgelerinden ve derinliklerinden toprak alınması gerekirken tembelimiz tek bölgeden umursamazca aldığı toprağı analize götürmekte ve yine bilimsellikten çok uzak tarıma koşmaktadır. uzun uzun anlatmaya gerek yok çok görmek isteyen olursa kendilerine ücretsiz turlar düzenleyerek yerinde gösterebilirim.
  • farmville oynar. maksat motivasyondan kopmamak.
  • türkiye çiftçisi soyulduğundan dolayı soymayı öğrenmiştir..
    sırtından para kazandığı işçisine daha az nasıl para veririmin hesabını yapar. her sene kaymakamlıklar araclığıyla belirlenen işçi fiyatlarına itiraz eder ve karlılığını arttırmak için türlü yolara başvurur. rahmetli babamın bir lafı vardı; işçiye iyi para ver sana kazandırsın yoksa seni batırır. bugün çiftçiyi batıran nedenlerden birisi bu az verilen ücretlerdir.
  • türkiye çiftçisi rahatına düşkündür işin özü tembeldir. eğer inek almak isterse 15 çiftçi bir araya gelerek kuracakları kooperatif sayesinde devlet tarafında kişi başına 6 adet ineği para ödemeden alabilmektedir. yemi, ilacı vs gider kalemleri ayrıca desteklenmektedir. koyuna keçiye girmeye gerek yok nasılsa tembel olan bunu okuyana kadar yorulur.
  • türkiye çiftçisi kahve ve çay konusunda uzmandır.
    yılın 12 ayı hergün bir fiil kahveye gittiğinde ötürü çayın taze mi yoksa karbonatlı mı olduğunu anında anlar. e adamcağaz ne yapsın değil mi? devlet bölgesine bir fabrika kurdu o mu çalışmadı? yok yok kimse bana türkiye çiftçisi tembeldir dedirtemez.
  • türkiye çiftçisi çalışanı sevmez.
    misal aileden çiftçi olan bir arkadaşımın aktardığı bir bilgiyle örnek vereyim
    "benim halamın eşi de çiftçilik yapıyor, ki kendisi emekli öğretmen ve müfettiş. bütün köy artı rahmetli amcalar dahi düşmandı kendisine. hala da düşmanlar. sebep adamın gelip ekim dikim yapıyor olması, ürün aldıktan sonra bile tarlayı boş bırakmayıp gelip sürüp başka şeyler ekiyor olması. o adam 1 öğretmen maaşı ve emekli olduktan sonraki çiftçilikle 4 çocuğuna ve kendine birer daire, koyde ev, araba, traktor yaptı. diğerlerinde 1 gıdım ilerleme olmadı. çalışana da bela okunuyor anlayacağın, çünkü devlet bakıyor senin yan tarlandaki de aynı iklim koşullarında şu kadar ürün almış o zaman sana para yok ya da sana para şu kadar diyor.
    neymiş çalışana bela oku, bir gıdım ilerleme ve ilerleyene küfür et. sonuç itibariyle türkiye çiftçisi tembeldir ve kendisi yatarken çalışana küfreder.
  • türkiye çiftçisi imf ve dünya bankasından önce toprağı yani kendini sömürendir.
    1980 sonrasında kimyasal gübrelerin piyasaya souklmasından sonra nadas bitmiş, ahır gübresi kullanımı sona ermiştir. cepleri daha fazla görecek diyerek toprağın anasını kimyasal gübreyle sömüren yine türkiye çiftçisidir. 30 yıl içerisinde kimyasal gübrenin yarattığı tahribat inanılmaz boyutlara varmıştır. toprağın mineral yapısı sıfıra indirgenmiştir . çiftçiye sorarsanız bunun yegane sorumlusu her zaman olduğu gibi devlettir. ne de olsa devlet elinde gübre torbası tarlalara gübre atıyor.
hesabın var mı? giriş yap