• televizyonda öpüşme sahnesi çıktığında halının desenlerini incelemek zorunda kalmaktır.
  • adam mardinli, 16 tane çocuğu var. eşini memlekette bırakmış, çocukları toplamış, istanbul'da tarlabaşı semtine yerleşmiş. evde 2,3,5 yaşlarında 3 çocuğu bırakıp, hepsi çalışmaya gidiyorlar. çocukların üzerlerine kapılar kitlenmiş. sobalı evde yangın çıkıyor, üç çocuk birbirlerine sokulmuş halde yanmış ve ölü bulunuyor. sonra aile sinir krizi geçirmiş.

    bu ülkede çocuk olmak, bazı şanslı evler dışında, annenin ya da hadi en fenası, geri kalan 13 çocuktan birinin bile, 3 çocuğun başında durmak yerine para para para diye sokaklara atılacağı kadar değersiz. baba işe giderken kitliyormuş. ne zamandır böyle yaşıyorlar kimbilir. 2 yaşındaki tuvalete bile çıkamaz, bezi pislenir. 2 yaşında çocuk demek, gözlerini kapatınca saklandı zanneden bir gariban demek. 5 yaşındakini onlara müdür yapmış.

    dersiniz ki, "bir ailede olmuş, ülkeye neden suç attın?"
    16 çocuğu olan bir aileyi takip etmeyen, doğuran doğurana ailelerin içindeki dramlara ses çıkarmayan, sonra da hapishanede yer kalmadı diyen devlet, bu ülkenin devleti. hangi evlerde neler oluyor, ağzı var dili yok çocuklar neler yaşıyor, ne bileyim biz bilmeden kimler ağlıyor, devlet de bilmiyor. ben devlet dairesinde bana surat yapan, iş yapacağına çayına kraker banan memurdan işte bu yüzden çok tiksiniyorum. o memurların nerelerde hangi işleri yapmaları gerekiyor, istihdam edilmiş insanlar nerelerde boş yere oturuyor. sonra diyorlar ki sen neden uyumuyorsun, çok şaşırıyorlar, "nasıl yaaa yatsan da uyuyamıyo musun" diyorlar. uyuyamıyorum evet. 40'ıma gelmeden tepem bembeyaz oldu.

    çocuk parkına gidersin, kaydırağa çocuğu çıkaracaksın, bir kadın seslenir "orada çiş var, değmesin çocuk" bakarsın evet bir çocuk oraya işemiş. sorarsın, günlerdir orada derler. tamam hadi koşalım dersin çocuğa, zavallımın ayağı çukura girer, düşer. çocuk parkının muhtelif yerlerinde çukur dolu. telefonlara sarılıp bildirirsin. senin görevin çünkü. yavşak belediye başkanının değil.

    çocuk şenliğine gidersin, yavşak belediye başkanı çıkıp konuşma yapar. herkes ayakta şovu beklerken, çocuklar ağlarken, kaymakamı çağırır, o da konuşur. yavşak mikrofondan "hava da soğuk" der. evet soğuk şerefsiz. çocuklar dondu evet. sen neden konuşuyorsun çocuk şenliğinde, diyemezsin çünkü çocuk üzülsün gerginlik olsun istemezsin.

    çocuğu anaokuluna vereyim, benim gibi sorunlu olmasın dersin, fellik fellik sapık manyak psikopat öğretmenlerin olmadığı, bahçesini aktif kullanan yer ararsın. bulduğuna servet dökmen gerekir, gönderemezsin. devlet sana her semtte, çocuğunu için rahat gönderebileceğin, o yaştan iyi insan hazırlamaya gayret eden anaokulları açmamıştır.

    türkiye'de çocuk olmak, anne babanın insafına bırakılmıştır. artık ne çıkarsa bahtına.
  • 1 yas alti olum oraninin 1000 cocukta 20, 5 yas alti olum oraninin 1000 cocukta 32 kisi oldugu,

    ilkokula baslama oranini %88 oldugu, yetiskin kizlarin sadece %81’inin okuma yazma bildigi ve sadece %67’sinin orta okula devam edebildigi, en kucuk evlilik yasinin ortalama 17 oldugu,

    dogumlarin %16’sinin dusuk kilo ile gerceklestigi, kirsal kesimde 100 cocuktan 38’inin hastane yerine ev ortaminda dogdugu, yenidoganlarin sadece %41’inin tetenoz asisi olabildigi,

    son 10 yilda butcesinin ortalama %3’unu sagliga, %10’unu egitime, %8’ini savunmaya ayiran bir ulkede yuzbinlerce minik icin cocuklugunu yasayamamaktir turkiye’de cocuk olmak…

    son on yilda onemli bir mesafe de alinsa da gerek hepimizin sokaklarda gorduklerimizin gerekse rakamlarin ifade ettigi gibi hala zordur kisacasi turkiye’de cocuk olmak…

    kaynak: http://www.unicef.org/…6/pdfs/sowc06_fullreport.pdf

    (veriler 2004 yili itibari ile verilmistir.)

    (bkz: uluslararasi cocuk haklari sozlesmesi)
  • yere düşen raptiye ayağına battı diye tekme, tokat dayak yemektir

    (bkz: ben bugün bunu gördüm)
  • bazen aynı anda gelin olmaktır. tam evcilik oynarken, gelinlik giydirilip beline de kırmızı kurdele bağlanması demektir. tabii belli bir ücret karşılığı...

    edit: şu entry'yi girdikten 1 gün sonra gazetede gördüğüm haber de manidar oldu..

    http://bizimkahve.gazetevatan.com/…1&yaz=ayşe aydın
  • sincan çocuk cezaevinde işkenceden gecirilmektir.
  • bayram ziyaretinde ikram edilen şeker/çikolatadan bir tane alınca "hadi bir tane daha al" ısrarına maruz kalmaktır.
  • baban işsiz kalınca korkmaktır.
    gelecek korkusudur.
    annenin ağladığını görmektir.
    işçi olmanın zalimin zülmüne uğramak olduğunu görmektir.
    işçi direnişlerinde soğukta slogan atmaktır.

    http://www.youtube.com/…ayer_embedded&v=5bufhv5u3wk
    şişecam işçilerinin eşleri ve çocukları anlatıyor.
    sıkıntıları ve taleplerini.
  • özsaygı ve özsınır kavramlarıyla yetişmemiş ortadoğu cahiliyetinin eline düşmüş bir anne babanın çocuğu olarak dünyaya geldiyse, ensest, dayak ve zorbalığa maruz kalmak demek;

    küçük burjuva ailesinin çocuğu olmuşsa, yarış atı gibi sınavlara yetiştirilerek, hırs küpü ve bencilliği daha çocukluktan itibaren içselleştirmek demek, güvenli sitelerde izole yaşamla dünyanın onun çevresinde döndüğünü sanmak demek,

    ülkenin doğusunda havan toplarıyla paramparça olup, asit kuyularına fırlatılmak, varoluşsal öfkeyi çocuk yaşta öğrenmek demek,

    ülkenin batısında birey olmak isteyip, sokağa çıkınca, devlet tarafından dayakla ve gaz fişeğiyle telef edilmek demek,

    aç olduğu için para çaldığında yıllarca hapis yemek, cezaevlerinde işkence görmek, tecavüze uğramak demek,

    genç nüfus çoğalsın diye inleyenler bu kalabalık nüfusa gerekli ortamını sağlayamadığı için geleceği için kara kara düşünmek demek,

    parası yoksa tedavi olamamak demek, kışın soğuk ve uzak yerde hasta olmuşsa yaşama şansı az demek,

    rönesans devrimini yaşamamış bir ülkenin bahtsız evladı olmak demek,

    çocuklarına değer vermeyen bir ülke yerine keşke daha medeni bir yerde doğsaydım hayalleri kurmak demek,

    öğrenilmiş çaresizlik ve eziklikle, kapalı cemaatlerden intiharla kurtulmak demek, berdel yoluyla pedofililerin fantezilerine kurban olmak demek,

    eğer olur da ölmezse, onca ezilmişliğin içinde günün birinde ezmeyi öğrenmek demek,

    kadına, çocuğa, hayvana, doğaya; azınlık ve kaba kuvvete sahip olmayan herşeye her türlü eziyetin yapıldığı erkek egemen faşist düzenin içinde var olabilmek için masumiyet ve haysiyetini geride bırakmayı öğrenmek demek,

    türkiye'de çocuk olmak, masumiyet ve sevgiyle yola çıkıp, ya yanlıs yerde yasamaya çalışmanın varolussal bunalımında kaybolmak ya da çevresine ve dünyaya zarar veren varlık haline getirilmek demek.
hesabın var mı? giriş yap