• dünyanın çoğu yerinde var olan olgu.türkiyede de azımsanmıyacak boyuttta bulunduğu yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır.sebepleri aşağı-yukarı herkes tarafından bilinmekle beraber ortadan kaldırma niyet ve önlemi konusunda ağır davranıldığı kuşkusuzdur.yeni yapılan bir araştırma ile ilgili haber aşağıdadır.

    sosyal hizmetler çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğü'nce hazırlanan "kadına yönelik şiddet" konulu araştırmada, kadınların yüzde 21'inin kocaları tarafından istemediği biçimde ya da türde cinsel ilişkiye zorlandığı belirtildi.

    araştırmaya katılan 609 kadının yanıtladığı anket sonuçlarına göre, kadınların sadece yüzde 3'ünün eşinden şiddet görmediği belirlendi. araştırmaya göre, şiddet gördüğünü iddia eden kadınların 46.8'i arasıra-az, yüzde 34.6'sı bazen-orta şiddette, 15.6'sı sık sık-çok şiddete uğruyor.

    kadinlarin yüzde 41'i kocalari tarafindan küçük görülüyor

    araştırmaya göre, yüzde 41'inin kocası, kadının duygularını önemsemiyor, yüzde 41'inin kocası ise eşlerini küçük görüyor.

    araştırmada elde edilen diğer bulgular şöyle:

    "-kadınların yüzde 51'inin kocası, kadının isteyip istemediğine aldırmadan cinsel ilişkide bulunuyor,

    -yüzde 21'inin kocası kadını istemediği biçimde/türde cinsel ilişkiye zorluyor,

    -yüzde 62'sinin kocası, kadın onun düşüncesine katılmazsa kızıyor,

    -yüzde 43'ünün kocası emirler yağdırıyor,

    -yüzde 42'sinin kocası ev işleri zamanında yapılmadığından sinirleniyor,

    -yüzde 74'ünün kocası kadına bağırıp azarlıyor,

    -yüzde 35'inin kocası ise kadını başkalarının önünde azarlayıp hakaret ediyor."

    araştırmaya katılan kadınların profili ise şöyle ifade edildi: yüzde 82'si 16-45 yaş arasında, yüzde 97'si evli, yüzde 3'ü dul, yüzde 22'si okur-yazar değil, yüzde 86'sı en çok ilkokul bitirebilmiş, 91'inin kendine ait bir geliri yok, yüzde 69'unun evine ayda 10 milyondan az para giriyor, yüzde 26'sı 4 ya da daha fazla çocuklu, yüzde 68'i 4-6 kişilik aile ortamında yaşıyor.
  • kültür yapımız ve yaşam tarzımız içerisinde varlığı -ne yazık ki- hala reddedilemeyen olgu. şiddeti yaratan ve yaşatmaya azimli topluluğun; "ataerkil toplum" denilen yapının bireylerinden oluşması ve bu bireyleri de yine biz kadınların yetiştiriyor olması ise işin en can alıcı noktası kanımca. bu durumda aşağıdaki habere de şaşırmamak gerekiyor:

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=131939
  • kadına yönelik şiddet olgusunun mekanla sınırlandırılmasına ve dikkatlerin kültürel faklılık noktasına yönlendirilerek kadın sorununun indirgenmesine yolaçan ifade..

    ( işaret etmeden geçemeyeceğim, amerika'da her oniki dakikada bir kadının dayak yediğine dair bir istatistik okumuştum bir zamanlar bir yerde)
  • disarida copa, iceride kocaeline endeksli olan, nafile $ekilde unlulerimizin de turlu sloganlarla ve kampanyalar e$liginde kar$i durdugu durum..
  • uluslararası af örgütü türkiye şubesi - kadına yönelik şiddete son! imza kampanyası

    http://www.amnesty-turkiye.org/…awturkpetition.php3
  • "türkiye'de şiddet" şeklinde sadeleştirilse anlamından çok bir şey kaybetmeyecek olan cümle.
  • (bkz: kagider)
    (bkz: mor cati)
  • bütün olumsuzlukların, eğitim-öğretim eksikliğiyle açıklanmaya çalışıldığı memlekette, aslında pek çok altyapı eksikliğinin neden olduğu ve eğitimin kültür ve kendine güven sorununu çözüme ulaştırmadığını çok açık biçimde ifade eden sıklıkla, herkesimden kadının başına gelebilen içler acısı durum. eziklik psikolojisi içinde -sadece erkekler için söylemek istemem bunu aslında- kendini anlayıp sorunlarını çözüme kavuşturamayan, tedaviye gereksinen pek çok insanın, kanunların ve sosyal güvenlik birimlerinin toplum ve aile yaşamında bıraktığı boşluklardan sızarak, bir boşalım aracı olarak şiddeti kullanması, çok geç kalınmış sorunlarımızın kökleştiği anlamına geliyor galiba.

    çocukluktan itibaren sağlıklı bireyler yetiştirmeye yönelik altyapıdan yoksun, içine kapalı, tek yönlü, farklı bakış açıları geliştiremeyen ve sorunlara bela gibi yaklaşıp, çözümü savaşta bulan, kendi mutsuzluğunu başkalarını suçlayarak açıklamaya çalışan, ama gerekli tepkiyi gereken yerde gerektiği biçimde gösterecek güven ve dirayetten yoksun kişinin başvurduğu bu insan dışı boşalım, güvenlikten ve güvenceden yoksun kadının sessizliğinde gelecek nesle aktarılarak devam eden, aile içi bir durummuş gibi algılanıyor. "halbuki aile toplumun en küçük birimidir" lafı hayat bilgisi kitabında kalıyor.tıpkı atıl duran bir sürü kanun nizam gibi.

    çok ama boş konuştukça cehalet bitmeyecek. cehalet oldukça şiddet bitmeyecek.
hesabın var mı? giriş yap