• tek sıkıntısı komik olmaması olan karikatür. bunun nesi şiddete özendiriyor ak.
  • hayatın toz pembe olmadığı gerçeği ile yüzleşmesi gereken insanlar tarafından sadece entelektül olmakla, gerizekalı olmakla itham edilen insanlar tarafından kınanan karikatürdür. mizah unsurunu gören bana haber versin. şiddete özenilip özenilmediğini bilemiyorum ama şiddetin mevzu bahis olduğu bir çizim şiddeti mizah yoluyla eleştirmiyorsa asla karikatür değeri taşıyamaz.
  • (bkz: 37 numara iq ile)
    (bkz: ne kadar şaka yapılabilir ki)

    serbest çağrışımdan dolayı;

    topu topu 7 nota var kaç ayrı beste yapılabilir ki
    sözünü edeni saygıyla anıyorum

    edit: şiddete özendirmekle alakası olmayan ancak komik de olmayan gereksiz ve aptal bir karikatür işte.
  • kadına şiddeti özendirip özendirmemesi değil mesele, kadına şiddeti normalleştirmesi ki bu daha önce birkaç yazarca dile getirilmiş.

    neşeli bir kadın, sevgilisi veya kocası artık ne boksa, zorluyor ve karanlıkta denize girmek istiyor zor bir lokasyonda. hiciv edilmek istenen nokta: kadınların bazen abuk subuk zamanlarda abuk subuk şeyler istemeleri, arzulamaları.

    he ama bu ne şekilde yapılıyor karikatürde: bak işte sen böyle saçma salak şeyler istedin, benim de tepem attı sana bir kodum devirdim geberttim, ulan o kadar malsın ki gelmemizi istediğin yer seni kurtarmak için bile çok zor, seni (ki yapılı bir kadın tasvir ediliyor) bot olarak kullanıp bu işi çözmemiz gerekecek ama yine de 'bu ilginçliklerin yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı .mınakoyim'.

    'bişeyi yapma diyince yapma lan' diyip çat diye tokat koymak da var.

    normalleştirme dediğimiz olay işte: sözüm ona kadınların bu erkekleri zorlayan istekleri eleştirilecek komik bir dille, ama bunun yerine bir kadının şiddete maruz kalarak öldürüldüğünü ve çirkin bir benzetme ile bir 'bot' olarak kullanıldığını görüyoruz.

    özetle: şiddete özendirir özendirmez o ayrı, tabiiki kimse bunu görüp de karısına eşine saldırmaz. ama çirkin mi ? fazlasıyla çirkin bir iş yapılmış.

    he: entelsiniz amına koyim diyen öküz, kusura bakma biz önümüze konan her şeye ağzımızı açıp bakmıyoruz kardeş senin gibi.

    edit: eleştirenler ısrarla 'özendirmesi değil', 'normalleştirmesi' diyorlar. ama yorum yazmaya devam eden arkadaşlar nedense sürekli 'ben gidip de kız arkadaşıma vurmadım bakınca' diye savunmalarla geliyorlar. şu çiğliği yapmadan savunun bari. bas bas bağırıyorum bak ''normalleştirme'' ile ''özendirme'' farklı şeyler diye. yapılan iş çirkin diye. basite kaçıp da ''aaa ben de hemen gittim karımı dövdüm'' trollemesini yapmak kolay gençler. zaten bu zihniyetle devam etse insanlık kadınlar bugünkü gibi toplum hayatında olur muydu diye düşünmek lazım. ne olacak ki, kadına seçme seçilme hakkını sor mesela ''amına koduğumun entellerine bak amk kadına oy verdirip napacaksınız lan ibneler'' diye cevap verirlerdi herhalde aynı kitle.
  • onu bunu geçtim de bok gibi olan karikatürdür
  • bu karikatürü "şiddete özendiriyor" diye tukaka ilan eden zihniyet;

    - çocuklar özenip balkondan atlamasın diye pokemon'u yayından kaldırttı.
    - çocuklar kapağını görmesin diye fırt gibi cinsel mizah ağırlıklı dergileri siyah poşede koydurdu.
    - çocuklar girmesin diye porno siteleri kapattı.

    kurgu ürünü metinlerde suç olarak andığımız, anacağımız şeyler olacaktır, olabilir. paris helen'i ayarttı diye özenip; homeros'a kızıyor musunuz? iago othello'ya desdemona'yı öldürsün diye gaz verdi diye, shakespeare'i "yalancılığa, cinayete azmettirmeye özendirmekle" suçluyor musunuz?

    kurgu bir metinle suç işlenemez, suça özendirilemez, suç övülemez. bu tartışmanın 19.yy'da bitmiş olması gerekirdi ama bizim vatandaşlarımız her daim ortaçağ kafasını yaşamaktan gocunmuyorlar.

    karikatür dediğiniz sanat zaten, kelime anlamıyla abartmayı anlatır. iago kötülük yapmaktan zevk alıyor olabilir ama bu ne shakespare'in kötü bir insan olduğunu, ne de othello'nun kötü bir oyun olduğunu gösterir.
  • tanıştırayım, bir klasik: hain evlat ökkeş
  • bütün çizgi öykülerin komik olması gerektiği ön koşuluyla eleştirilmesi de ülkemizin acı bir gerçeğidir. çizgi öyküyü okursunuz, iyisi vardır, kötüsü vardır. buna "kötü bir çizgi öykü" eleştirisini getirirseniz anlarım; ancak "komik değil" eleştirisini getiriyorsanız yazısız karikatürü anlamayıp "ne demek istiyo ki şimdi bu" diyen çizgi kültürü fakirlerinden birisiniz demektir.

    mesela ersin karabulut'un yeraltı öyküleri vardır. komik olmadığı için; oradaki bütün şiddet öğelerini "kurgunun dışında, özendirmeye yönelik" şeklinde mi değerlendirmeliyiz? komik olmayan bir çizgi öykü olamaz mı? şu ana kadar yazılmış onbinlerce manga komik mi? çizgi roman/öykünün komik olması gereğini savunmak, 1 ay düzenli mizah dergisi almamış çaylak çizgi takipçisinin hezeyanı olmaktan öteye gidemez.

    hiçbir şekilde, hiçbir kurgu ürününü (roman, makale, hikaye, dizi, oyun, film vs.) içeriğindeki eylemlerin etikliğine göre değerlendiremezsiniz. bu, romanda yazılan herşeyin gerçek olması gerektiğinin düşünüldüğü 19.yy kafasından başka bir şey değildir.
  • kadına şiddeti özendiren değil normalleştiren karikatürdür.

    bu karikatürü görüp kız arkadaşınıza bir şeyi yapmadı diye tokat atıp üzerine binip kayık olarak kullanacak değilsiniz, hatta bunu düşünmek auhuahuah amman ne kadar da komik, evet. ama sosyolojik ve psikolojik olarak, de hadi zorluyorum sübliminal mesaj olarak, kadına karşı şiddet böyle araya oraya buraya sıkıştırılırsa, kadınların başına gelen şiddet olaylarına karşı bir noktadan sonra hissizleşirsiniz. bu da kadına uygulanan şiddeti okuyucu, dinleyici, takipçi nezdinde normalleştirmektir.

    kadına karşı şiddet normal değildir, kadına karşı şiddete karşı hissizleşmemek gerekmektedir, bu karikatür de bok gibidir. yer mi boş kalmış nedir, leş gibi bir karikatür. üzerine konuşulmaya değmesi için bir kadın bulup onu tokatla bayıltması gerekmiş arkadaşın, işte o kadar leş gibi.
hesabın var mı? giriş yap