• yarın sınavım olduğu için ve ders çalışmamaya fırsat kolladığım için normalde "ahaha neyin meselesini tartışmışlar lan sayfalarca." diyeceğim bu olay üstüne yazmaya karar verdim. öncelikle herkes kendini kargo sahibinin yerine koymuş ve "ben olsaydım inip alırdım." veya "o da haklı, ben olsam ben de almazdım." demiş. madem bu entry'i girmeye karar verdim, o yüzden benim de bir saf belirlemem gerekiyor sanırım; ben de kendimi "inip almazdım"cılara katıyorum ve eleştirilerimi bunun üstüne kurguluyorum. ciddi görünmek için de eleştirilerimi madde madde sıralayacağım:

    1) a) aynı kargo şirketinin elemanları bu olayı birkaç kere daha tekrarlarsa düşünceleriniz aynı kalır mı?
    b)bu kargo şirketinin bir daha kargolarınızı getirmesini ister misiniz?
    c) iş arkadaşlarınızdan biri size "çok yorgunum, benim işleri de halleder misin" diye bir ricada bulundu. sonra gün içinde bir lokantaya gittiniz ve oturduğunuz masada sizden önceki müşterilerin tabaklarını gördünüz. garson gelip kaldırsın diye beklerken yan masanızda oturan garsonla göz göze geldiniz ve garson size "abi çok yorgunum, onları bulaşıkhaneye götürebilir misin?" diye bir ricada bulundu. sonra iş çıkışı yeni bir televizyon satın almaya gittiniz ve bayi işletmecisi "elemanlar çıktı, ben de çok yorgunum; televizyonu arabanıza siz taşır mısınız?" diye sordu. daha sonra evinize gittiniz ve bahsedilen kargo olayıyla karşılaştınız. düşündüğünüz kadar hoşgörülü olur muydunuz? hiç "acaba beni keriz yerine koyuyor olabilirler mi?" diye düşünmez miydiniz?
    bu sorulara cevabınız hayırsa o bahsettiğiniz iyiliği istisnai bir durum için yapmış sayılırsınız ve bunu burada çarşaf çarşaf savunmanız çelişkidir. çünkü bir yerden sonra siz de bu "iyilik" diye adlandırdığınız şeyi yapmayacaktınız. yok bütün sorulara cevabınız evetse bence sırf yorulmasınlar diye kargocuların sırtınıza semer vurup kargoları sizin üstünüzde dağıtmasına izin verecek kadar iyi bir insansınız, tebrikler.

    2) "o kadar hümanist ayağına yatıyorsunuz, işinize gelmeyince bir küçük iyilik bile yapmıyorsunuz" fikriniz mantıksız. şirkete bir şekilde ulaşıp "kargom 9da geldi ve getiren eleman çok yorgundu. çalışanlarınıza bu şekilde davrandığınız sürece şirketinizle bir daha çalışmayacağım." demezseniz o yaptığınız iyiliğin hümanizma açısından bir faydası olmayacak; sadece o çalışanın her gün inip çıkmak zorunda kaldığı yüzlerce kattan birkaç tane eksiltmiş olacak. yarın o insan yine yorulacak, yine geciktiği için fırça yiyecek. hatta hiç aşağı inmeyip bahsettiğim gibi şirketi haberdar etseniz bile hümanistliğinizden bir şey eksilmez bence.

    ayrıca hümanistliğimle parasını verip aldığım bir hizmetin ne alakası var yahu? o insan çok yoruluyorsa bunun sebebi kargosunu apartman kapısından almayan müşteriler değil, yeterli sayıda eleman çalıştırmayan şirkettir. bu durumda da laf etmen gereken ben değilim, o şirkettir. madem çok hümanistsin; burada efendi gibi "ben olsam inmezdim" diyen adama çemkireceğine olayı anlatan yazara mesaj yoluyla ulaşıp hangi şirket olduğunu sor ve bir daha o şirketle çalışma.

    3) "bütün gün bir sik yapmayan siz ekşi sözlük entelleri tabi o yorgun kargocunun halinden anlamazsınız."... sanırsın bu da ekşi sözlüğün tek garibanı amına koyim. geri kalanlar olarak biz bütün gün elde viski, üstümüzde robdöşambrla mirasyedilik yapıyoruz. sonra bu yaşar usta ruhlu arkadaş gelip bize yukardakine benzer ayarlar veriyor ve utanıyoruz. http://www.youtube.com/watch?v=eypa4ckdinc akıl fikir lazım işte bu adama da. 400000 ekşi sözlük kullanıcısından böyle bir durumda "inmem" diyenleri zengin enteller olarak kategorize etmiş adam. tam tersi daha mantıklı değil mi yahu; az bir paraya bütün gün çalışmaktan zifri sikilen adama "kargon var, aşağı gel al" dediğinde "ben de yorgunum, sike sike getireceksin" diye reddedilmek daha olası bence. ha zaten bu eleştiriyi yapan adam da bu tip şeyleri düşünmüyor, aklında sadece kendi oluşturduğu "boş işlerle uğraşan entel sözlük yazarı" imajına bok atmak var. ruh hastası işte, buna yapacak bir şey yok.

    evet bomboş bir entry'nin daha sonuna geldik. benim gibi "sabahlayıp sınava çalışırım" deyip de sözlük başında kalan ve bu entry'i sonuna kadar okuyan arkadaşlara sınavlarında başarılar, hepiniz mükemmel insanlarsınız bence.
  • amerikan romantik komedilerinde büyük bir aşkın başlamasına vesile olacak kargocudur.
  • almanyada dhl tarafindan bile bile paketiniz var asagiya gelir misiniz diye cagirildigimda -ustelik yorgunum bile demedi cocuk- pasa pasa aklima hic bir art niyet getirmeden inip efendice paketimi aldigim icin insanlarin cemkirme katsayisi ile kendiminki arasindaki farki gormeme sebep olmus kargocu.

    bir kere parasini dahi versen o insan senin kapina ayagina kadar gelip o paketi teslim etmek zorunda mi o kadarini bilemiyorum hukuki olarak.

    ama insani olarak bakinca bir gereklilik goremiyorum acikcasi. ne biliyim 5 kiloluk damacana olur, agir bir sey olur ya da inemeyecek durumdasindir anlarim. ama inmek istememek ve ayagina hizmet beklemek bana ayse ozyilmazelin adidas kavgasini hatirlatti.

    ego sorunu mu cekiyorsunuz bilemiyorum, yani parasini catirr catirr odedim ayagima kadar gelecek o kargo, hizmet bekliyorum yani deyip insanlarla aranizda bir alt ust iliskisi kurmak, ben her yerde paramin karsiligini alirim diyerek tatmin olmak normal degil sanki.

    ustelik garibim saat 9 olmus, yorulmus, 9da sana pakedini teslim etmeye calisiyor hayvan, ertesi gune sarkmasin diye. in al.

    avusturyada adamlar usendikleri ve ikinci serviste ekstra ucret aldiklari icin bilerek gelmeyen, zile basmayan ama geldik yoktunuz diyen elemanlar var. almanyada bir dhl kargo gorevlisi mesai saatinde dagitabilecegi kadar paketi alir sadece, saat 6 dedi mi konu kapanir yani.

    azicik insan olup azicik empati yapmayi bilin biraz. vallahi olmezsin lan.
  • yorgun ve ricada bulunan kargocudur. restoranda yemek yedikten sonra 'ya bugun cokalabalıktı,yorulduk - size de o kadar servis açtık, afedersiniz yediniz içtiniz- bulaşıkları da siz yıkasanız' ricasında bulunan kişiyle ricası ve yorgunluğu bakımından benzer.

    iki gözüm sevgi pıtırcıkları; isteyenin bir yüzü kara vermeyenin iki düstüruyla 'rica etmiş, ee o zaman, yapmak lazımdı' şeklinde savunmuşlar.

    rica etsem bi siktirip gider misiniz? bakın rica ediyorum.

    rica la adı üstünde,rica. bir talepte bulunursunuz ya da sizden bir talepte bulunulur. yapıp yapmamak ona/size kalır. bir zorunluluk da orospu çocukluğu da yok ortada.
    sen yorgun değilsen, istersen inersin. diğeri yorgunsa, hastaysa, yaşlı veya malülse ya da bir mazereti bile olmaksızın inmek istemiyorsa inmez.net.

    kesinlikle kargoyu almak için inecek kişinin incileri dökülmez ama çıkaran kişininde hayat damarlarından biri kesilmez, oracıkta can vermez. şimdi anlamadan dinlemeden ölseydi bari sizin için öröspüee çöçüü kepitalistler falan diyecekler de çıkacaktır. naaparsın, insanın ağzı torba değil ki sıçasın.

    kargocuların yaşam standartları hakkında da saptamalar yapılmış, ''köle mi?'' diye sorulmuş. değil mi ellaham?
    özelde kargocular ve hizmet sektörü çalışanları, genelde bütün maaşlı çalışanlar için; şu söylenilen çalışma şartlarına kölelikten daha uygun bir sıfat var mı? benim bildiğim yok.

    bu hikayedeki kişiler üzerinden egolarınızı tatmin edin,insanların iyilik -kötülük, orospu çucukluğu derecelerini, vicdan katsayılarını belirleyin. yukarıya-sisteme- şartlara doğru bir atar yapmayın, sorgulamayın anca yatay pozisyonda rüzgar yapın. ohh efil efil.
  • başıma gelse muhtemelen inip kargoyu alıp ondan sonra da ilk fırsatta kargo şirketine gidip ana avrat sövmemle noktalanacak hadise. kargocuya kızmak yersiz. lakin net bir şekilde anlatılmış ; kargo şirketlerinin verdiği faturalara dikkatlice bakın; detay yazar; şu kadar bilmemne bedeli şu kadar bilmemne bedeli diye. genelde bu kargo şirketleri gönderi başına 1.5 -2 lira arası eve teslimat bedeli almaktadır. yani aşağı yukarı ürün bedelinin %25-30 u kadar. bu da demektir ki ; bu hizmeti bana vermek zorunda. kızcağız ; yorulmuştur ; tükenmiştir kıldır tüydfür anlarım. lakin kargo şirketi tükenemez. net. icabında bir gün daha geç getirir; işe yeni eleman alır ; şu olur bu olur. ama kargo şirketi beni her gönderide %30 sikemez. net mi? net. yediğiniz içtiğiniz yerde herifler abi bir porsiyon köfte 10 lira ama köftemiz yarım porsyion kalmış ; bunu yermisiniz diyen garsona siktir git kardeşim demez misiniz? dersiniz. garsonun kabahati değildir; patron git söyle demiştir çocuk söyler; patron bir gönderiler bitmeden mesai bitmeyecek demiştir; o kız oparçalar kendini. üzülürüm gider alırım. ayrı konu. ama nasıl ki kasabım beni %30 sikmeye kalktığında höst lan nooluor diyorsam ; kargo şirketim %30 siktiğinde de derim. gereksiz sevgi pıtırcıklığının anlamı yok . kızı çok düşünüyorsan; çok delikanlıysan .ağırır yukarı kıza yüzünü güldürecek bir bahşiş verirsin olur biter; evine teslim edilmesi için para ödediğin ürünü sağdan soldan toplamazsın.
  • teslimat denince akla asagidakini getirendir.

    http://www.youtube.com/watch?v=vycn0e8dhnm
  • isin icine vicdan ve duygu gibi kavramlari karistirmadan analiz ettigimizde haksiz olan kargocudur.

    saat 9'a kadar mesai yapmis olmak bir kere kargocunun problemidir. bu musteriyi baglamaz. o saate kadar onu calistiranin vicdansizligidir. ortada vicdansizlik aranacaksa, o kiside aranmalidir.

    kargocuda calisan insanin da beyni vardir herhalde? kadin oldugu icin de acima duygularinizi uyariyor, "ayyhhhh" diyorsunuz. erkek denilse buradaki guruhun yarisi "calissin isi" derdi kesin. mantik disi. bu kisinin ise girerken imzaladigi sozlesmede muhakkak vardir calisma kosullarini aciklayan bir paragraf. eger ki standart mesai saatlerinin disinda calisma olasiligi dogacagi belirtilmisse, bunu ise girdigine gore kabul etmis sayilir. o noktadan sonra mizmizlanmak, mantik disidir. oyle bir ibare yoksa, ortada kargo sirketinin "emekci" dediginiz bu insani somurmesi soz konusudur. medeni ulkelerde calisan kisi boyle bir muamele karsisinda sirkete dava acip agzina sicabilir. turkiye'deki adalet sistemi insan olduren bir adamin bile cezasini adam akilli vermekten aciz bir sistem oldugu icin calisanin patronuna dis gosterip isinden olmasi riskini alabilmesi, kuvvetle muhtemel cok dusuk bir olasiliktir.

    ben kargocu olsam ve gec saatlere kadar calismam gerektigini bilip de bu isi kabul ettiysem, uzerimden tir gecmis gibi yorgun olsam bile cikarim, paketi guler yuzle teslim ederim. bahsis falan da beklemem, adam zaten vermis parasini; ben de maas aliyorum. eee? kisacasi en bastan sormam "asagi iner misiniz?" diye, soramam cunku. "senin isin ne aslanim?" diye sorarlar adama. "ama ben cok yoruldum bugun bik bik bik." benim butun gun calismis olmam karsimdakinin problemi degil ki. ya adam elden ayaktan kesilmis musteri ise? o zaman da yukari ciktigimda karsimdakine cemkirebilir miyim? peki karsimdaki at gibi bir insan olsa bile bu bana ona cemkirme hakki mi dogurur? birine ayri, oburune ayri muamele yapmam ne kadar etiktir?

    iste burada "vicdansizliktir. yasli, engelli vs. degilse inip alinmasi gerekir" derken siz aslinda saglikli bir insanin gorecegi muameleyi baltalayarak adaletsiz bir sistemi destekleyen bir dusunce olusturuyorsunuz. oyle sey yok. sonucta hayir isi yapmiyorsun. para karsiliginda bir is yapiyorsun. herkese esit hizmet vermek zorundasin. herkese esit hizmet vermesi gereken bir sirkette calistigin icin buna sen de uymak zorundasin.

    isin duygusal kismina gelince tum bu guzelim mantik dagilip gidiyor. iste bu yuzden duygularini mantiginin onune gecirenlere 15 aylik hafifletilmis bir kolinahr egitimi teklif ediyoruz. odeme seceneklerimiz esnektir.
  • hayali argumanlarla savunulan kargocudur. musteri koca gotluymus ve patronundan azar isittigi icin kargocudan hincini cikartiyormus.

    bu datalarin kaynagi nedir acaba?

    yani ben de gelip burada benzer bir konudan yakinsam demek ki beni de koca gotlu, vicdansiz ve isyerinde ezilen; egosunu tatmin etmeye calisan biri olarak betimleyeceksiniz.

    sizleri de kolinahr'a bekleriz. ilgili basliktan ulasabileceginiz ucretsiz e-book'umuzdan baslayabilirsiniz.

    not: yazar da olabilirsiniz. a pardon, olmussunuz zaten. ama bence hayal gucunuzden daha cok istifade edebileceginiz bir turu de denemelisiniz.
  • saat 9'a kadar calismak zorunda olmasi, cok yorgun olmasi gercekten de uzucu olsa da; isini iyi yapmayan, ayni zamanda da musterisine nasil hitap edecegini bilmeyen terbiyesiz kargocudur.

    - " insanlik olmus yeaaa, pis burjuva - sistem kolesi! , biraz anlayisli olsan olur musun!? , evde got buyutecegine yardim etsene " kafasinda olanlari suraya alalim:

    (bkz: türkiye'nin geri kalma sebebi)

    bonus:
    http://www.youtube.com/watch?v=q2sobm9p9mq
  • beni apartmanın önünde koca bir piyano ile başbaşa bırakmış kargocudur. sırtımda nasıl taşıdığımı, neler çektiğimi bir ben bilirim.
hesabın var mı? giriş yap