• saffet murat tura'nın metis yayınlarından çıkan son kitabı. bu kitapla beraber artık bilinç konusu üzerine yaptığı çalışmaları sonlandırmış gibi ki kendisi de bunu ifade ediyor. bu kitabında, bir önceki kitabı olan beynin gölgeleri'nde sunduğu tezi güçlendirerek okuyucusuna sunuyor.

    kitabın temeli şu şekilde; dışarda olan şeyler var ve bunların beynimde bir temsili oluşuyor. beyinde bu temsiller oluşurken bir de fenomenal yaşantılar oluşuyor. ne demek bu? şöyle ki kırmızı bir ağaç görmekle kalmıyorum bir de bu kırmızı ağacın algısını ve iç yaşantısıyla muhatap oluyorum. işte bu iç yaşantı beni zombi yapmaktan kurtaran şey gibi duruyor. peki gerçekten benim zombi olmadığımı gösteren fiziksel bir kanıt var mı? yok. bu yüzden bizde bulunan bu iç yaşantı oluşumuna sebep olan şeyi de fiziksel olandan ayırmaya meyilli oluyoruz.

    acaba içimde bir ruh mu var? bu görüş de etkileşimci ikicilik (kökü descartes'a bağlanan 'düşünen ben') altında değerlendirilebilir. ancak smt (saffet murat tura) bu görüşe katılmıyor. bunu bu konuyla alakalı yazmaya başladığı günden itibaren ifade ediyor zaten. yani bizim içimizde fiziksel olmayan bir şeyin varlığına da onun sahip olduğumuz bedene neler yapması gerektiğini söylediğine de katılmıyor. insanın naturalizasyonu kapsamında konuya yaklaşıp, bilinç denilen bu iç yaşantıları çözümlemeye yardımcı olabilecek tezler üretmeye uğraşıyor. şu an bu konuda bize söylediği şey şu; etkileşimci ikicilik yanlış, fiziksel özdeşlik tezi sorunu görmezden gelerek sorunu çözdüğü iddasında, epifenomenalizm ise çürütülemez değil. elde pek sağlam bir şey yok özetle. sonuncusunu yani epifenomenalizmi biraz açalım. iç yaşantılarım var. bunların sebebi de beynimdeki ilgili nöral aktiviteler. beynimin belli bir yeri dış etkenlerle ya da kendiliğinden? uyarılınca bunlara has iç yaşantılarım oluşuyor. işte epifenomalizm diyor ki bu süreç buraya kadar bu şekilde oluyor ama bu oluşan iç yaşantılar organizmanın üreteceği davranışları etkilemiyor. yani nöral faaliyetler iç yaşantıları oluştuyor ama iç yaşantılar nöral faaliyete ya da eyleme sebep olmuyor. tek taraflı bir akış var yani. smt buna da tam olarak katılamıyor. kitapta verdiği zombi paradoksuyla bu tezin yanlışlanabileceğini ortaya koyuyor. sonuç olarak kitapta (aslında bir önceki kitabı beynin gölgelerinde) oluşturduğu n3 tarzı biyofonksiyonel beyin modeli doğruysa epifenomalizm ampirik olarak doğru olamaz, diyor.

    kendisi ise ontolojik özdeşlik tezini sunuyor. yani bu iç yaşantıların bunlara sebep olan nöral aktiviteyle birlikte ortaya çıktığı görüşünde. yani dışarda gördüğüm bir nesne deneyimini tek başına yaşamıyorum. bununla birlikte bu nesnenin farkında olan bilinçli bir ben'i de deneyimliyorum. yani tek odaklı bir nöral aktivite iki durum yaratıyor; biri nesnenin kendisi biri de onun bendeki yaşantısı/bendeki yaşantısının farkında olan ben. bu iki durum da birlikte oluyor ve ontolojik olarak özdeş... konuşabilecek çok fazla şey var elbet, kitap ve bu konu hakkında ama özetle benim anlayabildiklerim bu şekilde...

    benim eğitim aldığım alan bu konulara uzak. bu mesele hakkında geniş bir literatür okuması yaptığımı da söyleyemem. genelde smt üzerinde takip ediyorum konuyu. gözden kaçırdığım, yanlış anladığım şeyler olmuş olabilir. bunlar için affınıza sığınıyorum... şunu söyleyebilirim ki smt kitaplarında güzel bir iskelet oluşturuyor ve akış sizi ulaştırmak istediği yere adım adım götürüyor. ben kendisinin yazdığı şeyleri okumaktan çok keyif alıyorum. umarım bu konuda (devam etmeyeceğini söylüyor ama) ya da başka meselelerde yazmaya devam eder. kendisi konuları çok iyi kavradığı gibi anlatmayı da çok iyi biliyor. kendisinin bilgi birikimi hakkında yorum yapmaya bile bilgim yetmez. bu meziyetinden olabildiğince bizleri faydalandırmasını temenni ediyor, saygılarımı sunuyorum.
  • "dünya büyük bir penfield deneyidir." ve "bu kitapta fiziksel bir dünyanın olduğu varsayılmıştır" notunu okurken bile yer ayağınızdan kayıyor hissine kapılıyorsunuz.
    zor.
  • evrendeki belki de en büyük gizem olan bilince dair yeni bir şeyler öğrenme arzusuyla heyecanla alıp bir çırpıda okuduğum kitap.
    yazarı saffet murat tura ile üniversitedeki ilk yılımda kendisinin imago dergisinde yayımladığı uzun, (benim için) ufuk açan, değerli makalesiyle tanışmış, yazısına sinen bilgelikten, meseleyi ele alışındaki yetkinliğinden etkilenmiştim. dolayısıyla, posta kutuma düşen metis bülteninden yine bu konuda yeni bir kitap çıkardığını öğrenince derhal alıp iştahla tükettim.
    bir önceki kitabı beynin gölgelerinde bilincin zor sorusuna ilişkin yakaladığı "gömülü" tezi açığa çıkardığı bu kitapta, ontolojik özdeşlik ile ilgili sunduğu açıklamalar kanımca can alıcı noktayı oluşturmaktadır.
    ayrıca, kitapla ilgili kendisiyle yapılan söyleşi için.
  • yine hiç bir şey anlamadığım bir kitabın sonuna geldim.

    şöyle; bilinç nedir sorusunu fenomenal yaşantı üzerinden çok güzel sorgulamış saffet hoca. güzel diyorum çünkü anlamadım:)

    felsefeye biraz hakim olmak, özellikle mantıkla haşir neşir olmak, fizikle ilgileniyor olmak ve sanırım tura'nın histerik bilinç ve beynin gölgeleri kitapları okumuş olmak gerekiyor. kendisi kitap için, bu iki kitabını yazdıktan sonra eksik kalan parçaya güzel çözümler getirdiğini yazmış.

    kimler okumasın; aa bilinç üzerine ince bir kitap ne kadar da güzel diyenler, fizikle en son ortaokulda görüşenler, bilinç felsefesi üzerine hiç bir şey bilmeyenler,

    metrobüsten sevgiler sayın okur
  • saffet murat tura'nın metis yayınları tarafından yayınlanmış yaklaşık 100 sayfalık kitabı.

    yazar hakkında öncesinde bir bilgim yoktu. arkadaşımın mutlaka okumalısın demesiyle kitaba başladım. içerisinde bulunan terimlere aşinalığınız yok ise okumak konusunda zorlanabilirsiniz. şahsen ben yazarın önceki kitaplarından bi haber olduğum için kitap içerisinde açıklamaya çalıştığı problemi anlamakta zorlandım. hatta anladığımdan emin bile değilim. bazı soruların cevaplarını örnekleyerek anlatan yazar, bazen sizi kullanmak zorunda kaldığı terimlerden dolayı anlaşılmaz sulara götürüyor. şahsi tavsiyem yazarın bu kitabından önce diğer kitaplarının okunması gerekmektedir. aksi taktirde yazarın ne demek istediğini anlayamıyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap