• bir nedenden* izmir'de oynanan ve izmir atatürk stadının tribünlerinden üzgün ayrıldığım bir maçtır.
  • galatasaray'ın $ampiyon kulupler kupasında aldıgı 2 maclık saha kapatma cezasınından dolayı izmir atatürk stadında oynanan ve 1 - 1'lik skoruyla elenmemize yol acan mac.
    portekizli ibne'nin [kusura bakmasın] ilk macta tanju ve ugur'a gösterdigi sarı kartlardan sonra galatasaray'ın forvet hattına efendi kaptan cüneyt tanman'ı monte etmi$tir. 36. dakika icinde prekazi'nin gene mesafesi muamma olan uzaklıktan $utunun direkten dönmesinden sonra cüneyt bo$ kale olsa bile golünü atmı$ ve topu kale icinden alıp santraya kadar nefes nefese ko$mu$tur.
    ancak onba$ı dumitrescu hemen 3 dakika sonra topu aglara gönderip tur ümitlerini bitirmi$tir.
    mactan sonra ba$ta hagi, lacatus, balint, piturca ve dumitrescu'nun cektigi futbolcuları transfer etmek isteyip muvaffak olamadık. ama seneler sonra bu isimlerden ikisini takımımıza antrenör yapıp emelimize ula$tık.
  • ilkokul 4. sınıftaydım. müzikle, ritmle aram olmadığı halde okulun da bando takımındaydım. galatasaraylılığım ise adriyatik'ten çin seddi'ne kadardı*... ve galatasaray izmir'e geliyordu. evden okula diye çıktım, mahalleden abilere, kuzenlere takıldım, önlüğü, çantayı kömürlüğe bıraktım, ama borazanı yanıma aldım.

    bir karşıyaka bir de altay maçına gitmiştim ve o gün üçüncü kez galatasaray maçına gidiyordum. nergiz istasyonu'ndan banliyö trenine bindik, halkapınar'da indik. skorbord'un karşısındaki kale arkası tribününde yerimizi almıştık. girmeden önce kumru yedik elbette, şu soğuk olan, ekmeği yarım kesilmiş peynirleri dışarı taşan ama yarısı bu yüzden boş olan kumrulardan. başıma o eski kağıttan şapkalardan takmıştım, satıcının elinde kalmış ucuza satıyordu çünkü göztepe şapkasıydı. olsundu. sarı-kırmızıydı ya yeterdi.

    yarım yamalak dolu tribünler mexico 86'dan kalma mexico dalgalanması yapmaya çalışıyordu, komik, eksik ama güzeldi işte. o yıllarda su poşette satılıyordu böyle ucunu kesip ya da pipeti saplamaya çalışıp içilen sidik gibi sular... canı sıkılan poşetleri sahaya atıyordu ama tribünler ile yeşil zemin arasında tartan atletizm pisti olduğu için sular oraya düşüyordu. kimsenin umudu yoktu; benim de.

    kaptan cüneyt karşı taraftaki kaleye golü attığında kimin attığını bile görememiştik: semih yuvakuran mı, ismail demiriz mi, cüneyt tanman mi? sarışın ve bıyıklı bir abi santraya koşuyordu ama göremiyorduk. olsun. kale arkasında bir sevinç, bir nümayiş koptu. ilk yarı böyle bitse iyiydi amma velakin dimitrescu denen asker bozması çakmıştı hemen bizim taraftaki kaleye. sonrasında bizim abilerin, kuzenlerin sigara yakıp makedonca türküler söylediklerini hatırlıyorum. hatta sonlara doğru üst tribünlere tırmanıp halay bile tuttular.
    ...
    maç böyle bitti. daha istasyona ulaşmamıştık ki, steaua bucharest'li futbolcuların dopingli çıktığı ve maçların iptal edileceği dedikodusu yayıldı. kutsal kitaba inanır gibi, kadir inanır gibi inanmıştım bu yalana. ama hakikat başkaydı tabii. üstelik ben acıkmıştım, kuzen istasyondan mazot kokan bir gevrek aldı, ben trende gevreği kemire kemire karşıyaka'ya döndük. kömürlükten önlüğü ve çantayı aldım, koridora attım. anneme abilerle maça gittiğimi söyledim. annem de ben de televizyondan izledim deyince "beni gördün mü" diye sormuştum, görmemişti.

    ve evet söylemeyi unuttum. maç bitene kadar o borazanı çalmıştım. o günkü bakır borazanın, bayat gevreğin ve yitirilen turun tadı hâlâ dilimde. 9 yaşındaydım, avrupa şampiyon kulüpler kupası'nda yarı final maçı izlemiş, sahici galatasaraylı olmuştum.
  • daha önceki turda xamax'a toplam 5 gol atan tanju ve uğur'un anlamsız bir şekilde cezalı duruma düşerek bu maçta oynamayacak olmaları nedeniyle bütün tadı tuzu kaçmış müsabakadır. her ne kadar ortalıkta "5 atarız" söylemleri ile gezen galatasaraylılar olsa da "kim atacak golleri" sorusu cevapsız kalmıştır. galatasaray'ın o sezon şampiyon kulüpler kupası maçlarında attığı 11 golün 7'sini bu iki futbolcunun attığı düşünülürse eksiğin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. (galatasaray'ın şampiyonadaki diğer 4 golünü savaş, cüneyt(2) ve prekazi atmıştır)

    maçtaki tek galatasaray golünün "direkten dönen topların eşsiz tamamlayıcısı lodosçu cüneyt tanman" dan gelmesi maç öncesi dile getirilen golcü endişelerinin yerden göğe kadar haklı olduğunu gösterdi. maçın ali sami yen yerine izmir'de oynanması ise "turu geçemesek bile xamax maçının atmosferini yaşayalım" diyerek maça koşanlara en büyük darbeyi vurdu.

    maçın ikinci yarısında galatasaraylı oyuncular maçı neredeyse bıraktılar. tribündeki ve ekranları başındaki milyonlarca seyirci heyecanlanmak, monaco ve xamax maçlarında izlenen arzulu ve hırslı futbolu görmek için dakikalarca sabrettiler. ancak sarı kırmızılı futbolcuların kafasında iş çoktan bitmiş gibiydi. zaten çoğunluk galatasarayın elenmesine değil, maçı bırakmasına üzülüyordu. ne olurdu şöyle herşeyi göze alıp son 10 - 15 dk. deli deli saldırsalardı bükreş takımına? ama hayır, seyircinin bu isteği sarı kırmızılı formalarda vücut bulmadı ve galatasaraylı oyucular adeta "yarı final bize yeter de artar bile" havasında maçı bitirdiler.

    kanımca o dönem şampiyon kulüpler kupasının statüsünün bu doymuşluk duygusuna katkısı büyüktü. avrupa'nın en büyükleriyle oynuyordunuz ama 4 takım eleyen final oynuyor, 5 takım eleyen kupayı alıyordu. az maç oynanarak çok yükseklere çıkıldığı için konsantrasyonun veya inancın bir anlık kaybı herşeyi berbat edebiliyordu. tıpkı steaua bükreş galatasaray maçlarında olduğu gibi. galatasaray'ın xamax'ı kasım ayında eledikten sonra bir sonraki şampiyon kulüpler kupası maçına tam 4 ay sonra mart ayında çıktığını söylersek olayın galatasaray gibi çeyrek finale alışık olmayan bir takım için ne büyük bir psikolojik doygunluk getireceği daha iyi anlaşılır.

    (bkz: 9 kasım 1988 galatasaray neuchatel xamax maçı)
    (bkz: 1 mart 1989 monaco galatasaray maçı)

    maçın 1-1'den sonraki kısmı için söylenebilecek fazla birşey yoktu. ancak ikinci yarıdaki "hagi resitali" görülmeye değerdi. taç çizgisi üzerinde kendi etrafında dönerek attığı paslar ve kaleyi uzaktan yoklamaları ile galatasaray taraftarlarının prekazi'den sonraki solak sevgilisinin kendisi olacağı hayalini kurdurmuş ve türk seyircisine adeta 7 yıl sonrası için randevu vermiştir.

    ...

    galatasaray'ın o dönemki yıldızı cevat prekazi 2003 yılında belgrad'da yapılan bir röportajda elenmenin sorumlusunun mustafa denizli olduğunu vurgulamıştır:

    + steau bükreş ile oynadığınız yarı finalde neden hüsrana uğradınız?
    - niye olacak, denizli’nin yüzünden tabii. benim en çok yandığım steau bükreş maçıdır. bizim mustafa hoca gitti, onların lig maçını izledi, geldi. bize, “bu iş tamam, kesin eleriz. hücum oynayacağız.” dedi. ben de steau’nun maçlarını videodan izleyip 10 sayfalık rapor hazırladım. “hoca, bükreş’te tanju oynamaz, uğur ile çıkalım. defansa adam koyalım.” dedim. bana kulak vermedi. üstelik muhammed de oynamadı. oynasa hagi’yi tutardı.

    + hagi o zaman takımın yıldızıydı...
    - steau, çavuşesku’nun takımıydı. hagi de takımın patronu. ilk yarı 2-0 geri düştük. 2. yarının başında gol attık; ama hakem ofsayt diye saymadı. halbuki alâkası yok. belli ki hakemi bağlamışlar. izmir’deki rövanşta da berabere kaldık ve elendik. steau finalde gitti milan’a 4-0 yenildi. halbuki denizli beni dinlese finali biz oynardık"
    ...
  • istanbul dan feribot arti bandirma dan trenle izmir e keyifli bir yolculuk sonrasi gidip izledigim sampiyon kulupler kupasi yari final maci.
  • macin izmir ataturk stadinda oynanmasi, benim de mac hakkinda korkunc fotolarim olmasi nedeniyle galatasaray'li olmama neden olan mac oldugunu dusunuorum ben bu macin.. direk 5 yasinda bir cocugu sampiyon klupler kupasi yari final macina goturen zihniyete de sicayim cok afedersiniz.. hayir 5 gol atilsa bu macta yasanacak izdihami düsünemiyorum.. hayir bir de ataturk stadini biliorsam, babami da biliorsam direk mersinli tarafindaki kale arkasina gitmisizdir.. o siralar orasi oturakli degil, ayakta izlenen bir ortamdi.. biz ki altay maclarinda zamaninda gol oldugunda öne 10-15 sira inen insanlardik, eger ki 5 gol atilsaydi su an nerede olacagimi tahayyul bile etmek istemiorum.. nasil ki jimmy hoffanin naasi giants stadyumunda gomuludur efsanesi vardir, benim de heralde mersinli tarafindaki kale arkasinda "burada 4 yasinda bir cocuk yatior efendiler" tarzi bir namim olacakti heralde.. allah korumus baska bir sey demek istemiorum.

    hali hazirda o stat ve galatasaray hakkindaki veriler ancak bir avenir beggen macinda hafizaya düsmeye baslamis.. hayir yarin bir teknoloji bulunur, "cocuklugunuzu hatirlatioruz" derler, o gündür ki hatirlamak istedigim ikinci seydir bu mac.. birincisi efsanevi "uur ve zeki müren in kucagina iseme vakasi"dir..
  • bu maçta dünyanın en ilginç gollerinden biri gerçekleşmişti ama hakem saymamıştı. ilginçlikten öte komik bir goldü.(hayret nasıl bahsedilmemiş sözlükte) simo panter kendi ceza sahası içinden ofsayttan doğan endirekt serbest vuruş kullanır. topu hemen ceza sahası dışında bulunan papaz erhan'a atar. sonra gelen geri pası tutup(o zamanlar serbest bu işler) degaj yapmaya çalışır. bu sırada tam önünde kendine baskı yapan victor piturca top simoviç'te olduğu için artık topa bakmadan kendi sahasına doğru koşmaya başlar. ama o da ne! simo topu tam piturca'nın kafasına nişanlar. top harika bir şekilde havalanıp löpçük diye bizim ağlarla buluşur, herkes şaşkın. hakem olayı tam süzemez ve piturca'ya tam anlamıyla açılmadın diye golü iptal eder oysa piturca'nın hiç suçu yok buz gibi gol. hakeme ben napim yarram geldi topu kafama nişanladı türünden itirazlar etse de nafile. gol güme gider. victor piturca'yı da böylece tanımış oluruz. sonra ki yıllarda tanju'yle gol krallığı yarışına falan girerler tanju 3 atar, aynı hafta çavuşevsku piturca'ya 5 attırır. yusuf gol çizgisine topu bırakır tanju'yu çağrırır. tanju gol atar falan böyle garip bir rekabet ortamına sokmuştuk ikisini bi ara.
  • steaua'nun sayilmayan buz gibi golunun videosunun http://www.youtube.com/watch?v=miwt7vxlles linkinden izlenebildigi mac.
hesabın var mı? giriş yap