• otomotiv piyasasında son üç yılda toplam 960-980 bin arası araç (binek+hafif ticari) satışı gerçekleşiyordu. bu yıl da piyasa beklentisi 1 milyon araç satışıydı. ilk üç ay beklentilerin de üstünde gittikten sonra döviz kurundaki inanılmaz artışla otomotiv satışları düşüşe geçti. haziran ve temmuz aylarında %35'in üzerinde düşüş yaşandı. seçim öncesi piyasadaki satış beklentisi 800 bin civarına düşmüştü ancak son haftalarda yaşanan aşırı kur artışı sebebiyle bence yıl sonu toplam satış 650 binin altında kalacak.

    2001 ekonomik krizi yaşandığında türkiye'de otomotiv satışları 619 binden 2001 yılında 182 bine, 2002 yılında da 159 bine inmişti. %75 azalan bir otomotiv pazarı aslında 2001 krizinin ne kadar derin bir ekonomik buhran olduğunun göstergesi. zaten sonrasında da türkiye'de iktidar tamamen değişmişti.
  • gayrimenkul sektöründen bildiriyorum.

    hepimiz boku yedik.
  • çetin ünsalan'ın yazısı durumu çok iyi özetlemiş.

    türkiye’de iğneden ipliğe her şeye zam gelmeye başladı. sokaktaki gıdadan giyeceğe, evdeki doğalgazdan elektriğe kadar her kaleme... bir tarafta eriyen maaşlar öte tarafta önü alınamaz bir yoksullaşma...

    fakat ne yazık ki en kötüsü bu değil. enflasyon rakamları açıklandı biliyorsunuz. yüzde 16’ya yaklaşan bir resmi rakamla karşı karşıyayız. oysa biliyoruz ki bu oran çok daha yüksek. muhtemelen de önümüzdeki dönemde yükselmeye devam edecek.

    zaten merkez bankası’nın bile hedefini yüzde 80’ye yakın yükseltmiş olması bunun en açık kanıtı. yani vatandaş çok daha zorlu bir sürece giriyor. muhtemelen bir çok insan, bugüne oranla daha çok geçinemediğinden yakınacak.

    şüphesiz en kötüsü bu değil. şayet bir geliriniz varsa, bunu giderlerinize yetiştirip, yetiştirememek önemli bir problem başlığını oluşturuyor. peki ya geliriniz ortadan kaybolduysa...

    iktidar 100 günlük planlar açıklarken, cumhurbaşkanı erdoğan, yastık altındaki döviz ve altınları çıkartma çağrısı yaptı ama enflasyondaki tehlikeyi görmezden geldi. üretici enflasyonu, yine resmi rakamlara göre yüzde 25...

    yani resmi açıklamayı bile dikkate alsanız, arada 10 puana yakın bir fark söz konusu... bunun iki anlamı var. birincisi önümüzdeki süreçte daha büyük zamlara hazırlıklı olun. çünkü üretim maliyetleri artık karşılanamaz ve sermayeyi eritir boyuta ulaştı.

    yine bu alt dilimde dikkat edilmesi gereken bir başlık, henüz yapılan enerji, ekmek gibi zamların, 5 tl’yi aşan dolar maliyetinin enflasyon rakamlarına yansımadığı meselesi. dolar düştü diyelim. bu fark mutlaka maliyetlendirme olarak ya fiyatlara yansıyacak ya da erime hızlanacak.

    ne yazık ki benim tahminim tüketici fiyatlarına yansıdığının çok ötesinde bir sermaye erimesinin baş göstereceği... yapılan ara zamlar bize ağır gelse de, bu sürekli maliyetleri artan üreticinin ayakta kalmasına yetmeyecek.

    borç ödemeleri, iç piyasadaki tıkanıklık, dış pazarlardaki kazançsızlık üzerine gelen vade talepleri, türkiye’de istihdam yaratan kesimi daha da zorlayacaktır. bu nedenle hayat pahalılığından yakınırken, işsiz kalma riskini göz ardı etmemenizi öneririm.

    işsizlikteki resmi rakamlara bile yansıyacak olan artışlar, tüketici cephesinde ekonomik geçim, alım gücü, borçlarını ödeme gibi başlıkları tahmin ettiğinizden daha fazla zorlama riski içeriyor.

    yani bırakın yastık altındaki altını veya dövizi, insanlar yiyecek ekmek bulmakta bir olanak sağlarsa ne mutlu... elbette bu da tıkanma noktasına kadar daha az hak arayan, daha çok susan, ama buna rağmen geçinemeyen insanlar yaratacak.

    tüketici haklarının savunulmasına gelince... belki de son 30 yılın en zor mücadele dönemi başlıyor. çünkü arkada hak arayan sayısı hızla azalacak.
  • ön not: şimdilik kısa yazıyorum, vakit buldukça belki biraz daha geliştirebilirim girdiyi. açıkçası böyle netameli bir konuda velvele yapmak istemiyorum. neticede uzmanlar fikirlerini beyan ediyorlar, kesin bir durum yok. umarım bahsedilen ekstrem uygulamalara gidilmez, gidilmesine gerek kalmadan aklın yolu bulunur, akılcı yönetim sağlanır, serbest piyasa çerçevesinde güven verici söylem ve eylemlerle bu fırtına aşılır.

    https://www.bloomberg.com/…extreme-measures-spreads

    videoda (şimdilik sadece en önemli kısmını yazıyorum) saxo bank foreks stratejileri başkanı john hardy:
    "türkiye default olabilir veya sermaye kontrolüne gidebilir.. 10 gün içinde türkiye'de dananın kuyruğu kopup sermaye kontrolü gündeme gelebilir. tabi bu sadece bir tahmin"

    ayrıca global varlık yönetim firması alliancebernstein'in gelişmekte olan piyasalar borcu direktörü shamaila khan da şunları söylemiş:
    "yetkili makamlar, daha ortodoks politikalara geri dönüş belirtileri göstermedikçe, sermaye kontrolleri artık bir kuyruk riski (çok düşük risk, olmayacak risk) senaryosundan daha fazla hale gelmiştir."

    +
    https://www.bloomberg.com/…ock-says-granville-video
    "(krizden çıkış için) ilk önce tc merkez bankasının bağımsızlığı sağlanmalı ve çok daha sıkı para politikası uygulanmalı.
    tabi bir de abd ile olan krizin atlatılması gerek."
    sonra da sermaye kontrolü, sert iniş, yüksek enflasyon, küçülme, stagflasyon risklerinden bahsediliyor.
  • acilin teori kasacam!
    simdi tamamen sacma, cahilce tam bir turk gibi oturup dusunurken aklimdan gecenlerden olusan bir teorim var.

    evet, cok saglam bir krize tam gaz gidiyoruz, fakat yine bir sure daha gotumuzu kurtaracak sekilde dort ayak uzerine dusecegimizi dusunuyorum.

    bildiginiz uzere kuresel olarak da bir gerginlik var finansal boyutta ve bunun en buyuk iki ismi abd ve cin, diger adiyla ticaret savaslari.
    ben bu iki ulke arasinda abd’nin elini daha zayif ve cine daha bagimli buluyorum. siyasi guc ve dunya uzerindeki etki haricinde, sadece ticaret.
    cin de yillardir muthis bir yukselis ve gelisim yasayan bir ulke ancak siyasi olarak dunyayi hoplatan bir konumu yok, fakat bunu elde etmek icin tum hazirligi tamam durumda.
    zaten ileriye donuk beklentiler de dunyanin tek kutuplu bir super guc yerine cok kutuplu gucler uzerine kurulu.
    su vakit cinin elinde cilgin bir miktarda abd tahvili bulunmakta ve bunun gercek karsiligini hic bir zaman elde edemeyecek.
    abd’de dolarin gucunu kullanarak ticareti domine etmekte olan, karsiligi daha cok siyasi gucten gelen ve dunyada temel ticaretin dolardan baska araclarla yapildiginda hemen sopasini gosteren bir ulke. kendi gorusum abd hak etmedigi kadar zengin ve alim gucu yuksek bir ulke.

    bir yandan cin’in elindeki miktar gercekten dolari domine edebilecek bir guc fakat bunu siyasi olarak yapan bir ulke degil-di, simdiye kadar. abd’nin aldigi yeni kararlar kendisinin bu kadar bagimli oldugu cin endustrisine tam bir turp suyu sikma isidir ve isine gelirse karsim cekmektedir.

    benim dusuncem cin kendine guclu, iyi tuketen, parali yeni pazarlar yaratma niyetinde oldugu. bunun icin de turkiye 32 disini gostererek siritan emoji gibi cin’in gozune carpan bir ulke olacagi gibi kuzey ve orta afrika, orta asya, iran, guney amerika ulkeleri bu planda favoriler.
    cin bu cilgin tahviller ile bu ulkelere cok buyuk miktarda projelerle, finansmanla gidecek. tarimsa tarim, madense maden, petrolse petrol her turlu kendine ihtiyaci olan proje icin tum imkani sunacak ve neticede kendine guclu, parasi olan pazarlar ve ileriye donuk tum ihtiyaclarinin karsilanmasini saglayan bir plan yurutecek.

    bunu yaparken hay hay ticarette dolar kullaniriz sam amcacigim ellerinden operim diyecek, dunyada tekrar kolay elde edilebilen dolar ile dolarin degerini kontrol edecek ve etkinligini olmasi gereken yerlere getirecek.
    evet abd asiri tuketen bir ulke, cok iyi bir pazar ama cin’de simdiki kararlarin, onlem almazsa, kendine boyun egdireceginin farkinda.

    tabii bu gerceklesirse turkiye gomu bulmus gibi sevinecek yine. cin’in akillica uygulanacak projelerle gelecegini ve bu sefer bizim insiyatifimize kalmadan paranin daha dogru yerlere gidecegini umuyorum.

    abd armut mu toplayacak aq diyorsunuz tabii ki hayir abd gecmiste dolara zeval getirecek hamlelere her zaman en vahsi sekilde cevap vermistir, bu da oyle olacaktir ama super gucu paylasip guclu olmak seklinde kalmakla olum kalim savasi verip sonucuna katlanmak mi derseniz ben sancili bir sekilde ilkinin gerceklesecegini dusunurum.

    sonuc olarak turkiye tam enseden yakalanmisken yirtacaktir yine. bu senaryo gerceklesirse de yatirimci icin #carealtin olur haliyle.
  • karar vericiler tarafından krizin toplumsal bir olaya dönüşmesi istemiyorsa ülkedeki toplam sermayenin yüzde 80 ini elinde bulunduran yüzde 1 in, elini taşın altına koymasını sağlayacak yasal düzenlemeleri acilen gerçekleştirmeleri gerektiriyor.
    ekmeğe, süte, akaryakıta zam zengini etkilemez. üst gelir grubuna yönelik fransa gibi yüzde 70 vergiyi koy kardeşim. ama bakıyorsun ki asgari ücretli serbest çalışan doktor ve kuyumcudan fazla vergi veriyor. ama ne zaman alt gelir grubu eve ekmeğini götüremiyecek ve borcunu çeviremiyecek duruma gelirse işte o zaman olacaklar beni bile korkutuyor...
  • "imf'den borc almiyoruz artik imf'ye borc veriyoruz" diyenleri imf'den tekrar borc istetecek bir krizdir.
  • dört senedir güneşin balçıkla sıvanmaya çalışılması bugün bizi iki yoldan birini seçmeye mahkum bırakmaktadır: keskin bir faiz artışı ve işsiz kalan on binler ya da 60-70 milyar dolarlık dış borçlanma. şüphesiz ki erdoğan ekibi ikinci seçenekten yana şansını deneyecek zira birincisi seçim kaybettirir.

    ilginçtir hiçbir ülke ya da kuruluş borç vermeye yanaşmıyor ancak çin sessiz. doğu perinçek'e dikkat.

    yatırım tavsiyesi değildir.
  • kapalıçarşı kimlik değiştiriyor; iş yapamayan kuyumcular kapanıyor yerine lokumcular açılıyor. ntv
hesabın var mı? giriş yap