• cop catmak fiilinden gelir.. iki (bkz: cop)u birbirine (bkz: catmak)tir... ciftleri bir araya getiren ki$i/kurulu$ anlaminda kullanilar..
  • kimin kiminle evlenecegini önceden kararlastirip gerçeklestirdigine inanilan manevi güç.
  • her 2 kızdan birinin çöpçatan oldugu ve her 2 erkekten birinin abaza* olduğu düşünülürse çöpçatanlık bi işe yaramaz.
  • aslen "match maker", yani "esleme yapan" olmasi gerekirken turkce'ye muhtemelen chicken translate felsefesi ile cevrilmistir:

    - hasan abi, "maç meykır" diyo abi, nedir bu? ne diyelim?
    - maç değil oğlum, meç o... kirbit çöpü dimek...
    - meykır ne abi?
    - yapan, eden.
    - kibrit çöpü naapilir?
    - naapilir, naapilir? hah, buldum, çatilir...
    - kibrit çöpü çatan mi diyelim? ne diyelim?
    - çok uzun oldu o, çöpçatan diyelim.
    - oldu abi.
  • bazıları bu işi kendilerine misyon sayarlar. bu kişilerin bu işlerini icraa ettikleri durumlarda sinir olurmuş gibi gözükürüz ama içten içe hoşumuza da gider.
  • evde kalmış kız arkadaşını evde kalmış erkek arkadaşına evermeye çalışan kişi.
  • insanin beceriksizinden copcatan arkadaslari varsa evlere senlik ve dellendirici arasinda gidip gelen durumlarla basbasa kalir.
    bakiniz orneklerle anlatayim:

    ornek 1:
    - alotte bak bizim isyerinden x’in erkek kardesi var.
    + ee?
    - iyi cocuk, hos cocuk. bir tanistirsak sizi diyoruz.
    + e ama ben amerika’ya donuyorum 1 ay sonra. tanisirim n’olcak… da… nedir yani?
    - super! bak super olacak! ama ya bugun ya da yarin gorusmeniz lazim.
    + o niye o?
    - iki gun sonra askere gidiyor.
    + haydaaa… de get!

    beceriksiz copcatana soylenmek isteyip de soylenemeyenler:
    senin is arkadasin kardesine askere giderayak one night stand ariyor olmasin?

    ornek 2a:
    amerika’da ama bir baska sehirdeki evli cift kankalar haftasonunu gecirmek uzere davet eder. [elzem genelleme: evli ciftler cop catip herkesi kendileri gibi yapmaya pek meraklidir.] gidilir, iste oturup hos geldin bes gittinden sonra “ee, alotte, sen boyle bekar bekar daha ne kadar?” diye sorar biri. ben de boyle bir soru bekliyormusum demek ki, dizginlerimden bosalmiscasina baslarim, makinali tufek gibi:
    “ya hani birisi vardi ya, hani bidi bidi, iste onunla soyle oldu boyle oldu, yanicigime biz yakinda soyle boyle insallahhhh!”
    bizimkilerin suratinda pek de beklemedigim memnuniyetsiz bir ifade, bir “hadi ya!” esliginde.
    ne demek “hadi ya!” ya? iki saniye once –hikayeyi anlatmam iki saniyeden fazla surmus olabilir tabii ama bana iki saniye gibi geldiydi, neyse- bekarligimi dert edinen siz degil miydiniz yahu? allah allaaahh… ben bunu soyleyemeden konu degistirilir, kafamda bir takim soru isaretleriyle muhabbet daldan dala devam eder. o bir takim soru isaretleri atlanan ikinci dalda yere duser, kaybolur.*

    aksama dogru kapi calar, bizimkiler garip garip bakisip “hah geldi!” derler.
    +kim geldi, birini mi bekliyordunuz?
    -hmm, a, b’nin liseden arkadasi (b: evsahibi beyefendi).
    +aaaa, o da mi buralarda oturuyor?
    -yok, aslinda senin oralarda oturuyor.
    +aa, tesadufe bak. ama.. aaa[jeton dusus efekti alalim buraya].. hmm..
    -onu da hafta sonu icin cagirmistik. tanis bak iyi cocuktur, soyledir boyledir.
    +lan ben sizi…

    hafta sonu cop catmak amaciyla biraraya getirildigim ama ilgilenmedigim bir insana hem nazik ve arkadasca davranmaya calismak hem de onun da farkinda oldugu bu cop catma olayinin gerceklesmeyecegini belli etmeye calismakla gecti… sizin anlayacaginiz, ikinarak…

    beceriksiz copcatanlara soylenmek isteyip de soylenemeyenler:
    adam boyle bir ise kalkismadan bir fizibilite calismasi yapar, bir agiz arar degil mi yani? emrivakiyle cop catilmaaaazzz!

    ornek 2b:

    birkac yil sonra, yine ayni cifte misafir olundugu bir sirada okuldan arkadaslari y ile tanisilmistir.
    - ben caylari tazeleyeyim
    + ay, dur ben de yardim edeyim
    [mutfaga elimde bos bardak olmaksizin gittigime gore yardim hikaye, cakilmadigi umuluyor.]
    +eeee? var mi bu y'nin kiz arkadasi neyi?
    -yoook…
    +[gozler parlar, hin hin gulumsenir] aman ne guzel, pek sirin cocukmus
    -hmm, oyledir. super de bir insandir.
    +oyle gorunuyor
    [soran gozlerle suratina bakilan arkadas ele dolu bardaklari tutusturur]
    -al sen caylari gotur, ben de kek kesip geliyorum…
    +ama… ama…

    olay orada kalir, bon bon eve geri donulur, y unutulup ise guce dalinir, bir iki hafta sonra telefonda:
    - bidi bidi bidi. ha bak, soyle soyle bir kitap varmis. y sizin kutuphanede varmis dedi.
    + aaa, y mi? [y tabi ya, salako sen de!] lazim miymis kitap?
    - bilmem
    + ne dedi? nerden icabetmis?
    - ne bileyim, oyle bahsettiydi.
    + kizim, git selam soyle once, sonra da sor, lazimsa kutuphaneden alip yollayayim kitabi.
    - yok be, lazim degildir, oylesine soylemisti galiba.
    + sen yine de bi sor. hatta emailimi ver [ver tabii!] kitabin tam ismini falan yazsin [yazsin tabii!], icabina bakariz [bakariz tabi!].
    - aman ne ugrasican be, o kitabi da okumayiversin.
    + lan, lan… benimle dalga mi geciyosun kizim ya!

    diyecegim o ki: copcatanlarin beceriksizligi sadece alakasiz insanlari gerekli altyapi calismalarini yapmadan bir araya getirmekle sinirli degil, gayet de alakali insanlari bir araya getirememekle de beceriksiz copcatan olunuyor.
    biz bekarlar copcatanin zeki, cevik ve hin olanini severiz!
    entryi okuduktan sonra “bu a lifetime of type ii errors da evde kalmis koca meraklisi ucube midir nedir?” diye dusunenler varsa bir zahmet geriye ket vursun. bir entry ugruna olan iki gidim karizmayi da resetlemis olmayalim degil mi yani?
  • ingilizce'deki karşılığı matchmaker kelimesidir.

    match kelimesi maç, karşılaşma, eşleşme anlamlarına geliyor.

    matchmaker da yeni eşleşmeler yapıyor, insanları bir araya getiriyor.

    match kelimesi aynı zamanda kibrit çöpü anlamına geliyor. zîrâ kibrit çöpü, kutusunun kenarındaki o pürüzlü yüzeyle sıkı fıkı olmadan, oraya sürtünmeden yanmıyor.

    ben şahsen matchmaker -> çöpçatan tercümesini çok başarılı buldum. çiftler arasında eşleşme (bu benim eşim) var, karşılaşma var, maç (boks, güreş, gülle -pardon- terlik atma) var, sürtünme var.

    eşleşmede kimin çöp, kimin kutu olduğu da önemli. hiç kimse çöp olup yanmak (yaktın gül gibi adamı be yengee) istemez. kutu olmak da zor iştir, vasati 40 çöp yakar bir kutu.

    çöpçatanlar çöpü çöple, kutuyu kutuyla eşleştirsinler, kimse kimseyi yakmasın, şeker de yiyebilsin herkes.
  • amatör pezevenk
  • işini "social networking"**** sitelerine delege etmiş/devretmiş işgüzarlık.
hesabın var mı? giriş yap