• gitgide büyüyen ırktır. bunlar her şeyi bilirler, her konuda fikirleri vardır. her zaman haklıdırlar falan.
  • yeryüzünde tek, gözleriyle, bakışlarıyla erekte olduğunu belirtebilen varlık.

    #37497009
  • her ülkede illa ki varlığı olan 'sığır' (polakların dilinde bydlo) kesiminin türkiye topraklarında bulunan modeline verilen yeni bir isim (gerçi ilk çıkaranı daha coğrafya veya kökenle kısıtlı bir kesimi de kastetmiş olabilir, bimiyorum; ama öyle idiyse anlamı genişledi). eskiden (10 sene falan önce) kendisine *lümpen denirdi, hala da deniyor galiba.

    ana (ve uluslararası sığır camiasıyla ortak) özellikleri olarak cahillik, farklı olanın (farklı insan, kültür, resim, müzik, giysi, dekorasyon...) neredeyse *her türlüsünü* aşağılama, doğrudan yarar sağlamayan bilgiyi aşağılama, sözde ve harekette saldırganlık (anlaşmazlık durumunda ilkin şiddete başvurma), güç tapıcılığı, kökten ve (genelde dahil olunan kabile sayesinde) öğrenilmiş yabancı düşmanlığı, basit mantık çıkarımlarını yapamama (veya yapmaya gerek duymama) verilebilir.

    edit(ler):
    2013'teki birinci entry'yi kaydetmişim bir ara, o da iyi bir özetti: http://i.imgur.com/encrf77.png

    son bir iki yıl içinde kullanımının yayılmasıyla anlamının spesifikliği azaldı; ortalama taşra kökenli az eğitimli insan tiplemesini aşağılama fırsatı doğduğunda kullanılan bir kelime haline geldi galiba.
  • ayrıca ticaret anlayışı çok ilginç olan bir yaratıktır.

    anadolu çomarı, kazara doğru dürüst bir iş bağlarsa, yani kazık atmadan, kurnazlık yapmaya çalışmadan, malzemeden çalmadan, sadece çift taraflı faydası olan ve iki tarafa bu faydanın eşdeğer olan bir işi bitirirse, asla tatmin olmaz.

    amerikalıların, klişe bir şekilde "bunun şerefine içelim dostum" diyeceği büyüklükte bir ticari başarıya bile adım atsa, işin içinde kazık olmadan çomar mutsuz kalır.

    bunun nedeni, anadolu çomarrının, ticareti herkese faydası olan birşey olarak değil de bir nevi köylü kurnazlığı yarışması olarak görmesi. iş yaptığı kişilere ve kurumlara kazık atmadan ticaretin anadolu çomarı için değeri yoktur, hele kendi çapında "başarı" olarak gördüğü şey hiç yoktur.

    sonuç olarak özellikle yabancı şirketler, türkiye'de iş yaparken tedirgin olur ve her olayda kazık olup olmadığına 10 kere bakar, türk şirketlerine ve işadamlarına it, kopuk, uğursuz muammelesini uygun görür. insanlar için bu durum utanç verici iken, anadolu çomarı bunu ancak ve ancak "yea ben size kazık atacak adam mıyım bay johnson, yapmayın please" gibi samimiyetsiz bir şekilde, tamamen karşısındaki yabancının koruyucu şüphe reflekslerini uyuşturmak için itiraz eder.
  • türkiye'de, genellikle hemen hemen hiç reklamlarda yer almayan halk kitlesi.

    türkiye'de çekilen reklamlarda bile (yani sadece dublajlı yabancı reklam olmayan reklamlarda), reklamın yapımcıları kesinlikle anadolu çomarlarını sete sokmaz, sadece ve sadece coğu zaman beyaz türk olarak adlandırılan sosyo-ekonomik tabakaya yakınlık hissettiren, beyaz tenli, modern, avrupai türk halkını oynattırır.

    nadiren reklamlarda görülen anadolu çomarları ise hemen hemen hep ya kurnaz hizmetçi, ya da saf köylü teyze veya amca rollerinde yer alır.

    bunun nedenleri ise şöyledir:

    1. anadolu çomarı, yani kara halk, genellikle kazıklamayı ve kurnazlığı sever, böylece tüketicide, anadolu çomarların olduğu reklam zerre güven hissini uyandırmaz. tam tersine, itici olur, bir sakatlık çıkabilir hissine kaptırır, benzer ama başka markanın ürünlerinin daha hesaplı ve güvenilir olduğu kanısına yol açar.

    2. ancak bu kurnazlığı kullanmasını bilen reklam ajansları, anadolu çomarlarını önceden denildiği gibi kurnaz hizmetçi veya kurnaz ev hanımı rollerinde kullanır. bu, genellikle kredi reklamlarında olur. bunun amacı ise anadolu çomarının bilinen kurnazlık ve kazık atma sevdasını kullanarak, "bakın banka size kazık atmıyor, siz bankaya kazık atıyorsunuz. yoksa bu kurnaz çomar bizi tercih eder miydi?" görünümünü vermek.

    3. anadolu çomarı halk kitlesi fakirdir, bir şekilde parayı bulsa bile (kazık atmak, miras kavgasını kazanmak, yeterince köylü kurnazlığı yapmak), bu parayı daha lüks bir yaşam şekli yerine (bazı ürünler hariç**) olduğu yaşam şeklinde tükettiği ürünlerin dozajını arttırarak, en fazla biraz daha ürüyerek değerlendirir. böylece anadolu çomarı tribünlerine oynamanın pek anlamı yoktur.

    4. hem beyaz türk halk kitlesi hem de anadolu çomarı halk kitlesi, beyaz türklerin yaşamdan daha fazla zevk aldığını, daha iyi yaşamayı bildiklerini bilirler, ve buna imrenirler. böylece beyaz türklerin, reklamda tanıttıkları ürünler, daha iyi bir yaşam stili ve daha fazla zevk vadeder, hem başka beyaz türkler için, hem anadolu çomarları için. onun yerine anadolu çomarları aynı reklamda kullanılsaydı, tam aksine bu ürünün satışları azalırdı. bunun nedeni ise, herkesin anadolu çomarlarının ne kadar zevksiz, renksiz ve değersiz yaşamlar sürdürdüklerinin farkında olması, ve bu kitlenin tercih ettiği ürünlerden bu nedenle uzak durması.

    5. son olarak tabii ki herkes inkar etse de, bir avrupa ve amerika özentisi var. onların reklamlarında nasıl güven verici, aydın, modern, ufak çekirdek aile varsa, tüm türklerin, anadolu çomarları dahil, ve hatta özellikle anadolu çomarların, hedefi bu standartları ve yaşam tarzını yakalamaktır. bu tür ailelerin tanıttığı ürünleri satın alarak bu ideale ulaşılabileceğini yanılgısı, satışları arttırmak için kullanılır.

    yani kısacası: türkiye'de, hemen hemen hiç reklamlarda yer almayan halk kitlesi.
  • (bkz: karabaş)
  • gg olmayacak olsa meclisten popüler örneklemelerle destekleyeceğim kavram.
  • sözlükte kullanım miktarı artan ifade. çoğu yerde şakirt tanımından daha doğru bir tanım olacaktır.
  • ünlü gazeteci muhlis bey'in ovuz arar'dan sonraki en azili düsmanidir. tehlikeli varliktir.
    sokakta görür görmez arkadan hunharca saldirip muhlis bey'in "gözünü" isirir. ayip eder.
    muhlis bey'in akil edip bizzat kendi "gözüne" kirmizi biber sürmesiyle bertaraf edilmistir.
hesabın var mı? giriş yap