*

  • iskoç hekim ve romacı.
  • bir donemin gencligine ilham veren doktor romanlarinin usta yazari. hey gidi hey, bir donem $ahika'yi okumus olanlar i$ azminin nelere malolabilecegini, yesil yillar'i okuyanlar cocukluklarini nerede kaybettiklerini dusunup durmuslardir. genc yaslarda okunmasi hayatin geri kalaninda bir degisiklige yol acabilecek ender yazarlardan biridir.
    edit: yoo degilmi$ yaw, cok abartmi$im birkac ay once valla
  • 1896-1981 iskoc asilli,glasgow universitesi mezunu,tıp doktoru yazar.
    erguvan agaci,yesil yillar,pembe yillar,sahika diye eserleri var.
    i. dunya savasinda kraliyet deniz kuvvetlerinde cerrah olarak görev yapması, savas ertesinde güney galler’de doktor olarak calışması,1924’ten sonra da, maden ocaklarinda saglik mufettisi olarak gorev yapmasi ve bu arada hastalanmasi ile doktorlugu birakarak yasadiklarindan yola cikarak yazmaya baslamistir.duygusal ama gercekci bir anlatimi vardir,biraz bencil bir kisiligin izleri gorulebilir.
  • ''cehennem, umudunu kaybetmektir.'' diyen doktor ve yazar. kendi kaleminden yazarliga baslamasinin oykusunu su sekilde anlatir:

    ''1930 yili idi. bir gün midemden rahatsızlandım. karım bir doktora gitmemi söyledi ise de aldırmadım. günler geçtikçe rahatsızlık artıyordu. bir gün karımın ısrarlarına dayanamayarak tanıdık bir hekime gittim. bir parça bizmut içmemi tavsiye ederek, beni bir briç partisine çağıracağını sandığım arkadaşım, hayatımda çok büyük bir etki bırakan bir teşhis koydu: midemde ülser vardı. en az altı süreyle açık havada dinlenmem lazım geliyordu.
    büyük tereddütlerden sonra iskoçya'nın bir yaylasında talbert adlı köy yakınında bir çiftliği dinlenme yeri seçtim.
    çalışmaya alışmış bir kimse için böyle sorumlu dinlenme kadar kötü acı olamaz sanırım. daha birinci hafta sonunda çileden çıkmış durumdaydım. bana her türlü beden hareketi yasak edilmişti. tavuklara bakmaktan ve ineklerle dostluk kurmaya çalışmaktan başka yapacak iş kalmıyordu. bir şeylerle uğraşmayı düşünürken aklıma yazmak geldi. öteden beri içimde yazı yazmak hevesi duyardım. hatta bazen karıma açılır, olanak olursa bir roman yazacağımı söylerdim. o bu sözlerimi tatlı bir gülümseyişle ciddiye almaz, ''öyle mi sevgilim?'' diyerek konuyu yavaşça hastalarıma ve mesleğime getirirdi.
    yaylanın bu sessiz gölü kenarında bir seçme yapmak mevkisinde olan insanların önüne çıkan muamma şu anda benim de karşıma dikilmiş bulunuyordu.
    yağmurdan ıslanmış, utangaç bir halde çiftliğe döndüm. çöp tenekesinden nemlenmiş ve kirlenmiş kâğıtları çıkardım. mutfağın fırınında kuruttuktan sonra masamın üstüne serdim. tekrar çalışmaya başladım. kendimi hırpalarcasına çalışıyor, artık kadere yenilmek, boyun eğmek istemiyordum. bu iradeli çalışma, meyvesini vermekte gecikmedi. ikinci bir üç ay sonunda kitabımın altına (son) kelimesini yazdım.''
  • "üzülmek, yarının sıkıntısından bir şey eksiltmez.sadece, bugünün gücünü tüketir." demiş.
  • erguvan ağacı'nin yazari.
  • tam adı archibald joseph cronin'dir.
  • şahika isimli romanını okumuştum. kendi hayatından da esinlenerek idealist bir doktorun, ama ille de iskoç olduğu vurgulanan bir doktorun hayatı anlatılıyordu.
    seneler önce almanca kursunda iken sınıfta ingiltereden gelen bir kız vardı. ısrarla iskoç olduğunu vurgulayıp dururdu. tabii biz o zaman ingiltere deyince aklımıza sadece ingilizler geldiğinden bu iskoç vurgulaması tuhafımıza giderdi. zamanla ingilterenin sadece ingilizlerden ibaret olmadığını, iskoç, galler, kuzey irlanda vb bölümlerden meydana geldiğini, bu yüzden resmi isminin united kingdom (birleşik krallık) olduğunu geç de olsa öğrendik.
  • the citadel (şahika) kitabını bir ara okuyup beğendikten sonra bir kitapçıda denk gelip a song of sixpence (bir acı şarkı) kitabını da alıp okuduğum iskoç yazar. sadece hikaye kurgusuyla değil karakter analizleriyle de başarılı bulduğum yazardır. muhtemelen ileriki zamanlarda diğer kitaplarını da alıp okutturacaktır bana.
hesabın var mı? giriş yap