• eskimiş; türk dil kurumu'nun "eski dilde" şeklinde kullandığı ifadenin yerini alan sözcük.
  • (bkz: gayetle)
  • "ben şarabı eskimiş acı acı severim;
    en çok da ramazan ayında cumaları içerim;
    helal üzümümü ezdim doldurdum küpe:
    ne olur içinceyedek ekşitme tanrım." ömer hayyam

    "buna karşın, kanımca bresson'un filmlerindeki oyuncular hiçbir zaman eskimiş izlenimi yaratmayacaktır, tıpkı filmlerinin de eskimeyeceği gibi. çünkü bu filmlerde hiçbir sivrilik, hiçbir tantana yoktur. var olan, insanın öz duygusunun en derin gerçeğidir. bresson'un oyuncuları görüntüleri taklit etmezler, aksine en derin biçimde özümsedikleri hayatlarını gözümüzün önünde yaşarlar." andrey tarkovski - die versiegelte zeit

    (bkz: duşan), eski, eskil
  • bir özdemir asaf şiiri.

    odalardan birinde
    unuttuğum bir şey var.
    ardımdan biri yetiştirip getirse
    ben - sen - o inanmazlar.

    geçiyorum odalardan..
    tekerler, saman aslan,
    uzayan bir çocukluk
    el değmeye kalmadan.

    ellerimden, ellerimden korkum..
    bir şey var diyorum kendime,
    bir şey var ki bu ellerde,
    işi - gücü gözlere oyun.

    bir oda, daha geniş,
    boynumun çizgileri duvarda.
    kim bilir öteki odalarda..
    dememe kalmadan bir sesleniş.

    ilk çağrı, ilk açtığım kapı.
    bilmiyorum daha kapamasını.
    bazı kucakların sıcaklığında
    öğreniyorum ısınmasını.

    ince seslerle dolu
    bir odaya uzanıyorum.
    bakıyorum
    anlamadığım ne varsa doğru.
    çala çala kalkınıyorum,
    ben, hafif uykuların oğlu.

    iki duman ortasında
    bir şey,
    öncesi yarım, ötesi yarım.
    bu düşünmeye başlama odasında,
    bakıyorum,
    biraz - biraz ben varım.

    odalardan birinde
    unuttuğum bir şey var.
    ardımdan biri yetiştirip getirse
    ben - sen - o inanmazlar.**

    adam yayınları, ekim 2002, sf. 59-61.
hesabın var mı? giriş yap