haşyet
-
haşyet, hürmetle karışık korku.
-
korkanın acizliğinden değil; korkulanın yüceliğinden, büyüklüğünden kaynaklanan hayranlıkla girift korku. ilahlaştırır korkulanı, bu yüzden havfdan ayrılır.
ahzab/ 39
'onlar (peygamberler), allah'ın mesajlarını bildiriyorlardı ve o'na haşyet duyuyorlardı, derin hayranlık ve saygı duyup ondan uzaklaşmaktan korkuyorlardı. allah'tan başka kimseye haşyet duymuyorlardı, hesap görücü olarak da allah yeter...' -
bu kelimeyi ne zaman okusam aklıma kalubela geliyor. daha iyi anlatamazdı o alacakaranlıktaki yemin törenini.
-
olsa olsa, türk filmlerinde hulusi kentmen'e karşı duyulan korkudur.*
bir de lisedeki tarih hocamı hatırlatıyor, ki onun konuyla ilgisi lise bittikten sonra sona erdi, korku yerini yanızca hürmete bıraktı. -
(bkz: havf)
-
"resulullah o bakışı görseydi merhametten ağlardı;
ben o bakışı gördüm haşyetten bayılacaktım ama annem elimden tuttu"
ah muhsin ünlü / resulullahla benim aramdaki farklar -
dipnot: kierkegaard'ın meşhur eseri korku ve titreme eğer arapça'ya çevrilse havf ve haşyet olarak türkçeye çevrilmiş halinden daha çok anlam içerebilirdi.
-
sözlük anlamı korku olan kelimedir. ama türkçedeki tam karşılığı “saygı ve sevgi ile utanç duymak/korkmak” olmalıdır.
haşyet vs havf:
haşyet sevgi ile karışık korku; havf ise mutlak korkudur.
mesela köpekten çekinmek havf; sigara içerken babaya yakalanmaktan korkmak, hangi yaşta olursan ol büyüklerin yanında bacaklarını uzatmamak haşyettir. -
arapça kökenli, sevdiğinin sevgisini kaybetme korkusu manasını taşıyan kelime.
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap