• cirkin ve zengin hanim modacinin markasi...
  • miuccia prada adlı modacı hatunun yarattığı marka, burdaki kızlar nelerini alıp giyiyolar bilmiyorum ama çok hoş kreasyonları vardır bu hanfendinin (bkz: miu miu)
  • milanolu marka, basın ve genç kuşaklar tarafından büyük ilgi görmektedir. gençler prada’nın çok yeni bir marka olduğunu zannederler. ancak prada geleneksel bir modaevidir. 1923’te ayakkabı ve maroken işletmesi olarak kuruldu. yetmişli yılların sonunda kurucusunun yeğeni miuccia prada şirketin başına geçti. yeni bir teknolojiyle üretilen, su geçirmez şık çantalar piyasaya sundu. 1985’te bayan ayakkabısı koleksiyonunu çıkardı. bunları lüks ve sade bir spor giyim koleksiyonu izledi. modaya önem vermeyen, modellerine gizli anlamlar katan bu becerikli bayan doksanlı yılların otantik stilisti olarak dikkat çekti. ve bir mirasın ancak kendisine değer katıldıkça korunabileceğinin örneğini oluşturdu. miuccia’nın dönemini temel alarak yarattığı kadın modeli devrimci değildi. miuccia burjuvaydı ve uzun zaman modanın etkisinde kalmış bir toplumsal sınıfın kalıplarıyla oynadı. ne top modellerin ne de taşranın standartlarını kullandı. sessiz cazibesiyle, diğerleri gibi kendisini bir geçiş dönemine benzetti. şık burjuva bayanlar butiklerinden alışveriş ederken, miuccia iktidarın zirvesinin hiçbir şeye önem vermemekten geçtiğini biliyordu. - kaynak: modanın yüzyılı, çeviren: comandante -
  • kerizlik mertebesine erismenin en kisa yollarindan birisi. ötekisi icin (bkz: versace)
  • markasizligi marka olarak belleten, buluscu bir firmadir. vakti zamaninda dana gozu boyutlarinda isimini yazmaktan haz alan hugo boss bile prada'nin yolundan gitmektedir bugunlerde.

    alisveris kulturunu yeniden icat etsin diye rem koolhaas'i da tutuvermislerdir.
  • amblemi kırmızı bir çizgidir üzerinde prada yazan.
    ayakkacılar ve montlarda dikey, pantolon ve gömleklerde yataydır sözkonusu çizgi.
  • (bkz: serendipity)
  • rem koolhaas amca'nin tasarladigi dunyada 4 adet epicentre magazasi olacakmis. bunlar san francisco, tokyo, la ve new yorkmus. ilk uc sehrin zaten basi depremle dertte oldugu icin bu terim killanarak karsilanmis, dorduncu sehir ise ground zero teriminden sonra killanir olmustur.

    bu 4 yere magaza demek olmaz, bir tur halkla iliskiler mekani diyelim. urunlerden ziyade markasiz markanin imaji altinda basit insanlarin ezilmeden markaya saygi duymaya basladiklari yer de olabilir. ote yandan tecrube ettigimiz ornegi nerdeyse bir sanat galerisi / gece klubu modunda oldugu icin urunlerden ziyade markanin pazarlanmasi fikrinin bayagi bir vucut buldugunu da belirtmeliyiz. bodyguard modundaki calisanlarin da galeri havasindan etkilendiklerini, kayan raflarin baglanti detaylarini gayet makul bir bicimde irdeleyebilmelerinden anlamis bulunuyoruz.
  • (bkz: pravda)
  • yine akmerkez beymende doğan görünümlü şahin fiyatına montları sokulmaya çalışılan marka, oysa aynı mekanda 600 milyona satılan ayakkabı londra*'da 250 milyon civarıdır indirimde*..
hesabın var mı? giriş yap