• hiroşima ve nagasaki ye atılan atom bombası nda insanların ölmesi
    yüzyüze görüşmek yerine msn den görüşmek
  • yağmurlar... eskisi gibi yağmıyor artık. uykuya dalarken, ya da pencereden dışarı bakıp hayallenirken, o şıkırtılı melodiyi duyamıyorum. teknoloji ilerlemiş! ses geçirmeyen pvc almış ahşabın yerini. üstüne bir de cift cam gelmiş. cama bir kuş çarpsa farkında değilsin. alıp başinı gitmiş tekno çılgınlık. çok katlı bahçesiz, ağaçsız alanlarda yükselmiş evlerimiz. yağmur otlara, ağaçların yaprağına da dökülmüyor, şakırdamıyor gene. dışarı çıkmadan, pencereden bakmadan anlamıyorsun yağdığını. sobamı yaksam, odun çıtırdasa, demli çayımı içerken koltuğumda pineklesem, dinlesem dışarıyı...
  • hayatımızı kolaylaştırması gereken teknolojik gelişmelere görgüsüzler gibi saldırırken yitirdiklerimizdir. bir yandan teknolojinin aslında hiçbir işe yaramadığı gibi uc bir görüş beni dürtüp dursa da (evet gelişmeler sayesinde kanseri yenebiliyoruz ama sonradan icat ettiğimiz otomobillerle kaza yapıp ölüyoruz, evet artık daha hızlı seyahat ediyoruz ama çalışmak için daha uzağa gidiyoruz ki eskiden işyerine 1,5 saatte gitmezdi kimse) öte yandan iyi ya da kötü olan her şeyin insanın elinde sıfat kazandığı düşüncesi daha ağır basıyor.

    öyleyse nedir teknolojinin götürdükleri: teknoloji ancak gücünün yettiğini alır götürür. kendi icadına yenilen insan da hiç yakınmasın zaten.
  • anladigim kadariyla "agaclardan niye indik ki biz?" dusuncesi bunlara dahil degil.
  • yunan heykelleri gibi üçgen vücutlar. eskiden herkes yok meyve toplayacam yok ava çıkacam derdine it gibi sağda solda koşuştururdu. şimdi sikmişim marketini de yolunu da deyip ya internetten ya telefonla ihtiyaçlarımızı alabiliyoruz. sonuçta üçgen vücut gidiyor yerine koca göt göbek ikilisine sahip vücutlar geliyor. ama yinede seviyorum seni teknoloji.
  • hızlı yaşayıp genç ölmek.

    ne güzel eskiden 35 dedik mi, kayıkçı'nın yolunu tutar, eskeza 45 yaşına kadar yaşarsak sözü dinlenen bir ihtiyar olurduk. şimdi öyle mi? 60 yaşında emekli bile olamıyor insan...
  • teknoloji genelde gereksiz olan bir çok şeyi hayatımızdan çıkarması için gelişmekte sürekli. ironik olan ise bazen gerekli olanları da götürmekte. mesela el yazısı...

    (bkz: klavye)
  • 6425 sayısını kimsenin altı bin dört yüz yirmi beş şeklinde söyleyememesi. varsa yoksa altmış dört yirmi beş(64-25) etrafımızdaki kişilerin çoğu ki buna belki de siz bile dahilsiniz sayı basamaklarını sadece onlar basamağından ibaret sanıyor hatırlatalım binler basamağı diye de bir terim var.buradan özellikle bu saçma kodlamaları hayatımıza kattığı, dilimize yapıştırdığı için nokia ya kucak dolusu sevgiler.33onunuz 51çift sıfırınız batsın.
hesabın var mı? giriş yap