• güzel modifiye türkçemizde mastar halinde olumlu olumsuz şekilde ünlem olarak kullanılabilen kelime, kızlara yakışmamak örneğinde görülebileceği gibi..
  • geronimo türkçesinde onay sözcüğüdür.

    - sevgilim, müzik dinlemek?
    - kesinlikle yakışmak.
  • (bkz: yaraşmak)
    (bkz: yakışık)
  • azerbaycanca'da halen varlığını sürdüren "yahşı" sözcüğünden türetilmiş bir fiildir.
  • "(...)
    sonra sonra yapıştırılmış pullar gibisin, öylesin
    üstü uçaklı zarflara
    ve alanlara tutturulmuş, çiçek sepetlerinin
    kenarındaki kartlara
    bir gider bir gelirsin, gider gelirsin
    hızlı bir park akışından anısal bir yığıntıya
    (...)"**

    fakat

    "hiçbir pul hiçbir zarfa yakışmıyor
    hiçbir zarf üç beş satıra
    (...)"**
  • cümle içinde en güzel kullanılmış hali bugün ayın ışığı türküsünde geçer.

    "yine nereden geliyon da
    mahlenin yakışığı"

    "mahallenin yakışıklısı" sıfatıyla insanı ihya etmektense "mahlenin yakışığı" sözüyle mekânı dolayısıyla mekîni âbâd eden bu söyleyişe hayranım.
  • nerede okuduğumu hatırlamadığım, kenar'a köşeye attığım bir hikâye var;

    "zamanın birinde adamın birisinin eşeği yolda çamura batmış. oldukça sulak olan araziden eşeğini bir türlü çıkaramayan gariban köylü, öfkeyle hem eşeğe hem padişaha sövmeye başlamış. tam o sırada tesadüfen oradan geçmekte olan padişah, köylünün söylediklerini duymuş. maiyetindekiler hemen padişaha küfreden kişinin kellesinin vurulması gerektiğini söyleseler de padişah onlara kulak asmamış.
    köylüyü getirmişler padişahın huzuruna, demişler;
    'anlat bakalım, nedir bu celalli halin? ne diye küfredersin kudretli hükümdara?'
    köylü korkmuş, sıkılmış, kapanmış padişahın eteğine, af dilemiş çaresizce. görenler iç geçirmişler haline, demişler; 'yakındır kellesine veda etmeye' ama öyle olmamış, padişah, bekledikleri gibi vurun dememiş kellesini, üstelik affetmiş bu gariban köylüyü.
    şaşırmışlar görenler, nasıl oldu da affetti diye meraklanmışlar. sormuşlar köylüye;
    'niye küfür ediyordun padişaha?'
    ' çok sinirliydim' demiş gariban köylü. 'o anda kendime yakışanı yapıyordum.'
    peki demişler 'nasıl oldu da affetti padişah seni?'
    'o da aynısını yaptı' demiş köylü.
    'yani?'
    ' yani o da kendisine yakışanı yaptı'…"

    annemden öğrendiğim bir şeydi bu, doğru bulmadığı bir davranışım için sorardı, "sana yakıştı mı şimdi bu??"
    hayatım boyunca ne yapsam yakışır mı, yakışmaz mı sorusuyla cebelleşip durdum.
    sonra bir de baktım, ben de başkalarına soruyorum.
    yakışan.. bazen söz, bazen davranış.. doğumumuzdan bulunduğumuz yaşa, aile terbiyesinden hayattan edindiklerimize kadar bizi var eden ne varsa, bizimle uyum içinde olması gereken..
    "herkes kendine yakışanı yapar" denir ya hep, sonunda biz de bize ne yakışıyorsa, o'yuz.. yakışan..

    ben sormaya devam ediyorum; "yakıştı mı şimdi bu?" yakıştı değil mi? bence de, hem de çok.
hesabın var mı? giriş yap