• bir gün venedikten münih'e gece treniyle gidicem, işte tren geldi yerleştik falan o da ne kompartmanın kapısından böyle afet gibi 2 tane kız girdi tabi ben de hemen bir kalp çarpıntısı, heyecan derken nasıl olduysa sakinleşmeyi başardım ve klasik muhabbetle nerelisin nereye gidiyorsun falan derken kızların ispanyol olduklarını münihten sonra almanyanın doğu kısmına doğru ilerleyeceklerini öğrendim bir hüzün çöktü tabi ben oradan stuttgart tarafına batıya yönelicektim. çantalarını yerleştirmelerine yardım falan ettim, klasik yurdum yardımseverliklerini sergiledikten sonra aramız iyi oldu ve baya muhabbetten sonra işte uyudular falan kız bildiğin omzumda uyuyordu ne güzel falan ben de hiç rahatsız etmiyorum tabi. sonra bir ara benim de böyle bir içim geçer gibi olmuştu ki gecenin bir yarısı şak diye kompartmanın kapısı açıldı ve el fenerini yüzümüze tutarak kalın bir sesle "passport" diyen bir polis abimiz ortama giriş yaptı. kızlar uyandı güzelce ispanyol pasaportlarını gösterdiler yemin ediyorum içini açıp bakmadı bile dışından ülkenin adını okudu teşekkür edip geri verdi. sonra benden istedi ve ben çantamdan islami yeşil renginde üstünde ay yıldızlı pasaportumu çıkardığımda zaten italyaya messinadan kaçak vapurla giriş yapmış oradan almanyaya ilerleyen sığınmacı hissiyatını orada yaşadım, şerefsiz sanki beni bavulun içinde kaçak yakalamış gibi bakıyor bana. işte bu aldı her sayfasına ayrı bakıyor böyle inceliyor resmen orada seyahatnamemi çıkardı tüm pullara giriş çıkışlara göz atıyor derken en tabi olarak vizenin olmadığını gördü ve tüyleri diken diken eden sesle vize yok bunda dedi. sonra ben işte titreyen sesimle vizeye gerek yok falan kem küm ederken bu koridora çıkıp birine seslendi ama ne sesleniş 5-10 vagon öteden bir koşuşturma sesi geliyor hani alman filmlerinde olur ya ispiyoncu mahalledeki yahudiyi gestapoya bildirir heh işte o tarz bir an yaşanıyor ve o sırada görüyorum ispanyol kızlar kendi aralarında bakışarak benden bir uzaklaşma hali içerisinde. ben ise durumu soğukkanlılıkla göğsümde yumuşatmaya çalışıyorum. öbür polis geldiğinde kendi aralarında konuşmalar geçiyor böyle ama kutsal damacanada skilacciyle kayzer arasında geçen tarzda hararetli bir şekilde konuşuyorlar ben ise aradan sadece türkei kelimelerini seçebiliyorum. derken bunlar vizenin gerekmediği konusunda anlaştılar heralde ki eleman bana pasaportu geri uzatıp iyi yolculuklar diledi dilemesine ama benim binbir türlü uğraşla kurduğum uluslararası ilişkilerin içine sıçıp gittiler. olay sonrası ispanyol kız ayakları bana dönük şekilde uyumaya devam ederken ben ise camdan dışarı bakıp yağmuru izleyip kaderimi sorgulamaya doğru devam ediyordum.
  • arkadaslar, alman psaport polisine hakliysaniz her türlü atari yapin, üstüyle görüsmek isteyin, her türlü cagirmak zorunda amirini, 10 saniyede o size artistlik yapan dalyaragin süt dökmüs kediye döndügünü göreceksiniz. he ama altini ciziyorum: hakliysaniz.
  • fuar için gittiğim almanya'ya girişte, pasaport kontrolünde benden fuar katılımcı belgemi, otel rezervasyonu ve dönüş biletimi isteyen polis. bugüne kadar schengen bölgesine girişte bu soruların hiçbirisiyle muhatap olmadım, lakin gerekli görürlerse bunları sorabileceklerini biliyorum, amacım bilmişlik yapmak değil yani.

    fakat, burdaki sıkıntı şu, almanya'nın köklü bir makine üreticisi firma tarafından davet mektubum mevcut ve polis bana bunun hangi firma olduğunu bilip bilmediğimi sordu. ben de cevabı verirken firmanın ismini alman aksanıyla değil ingilizce olarak telaffuz etmiş bulundum(!) normalde ukala bir yerel vatandaş en fazla söyleyiş tarzımla dalga geçecekken bu amca beni kapıda reddetmekle tehdit etti, bu şartlarda beni kabul edemeyeceğini söyledi, pasaporta damgayı vururken üzgünüm bu şekilde olamazdı, hazırlıksız gelmişsin, seni böyle alamazdım dedikten sonra pasaportumu yüzüme fırlattı ve sonra, e hadi geç dedi.

    sanırım can sıkıntısından yaptı bu kadar işi bilemiyorum :) dönüş yolundaki pasaport görevlisi ise almanya seyahatinizi beğendiniz mi ve iyi yolculuklar efendim diyerek yolculadı bizi, nasıl bir tezatsa artık.

    bu da böyle bir anımdır.
  • zamanında sempatiklik olsun diye "teşekkürler amirim"'i almanca söylemek isterken; yanlışlıkla "danke führer " dediğim polis. sonrasında what do you mean diye çıkışmıştı da danke officer diye düzeltmiştim führeri.
  • 2009 - 2010 yıllarında polonya' ya uzun dönem vizesi ile gitmiş ve dönüşte almanya üzerinden türkiye dönüşü planlamış iki ergen erasmus öğrencisi idik. transit vize alıp almama konusunda çok fazla soru vardı çünkü o dönem transit vizeler kalktı gibi bazı olaylar dönüyordu.

    polonya' daki almanya konsolosluğu "almanıza gerek yok" dedi.
    türk konsolosluğu da "gerek yok rahat geçersiniz" dedi.
    okul yönetimi hiç gerek duyulmadığını söyledi.
    türkiye' deki almanya konsolosluğu da gerek yok dedi.

    münih' e gittik. pasaport kontrolü sırasında tam bu bahsi geçen abiler bizi tutup sorgu odasına götürdüler, transit vizemiz yok diye. biz durumu anlatıyoruz bize böyle böyle dediler diye. umursamıyor abiler. kimseyi arayıp yardım isteyemiyoruz, cebimizde beş kuruş para kalmamış.

    bir adama anlatıyorlar bizim söylediklerimizi ama nasıl anlatıyorlar tarif edemem. böyle adeta yavşaklık ediyormuşuz da pisliğine vakitlerini öldürüyormuşuz gibi tavırlar, bir aşağılama bir şey...

    adam gelip "sizi ülkenize göndermemiz gerek" dediler. "iyi zaten biz de oraya gidiyoruz" dedik. eğer 50 euro verirsen hakkında işlem yapmam ama vermezsen hakkında dava açılacak ve en az 100 euro ceza ödemek zorunda kalacaksın, dedi. "paramız yok işlem yap" dedik. kapıya kadar eşlik ettiler "valizlerimizi taşıyın bari" dedik ve taşıttık.

    paşa paşa ülkemize geldik. birkaç ay sonra davanın düştüğüne dair almanca bir belge geldi. para mara ödemedik.

    sonradan tekrar almanya vizesi de aldım, arupa' da başka şehirlere gitmek için şengen de aldım.. hiçbir sorun çıkmadı.

    ergen halimizle çektiğimiz o korku ve endişe, o sorgu odasının verdiği hissiyat geçmedi.
  • bunların arasında mülayim olanları da vardır.bir tanesi hamburg havalimanı'nda (tek girişli ve 15 günlük olan ) italya vizemi 3 saniye içinde onaylamıştır.bu süre zarfında ağzından sadece "welcome" sözcüğü çıkmıştır.

    avrupa ülkelerine gidecek erkeklere bir tavsiye : gitmeden 1 gün önce sinek kaydı traş olun.emin olun çok yararını göreceksiniz.
  • pasaport kullanmadığınızı, böyle bir defter parçasına karşı olduğunuzu, sınırlara gerek olmadığını, bu dünyanın bütün canlılar için yaratıldığını nazik bir dille anlattığınızda sizi anlayışla karşılayan güler yüzlü, nazik, neşeli ve bıyıklı üniformalılar. çocuğum olursa bir gün alman pasaport polisi olarak yetiştireceğim.
  • bir ülkenin dışarıda gücü ve saygınlığını gösteren şeylerden biride vatandaşlarına verdiği pasaporttur mesele dünya lideriyiz deyip kıçı kırık bir pasaport memurunun oyuncağı oluyorsanız o ülke güçlü değildir.örnek vereyim israilden güney kıbrısa gelen bir ucaktakilerin asıl rotası kuzeydeki otellerdir güney kıbrısdakiler izin vermez uçağı geri yollarlar bu büyük mesele olur israil devletinde sonuçta vatandaşlarının onuru söz konusudur araya israil hükümeti girer uçak tekrar güney kıbrısa iner ama yolcular kktcye geçer. ülkenizin gücü ve saygınlığını kabak gibi gösteren şeylerden biridir pasaport.
  • bana denk gelenleri buz gibi resmi tiplerdi. yüzüme bile bakmadan pasaportu alıp, işlem yapan, uzun uzun dokümanları inceleyip, yine pasaportu geri veren standart polislerdi. kendileri ile pek bir muhabbetim olmadı. elleri ile yaptıkları "geç" işaretini zaten anlıyorsun. hatta, bir keresinde, pasaport kuyruğunda beklerken hafifçe salmıştım. kokmuştu. ona bile ses etmemişlerdi. böyle asil insanlardır...
  • ıki arkadas siradayken ne kadar paran var sorusuna zeki arkadasim 100 euro diyince soka giren polis. hemen atlayip 1000 euro diye duzeltmistim yoksa sari hanscigimin gozleri disari dusecekti. bunun disinda donus bileti rezervasyon vs. istedi birimiz gosterince digerimize gerek yok gecebilirsiniz dedi.
hesabın var mı? giriş yap