• dinî bayramlardan önceki gün.
    kimileri "arefe günü" de diyor ama tdk ya göre arife günü olmalıymış.
  • (bkz: kadir gecesi)
  • yurdum insanı arife gunu dogan kızlara arife, erkeklere de arif ismini koyar mı koyar..
  • bir gun sonra televizyonlarin ana haber bultenlerinde "suriye sinirinda bayramlasma cilesi" konulu haberleri izleyecegimizi isaret eden gun.
    yillardir izlerim, bu insanlar her bayram o sinira gelip cuvallarla birbirlerine bir takim seyler atip aglar, akrabalariyla bayramlasirlar. bir tanesi de "ben bir pasaport alip sunlari ziyaret edeyim" demedi bu gune kadar.
  • tatlı bir telaştır.

    açılan yufkalar, börekler, sarılan sarmalar, kocaman tencerede pişen etin buğusuyla kaplanan mutfaktır.

    bayram alışverişleridir. son güne kalan son rütuşlar... idareten alınan çoraplar, misafir terlikleri...

    annenin herşeye yetişmeye çalışan yorgunluğu.

    yarın sabah bayram namazı için erken kalkacak olmaktır.

    en çok da içi kaplayan bir hüzündür. sanki bir pazar günüdür. sanki bir yoksunluktur.
  • arifeyi bir insan gibi tarif edebiliriz; hem huzurlu, hem telaşlı bir arife teyze gibi mesela, herkesin mahallesinde bulunan, yorulmadan koşuşturan teyzelerden. bir coşkulu bir durgun..bir neş’eli, bir pûr sûkut..
    arife gününü târif etmek neden zordur? çünkü, kenarında durup seyredemezsiniz, o sizi bir şekilde kendi tatlı telâşına saracaktır da ondan. ertesi gün o tatlılara, şekerlemelere, babaanennizin, annenizin, komşunuzun yaptığı dolmalara kararsızca yaklaşırken oruçtan artakalan bir tereddütte bulursunuz kendinizi. hatta bir baklava dilimini ağzınıza götürdüğünüzde, ardından tuhaf bir mahcubiyet bile duyabilirsiniz oruç yemiş gibi..
    arife gecesi, günlerin elle tutulabilir hâle geldiğini hissedersiniz.. ramazan, kutsal ve ağır çekim kanatlarıyla üstümüzden geçmiştir çünkü.
    arife'nin kardeşi bayram ise, kutsal olanın diğer yüzüdür âdeta.. lâkin zamana dokunmanın, onu insanlaştırmanın başka yolu yoktur.
    her bayram farklı bir meleğin suretiyle çıkar karşımıza, ama tasvir yasağının imbiğinden geçtiği için, bu meleğin sadece varlığını hissederiz. hani ilkokul kitaplarında yeni yıl suretleri olurdu; eski yıl ihtiyarlamış giderken..al yanaklı genç yeni yıl da, arz-ı endam ederek sırıtırdı şımarıkça.. işte bizim soyut ve havayı dolduran ikonografimizde ramazan, arife ve bayram görünmeyen ama varlıkları hissedilen melekler gibi hayatımıza karışırlar çeşitli sûretlerde..
    öyle ya da böyle.. herkes ârife tarif gerekmeden kendi arifesini ve kendi bayramını kalbinde çizecektir böylece.. kalbimize çizeceğimiz bayramların hiç bitmemesi dileğiyle..
    sadri baba* da söyleyor:
    hey yavrum hey ! burun bahçe dalyanında istanbul’u çekerlerdi denizden hiç ıslatmadan.
    kaç bayram mendili geçmişti elimden ?
  • az önce öğrendim ki kapı kapı gezip kutlanabilen bir günmüş bu. lan yeni nesildeki ticari zekaya hayran kaldım yemin ederim. biz malmışız resmen. bak veletler hem pazara erken çıkıp pazar payının kaymağını yiyor, hem de piyasada birgün daha fazla kalarak rakiplerine fark atmış oluyor. afferin valla. allahtan şekeri erken almış bizimkiler. lan öyle deme cepte para yok amına koyim.
  • (bkz: hasan ağam)
  • o gün arif'e gidilir. (bu tanıma çok saçma diyosan git son cümleyi oku, yok eki eki fingir falan diyosan entry’yi oku da bir sosyal devrimin zihinsel altyapısına şahitlik et)

    o yüzden arife günü denilir.

    aslında arife tarif gerekmez ama örneklendirmek gerekirse: mesela ceren'e gidilseydi, cerene günü diyecektik. for example örneğinde olduğu gibi de selahattin amca'ya gidilseydi de selahattin amcaya günü diyecektik. niye böyle saçmalıyoruz? çünkü aslında yapılmak istenen bayramdaki akraba ziyaretleri denilen beyinler orgy’si öncesi dimağ bulandırmasıdır. eski derin türk toplum bilimcileri, türkler’i 1 ay alkolden uzaktan kalma sonrası alkolizm şoklamasına alıştırmak dolayısıyla cinayet vakalarını önlemek maksadıyla düşünmüşler iyi de yapmışlar. öncelikle bu gün tanımlamasına alışılınır, sonra da bayram orgy’si yapılır, böylece beyin bayramdı, şekerdi, g.tümdü, koltuktu derken errora meyletmesin diye ön sevişme yapar. ama bu zihinlerde oluşan bu bayram tanımını kırmamız lazım artık. yeter yaw. 3. kuşak tülay amca’dan bana ne, hayır karısının da ismi tülay. olmaz, olmuyor olmamalı. algıyı demiyorum bakın tanımı diyorum. burda bir parantez açmak istiyorum bu konuya, parantezden sonra uçuşa geçiyoruz çünkü.

    -antü parantez-
    lokomotif gülşen
    çıtı pıtı birsen
    ah bir görsen
    cici bici ebru
    esmer banu
    tanışabilsen
    güzellerden güzel beğen
    ne istersen
    herkesin zevkine göre facebookta

    -gördün mü, herkes zevkine göre facebook’ta, seç beğen al,
    -aa lokomotif gülşen can’ın kızkardeşi değil mi,
    -amcaoğlu can mı,
    -hee (yes okay alright, definitely, it is the way aha aha i like it manasına)

    gördüğünüz gibi aslında olayda algı yok, tanım var. kıza lokomotif tanımını yapıştır olsun sana kuzenin kızı lokomotif.
    -antü parantez-

    bu tanımı kırarken, kullanacağımız gereçler: beyin, yakışıklı erkan, karizmatik serkan, canlar yakan sempatik ercan, cılgın ayhan. bunları bir transformatör vasıtasıyla beynimize yerleştiriyoruz. işbu entry’de görüldüğü üzere yerleştirilmişi var. şimdi, niye bu kavramları yerleştirdik çünkü çivi çiviyi söker derler, soğuktan donmuşu buzla ovarlar, ben zaten yanmışım a dostlar bi de fırına mı koysunlar. yok yok öyle değil, fırındaki mercimek değil çivi çivi. burdan sonrasını da biraz da siz araştırın, lucid dreaming, inception falan keywords. çünkü araştırmadıkça eğer ki bildiğimizden çok üstün bir teknoloji görürsek ya buna büyü diyoruz ya da saçma. demeyin bunları araştırın.

    neticede ters şoklama yoluyla, önce şımardı dondu kaldı etkisi görülse de bir süre sonra size bir şeyhler olacak ve de tüm tanımınız kırılacak. saçma bayram tanımı ve de arife günü kalmayacak böylece. düşünsenize tüm bir toplumun bunu yaptığını. obareeey. toplumun bile tanımı değişir de şimdilik yeterli ilk etapta.

    değişimi yakalayacağınız tek bir zaman o tanımı önceden kırabileceğiniz bugündür. yeni tanımı bugün olacak bu değişimin, bir sosyal tabakayı nasıl allak bulak edeceğini düşünün. eğer ki o günü bugün yapabilirseniz, zaman algısını dünden veya yarından bugüne getirebilirsiniz, o zaman tanımı da değiştirirsiniz. na primer: elimizde x,y ve z fonksiyonları var. x=y iken z=y+1 olsun. sizin burda bu x’i değiştirebilmeniz için 1’i 1 şekilde transforme edip mesela 1 çıkararak x=y=z’ye getirmeniz lazım. matematiksel argümanı bu olan sürecini transformatörünü daha evvel sizin vasıtasınızla açıklamıştım. şimdi bayram tanımı x iken o gün bayram günüdür. öyle değil mi? durumumuzda 11-10-9 eylül 2010 bayram günüdür. ama reel örnekte belirli bir tarih veremeyeceğimiz için bayram tanımını o gün olarak yapıyorum. şimdi yapmamız gereken bayramı arifeye transforme etmek. çaktın köfteyi. bu kader basit hacı. sonuç ise x=y=z yani akü deşarj olmadıysa;

    “tanım: o gün bugündür”
hesabın var mı? giriş yap