• beni yıllar öncesine, lgs'ye (oks değildi o zamanlar) hazırlanmak için sadece son üç ayda kaydolduğum cemaatin en başarılı liselere hazırlık kursu veren dershanesine gittiğim günlere götüren önerme. oradaki sosyal bilgiler hocamız olan s. (bu adamdan başka bir entry'mde de bahsettim) bu yukarda yazan saçmalıkları belirli zamanlarda (etütlerde, soru çözümlerinde v.s) hep tekrar eder, örneklerdi. ve inanın zerre farklılık yoktu bu yukarda yazanlardan. istiklal savaşı'nı küçümser, çanakkale'yi yüceltirdi. yani utanmadan atalarımızın verdikleri savaşları ayrıştırırdı. dinci düz mantığını her olayda ve konuda kullanır, daha 12-13 yaşında olan bizler de doğru dürüst karşılık veremezdik.

    şu beğenmediği işleri yapabilecek bir toprak parçasına sahip olabilmek için verilen canları, ödenen bedelleri düşünebilse -ki hiç işine gelmez- belki vicdana gelebilir ama zannetmiyorum. çünkü ben yine 3 ayda kurtuldum ama bunlar kim bilir belki 5-6 sene bu "sistematik düşmanlaştırma" programından geçtiler.

    bir yandan da düşünürdüm "bu adamlar ne diye bu kadar uğraşıyorlar cumhuriyetle, devrimlerle" diye. sebebini bu başlığı yazanın ve buna benzer binlercesinin bugün kamu görevlisi olarak yaptıklarını görünce anlayabiliyorum.
  • bakın ben ak parti'liyim. sayın başbakan'ımızı da çok severim. allah ak parti'nin yolunu açık etsin. ama siyaset başka, atatürk başka.

    müslüman adamım. tamam cennetlik değilim, belki de cehennemin en derin kuyularında zebaniler kıllı götümü sikecekler ama inancım da tamdır. en azından günahkar olduğumu biliyorum. atatürk de benim gözümde evliyadan bir kişidir. atatürk'ü çok severim. gerçekten çok severim.

    şimdi bana laikçi, kemalist falan demeyin. solcu değilim, ulusalcı hiç değilim. benim derdim ticaret. güçlü kimse onun yanındayım. sağın ve solun ortası. ortacıyım abi ben. derdim cebimi doldurmak, bana bakan boğazları da doyurmak. bu durumda yapacağım yorum da objektif olacaktır.

    atatürk devrimlerinin başarısız olması, cumhuriyet'in yeni nesillerinin başarısız olması ile doğru
    orantılı bir konudur. evet atatürk devrimleri başarısız oldu. çünkü biz atatürk'ün emanet ettiği
    cumhuriyete layık olamadık, bu ülkenin kıymetini bilemedik.

    sığ bir milliyetçilik yapacak değilim. beni yerleştirin uganda'ya, cebime para, altıma da araba
    koyun, sikeceğim karılar olsun, orada da yaşarım. mutlu olurum. zenci karıları tesbih gibi dizerim. sorun değil. ama insanın doğup büyüdüğü memleket başka oluyor. bu memlekete bir başka bağlanıyorsun. kan ile alakalı bir durum değil. ben sevgiden bahsediyorum. bu memleketin insanını, toprağını, kuşunu kurdunu, bokunu, toprağını sevmekten. bu milliyetçilik midir? bence değil. bu memleketçiliktir. bence.

    atatürk devrimlerinin başarısız olmasında da en büyük etkenlerden biri de memleketine sevgi
    bağı ile bağlanmayan çok insan olmasıdır. ideolojiden bahsetmiyorum. sikmişim ideolojiyi. sağcı
    veya solcu bana fark etmez. ulan bir memleketiniz olsun, başınızı sokacağınız eviniz olsun, ondan sonra birbirinizi yiyin. ben yine ticaretime bakarım, siklemem. ama bazıları çıkıp da "bu memleket batsın" diyor ya küfrediyorum, amınıza koyayım, sizi doğuran ananın gözleri kör olsun diyorum. anaların ne suçu varsa artık. hep kadına küfrediyoruz. bu da aşağılık bir şey. kızdığımız zaman kadınlara küfrediyoruz. neden "babanı sikeyim senin" diye söz başlamıyoruz? neyse karmaşık bir konu. buna da değinirim.

    devrimlere geri dönelim...

    devrimlerin başarısız olması biraz da bizlerin öküz olmamız ile bağlantılı. kimseyi değil kendimi
    suçluyorum. yarrak kafalının, orospu çocuğunun (yine küfrettim kadına) ve yavşağın önde
    gideniyim. bu memleket için ne yapıyorum? millete iş veriyorum. onun dışında? karın büyük bir
    kısmını cebime atıyorum. bunun acısı çıkar mı? çıkar elbet. yavşak olduğum için güçten yanayım.
    güçten yana olduğum için zenginleşiyorum.

    işte, devrimlerin başarısız olmasının nedeni benim gibi yavşakların her geçen gün çoğalmasıdır.

    ben kendimi biliyorum. ya siz?

    not ekleyeyim: bu yavşaklığın herhangi bir siyasi parti ile alakası yok. kişi ile alakası var.
    isterse en harbici komünist parti iktidara gelsin (inşallah gelmez), benim gibi yavşaklar
    her zaman olacaktır. her zaman birileri cukkasını dolduracaktır.
  • mesela harf devrimi o kadar başarısız olmuştur ki, görüldüğü üzere klavyemiz arap harflerinden oluşuyor.
  • çok doğru bir tespit. atatürk o kadar devrim yapmış fakat bazı örümcek beyinlilerin zihnini berraklaştıramamıştır. bir de atatürk zamanında evrime el atmalıydı düşüncesini aklıma getirdi. çok zor bu kafayla düşünen insanlarla işimiz.
  • sonraki nesillerin ve iktidarların beyinsizliğinden kaynaklanan durum.
  • atatürk devrimlerini bırak, 28 şubat bile başarılı olmuştur.

    kısa vadeli dalgalanmaları bırakınız. türkiye toplumu 28 şubat'ın hedeflediği toplum olacaktır uzun vadede. gericilik hiçbir zaman daima kazanan olamaz. geçici olarak kazanmış olabilir. ancak sonuçta kaybedendir. insan doğasından gelen bir şey bu.

    türkiye'de 50 yıl sonra sence 28 şubat'ın hedeflediği tarza daha yakın bir toplum mu olacak yoksa 1500 yıl öncesinin arap toplumuna mı yakın olacak? bu sorunun cevabı belli. kaybedilmiş bir savaş veriyorsunuz. sonuç belli, boşa kan döküyor, hak yiyorsunuz. son durağınız yine çöplük olacak.
  • azıcık dünyadan haberdar olan herkesin kafasının basmadığını gösteren durum.

    şapka devrimi: tarih olduğu için sadece tarihi/turistik mekanlarda çalışanların değil herkesin kafasında sarık/fes var(!).

    ölçü ve tartı devrimi: ölçü birimleri çevrilebilir olduğu sürece gelişmişlikle hiçbir alakası yok. ingilizler; inch, pound, feet, vb... metrik sistemde olmayan; ama metrik sisteme rahatlıkla dönüştürülebilen birimler kullanıyorlar. bu nedenle olsa gerek ne medeni dünyadan kopuklar, ne de geri kaldılar.

    harf devrimi: kullanılan alfabenin gelişmişlikle alakası yok. bu nedenle türkler ha latin alfabesini kullanmış ha arap alfabesini. lakin çok zor birer alfabe olan japon ve çin alfabeleri yüzünden japonların ve çinlilerin acaba latin alfabesine mi geçsek diye düşündüğü bir dünyada latin alfabesinin arap/çin/japon alfabelerinden avantajları nelerdir bir düşünmek lazım.

    takvimde değişiklik: israil devleti hz. musa'nın mısırdan çıkışı ile başlayan bir takvim kullanıyor. ne geri kaldılar ne de dünyadan kopuklar. galiba takvim de dönüştürülebilir bir çizelge.

    tarih ve dil devrimi: bütün dillerin kökeni türkçe'dir ve bütün milletlerin kökeni türk'tür gibi iddialardan zamanla vazgeçildi. çünkü, o dönem moda olan kendilerine beyaz diyenlerin (hala daha diyorlar gerçi) türkleri aşağılama gayretlerine bir şekilde cevap verilmesi gerekiyordu. bu nedenle abartılı savlar yerine tarihçilerimiz günümüzde daha ayağı yere basan, makul savlar ileri sürmektedirler.

    saltanatın kaldırılması: başarıya ulaştığı söylenebilir. saltanat nedir, türkiye'de göremeyen ve görmek isteyenler avrupa'nın pek çok ülkesine gidip bu meraklarını giderebilirler.

    halifeliğin kaldırılması ve laikliğin ilanı: zorunlu olsun olmasın, zora gitsin gitmesin din dersinin, diyanet işleri başkanlığı kurumunun bulunması, halifeliğin kalkmamış olduğunun değil ülkede çoğunluğun müslüman olduğunun emaresidir. müslüman olan/olmayan insanların nüfus mübadelesi ile karşılıklı şutlanmasının halifelikle/laiklikle alakası yoktur, direkt olarak savaştan çıkmış iki devletin önyargılarıyla alakası vardır. vesaire vesaire..

    elmalar ve armutlar.
  • arşın, endaze, kulaç, okka gibi belli bir standardı olmayan ölçü birimlerini inch, foot, pound gibi ölçü birimleriyle aynı gören iddia.
  • bu ülkenin insanlarına onurlu ve özgür bir gelecek tasarlamıştır atatürk devrimleri. ama insan doğası gereği güdülmek, tabula rasa olarak gömülmek isteyebilir.

    o yüzden evet uzun süreli ve kapsayıcı bir etkisi olmamıştır ne yazık ki.
hesabın var mı? giriş yap