hesabın var mı? giriş yap

  • ağlayan çocuğunu susturmaya çalışırken topu başkasının üstüne atan kadındır. bazen bu "abi" kısmına amca, teyze, abla da gelebilir ama genelde abi diyorlar sanırım.

    ağlayan çocuğunu susturmaya çalışan kadın, "bak abi kızıyor" diyerek şaşkın bebek suratını, yüzüne çevirdiğinde at hırsızı gibi hissediyor insan kendini. ben de "ehe yok ya kızmıyorum" diyorum böyle durumlarda. sıçsın ağzına, bana ne; ben niye kötü polis olayım. bak abi kızıyor bak abi kızıyor diyerek bebeğin suratını iyice yaklaştırıyor suratıma. şaşkınlıktan gözbebekleri iri iri olmuş bebekle birbirimize bakakalıyoruz. diyecek bir şey de bulamıyorsun; tam bire epic fail.

  • sonra neden insanlar uber'i tercih ediyor hebele hübele.

    bu taksiciler böyle oldukça kimse taksiye binmez olacak, aralarında düzgün olanlar -ki olduklarını biliyorum- bu hayvanları hizaya sokmalılar. ekmek teknenizi ateşe veriyorsunuz, bu eleman hapis yatarsa sizin için çok tehlikeli bir emsal olacak, artık mahkemeye gitmekten geri kalmayız. hazır ol taksici, bir lira için 10 yıl hapis yatabileceksin.

  • görsel anlamda fazlasiyla tatmin edici.. ana karakterler bu filmde de konusmadigi icin sadece mimiklerine odaklandim ve gene bircok sey duydum. kim ki duk u en cok bu yüzden sevdim..

  • samimi iki arkadaş inşaat mühendisliğinden mezun olurlar. biri çalışmak için yurt dışına gider diğeri devlet memuru olur...

    beş yıl sonra yurt dışındaki arkadaş diğerini çağırır ve son derece lüks, havuzlu bir malikanede ağırlar.

    memur olan arkadaş sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 8000 dolar...

    - iyi de bu malikane ne kadar?

    - 1,5 milyon dolar.

    - nasıl oluyor bu iş?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - evet...

    - köprünün korkulukları 3 cm kalınlığında olacaktı.

    - eeee?

    - 2 cm olmasına göz yumdum, böylece bu malikaneyi aldım.

    bir yıl sonra memur olan diğerini çağırır. boğazda bir yalıda ağırlar.

    yurtdışında çalışan arkadaş şaşırır sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 5000 türk lirası...

    - bu yalı ne kadar?

    - 60 milyon tl...

    - nasıl oluyor?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - hayır...

  • genel olarak "abi standart paketle hicbir sey degismiyormus ne bagiriyonuz?" diyen bir kesim var.

    biz o standart paket denen sey icin zaten bugune kadar bagiriyorduk bu bir (bkz: 17 temmuz 2010 sansure karsi yuruyus). bugun bagirmamiza yol acan sacmaliklar silsilesi (tib'in kelime yasaklari ve kafasina gore site kapatma emirleri yagdirmasi sonucu nihayet duvara toslayip butun rezilligini acik etmesi vs) zaten 22 agustos duzenlemesinden once gerceklesti bu da iki. simdi bu takkeyi cikarmadan okumaya devam edin:

    hicbir sey degismeyecegini zannedenler, bu yonetmeligin getirdigi yeni kisitlamalar sunlar:

    - isp'leri filtre asma yontemlerini engelleme sistemleri koymaya zorluyor ve filtreleri asmanin cezai yaptirimlarini ongoruyor. (yani yasaklari asmak icin opendns vs kullanan insanlari engelleyecek) (madde 11).

    - "guvenli internet" adiyla, standart paketi guvensiz olarak sunarak bu konudaki bilgisiz halki kendi belirledigi kara listeye tabi kalmaya itiyor. isp'lere "daha ozgur" paketler sunma imkani dahi vermiyor.

    - onbinlerce sitenin sansurlu oldugu vaziyeti "filtresiz" vaziyet olarak sunarak hali hazirdaki sansurlu durumu normallestirmeye calisiyor.

    - standart paket kullananlari filtreliden ayirabilme imkani elde ediyor. bu basitce vatandaslari fislemenin yolunu aciyor.

    - ayni abone tarafindan paylasilan internet uzerinde farkli bireylerin farkli paket kullanmasini imkansiz kiliyor. abone neyi tercih ettiyse herkesi o pakete tabi kiliyor. ongorulen cozumle ebeveyn ve cocugun ayni anda internet kullanmasi imkansiz hale geliyor. bu yazilim tabanli cozumlerde var olmayan bir dertti, yeni bir dert icat edilmis oldu.

    - standart paketteki birinin, diger paketlerdeki insanlarla o pakete kapagi atamamis siteler uzerinden iletisimini engelliyor. "abi bizim pakette yokmus o site giremiyorum".

    ayrica bu guvenli internet uygulamasinin kendisinde zarara yol acacak pek cok yanlis var:

    - bu uygulamaya "guvenli internet" adi verilmesi uygulamaya tabiyetin "internet'te guven" problemini cozdugu sanrisini yaratiyor. bu yanlis. bu en basta cocuklari ebeveyn denetiminden uzaklastiracak (nasilsa devlet cozdu o problemi diye) ve internet'te "guvenlik tehdidi" olan pek cok uygulamaya (phishing, hacking, virus, dolandiricilik, taciz vs) dusme oranini arttiracaktir.

    - cocuklarin gorecegi tek zarar "sakincali icerige erisim" olarak kabul edilmis. bu dogru degil ve bahsettigim yanilsama yuzunden diger potansiyel zararlarin ebeveyn tarafindan gozardi edilmesi riskini tasiyor.

    - bunun konuyla ilgili bilgisi olmayan kullaniciya abonelik formunda "guvenli internet istiyorum" checkbox'iyla tercihe sunulmasinin yol actigi "aa internetimiz guvensiz mi olsun" sanrisiyla kullanicilari bu uygulamaya cekme tuzagi var. uygulamanin en genis hali "aile paketi" onun da ne kadar genis olacagi tamamen kurum inisiyatifine kalmis durumda. kurum bu konuda ciddi ve tutarli calisamadigini son haftalardaki gelismelerde aciga serdi.

    - aile paketi disinda kalan her siteyi "aileye sakincali", cocuk paketi disinda kalan her siteyi "cocuklara zararli" olarak damgaliyor.

    - bu uygulamaya ihtiyac duymayan yetiskinlerin bu sacma uygulamanin parasini odemesi de haksizlik. zira yeni uygulama ucretsiz olmak zorunda ve gelistirme yuku isp'lerin uzerinde. onun masrafi da tum musterilerden cikartilacak. herkes internet yeterince pahali degilmis gibi bir de filtre garabetini kullananlara sponsor olacak.

    - btk/tib gibi ciddiyetsizliklerini ve beceriksizliklerini son aylardaki skandal gelismelerle aciga sermis kurumlara "daha cok kontrol" yetkisi veriyor. cocuklarinizin gelecegini duzenleme yetkisi veriyor. ayni duzenlemede isp'lere birden fazla defa "gizlilik" kosulu koyarken kurum kendisine diger devlet kurumlarina yonelik hicbir "gizlilik" kosulu koymuyor. ote yandan kamuya donuk seffafligi icin hicbir duzenlemede bulunmuyor.

    hala "standart paketle hicbir sey degismiyormus" diyen var mi?

  • bir meslek dalı.

    iç mimarlığı başlık başlık inceleyeceğim. çünkü uzun entry geliyor!

    *************** meslek isimleriyle karıştırılmasında eğitim sistemine göre ayrım ****************

    eğer iç mimarlık okursanız iç mimar/ iç tasarımcı/ interior designer/ interior architect gibi çok çeşitli sıfatlara sahip olabilirsiniz.

    ancak bir iç mimar, dekoratör ile aynı işi yapmaz. bu konuda bir anlaşalım. bu konuyu daha ileride açıklayacağım. iç tasarımcı/iç mimar meselesine gelecek olursam da aslında bunu çok da sınıflamak doğru değil ama verilen eğitime göre konuşacak olursak; yurt dışında ve türkiye'de 2 çeşit eğitim alabiliyorsunuz.

    türkiye'de eğitim
    1- çeşitli kurslara akademilere gidersiniz, sertifika alırsınız, program öğrenirsiniz ve kendinize tasarımcı dedirtirsiniz. not: iç mimarlık okumuş bir üniversite mezunu olmadığınızı söylememe gerek yok.
    2- ya da dört yıl iç mimarlık okursun, diplomanı alır iç mimar olursun. istersen yüksek lisansını yaparsın. doktora yaparsın. profesöre kadar gideri var..

    yurt dışında eğitim
    değişen bir şey yok aslında. bazı yabancı okulların internet sitesine bakacak olursanız onlar size 2 yılda interior designer sertifikası veriyordur. 3 yıl okursanız master yapmış kabul ederler. sözde bu bütün dünyada geçerlidir.. ancak buna tamamen doğru dersem hata etmiş olurum. çünkü bu kursların size verdiği şey dediğim gibi diploma değil sertifikadır. evet sertifikanızı dünya çapında kabul ettirebilirsiniz. evet sertifika almış ne güzel aferin derler.

    eğer siz örneğin italya'da bir akademide 2 yıl okuyup iç mimarım diye türkiye'ye dönerseniz, kendinizi lisans bitirmiş sanarsanız, bir üniversitede master yapmaya kalkarsanız size gülerler. çünkü üniversite mezunu bile değilsiniz. hangi master?!

    sıfırdan türkiye'de veya dünyanın başka bir yerinde iç mimarlık okumanız gerekecek. he şöyle bir durum da var; bazı üniversitelerde aldığınız dersleri saydırırsanız 1-2 yıllık külfetten kurtulursunuz.

    bak örneğin ingiltere'de iç mimarlık eğitimi 3 yıllık. ve dünyanın her yerinde geçerli. diploma veriyorlar. amerika'da da bu ayrım var. onların da iç mimar diploması veren okulları var. avrupada çeşitli yerlerde var tabiki aynı ayrım.

    ************** bitmeyen iç mimar'ın çevirisi interior designer değil taam m?! kavgası **************

    şöyle bir konu var yalnız. iç mimara bir yabancı meslek sorduğunda interior designer diyebilir. bunda garipsenecek bir durum yok. çünkü bunu devamlı kategorize etmek tuhaf oluyor. ama tutup da sen bu insana; sen mimar değilsin, şöylesin, böylesin dersen diplomanı gözüne mi sokar ne yapar orasını bilemem.

    ************************** mimar mı tasarımcı mı anlamadııım?! **************************

    iç mimar dediğin adam sadece tasarımcı değil, aynı zamanda mimar vasfı da taşıyor. imza yetkisi meselesi biraz karışık tartışmalar sürüyor. ayrıca, zaten işimiz iç mekanla kardeşim. bizim 99 katlı bina yapmaya ilgimiz olsaydı biz de mimarlık okurduk... imza yetkisi yokmuş bilmem neymiş salak salak konuşuyorlar. iç mekana asma kat çıkmak için hiç de imzaya gerek yok. kimse kendini yırtmasın..

    ******************************** mimarlıktan farkı ne? ********************************

    her şeyden önce mimarlık ve iç mimarlık farklı mesleklerdir. biri diğerinin işini yapabilir diye bir durum normal şartlarda söz konusu değildir. ancak çok çok yetenekli falan olmanız lazım ki öyle. günümüz koşullarında ise hiç mümkün değildir. çünkü artık hayatımız daha spesifik.

    ayrıca yeteneği geçtim, kimse her konuda uzman/deneyimli değil ki. her mimar, iç mimar veya inşaat mühendisi bile kendi işine tamamen biliyor yapabilir denemez. kimi hastane yapar, kimi okul yapar, kimi restaurant, kimi otel ... şimdi bunları bile kendi içinde bölümlere ayırabiliyorsam nasıl olur da her mimar hem mimarlık hem iç mimarlık yapsın. o zaman mimar dediğin adam yapı statiğini bildiği için konstrüksiyon bilgisine sahip olduğu için inşaat mühendisine de gerek yok. ya da tam tersini de söyleyebiliriz. böyle demek mümkün mü? (bkz: atıp tutmak) akla mantığa yakın mı bu düşünce?

    mimar binanın işlevini bilir ona göre tasarım yapar. mimarın görevi iç mekanı katlara ve örnekse bir apartmanı dairelere bölmektir. hepsini belirli standartlara göre uygular. strüktür tercihini yapar, statik hesabını yapar ki binanın cephesini, genel tasarımını bina taşıyıcılarıyla birlikte çözümlesin. diğer takım arkadaşlarına; inşaat mühendisine, elektrik mühendisine, tesisatçısına (vs.) tercihlerini çizdiği projesiyle belirtir. günümüz mimarı bunu yapar. mimardan beklenen budur. aldığı eğitim bu yöndedir. dahasını yapabilir mi? yapabiliyorsa neden olmasın. mimar olmasına da gerek yok herhangi biri de bütün bilgiye ve deneyime sahipse iyi yapabilecekse o da yapsın. ama konu bu değil. günümüz şartlarındaki mimardan bahsediyoruz.

    ***** hangisi ne projeler çiziyor?, hangi boyuttaki projeyi kim çiziyor?, mimar mı? iç mimar mı? *****

    mimarın çalışma ölçeği 1/100 1/200 1/500 gibi küçük ölçekler.
    iç mimarların çalışma ölçeği en az 1/50 dir. o da eskiz çalışmak için. genellikle 1/20 1/10 gibi büyük ölçeklerde çalışıyorlar. yani mimar arkadaş mekanlar boyutunda çalışırken iç mimar mekanın içindeki detayları çalışmaktadır. ''adı üstünde'' denir ya öyle diyeyim..

    şimdi diyeceksiniz biz mimarız ve uygulama projesi çiziyoruz, detayları 1/5 ve 1/2 bile yapıyoruz o ne olacak. ama dikkatinizi çekerim, uygulama projesinde çizilen detaylarınız çoğunlukla binadaki konstrüksiyon vb ögelerin birbiriyle nasıl bağlandığını gösterme amaçlı. döşeme duvarla nası bağlanmış, merdivenle kolonu nası birleştirdim vs vs.. iç mimar gibi dolabın çekmecesini çizmiyor yani. uygulama projesi meselesinde detay farkı oluşuyor. ölçek farkı değil.. dahası iç mimarlar da uygulama projesi çizebiliyor.

    ---- ek olarak her mimar veya iç mimar uygulama projesi çizemez. bu çok büyük ve önemli bir iştir. uzmanlık alanıdır. uygulama projesinde yapılan hatalar çok büyük zararlar** verir. dediğim gibi kimse atıp tutmasın.

    *************************** peki bu arada iç mimar ne yapar? ***************************

    örneklerle açıklayacağım:

    1- diyelim ki elimizde yepyeni koskocaman bir plaza var. mimar arkadaşımız çizmiş etmiş tasarlamış inşaat mühendisimiz binamızı dikmiş:

    içi bomboş. her katı farklı bir firma kiralayacak veya satın alacaktır. peki buradan sonrasıyla kim ilgilenecek? mühendis mi? mimar mı? 2'side değil. bundan sonrasıyla konuda uzmanlaşmış deneyim kazanmış bir iç mimar ilgilenir. firma hangisiyse ona göre iç mekanı tasarlar renk seçimi yapar, mobilya seçer ya da yaptırır, nasıl bir ofis ortamı varsa ona göre aydınlatma elemanlarını seçer. çalışanın tepesindeki ışığın soğuk beyaz mı sıcak beyaz mı olması gibi sıkıcı bir konuyu bile iç mimar düşünür. katta kaç ofis olacaksa ona göre böler. ceo nun ofisiyle çaycı odası aynı olamayacağından her birine farklı işleve göre tasarımlar yapmak durumundadır. asma kat yapılacaksa yapar. ekstra merdivenler asansörler koyması gerekebilir. ek döşemeler yapması gerekebilir...

    ------ yani sadece mobilya renk malzeme seçimi değil çoğu zaman yapı ile ilgili değişiklikler*** de yapan kişidir.

    başka bir şeye geçelim

    2- mesela ev tasarlıyorsa;

    tavana gidip floresan takıyorum diyemez. renk seçimine ve uyumuna dikkat etmek zorundadır. yatak odasının duvarları kıpkırmızı boyanamaz mesela.
    iç mimar içeri girdiğinizde canınızı sıkacak her şeyi kaldırır. 2 odanın arasındaki duvar kırılacaksa içinde taşıyıcı olup olmadığına bir bakar. iç mimarın tasarladığı bir evde tuvalete giriyorsanız ilk göreceğiniz şey klozet değil lavabodur. sizin asla dikkatinizi çekmeyen örneğin süpürgelikler bile iç mimarın derdidir. salona her girdiğinizde ayağınızı sehpaya çarpıp küçük parmağınızı acıtmazsınız. çünkü sizin geçeceğiniz alanın bütün hesabını çoktan yapmıştır. mobilyayı ona göre yerleştirmiştir. eviniz ısınma sorunu yaşamaz, yalıtım bina yapıldığında yapılmadıysa bile iç mimar çoktan yapmıştır. ayrıca her konutta boyut şekil pencere konumu kapı konumu duvar girinti çıkıntısından ötürü farklı mutfaklar tasarlanması gereklidir. kullanıcının ihtiyacına ve mekanına göre bunu görselliği optimum olacak şekilde planlamak yine iç mimarın görevidir. mutfak türkiye'de büyüyen bir sektör olup bir evin içinde en çok uzmanlık isteyen bölümdür.

    evle ilgili daha nice konular var. çeşitli tv programlarındaki gibi ev sahibi seviyor diye bütün mutfak dolaplarını, gardırobu ve mutfak masasını fuşya yapmaz. bunu neden yapmaması gerektiğini bilir. ancak bu bazı programlardaki sözde mimar arkadaşlar iç mimarlık konusunda uzmanlaşmadıklarından böyle büyük hatalar yapabilmektedirler.

    ----- işte bu yüzden iç mimarlığa gerek var. eğitimi verilmeli. konuda deneyim kazanılmalı.

    dahası;

    3- bunun restoranı var.

    bir balık restoranının kebapçıdan, kabapçının burger king den çok büyük farkları vardır. hem müşteri kesimi hem fiyat aralığı hem konsepti farklı olacağından tasarımları da oldukça farklı olmalıdır. çoğu markanın kurumsal kimliği vardır. bunları bilmek, ayarlamak, düzenlemek, araştırmak, uygulamak iç mimarın görevidir. bir a la carte restaurant ta asla içeri malzeme taşıyan eleman ile müşteri aynı kapıdan girmez. mutfaktaki yemek kokusu burnunuza gelmez. masaların arasından elinde kocaman tepsiyle bir garson geçerken yanından bir müşteri rahatça geçebilir.

    ben bir restaurant'ta otururken karşımda oturan insanın sesini gürültüden duyamıyorsam bu bir problemdir. bu mekan tasarımında akustik konusuna dikkat edilmediğini gösterir. havalandırma, ses sistemi, tesisat, teras tasarımı ve terasın mobilya seçimlerinden hiç bahsetmiyorum bile. bomboş bir mekanı böyle bir atmosfere dönüştürmek her mimarın ve hatta iç mimarın harcı değildir. diyorum ya eğitimini almak bu konuda deneyim kazanmak çok önemli. gittiğiniz mekanları bu açıdan daha dikkatli inceleyin.

    ve diğer konular iç mekanlara mağazalar, oteller, sanat galerileri, müzeler ve daha niceleri eklenirse düşünülecek detay sayısını ben hesaplayamam. ki iç mimarlar yüksek lisans yaparsa yat tasarımı gibi egzantrik işler de yapabilir

    ******************************* peki şu dekoratör nedir? *******************************

    bu dönem o da pek yaygın. sıva, alçı panel, boya v.s. işleriyle uğraşan tipler olur ya işte bunlar dekoratör olabilir mesela. evinize en ucuzundan halı, perde seçiliyor ya hah işte bunu dekoratör yapabilir. bu kalitesiz işçilikle eski evleri yeniliyorlar ya tavanlara uyduruk bir avize koyuyorlar ya işte bu da dekoratör. 1 ay sonra bakıyorsunuz odanın kapı pervazı yerinden çıkmaya başlamış. (bkz: real story)

    ********************************** iç mimara saygı **********************************

    iç mimar aklınıza gelen-gelmeyen her bir detayı saatlerce-günlerce tek tek çizip öğrenmeye çalışırken, deneyimlerken, uygularken '' iç mimara gerek yoktur ''demek gerçekten ayıp oluyor, emeğe saygı. lütfen bir mekana girdiğinizde biraz daha dikkat edin. neler düşünülmüş nelerle uğraşılmış. bu fark ettiklerinizin en az yüz katı düşünülüp hesaplanıyor.

    saygı meselesinde bir anı olsun. geçenlerde kiralık ev bakıyorum. aidat şu kadar kira bu kadar diye telefonda emlakçıyla konuşuyoruz. depozito ne olur dedim. mesleğiniz nedir dedi. ben iç mimarım dedim. he o zaman gerek yok ya depozitoya. bunlar hep güven ilişkisi dedi. işte bu da mesleğimizin artılarından biri.

    ************************************ son olarak ************************************

    arkadaşım okumak çok zor. eğer part time çizdirecek elemanınız yoksa. benim canım çıktı projeleri yetiştireceğim diye.. dışarı çıkma falan sosyal hayatı olduğu gibi bir kenara bırak. teslim haftası 2 hafta ozalitçi dışında kimsenin yüzünü görmedim. her proje jürisi için son 3 gün zaten hiç uyumadım. zombi gibi gezdim. hocalar acımadı eleştirdi. düşük not verdi. canımı aldı.. öyle böyle mezun oldum ama bir bana sorsunlar yani..

    **********************************************************************************
    edit: ölçek meselesinden bahsetmemiştim. ve son olarak isimli bölümü ekledim.