ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türk insanının kavga öncesi kibar konuşması
-
"bak ben olabildiğince kibar davrandım ama adam dinlemedi"diyebilmek ,iç huzura kavuşabilmek ve rakibine "ben bu konuda çok deneyimliyim asabi olamadan da olaya girebilirim " mesajını vermek amacıyla kullanılan çaktırmadan posta koyma taktiği.
-arkadaşim bir dakikani alabilir miyim?
-bak güzel kardeşim.
-dinle şeker abicim.
-dayicim hiç dilemiyosun ama...
-gözünü sevdiminin......... ibnesiiiiii
-anuna kodumununn........
harry potter ve kızıl pelerin
-
iyi deneme, ama çok eksikleri ve kör göze parmak rahatsız eden kısımları var.
öncelikle tüm harry potter kitaplarının en öne çıkan özelliği kolayca okunur olmalarıdır. öyle ki ister 300, ister 750 sayfa olsun hiçbir harry potter kitabını uyuya kalmadan veya ne bilim acıkmadan vb elimden bırakmam. o derece insanı içine alır.
bu abimiz ise klasik "türk yazar tribi"ne girerek hp evrenini betimleyecem diye kendinden geçmiş. bir odaya giriyorlar 2 paragraf odayı tasvir ediyor arkadaş. doloris umbridge'in yargılanma kısımlarında resmen gerekçeli karar okuyormuşçasına sıkıldım, naptın abi sen? kasma bu kadar ya.
diğer bir can sıkıcı durum ise, yazar arkadaş hp evrenine biraz da "türklük" katmış. harry ve arkadaşları bir restorana gidiyor, yemek sonunda hesabı ödemek için kasaya doğru ilerliyorlar ve bingo! hesap tartışması çıkıyor! :) tanıdık geldi mi? "şiddetli bir hesabı kim ödeyecek tartışmasından sonra" diye yazmış bir de haspam. harry ödedikten sonra ron "eyvallah harry ama bidahaki benden darılırım" filan diyecek diye korkmadım değil hani.
uzun lafın kısası, kesinlikle jk rowling'in anlatım dilini devam ettirmiyor. ama yine de hp özlemini bir nebze de olsa gidermek için okunabilir.
magnum altın kelebek ödülleri
-
serenay sarıkaya'nın bir sezon boyunca canlandırdığı golden retriever rolü üzerine en iyi kadın oyuncu ödülünü aldığı törendir.
fenerbahçe'yi sevmiyoruz değil mi
-
burada yapılan futbol muhabbetinin, 5 yaşındaki çocuğun yaptığı futbol muhabbetinden çok da farklı olmadığını belgelemesi açısından iyi bir örnek teşkil eden afacan cümlesi.
simitçiye simit var mı diye sormak
-
bir simitçi "yemek için mi abi" diye cevaplamıştı. burdan ona sesleniyorum tekrar görüşebilir miyiz acaba??
konur sokak'taki dost kitabevi'nin kapanması
-
birer metre arayla 100 kitapçı olması gereken başkentte kapatılmasına sevinenler var. sizi dışkapı'ya alalım. orada 5'er metre arayla 100 pavyon var. sizi orası paklar.
dexter'dan akılda kalanlar
-
kötü adamları öldürmeden önce yaptıkları kötülüklerle ilgili küçük bir sunum yapması, sonra öldürmesi.
benim de bazı insanlarla ilgili bunu yapma hayallerim var.
galatasaray
-
hakkında çıkan menajer dedikoduları doğruysa birilerinin çok fena soyduğu kulüptür.
şöyle ki; sabri sarıoğlu'nun menajeri ekrem onuk, hamza hamzaoğlu'nun konyaspor dan takım arkadaşı. bunu belki tesadüf olarak görebiliriz ama 32 yaşında olan kendi oyuncuna sözleşme uzattı diye 500 bin tl ye yakın menajerlik parası veriyorsan bunda bi gariplik vardır. hatırlanırsa cüneyt tanman sabri'nin ücretiyle ilgili bu para çok değil hatta menajerlik ücreti bile içinde diye vurgu yapmıştı sabri'nin aldığı parayı savunurken. bu menajer aynı zamanda eray işcan'ın da menajeri.
bir diğer konu ise aydın yılmaz. yine hatırlanırsa aydın yılmaz 2 sene önce istediği parayı alamayınca kulübe rest çekip gitmiş, yazın iki ay boyunca takım arkadaşları çalışırken tatil yapmış ama kendine o beğenmediği parayı bile verecek kulüp bulamayınca fatih terim devreye girerek aydın yılmaz'ın sözleşmesini ilk istediği fiyattan 2 sene uzattırmıştı. şu an ise geçtiğimiz 2 sene içinde neredeyse oynamayan aydın'ın sözleşmesinin uzatılması gündemde.
aydın yılmaz'ın menajeri ahmet bulut. fakat ahmet bulut'un ortağı ya da onun deyimiyle asistanı fatih terim'in damadı volkan bahçekapılı. bu da tesadüf olabilir tabi ama bence biraz fazla. aydın gibi bir oyuncuyla o paralardan sözleşme yenilemek şüphelenmek için yeterli sanırım.
fatih terim'in eli hala galatasaray'ın üstünde ve bence sözlükte de çokça dendiği gibi hamza hamzaoğlu'nun ahmet davutoğlundan bir farkı yok.
birini tanımanın en iyi yolu
-
topluluk içinde ve bire bir konuşmada hareketlerinin değişimini gözlemlemektir.
bazı insanlar yalnızken çok iyidirler, yargılamazlar, ön yargısız görünürler, anlayışlıdırlar. sonra yanınıza birileri geldiğinde ya da birkaç kişi birlikte bir yere oturup konuştuğunuzda bambaşka biri olurlar. tamamıyla değişirler, size değersiz hissettirirler, kendilerini kanıtlamak için yalnızken yapmadıkları şeyleri yaparlar ve bence bu bir insanın sahip olabileceği en berbat özelliklerden biridir.
kısacası ıssız adada birlikte yıllarca yaşasanız dahi bir insanı tam anlamıyla tanımış olmayabilirsiniz, toplum içindeki hareketler o kadar önemli ki.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
-aileniz buraya geldiginizi biliyor mu? (mankenlik ajansi degil ilac firmasi)
-kactim ben size beyfendi.
karı koca diyalogları
-
yemek masasında ufaklığa yemek yedirirken;
anarch: hadi koçum son bir kaşık daha...beşiktaşım oley beşiktaşım oley beşiktaşım oleeeeeyyyy...oooooo
gariban anne:yahu şu çocuğa adam gibi bir şarkı söylesene...sabahtan akşama beşiktaş marşı dinliyor çocuk...
a: ne var söylüyoruz işte...yemekleri sıyırmaya geldik..bir lokmada hepsini ham yapmaya geldik..ıspanak seni biz yemeye geldiiiik...ıspanaaaaakkkk...(bkz: gücüne güç katmaya geldik)
g.a: hah işte şöyle...
a: laralaralaylay laralaylay laylaralaylay laralaylay laralaralaralay laralaylaralay.....doyduk mu... (bkz: koyduk mu)
g.a: ya valla pes ya...
kazıklanmamak için bilerek yazım yanlışı yapmak
-
tamirat tadilat işleri için whatsapp üzerinden yazıştığım ustalara karşı zorunda hissettiğim eylem. temiz bir istanbul türkçesi kullandığımda hayatın sillesini yememiş, kazıklanmaya açık enayi profili çiziyorum. işimin görülmesi için böyle laftan anlamayan, adam yaralamadan içeri girmiş, denetimli serbestlikle salıverilmiş, kolları façalı bir tip gibi görünmeye çalışıyorum. bağlaçları yanlış yazarak başladım bu işe fakat hiçbir işe yaramadı. süreç içerisinde dozu gitgide artırmak zorunda kaldım. "ağnadım agbey" falan yazıyorum artık. bu yüzden son bir ayda türkçe bilgim de bir hayli geriledi. ana dilimde b2 seviyesine falan düşmüş olabilirim. bu sorunu yaşayan suserler ile bir türkçe şurası toplayıp ustalarla iletişim için özel bir dil geliştirebiliriz diye düşünüyorum. saygılarımla
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"cehalet ne güzel lan, her şeyi biliyosun"
edit: aha, db olmuş lan. varolun, ahahah.
avrupa'nın türkiye'den geri olduğu konular
-
mesela saate bakıyorum şu an 01:27. bir de türkiye saatine bakıyorum 02:27. tabi ki bu şimdilik. neden? çünkü biliyorum ki imf'ye borç vermeye başlamış bir ülkeyiz artık. allah'ın izniyle bir kaç seneye bu saat farkını da iyice açarız şöyle 3-5 saate çıkarırız gibime geliyor.
allah ak parti'nin yar ve yardımcısı olsun.