hesabın var mı? giriş yap

  • yıl 2001 krizi patlamış, o zaman çalıştığım iş yerinden 5 ay maaş alamamışım... başladığımdan beri babamdan para almıyorum gururuma yediremyorum, maaş alamadığım işi bıraktım yeni bi iş bulana kadar okula gidip geliyorum (okul avcılarda ev kadıköyde), macburiyetten babadan para bittikçe 10 milyon alıyorum ve bu para ile 4-5 gün idare ediyorum (çok ciddiyim), yeni işe başladık ordan da ilk iki ay paramızı alamadık, gündüz okul akşam iş sonra ev gün içinde tek para harcadığım şey yol ve onu binbir türlü ucuza, beleşe getirerek idare ediyorum (akbil, otostop, arkadaşların arabaları...) okuldayım... üşüdüm... 150 bin lira çay (çok iyi hatırlıyorum 150.000 idi...) hesapladım, çay içersem yol paramda boşluk olacak... içemedim o gün çay... paranın ne olduğunu düşününce hep bu aklıma gelir...

    (bkz: para/@huzursuz)

  • insanları kendilerinden gizli gizli yemek yemek zorunda bırakan tiplerin saygı saygı diye zırladığı başlık.

    kimse senin inancına saygı duymak zorunda değil. beğenmiyorsan bırak işini, kapat pencereni kapını, otur evinde. kimse de sen zırlama diye senden gizli gizli yemek zorunda kalmaz.

  • babamın aşkla bağlı olduğu ve en büyük tutkusu olan spor kulübü. ondan bana miras kaldı beşiktaş sevgisi.
    adam o kadar bağlıydı ki 74 yaşında öldüğünde sağ cebinden anayasa kitapçığı sol cebinden beşiktaş lig fikstürü çıktı. kendi elleri ile yazmış fikstürü rahmetli. bu hafta trabzon'a gidiyoruz, aralık 15'te karabük bize geliyor diye. üşenmemiş yazmış adam.

  • genç evlilerdeki olağanüstü kıroluk'un bir sonraki level'ıdır.

    "hadi çocuk yaptım beni takdir et" diye beklerler sanki bana yapmışlar gibi!

    edit: sorun çocuk doğurmaları değil, sorun bunu köpürtmeleri. tabii ki annelik, anne olmak dünyanın en güzel duygusudur. "kediler köpekler ana olmasın" der annem. en uysal havyan bile yavrulayınca alacaklar korkusuyla nasıl da sahiplenir ve vahşileşir.

    çocuk doğurdun diye ilk yaptığın geceden son dakikasına kadar log tutman, ifşa etmen ve başkalarının kafasını şişirmen gerekmiyor.

  • trt 'nin gelmiş geçmiş en iyi yapımı. antakya 'lı 85 yaşında bir dede. eşini göstererek anlatıyor; "kalp hastası bu, şeker hastası, gözleri görmüyor, ama napayım, ölünceye kadar sırtımda taşırım, ölürse ne yaparım ben, ölmesinden korkuyorum" diyor. " 6 çocuğum var, hepsi sağa sola evlendi gitti, bakmazlar bize, iğrenirler artık"

    dedeme bakıyorum, babaannem kalp hastası, onun ölümünden çok korkuyor, dilinde hep aynı dua "beni onun ardına koma ya rabbi". ben de korkuyorum, 27 yıldır yanımızdalar, bir gün birisinin ölümüne şahit olmaktan çok korkuyorum, yine de dedemin duasına iştirak ediyorum, o öyle istiyor diye. antakya 'lı dede ve nineye bakıyorum, kendi dedem ve babaanneme bakıyorum, bu çizgilerden bende de olacak, nasıl iğrenir ki insan diye düşünüyorum.

    televizyonda program bitiyor, hepimizin gözleri yaşlı, dedem köyden şehre gelişini bilmem kaçıncı kez anlatıyor. gülüyoruz, iç çekiyoruz, ne güzel diyorum, bizde her gün canlı canlı ömür dediğin...

    edit: babaannemi 2019 nisan’ında, dedemi 2020 şubat’ında uğurladık. program bitti. inşallah şimdilik...

  • latince minear (kırmızı ile boyamak) kelimesinden gelen, roma döneminde ve ortaçağa kadar rulo elyazmalarını, parşömenleri ve kitapları resimlemek, bezemek için kullanılan süsleme zanaatı. daha sonraları islamda resmin ve suretin yasak oluşu inancından dolayı resim sayılmadığından gelişen minyatür olarak adlandırılan geleneksel zanaat.

  • ilkokulda, okulu teröristler bassa ben de hepsini öldürsem; kahraman olsam.
    ortaokulda, ingilizce öğretmeni bana aşık olsa keşke.