hesabın var mı? giriş yap

  • halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ve açıkça iç savaş söylemi barındıran çağrıdır. ülkeyi yönetemedikçe hırçınlıkları, düşmanlıkları daha da ortaya çıkıyor.

    hesabını gizlediği için şu şekilde paylaşıyorum:

    "birkaç gündür atmosfer gezi ayaklanması öncesiyle aynı. erdoğan kendi tabanıyla kalıcı bir iletişim ağı kurup tabanını her daim hazırda bekletmeli. ihtiyaç duyması halinde tabanını hızlıca sokağa sevk edebilmeli. her şey bir emrine bakar, biz hazırız."

    "bir emrinle ölmeye bile hazırız!
    @rterdogan"

    ortada herhangi bir şey yokken ülkeyi sokağa dökme tehdidinde bulunan bu adamın yargılanması gerekmektedir. eleştirel bir tweet atınca anında soruşturma başlatan savcılar bunun için neyi bekliyor?

    edit:

    görsel

    görsel

    görsel

    edit 2: bunun diğer twitter sayfası da şuymuş: furkancerkes. belirten @vayager altin plak nickli yazar arkadaşa teşekkür ederim.

    debe editi: bu hesabın kendisine ait olmadığını iddia etmiş. peki şunlar ne olum? hesabı kapatıp bunları silmişsin de nereye kadar bunu yapacaksın?

    görsel

    görsel

  • hiçbir senesinde esere değil her zaman yazara verilen ödüldür.

    bir iki cümleyle akademi ödülü neden o yazara verdiğini açıklar. bazen bu cümlelerde yazarların eserleri de geçer. o eser nedeniyle ödülü yazar aldı denir.

    ama bu demek değildir ki eser ödül aldı. o eserin öncülüğünde yazar ödül alıyor.

    hemingway'e bakalım,

    "en son the old man and the sea adlı eseri ile gösterdiği anlatı sanatındaki ustalığı; ve çağdaş stil üzerindeki etkisi için"

  • - ya sevgilim ben neden sayfa açamıyorum bu bilgisayarda şunu bi yapsana.
    - bak şimdi aç internet explorerı. toolsdan internet optionsa gel.
    - ya bana anlatma gel yap şunu iki dakikada işim çok acele noolur.
    - ya ben her zaman yanında olmayabilirim. kendin yapacaksın, öğreneceksin!
    - sonra öğrenirim söz. şimdi sen yap.
    - illa bana balık ver diyorsun ya! hayır vermeyeceğim. balık tutmasını öğreteceğim sen yap benim dediğimi toolsdan options....

    gecenin ilerleyen saatleri yatay vaziyetler.

    - hanimiş benim minik kuşum gel bakiim buraya bik bik.
    - necmi dur şimdi bişi öğreticem sana.
    - oo öğret bebeğim öğret
    - şimdi ellerini benim üstümden çek.
    - ee
    - göbeğinin üstüne koy. sonra yavaşça aşağı indir.
    - nası yani? böyle mi, eee?
    - eesi ben her zaman yanında olmayabilirim!
    - hönk?!?
    - işim acele diyoruz hâlâ yok tools yok options... indir elini indir. hah, tuttun mu balığı şimdi, eşşoğlueşşek seni be!

  • dün gece yatmadan deneyip, gerçekleştiremediğim olay. şöyle ki; gecenin bir vakti otogar gibi bir yere giderken buldum kendimi. yolda yürürken "aha rüyadayım" dedim ve kontrol edebileceğim için çok mutlu oldum. sonra "öncelikle bi' gündüz olsun" dedim. güneşi doğdurtamadım(?). otogarda bekleyen bir gence yaklaştım. "nasıl olsa bu adam da rüyanın içinde bir karakter olduğundan nasıl yapacağımı bilir." diye düşündüm ve "güneşi nasıl doğurabilirim?" dedim. "dalga mı geçiyon olm sktirgit" tepkisi aldım. sonra yerde bir yumurta gördüm. eğilip aldım yumurtayı ve yaşlı bir adam bana "burda o yumurtalardan 100 tane var. hepsini bulursan güneş doğar." dedi. çok üzülüp uyandım. kimseyi bu kadar uğraştırmıyorlar lan. bana gelince niye böyle!

  • isyan günleri etkinlik programı şöyle:

    12:30 - ilkokul bahçesinde muhteşem havayi fişekli açılış
    13:30 - yerli esnafın cam-çerçevelerini indirme ve molotoflu saldırı etkinliği
    16:30 - 7-16 yaş arası gençlerin düzenleyeceği molotof ve küçük çaplı havayi fişekle insan vurma yarışması
    17:30 - içinde sivil yolcu bulunan belediye otobüslerini yakma yarışması
    18:30 - evlere kaçış
    20:30 - millet vekillerinin de katılacağı mağduriyet belirtici ağlama konuşması

  • oturuyorum balkonda
    elimde sigaram
    allah'tan kokusuz küllük var
    yoksa ne derim hatuna
    ağzıma sıçar
    küller yere dökülmüş diye

  • underrated bulduğum performans. hem felsefi temeli hem performansı muhteşemdir.

    öncelikle, saatlerce tepkisiz kalmak ve tüm risklere açık olmak, fiziksel acı çektiği halde nötr kalabilmek olağanüstü bir duygu kontrolü gerektirir. üstelik işkence ve hatta ölüme zemin hazırlayan bir düzenekte güç gösterilerine yaptırım uygulamadan tepkisiz kalmak, cesaretle salaklık arasındaki o ince çizgidir resmen. 'sanat için soyunmak', sanat için bedenini ortaya atmak, bir performans sanatçısının sınırları zorlaması ve bundan zevk alması...

    insan, nötr olduğu bir yabancıya nasıl yaklaşır? bu yaklaşım zaman içerisinde nasıl değilir? yabancının tepkisizliği, insanın davranışlarını ne derece etkiler? insan hangi limitten sonra güç kullanır? güce verilen tepki/tepkisizlik güç kullanımına ne derece etki eder? bir insan ne zaman ve neden hayvani içgüdülerine yenik düşer?

    bir insan neden sırf 'yapabiliyor' diye karşısındakine zarar verir?

    fakat işin en muazzam tarafı, sahip olduğu güce güvenerek karşısındaki yabancıya işkence eden bir insan, yabancıda en ufak bir güç belirtisi olduğunda (ki bu performanstaki güç belirtisinin yalnızca kadının yürümesi olduğunu düşünürsek ben şahsen çok eğlendim) neden korkularını bürünüp kaçar ve yüzleşemez? yüzleşemediği karşısındaki midir, karşısındakinin gücünden mi korkar? yoksa kendisi midir, kendi hayvani içgüdüleriyle yüzleşmekten mi korkar...

    senaryo çok tanıdık gelmiyor mu size de?...