hesabın var mı? giriş yap

  • sadece kahvede değil; çikolatada, çayda, kakaolu içeceklerde ve enerji içeceklerinde de bulunmakla birlikte, dünyada altmıştan fazla bitkide de bulunan madde.

    kafein böcekler ve hayvanlar için toksik bir madde olduğundan dolayı, bitkilerdeki kafein bir nevi bitkinin koruma duvarıdır. kafein içeren bitkilerden böcekleri uzak tutar.

    ibn-i sina'nın el-kanun fi't-tıb kitabı, tarihte kahveyi bir tedavi yöntemi olarak gösteren ilk kitaptır. o zamanlar kahve cildi temizlemek, nemini azaltmak ve cilde güzel bir koku vermek için kullanılıyormuş. ciltteki nemi azaltmasını sağlayan şey içerdiği kafein sanırsam. zira kahve içildiği zaman da içeriğindeki kafein vücutta dehidrasyona sebep olur.

    kahvedeki kafein vücuttaki etkisini kırk beş dakika içerisinde göstermeye başlar. etkisi en az iki en çok on iki saat sürmekle birlikte bu süre kişinin metabolizmasına ve aldığı kafein miktarına göre değişebilir.

    günde yaklaşık 500-600 mgdan fazla alınması anksiyete, çarpıntı gibi sağlık sorunlarına sebep olabilir.

    kognitif yetiyi artırır(dolayısıyla alzheimer ve parkinson hastalığı riskini azaltır), metabolizmayı hızlandırır, iştahı azaltır ve kişiye enerji verir. hatta bu enerji verici etkisi yüzünden "kahve içen yorulmaz" derler. kahvenin bu enerji verici etkisi 15. yüzyılda müslüman dervişler tarafından keşfedilince arap yarımadasının dört bir yanında kahveciler açılmaya başlamış. 17 ve 18. yüzyılda deniz ticareti iyice yaygınlaşınca kahve, avrupa'da da yaygın bir şey haline geldi.

    hakkında daha fazla bilgi için şuraya ve şuraya bakılabilir.

  • bir değil iki güzel kadının başrole aşık olduğu ve başrolün onlara sürekli hayat dersi verdiği bir senaryo yazmış. yetmemiş yönetmiş. o da yetmemiş başrole de kendini koymuş. adam resmen dizi adı altında kendini tatmin edecek bir şey çevirmiş. yaşlısın, çirkinsin, fakirsin, sicilin temiz değil… ama herkes sana hayran öyle mi? resmen andropoz oyalanması, ego tatminine çevirmiş diziyi.

  • zamanında, "kullanıcı dostu* tasarım" nedir, verimlilik nedir bilmeyen bir adam tarafından tasarlanmış, daha sonra da değiştirmek kimsenin aklına gelmemiş ya da gelmiş de kimsenin işine gelmemiş tasarımlara verilen -en azından benim az önce verdiğim- addır bu. örnek vermek gerekirse:

    makarna poşeti: yahu kardeşim yırtarak açmaya çalışırsın açılmaz. sinir olursun, zorlarsın. birden yarıya kadar yırtılır poşet; her yer makarna olur. bir kısmını zorla tencereye dökersin, kalanıyla ve yırtık bir torbayla baş başa kalırsın. atsan atılmaz satsan satılmaz.

    selobant: bir gün biri çıkar da çocukluğunun "en zor dönemi neydi" diye sorarsa, selobandın ucunu bulmaya çalıştığım o elim anlar gelir ilk olarak aklıma. bazı tasarımcı denyolar işi o kadar abartmıştır ki ucunu bulsan bile bandı ordan sökemezsin. bazen de tam ucunu buldum derken tutup çektiğinde bant tam ortadan enlemesine yaryılır ve yarı kalınlıkta bir bant çıkar. şimdi bir değil birçok kayıp uç vardır elinde. her şey daha karmaşıktır.

    mayonez kavanozu: dünyanın stresli işi, dibinde azıcık kalmış bir mayonez kavanozundan çay kaşığıyla, eline mayonez bulaştırmadan kalan mayonezi sıyırmaya çalışmak değil de nedir?

    ortalı defter: ilk sayfalara yazmaya başlamakla eş zamanlı başlar kabus. eğer defter tek ortalı ve kalınca bir defterse satırın sonuna gelince elinizdeki kalem pıt diye giriverir altı boş kağıda. girmese de yazı bozulur eğri büğrü olur. ortalara ulaştıkça her iki taraftaki sayfalar bombelenir. gün ortasındaki kabustur. off.

    meyve suyu kutusu: yeni çıkan ve güya modern tasarımlı olan bu kutuların kapakları çevirerek açılır ve hatta açılırken içindeki koruma bandını da açar. buraya kadar her şey güzeldir. ama eğer bardağa koymaya kalkarsanız güzel başlayan maceranız hiç de hoş olmayan bir şekilde devam eder. bu kutulardan ilk bardağı yere dökmeden doldurabilene tetrapak tarafından fenerbahçeli rambo'nun çaldığı avrasya maratonu kupasının verileceği efsanesi dolaşır market rafları arasında. kutuların üzerinde "açmadan önce çalkalayınız" yazması ama içinde hava olmayan kutuyu çalkalamaya kalkınca oluşan sessizlik dünyanın en hüzünlü sessizliğidir. kutunun dibinde kalan ve asla sahip olamayacağınız o bir yudum meyve suyu da ayrılıkların en acısını yaşatır insana*.

  • az önce tayyip kürsüde konuşma yapıyordu. konuşması bittikten sonra canımız ciğerimiz yeni göz bebeğimiz kanada'nın gencecik zeki çevik ahlaklı ve yakışıklı başbakanı justin trudeau, tayyip erdoğan ile tokalaşıp kulağına doğru yaklaşarak uzun uzun bir şeyler söyedi. tayyip de gergin bir şekilde kafa sallayıp durdu ve arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaştı.

    sonra dedim ki kendi kendime; justinciğim, o ingilizce bilmiyor, öyle kulağına kulağına konuşma canım benim <3

  • ekşi sözlük'ün, "sizi çok sevmiyoruz. sandığınız kadar umrumuzda da değilsiniz. dün var olan ve yarın da olacak olan biziz neticede. siz en iyisi günü yaşayın." diyen yüzü. moderatörler arasında böyle bir görev dağılımı mı vardır, kendisi mi isteklidir hep merak etmişimdir. sözlüğü sözlük yapan yazarların her fırsatta ne kadar değersiz, bir ayağı çukurda gereksiz canlılar olduklarını kendisinden duymayı yadırgamıyorum artık.

  • en önemli kuralı şudur: sevdigin mesleği yap. işini sevmiyorsan bırak ve sevebileceğin bir iş bul kendine.
    * gün içerisinde ne kadar arazi olursan ol, i$e asla ama asla geç kalma ve i$ten asla ama asla ilk cıkan da sen olma.
    * işini ne kadar iyi yaparsan yap mutlaka etrafında seni çekemeyenler olacaktır. ilk ba$larda yüzüne güleceklerdir, sakın kahramanlık yapma, kimseyi kar$ına alma.
    *ne olursa olsun, yerden göge kadar haklı da olsan, yönetim kadrosundan birine topluluk içinde hoşuna gitmeyecek davranı$larda bulunma.
    *dünyanın en mükemmel çalı$anı sen degilsin, her işe elinde tuz ile atlama. sadece yanındakilerle iyi geçin. ortaya nifak tohumlari ekme yeter.
    * herzaman $ık giyin, elin yüzün düzgün olsun. .

    * torpille gelenlere sinir oldugunu asla belli etme. ya da belli et için rahat edecekse. nasılsa bir işe yaramayacak.
    * herşeyi akı$ına bırak. gereksiz yere strese girmekten çekin. işin tadını cıkarmaya bak
    * i$yerinde yeniysen seni başkaları ile * mukayese edeceklerdir. senden daha fazla çalıştıgını ve i$inde çok iyi oldugunu söyleyeceklerdir. sakın inanma senden önceki muhtemelen hiçbir i$e yaramayan salağın tekidir . gidişine çok sevinmişlerdir ama seni de gaza getirmekten çekinmezler. sakın benim için de iyi dü$ünsünler diye kendini hırpalama. bildigin i$ini yap.

  • ilk entryi yazanın aklına işlenmiş endişeyi gösteren durum.

    haberi bile "pkk sevici falan değilim" şerhi ile yazabilmek memleket genelinde olduğu gibi sözlüğün de ne hale geldiğinin göstergesidir.

  • daha iyi şartları aramak yerine, iyi durumdakini aşağı çekmeyi hedef edinmiş isek bir diğer derdimiz. "başkasında var bende niye yok, onda da olmasın" diyeceğine, "bizde de olsun, ne yapılabilir" diye proje üretmeyi ne zaman öğreneceğiz bilmiyorum ya.