ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
okan bayülgen
-
şu saatten sonra kızının adını kazlıçeşme olarak değiştirebilir.
720 saat süren film
-
hadi eksiciler yarisinda cikin da gorelim.
edit: 15 gun sabredip, yarisinda cikmayi basaranlarin oldugu film. vay be tebrik ediyorum, gercek eksici budur.
nutella + uludag limonata + dusmelik sandalyeden olusan gercek eksici paketi goes to tras olmaya giden eksici.
not: butun kliseleri kullanarak saka yaptigim icin ozur dilerim ama bi ferahlikta gelmedi degil.
selam vermesini bilmeyen genelkurmay başkanı
-
adı "hulusi" olduğu için normal karşılanması gereken durumdur.
hulusi diye general mi olur yahu? ışık, çevik, doğan, aytaç gibi isimlerden geldiğimiz duruma bak. bir sonraki de kamil olur hayırlısıyla...
gelmiş geçmiş en iyi türk filmi esprisi
-
sakar şakir filminde, kemal sunal otobüsün peşinden koşar , muavinin elinden yakalar, çeker ve aşağı düşürür.
- niye indin lan mustafa, işi mi bırakıyorsun ?
ne zaman aklıma gelse ilk günkü kadar gülerim.
bir kızın bir erkekten hoşlandığını anlamak
-
eger bir kiz erkege arada bir bakip caktirmiyorsa ondan hoslaniyor olabilir, eger bi kez bakip bi daha hic bakmiyor,ilgilenmiyor gibi yapiyorsa ondan kesin hoslaniyordur,eger kiz bi kere bakip ortadan kaybolmussa ve ortalik sessizse bilin ki o kiz bordo bereli kizdir..merak etmeyin o sizi bulur.
benekli ayhan
-
aslında x8 hızda konuşmasa mantıklı şeyler de söylüyor ama hızdan dolayı mevzu sadece komik kısımlarıyla kalıyor. örnek:
"şimdi istanbul'dan beni çağırıyorlar. filmden falan çağırıyorlar. o zaman da gidince ne oluyor, sanatçı mı olacağım ben şimdi? ilkokul 3'ten terk sanatçı mı olacak? sanatçı neye denir? bir beste, bir türkü, bir müzik, bir resim, bir heykel yapana sanatçı denir. sinema filminde oynayana sanatçı denmez bana göre. çünkü kameralar çekiyor, alttan biri konuşuyor, o konuşuyor, biri söylüyor, o yapıyor, kötü yerleri kesiyorlar. g*tü yiyen tiyatroda oynasın."
:]
son cümle hariç edebiyat dergisine koy sırıtmaz. gerçi son cümleyle de sırıtmaz.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
1999 yılı, mecidiyeköy'de firewall yazdığımız günler. altı aydır maaş alamıyoruz. cebimde beş kuruş para kalmamış. kira ödeyecek param olmadığından ofiste kalıyorum. 1.5lt'lik plastik boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alıp karnımı doyuruyorum. yine ofiste sabahladığım günlerden biri. aşırı açım. boş kola şişesi bakındım, bulamadım. mutfaktaki buzdolabına bakmaya gittim. bomboş. sadece bir kavanoz zeytin var. açlıktan yarım kavanoz zeytin yemiştim. o kadar midem bulanmıştı ki sonrasında yıllarca kahvaltıda zeytin yiyemedim. hala da çok zeytin hastası değilimdir. o olaydan kısa bir süre sonra ekşi sözlük'ü kodlamıştım. yüksek dozda zeytinin etkisi olmuş mudur bilmiyorum.
edit: "madem beş paran yok kola şişeleri nereden?" diye soranlar oldu. ekseriyetle üçbeş kuruş parası olan iş arkadaşlarım dışardan getiriyordu. şişe depozitolarına ben konuyordum.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"şofbenin bozulması soğuk duş etkisi yarattı."
düşün ki o bunu okuyor
-
"ibnenin evladı, memleketi soydun soydun!"
bir minibüste yaşanabilecek en dumur olaylar
-
yolcu-müsait bi yerde inebilirmiyim?
şoför-(aldırmaz)
yolcu-inebilirmiyim demiştim.
şoför-bende cevap vermemiştim bi bildiğim var demekki.
yolcu-bizimle de paylaşsanız hani aydınlansak.
şoför-hatırası var.
yolcu-ne demek hatırası var.
şoför-(kestirip atarcasına aynı zamanda hem delikanlı hemde duygusal bir tonda)inmek istediğiniz yerde hatundan ayrıldım.
yolcu-(birden yumuşar)ah çok özür dilerim bilmiyordum hatırlatmak istemezdim üzgünüm istediğiniz bir yerde indirebilirsiniz.(bkz: ana yüreği)
ve bütün dolmuş dumur.
hacettepe tıp'tan 3.97 ile mezun olan kız
-
halbuki o ortalamayla benim gibi 3 kisiyi mezun edebilirdi.
yazik etmis.