ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
köy öğretmeninin öğrencisi ile yaptığı düet
-
aslında ne kadar güzel bir ülkede yaşadığımızın göstergesidir. bu masum, güzeller güzeli çocuklar hep böyle el değmemiş saflıklarıyla büyüyebilse keşke. keşke iğrenç ve kokuşmuş düzenimizin içinde bu güzelliklere de yer olsa, yitirmesek onları. işte o zaman cennet olur bu vatan.
bursa'da bulunan 500 milyar dolarlık mermer yatağı
-
hemen 35 milyar dolara yabancılara satılmalıdır.
debe editi: bunca yıllık suser'im, ilk defa bi entry'm bu kadar favorilendi ve debe'ye girdi. kendimi 50 sene oscar alamamış, yıllar sonra teselli için yaşam boyu başarı oscarı verilmiş yaşlı karakter oyuncusu gibi hissettim.
rave
-
illegal olduğu için haftalar öncesinden mekan tespiti partinin düzenleyicileri tarafından yapılır. özellikle terk edilmis, kullanılmayan ve şehir merkezinden uzaktaki binalar tercih edilir ki amaç olası polis baskınını şavuşturmaktır. partiye genellikle cuma günü start verilir ve pazartesi sabahına dek hiç durmadan devam eder. bazen parti perşembe günü başlayıp akışına göre daha uzun soluklu da olabilir. uzun soluklu olmasında bir diğer etken zaman ve mekan mefhumunun karanlık nedeniyle yitmesi ve dış dünya ile bağın ister istemez parti süresince kopmasıdır. parti boyunca birçok dj farklı platformlarda, partiye getirdikleri kendi recordları ile sahne alır. ağırlıklı olarak drum&bass ve kısmen house tarzı müzik günler boyunca çalınır. partinin esrikleştirici en güçlü unsuru ayak tabanlarını hissetmeyecek kadar cok dans etmektir. öte yandan her türlü hallelujah etkisi gösterecek kimyevi maddenin temini mekanda kolayca gerçekleşir. rave partinin özü günler süren, ücretsiz, anarşist bir parti olmasıdır. son olarak rave partilerin londra'da, kemiklesmis bir orta-alt beyaz ingiliz ve zenci kitlesi vardir ve bunların hemen hepsi birbirini tanir.
şaka maka türk kızlarının cidden çirkin olması
-
türk erkeklerinin genlerini tasimalarindandir.
(bkz: ne kadar ekmek o kadar köfte)
kerem tunçeri'nin soyadı dersim olsun kampanyası
-
delsim olabilir gibi duruyo
hayvanlar konuşabilse onları yiyebilir miydin
-
(bkz: önce ikna ederdim)
migros'ta indirimle çürük meyve sebze satılması
-
çöpe gitmesinden iyidir. bu tarz girişimler sadece türkiye'de değil avrupa'nın bir çok yerinde de mevcuttur. örneğin aldi, lidl gibi market zincirlerinde akşama doğru meyve ve sebze reyonlarında indirim olur. buruşan ürünler daha hesaplı satılır.
siteminiz ülkenin ekonomik durumuna farkındayım. hepimiz şikayetçiyiz ama gıda israfı ülkemizde hat safhalarda. bu kadar fakir bir ülke olup da kaynaklarını hunharca savuran başka bir ülke örneği yoktur herhalde dünyada.
edit. siteminizi indirimli fiyatlar üzerine yapmanız daha iyi olur kanaatimce. en az %60 indirimli sayılmalıdır.
nikola tesla
-
elektrik akımları içinde uyusun dediğim dahi.
günümüze uyarladığımızda tesla çapulcudur, edison ise akepelidir.
onun için severiz tesla'yı.
muhalif kesimin suriyeli sığınmacı nefreti
-
yav he he. ne güzel de tespit yapıyorsunuz. muhalifler mi antep'de, urfa'da, konya'da suriyeli dövüyor? senin kalelerin bunlar. artistlik yapıp, algı operasyonu kasmayın. git seçmenine sor bakalım, ne düşünüyor bu suriyeli işgalciler için?
sevilen şiirin en vurucu cümlesi
-
''ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..''
(bkz: nazım hikmet ran) (bkz: sen)
ssg
-
ya konuya tam hakim olamadım ama sanırım entry girmek yoluyla reklam yaptığına dair söylentiler var, hatta salçalı falan bir tanesini gördüm, okudum.
bak sevgili ssg buradan sana sesleniyorum; sözlükten reklam yoluyla dünyanın parasını kazanıyorsun, başka yan gelirler de vardır tam olarak bilemiyorum. hayatın güzel, hayatın şekerli, hakkındır lafım yok kazan, ye, iç.
ama arkadaşım bir şeyi de bize bırak, zaten şurada sıfır kazanç ile yazıp çiziyoruz bari bunlardan para kazanma imkanı varsa onu da bize bırak, bize pasla. teklif sana gelmiş olabilir, "hacım bir iki entry'de adımızı geçir, parası neyse verelim" denmiş olabilir ama güzel arkadaşım "ben yapmıyorum ama şu şu arkadaşlara ileteyim parayı da onlara verin siz" deme büyüklüğünü göster. 10 bin lira kazanırken bırak 500 lira da biz ekmek yiyelim, her şeye sen yetişme. senden çok rica ediyorum. hadi bize para falan verdiğin yok onu geçiyorum da bari böyle ufak reklam işlerini bize pasla hacım valla ayıp ediyorsun.
sözlerimi nat nat nat çokonat diyerek bitiriyorum. selamlar, sevgiler.
luis aragones
-
sürekli "ulan akşam hanım eve küçük yoğurt mu istediydi büyük yoğurt mu?" der gibi kafasını ovuşturup düşünüyor.