ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
15-16-17 mayıs 2011 kürdistan'da yas isyan günleri
-
isyan günleri etkinlik programı şöyle:
12:30 - ilkokul bahçesinde muhteşem havayi fişekli açılış
13:30 - yerli esnafın cam-çerçevelerini indirme ve molotoflu saldırı etkinliği
16:30 - 7-16 yaş arası gençlerin düzenleyeceği molotof ve küçük çaplı havayi fişekle insan vurma yarışması
17:30 - içinde sivil yolcu bulunan belediye otobüslerini yakma yarışması
18:30 - evlere kaçış
20:30 - millet vekillerinin de katılacağı mağduriyet belirtici ağlama konuşması
yargıtay'ın anayasa mahkemesine dava açması
-
yargıtayın hukuk skandallarına yeni halka:
yargıtay aym’nin can atalay kararını tanımadı, aym üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu!
buna karar verecek olan anayasa mahkemesidir. anayasa ihlallerini anayasa mahkemesi inceliyor ve kararları bağlayıcı. yasalar da anayasaya göre çıkartılıyorsa yasa ihlalleri de anayasa ihlalini doğurur bu nedenle anayasa mahkemesinin yetki aşımı yoktur
hayatı özet geçen cümleler
-
hayal kırıklıklarından iflah olamamak sanatı
küçükken sadece pazarları yıkanmak
-
eskiden ne kadar pis oldugunuzu gosterir. nedendir bilinmez ama bir toren seklinde pazar gunleri anne sinirli bir sekilde eline gelen herseyi bir daha yikar, banyoya girilir, daha gunes batmadan isik acilir; ki igrenc bir duygudur, banyodan cikilir, kardesl/abla ile kavga edilir, sonra "olacak o kadar" izlenir ailecek, gulunur. ne aciklidir bunlar simdi dusununce, biraz da ic kararticidir. (bkz: anılar)
5 aylık çocuğunu komşuya bırakp kocaya kaçan anne
-
baba olacak pezevenk daha elektiğini ödeyemediği evde neden çocuk yapma bokunu yemiştir.
versinler çocuğu ben bakarım bunların yetiştireceği çocuktan bir hayır gelmez
evrim teorisi
-
berzahin yaptigi gibi, 5 duyu uzerinden yaradiliscilikla sentezlenecek bir sey degil: "canlıların dış dünya ile irtibat kurmalarını sağlayacak 5 duyu organının 5'inin de meydana geldiğini görüyoruz. bal gibi akıllı bir evrilme bu"
organize dinler insanlari ne kadar antropomorfik (edit: anthropocentric olacak bu, insan-merkezci yani) hale getiriyor. bir kere insanlarda 5 "temel" duyunun otesinde bir duzine baska duyu var (dokunma bir cok duyunun birlesimi, kasinma ayri bir duyu), fakat bunun otesinde dis dunya ile irtibat kurmanin sonsuz yolu var:
gorme dedigin sey, elektromanyetik spektrumun yuzde 10 uzeri -26'lik kismini algilamaktan ibaret. onda biri degil, binde biri degil, trilyonda biri degil, 26 tane sifir var orada. bu spektrumun baska kisimlarini algilayabilseydin, sonsuz sayida baska duyun olacakti.
duyma dedigin sey, 20 kilohertzlik ufak bir araliktaki hava titresimlerini algilamaktan ibaret. ultrasonu algilayabilseydin bu baska bir duyu olacakti.
koku ve tat dedigin kucuk bir grup kimyasali algilayabilmekten ibaret.
bunlarin otesinde hava basinci, manyetizma, elektrik alanlari, radar, isigin polarizasyonu gibi dis dunyayla irtibat kurmaya yarayacak bir cok yontem tamamen biyolojimiz disinda. baska hayvanlar bu ozelliklerin bazilarina sahipler, bazi olasi duyular ise kimsede yok (zayif elektromanyetik kuvveti algilayan varsa beri gelsin. edit: zayif nukleer kuvvet olacak o *)
daha ilginci, sinirli algimizin otesinde, varolan alginin neural-mapping'i (ben uydurdum, yani reseptorlerin beyinde yarattigi etki) sonsuz ayri sekilde olabilir. 650 nanometre dalgaboyu olan radyasyona kirmizi diyorsun ama bu yesil de olabilirdi, klasik muzik senfonisi de, hic hayal edemeyecegimiz bir duyu/algi da. sonsuz sayida kombinasyonun cok kisitli bir kismini tecrube edebiliyoruz.
bunlara bakip da hala "usta oradan bi bucuk akilli tasarim, ustune azicik evrim ilave et" diyenin aklini tasarlayanin aklindan suphe edecek sekilde evrildim.
sabah gazetesinin kuponla verdiği müzik seti
-
o dönem bir allahın kulu da çıkıp bu müzik setlerinden birini sabah binasının önünde yakmadıysa bunun yegane sebebi elinde çük kadar aletle sokakta dolanmaya utanmasıdır "evet ben de o kerizlerdenim" diye kendini ifşa etmekten çekinmesidir a dostlar...
yaran diyaloglar
-
36. dogum gününü kutlayan bekar bayan arkadaşın, neden hala evlenemedigi konusunda bir sohbet açılmıştır. arkadas yaşadıgı ilişkilerden bahseder ve annesiyle şöyle bir diyalog geçer;
-tamam benim de hatalarım oldu bıdıbıdıı
-ah suzan ah
-noldu anne?
-keşke seni ilk isteyene verseydik
-aa ne alakası var şimdi anne?
-e ondan başka isteyen olmadı be yavrum.
hapisteki adamın millete vekil olması
yurt dışında büyük tuvaletini yapamamak
-
g.tten g.te değişen durum. tamamen kişisel bi sorundur bence. yok askerde ilk 3 gün sıçamayacaksın, yok yurt dışında sıçamayacaksın. b.kunu çıkarmayın oğlum, ben askerde de sıçtım her gün, uçak aktarması yapacakken 2 saatlik arada italya'da da sıçtım. eğer uslu bir çocuk olursanız siz de sıçabilirsiniz.
memur maaşıyla üniversitede iki çocuk okutmuş baba
-
babamdir, dar gelirli babamin zenginligi ben ve ablamdi... onun yapamadiklarini biz yapabilelim diye hic harcamadan cok calisti babam... ben olmasaydim belki daha rahat ederdi ama simdiki kadar mutlu olamazdi...
turkiyede enflasyonun neredeyse 3 haneli oldugu yillarda insaata gidip amelelik yapmisligi bile var aslan babamin... aldigi parada 4 kilo dometes parasiymis... yil 1990 felan...
simdi yine o koca adam 1400tl emekli maasi ile bana paran var dimi oglum diye soruyor... zorla anneme verdigim paralarla yine bana birseyler aliyorlar...
yani aile, sorumluluk, babalik duygularini sonuna kadar hisseden mangal yurekli babalardir..
cocuklariniz degil bu memleket size cok seyler borcludu...