hesabın var mı? giriş yap

  • the fifth elementgibi tekrar tekrar basa konup izlenesi, arada ozlenip tekrar izlenesi film. insani yormadan, cok aglatmadan, bol guldurerek, guldurmese bile tebessum ettirerek kanina girer. cok carpici diyaloglar vardir hatta zaman zaman oyle ayarlar vardir ki "bunu mutlaka kullanmaliyim!!" ya da "ben niye dusunmedim!" gibi serzenislere suruklenir insan.. ms. perky ise filmin az anlasilmis super karakterlerinden biridir, patrick verona karakteriyle izledigimiz heath ledger ise bir johnny depp tatliligiyla gonlumuzu calmistir.. filme damgasini vuran "can't take my eyes off of you" serenadinda patrick'in dedigi gibi "too good to be true"!
    ms. perky: people perceive you as somewhat...
    kat stratford: tempestuous?
    ms. perky: "heinous bitch" is the term used most often.

    ve filmin en super sozlerinden biri, olayi tamamıyla ozetler:
    michael: the shit hath hitith the fan... ith.

  • her ekonomik tartışmada fiyatı dövize çevirip ucuz diyenler hem sınırdışı edilsin hem de pasaportları iptal edilsin.

  • sinema yaklaşık 120 yıllık bir geçmişe sahip bir sanat dalı, edebiyat ise binyıllardır var. her iki alanda da öyle usta isimler yetişti ki, kendi alanlarını aşıp başka sanat dallarına da etki ettiler. tabi bu tip etkinin dışında farkında olmadan büyük benzerlikler gösteren sanatçılar da mevcut, işte birkaç örnek:

    charlie chaplin-shakespeare: shakespeare edebiyat denen türün tanrısıdır birçoklarına göre. kendisinden sonra gelen hemen hemen tüm yazarları, şairleri etkilemiş, edebiyatın bir sanat dalı olarak yücelmesini sağlamıştır. işte bu da tam da vatandaşı chaplin'in sinemada gerçekleştirdiğiyle benzer bir durumdur. gerçekten de chaplin olmasaydı sanırım sinema belli başlı ülkelerde tıkılı kalmış olacaktı. bir başka benzer noktaları da hem güldürü hem de drama alanında aynı ustalıkla eserler üretebilmeleridir. güldürürken hüzünlendirebilen nadir adamlardandır chaplin. " hüzünlenmek istediğimde arada bir chaplin filmleri izlerim" sunay akın.

    ingmar bergman-dostoyevski: kendi türlerine göre favorilerim olan bu iki dahi sanatçı, teknikten ziyade insana, insan psikolojisine verdikleri önemle tüm dünyayı kendilerine hayran bıraktılar. denilebilir ki, dostoyevski'nin edebiyatta yaptığını bergman sinemada başarıyla gerçekleştirmiştir. şahsi kanaatimce, edebiyatta dostoyevski, sinemada ise bergman'ın üstüne insan psikolojisini daha iyi anlatan yoktur.

    stanley kubrick - james joyce : sinemanın en tartışmalı yönetmenlerinden biri olan kubrick, tartışılamayan bir özelliğiyle james joyce ile büyük bir benzerlik göstermektedir: aşırı titizliği...diğer yönetmenlerin aksine 5-6 senede bir ancak bir film çekebilen kubrick, filmlerinin kusursuzluğunu işte bu detaycılığına borçludur. nitekim aynı dili konuşan joyce da edebiyat tarihinin en titiz yazarıdır. kılı kırk yaran deyimini sonuna kadar hak eden bu iki usta ismin tüm yapıtları işte bu detay farkı nedeniyle başyapıt düzeyindedir.

    alfred hitchcock - agatha christie : polisiye dendiğinde akla ilk gelen isim olan a. christie bitmek tükenmek bilmez enerjisi ve dolayısıyla roman yazmadaki üretkenliğiyle de meşhurdur. bu cümlelerin hemen hemen aynısı hitchcock için de geçerlidir. gerçi hitchcock'un filmleri her ne kadar gerilim türüne sokulsa da, bu filmler polisiye türünü ucundan kıyısından da yakalıyor aynı zamanda.
    edit: adamkurt'un önerisiyle hitchcock karşılığı olarak agatha christie yerine edgar allan poe daha uygun düşüyor, kendisine teşekkür ederim.

  • muharrem ince yalova’da oy kullanmak için sandık başına gelirken etrafındaki herkesi o harika gülümsemesiyle selamlar. o esnada bir “canlı” da hemen önünde beklemektedir. muharrem ince bu mahlukun görüntüsüne aldırış etmeksizin elini uzatır. kadın, tam bu esnada, bu ülkede dindarlar tarafından 16 yıldır oluşturulan tiksintinin arayüzü olur.

  • ahauejahaa sagdan soldidn ahehaxhjsbebs.
    ya arkadaş bu nasıl bir mal nesil,nasıl bir gerizekalı nesil.
    lan denyo,adamın söylediğini,aşı vurulurken hemşire söylüyor a beynini s..

    adam da haklı olarak sebebini merak etmiş,sen neden birşey hakkında fikir sahibu gibi atlıyorsun tiktokcu.

  • köprünün denizin üstüne yapılacağını özellikle belirtme ihtiyacı duyulan reklam. seçmeninin kapasitesini biliyor akp sonuçta.

    ayrıca sanırım bu köprünün ayağı, kendine bağlanan bir otobanı falan yok. hiç ağaç kesilmiyormuş çünkü. açıkçası ben tatmin oldum.