hesabın var mı? giriş yap

  • j.k. rowling'in yazdığı ve sonunda david yates'in rezil bir filme imza atarak bitirdiği fantastik seri.

    hollywood yönetmenleri ve senaristlerinin orjinali bilinçli olarak ve amaçsızca bozma gibi bir alışkanlıkları var. sanki kendi yazamadıkları senaryolar için yazarlardan intikam almak ister gibiler. bir kitap okursunuz, detaydaki ve akıştaki bir çok özellik nedeniyle seversiniz ancak filme aktarımını izlediğinizde özellikle sevme nedeniniz olan güçlü özelliklerin tamamının değiştirildiğini görürsünüz. harry potter da bir yerden sonra bunlardan birisi oldu. sayısız örnek verilebilir ama şimdilik iki örnek vereceğim.

    asaların kilitlenmesi ve ardından gelen tersine büyü etkisi yani priori incantatem. ateş kadehi kitabında mezarlıkta harry ve tom riddle ilk defa karşılaşırlar ve aralarındaki düelloda asaları birbirlerine kilitlenir. bu noktada tom riddle aslında ikinci hatasını yapmıştır. ilk hatasını biraz önce açıklamışken ikinci hatayı yine harry üzerinden yapması gerçekten ironik. harry'yi öldürmek için evlerine gittiğinde annesinin bir tür hayatına karşı hayat da diyebileceğimiz fedakarlık-sevgi büyüsü yaptığını anlamıştı tom riddle. gerçekten büyük bir büyücü burası kesin. yani lily potter ölürse mühürlenmiş bir tür büyüyü tamamlamış olacaktı ama kadın da aradan bir türlü çekilmiyordu. o an işte hatalı bir karar vermiş, lily potter'ı öldürmüş ve tabi bilgisinin getirdiği egoyla karşısındaki koruma büyüsünün limitlerini çok düşünmeden harry'ye öldürme büyüsünü yapmıştı. tabi sonunda bedenini de kaybetmiş ve yıllarını yitirmişti. işte mezarlıkta yani o evden sonraki ilk karşılaşmalarında yine benzer bir hata yaparak harry ile düello yapmak istiyor. ancak bu sefer evde olanlar kadar bilgi sahibi değil, harry ile asalarının aynı çekirdeği paylaştığını biliyor muydu tom riddle ? bence bilmiyordu. bilseydi vazgeçer miydi ? bence yine vazgeçmezdi. işte düelloda ilk büyüleriyle birlikte asaları kilitlenmiş ve henüz yeni bedene kavuşmuş ve ruhsal dengesizlikler yaşadığı kesin olan tom riddle'ın asası bu mücadeleyi kaybetmiş ve tersine büyü etkisi ortaya çıkmıştı. bu mücadele riddle bedenini kaybetmeden önce yaşansaydı aynı akıbetle muhtemelen harry karşılaşacaktı. ancak iki asa arasındaki bu mücadelenin galibinin harry'nin asasının olması tüm serinin gidişatını değiştirecek ve tom riddle'ın bir türlü harry'yi eline de fırsatlar geçmesine rağmen öldürememesine neden olacaktı.

    yukarıda koca bir paragrafla anlattığım bu olayı kitaptan öğreniyoruz. bu bir tür fenomen. çok nadir rastlanan ve özel bir olay. zevk alıyorsunuz okurken bunu öğrenmiş olmaktan. hayalgücüne hayranlık duyuyorsunuz. sonra filmi izliyorsunuz ve asasını kaldıran herkesin asalarının kilitlendiğini görüyorsunuz. neden ? diyebiliyorsunuz sadece, neden ? neden sıçıp batırmak zorundasınız her şeye ?

    dumbledore. sakinlik abidesi. kendine güvenin kalesi. dumbledore olay yerindeyse kitapta özellikle rahatlıyor ve işlerin bir şekilde yoluna gireceğini düşünüyorsunuz, öyle etkisi olan bir karakter. düellolarında sakinliğinden ödün vermeyen ve deha seviyesinde zeki olan bu adam aynı derecede nazik ve eğlenceli de bir tip. harry ile olan bir konuşmalarında ona bir gece çok sıkışmış bir şekilde uyandığından ve tuvalet için koridora çıktığında içinde muhteşem tuvaletlerle dolu bir odaya denk geldiğinden bahsediyordu. sonra da ne yazık ki bir daha o odayı bulamadığı için çok canının sıkkın olduğunu söylüyordu. kastettiği o henüz bilmiyor olsa da ihtiyaç odasıydı aslında bu ve bunun gibi öğrenciler ve öğretmenlerle dialoglarında asla gerilmeyen ancak otoritesini bilgisi ve hareketleriyle herkese kabul ettiren muazzam bir adam dumbledore. kesinlikle de biraz deli.

    peki filmde nasıl dumbledore ? ilk 3 filmden sonra, nevrotik, kısmen paranoyak, tezcanlı, öğrencilere bağıran çağıran, düellolarında yere düşen, rezil olan, çaresiz kalan yaşlı bir adam. kitabı birazcık bilen bir adamın (1. 2. ve 3. filmin yönetmenleri) dumbledore'u böyle aktarmasının imkanı olmadığını izlediğimiz için biliyoruz. o halde sonraki filmlerde neden böyle oldu ? ya bu karakteri çok bilmiyorlardı ki bu olanaksız çünkü rowling bile devamlı sete falan geliyor senaryoya yardımcı oluyordu. ya da dumbledore bir sebepten bulunduğu tahttan indirilip fanilerin arasına düşmesi planlandı. ancak öyle kötü düştü ki öyle kötü düşürüldü ki filmi izleyen herkesin dumbledore ile taşak geçtiğini farkettiler. melez prens filmiyle biraz toparlamaya çalıştılar ve dumbledore öldü. muazzam ve akıl almaz bir sçış.

    spesifik bir sçışa da şöyle bir örnek vereyim. muazzam bir yönetmenlik ve senaryo hatası. 4. filmde amaçsız bir çalı labirente girer şampiyonlar. amaçsız diyorum çünkü kitapta bu labirentte sayısız büyülü yaratık ve canavarlarla karşılaşıyorlar ve onlardan kurtulmaya çalışıyorlar. filmde ise çalı labirent sadece hareket ediyor. fleur, cedric ve krum o çalılardan unicorn yapar üzerine biner uçarak kupaya giderler. harry bile çalıları yakıp biçim değiştirerek istediği yere gidebilir. ancak sebepsiz bir biçimde şampiyonlar çalıdan korkuyor. çünkü yönetmen öyle olmalarını istiyor çünkü yönetmen bu evreni anlamamış. anlamadığını aslında düellolardan biliyoruz çünkü özellikle 4. filmden sonraki düellolarda asalar tabanca gibi kullanılıyor. sıkıyorlar. ancak büyücü düellolarında, eşyalara biçim değiştirtilir, masalar hareket ettirilir, ateşler yakılır, yılanlar atılır, heykeller canlandırılır...vs yani çevreyi kullanır hepsi. ama bunu anlamadıkları için ve asaların sadece ateş eden silahlar olduğunu düşündükleri için şampiyonları hareket eden büyük çalıların durduracağına kanaat getirmiş olmaları çok da şaşırtıcı değil. ama neyse. dumbledore'a açıklattırılan bu görevde dumbledore diyor ki "labirentte insanlar kendini kaybedebilir" gibi bir laf ediyor. yani aklınızı yitirebilirsiniz, benliğinizi yitirebilirsiniz...vs gibi. labirentin böyle bir özelliği var mı ? yok. peki aklını yitiren var mı ? var. kim ? krum. neden ? dumbledore bu lafları söylerken arka plandan labirentin içinden moody çıkıyor asasını cebine koyarak; krum'a o arada imperius laneti yaptı çünkü ve o anda da krum farkedip arkasını dönüyor. saçmalığı farkettiniz mi ? labirentin böyle bir özelliği olmadığını biliyoruz, o sadece hareket eden bir çalı o kadar. peki dumbledore neden böyle bir şeyden bahsetti ? çünkü dumbledore karakteri burada senaryodan çıkıp birazdan olacaklara anlam veremeyecek izleyicilere krum'un değişimini açıklamaya çalışıyor. labirent yüzünden olacak gibi ucu açık bir olta atıyor. resmen skandal.

    3. filmin yönetmeninin yani alfonso cuaron'un tüm filmleri yönetmesini isterdim. çalışkan ve yaratıcı ama aynı zamanda da tatmin edici bir tarzı olan yönetmen.

  • size bir şey söyliyim mi? muhtemelen erkek tarafı bu şartları kabul etmiştir. o kadın bunları yazacak cesareti erkek tarafından almıştır.

  • seni ünlü etmem diyen herifi ben niye tanımıyorum lan. kim olm bunlar, sözlükte bunlar adına niye başlık açılıyor?

  • dersane ortamı. deneme sınavı yapılacaktır, hoca soru kitaplarını vs. dağıtır:

    - arkadaşlar bu kitaplara da adınızı yazın.

    sınıftakilerden biri olanca yavşaklığıyla sorar:

    - hocam babamızın adını da yazalım mı? ehi ehi.

    hoca biraz durakladıktan sonra:

    - biliyosan yaz!

  • "madem ışık sesten daha hızlı, nasıl oluyor da en öndeki aracın şoförü trafik lambasının yeşil yandığını arkadaki arabanın korna sesinden sonra görüyor."

  • az biledir.

    bir sokak, cadde, semt, köy, ilden bahsedilmiyor.
    tüm bir ülkenin elektriğinin kesilmesinden ve ikna edici bir açıklama yapılamamasından bahsediliyor.

    ülke ve insanları zaten gergin. hayat yalan dolan olmuş, eskiden olduğu gibi mum yakıp oturamayacağız. biz de gördük mumlu geceleri. ama sene 2015. planlama, koruma, öneme yok, acil durum yönetimi yok.

    enerji bakanlığı'nın açıklaması "ay biz de şaşırdık" iken, bu başlık saçma olmuş.

  • bitmek bilmeyen melankoli halleri. bir insan 7/24 mutsuz olur mu lan? insana en azından sıçınca bi rahatlama gelir, o da mı yok?

  • helikopterin motoru havada stop ettiyse "hiçbir hava aracı havada kalmamıştır" prensibinden hareketle aklımıza gelen son kurtuluş yolumuzdur otorotasyon. düşmeye başlayan helikopterin pallerin arasından geçen hava akımını kinetik enerji olarak depolamak üzere pallere ters pitch verilir. paller hızlanmıştır ve biz de yere yaklaşmışızdır. belli bir mesafe kala pallere pozitif pitch verdiğimizde depolamış oldugumuz kinetik enerjiyi yukarı doğru kuvvet vermek için kullanırız. artık düşüşünüzü ne kadar yavaşlatır orasını bilmem ama yine de serbest düşüşten iyidir. özellikle model helikopterlerde bırakın düşüşü yavaşlatmayı pamuk gibi koyar helikopteri yere bu prosedür. zordur ama evde denemeyin.