hesabın var mı? giriş yap

  • şu "çıkın sosyalleşin, bisikletinizi scooter'ınızı alın dışarı çıkın, tüketmeden eğlenebilmeyi öğrenin" diyenler nasıl bir kafa yaşıyor anlamak güç. bisikleti olmayan birisi için şu an kafadan 2000 lira harcattınız. scooter'ın rayici nedir bilemiyorum, bisikletten hallicedir diye tahmin ediyorum. "çayımı alayım termosa koyayım" desen termos fiyatları 3 hafta önce 250 liralardan başlıyordu. şimdi kaç olmuştur allah bilir. zaten istanbul'da bisiklete mi binilir amk siz delirdiniz mi? sinir stres sahibi olmayı geçtim 3 kişilik aileye gereken bisiklet miktarı x asgari bisiklet fiyatı zaten asgari ücreti geçiyor. herkes tek başına mı yaşıyor zannediyorsunuz?
    haydi her şeyi geçtim, tüm bunlara daha önceden sahip olduğumuzu ve tek başımıza yaşadığımızı düşünelim, sandviçimizi de evde yaptık çayımızı çorbamızı da... birisi bana "dışarı çıkıp sosyalleşmek" tam olarak ne demek, bir anlatabilir mi? ben dışarı çıktığımda kuşa, buluta, güneşe selam mı vereyim sosyalleşmek için? parka gidip bankta sap sap oturayım mı? arkadaşlarımla buluşsam mesela bankta termos kapağından çay mı içeceğiz? ulan ekonomi sıçmış batırmış, boğaza kadar batmışız adamlar hala iyimserlik sıçmaya çalışıyor ya ayar oluyorum. ne sosyalleşmesi lan?!

    edit: @iknowwhatyoudidlastsummer'in eklememi istediği mevzu da elbette arkadaş grubundan birisinin mutlaka sizi kafeye, yemeğe bir yere çağırması. bu yüzden görüşülemeyen insanlar var amk.

  • oğlum 7 yaşında, berbere gittik ikimizde traş olacağız. ufaklık traşını oldu sıra bana geldi. berber çocukluk arkadaşı olunca muhabbet sohbet derken zaman bayağı geçti, oğlumun oflayıp puflamalarını duyuyorum bi yandan. işimiz bitti vedalastık çıkarken aşağıdaki diyalog gerçekleşti.

    +baba bence gitmeyelim tekrar girelim içeri
    -noldu lan çok mu sevdin berberi?
    +ne sevcem be seni beklerken tekrar uzadı saçlarım, annem kızar şimdi niye traş olmadın sen diye.
    -eşşoolu..

  • gezi parkı'nın devriyle ilgili açıklama yapan vakıflar genel müdürlüğü, galata kulesi, selimiye kışlası, adile sultan sarayı, pera palas otel, vefa lisesi, şişli etfal hastanesi, sait halim paşa yalısı gibi birçok önemli yapı ve taşınmazın mazbut vakıflara devredilğini açıkladı, "görevimiz" ifadesini kullandı. ayrıca beyoğlu öğretmen evi ve istanbul sanayi odası binası da vakıflara devredilmiş durumda
    hız kesmeden talana devam ediyorlar. gitmeden kazanabilecekleri tüm parayı kazanıp, tüm tarihi ve kültürü mahvedip gidecekler. buna inanmayan saftır.

    vakıflar genel müdürlüğü, türkiye genelinde 1014 taşınmazın bu tip vakıflara devredildiğini duyurdu ve devir işlemlerini açıkladı. buna göre galata kulesi ve 3. selim döneminde inşa edilen selimiye kışlası kule-i zemin vakfı adına, adile sultan sarayı 1. mahmud vakfı adına, pera palas otel, vefa lisesi, şişli etfal hastanesi, sait halim paşa yalısı ise beyazıt hanı veli vakfı adına vakıflar genel müdürlüğü'ne devredildi.
    https://www.gazeteduvar.com.tr/…dildi-haber-1516877
    https://www.gazeteduvar.com.tr/…orlar-haber-1516856

    düzeltme: bir yazar arkadaşımızdan mesaj geldi onu buraya bırakıyorum.
    olanlar paravatan kitabındaki ukrayna'da yapılanlara benziyor . o zamanki lider ingiltere'deki sahte şirketlere , ülkedeki milli serveti aktarmış, şu an o lider devrilmiş ama halk hala o yapılara giremiyor . çünkü mal ülkenin üzerine değil.

    ikinci düzeltme: başka bir yazardan da bilgilendirme geldi. onu da paylaşıyorum.

    selamlar. galata kulesi ile ilgili birtakım araştırmalar yapıp vikipedi sayfasını yazdım, bakabilirsin. birazdan pcye geçince detaylı anlatırım ama kule-i zemin vakfı dedikleri şey aslında şu: galatadaki surlar yıkılınca ortaya cikan arazinin mülkiyeti belirsiz kaldi. bu vakıf kuruldu ve bu arazilerin vakfa verilmesi kararlaştırıldı. ama bunlar belgeleri çarpıtarak kuleyi de vakif üzerinden vgm'ye devretti. ayrı bir başlık açmayı bile hak eden bir konu aslında,

  • sonbahar aylarında en güzel mor tonlarından birine sahip çiçeklerini açan bitki. özellikle gıda boyası ve tat verici olarak kullanılır. genellikle fransa, ispanya, iran ve italya'da yetiştirilir. anavatanı güneybatı asya olup, yetiştiriciliğine ilk olarak yunanistan toprakları üzerinde başlanmıştır. türkiye'deki üretim yeri ise safranbolu'dur. kendisinden elde edilen baharat, dünyanın ağırlığına göre en pahalı baharatıdır.
    safran kelimesinin kökeni ise arapçadaki "sarı renk" anlamına gelen asfardan gelir.

  • hangi ilçe olursa olsun huzurun, refahın, barışın ve insan kalitesinin anlaşılmasında en önemli rolü kediler oynar. kediler bir ilçede inaan gördüğünde korkmuyorsa o ilçenin insanları iyi insanlardır. o ilçe yaşanılabilir bir ilçedir. şayet insan gördüğünde bir kedi, kendini kaybedip mahalle değiştiriyorsa oradan uzak durmak gerekir. kendi yaşadığınız il ve ilçeyle bu durumu karşılaştırıp da kendi gözlerinizle görebilirsiniz sonucu.

  • kar, kış, ayaz derken yüzüm biraz kurudu. ben de kremden falan çok hoşlanmadığımdan, zeytinyağı süreyim dedim. iki gündür köşe kapmaca oynuyoruz bizim sıpayla. manyak mıdır nedir, önüne yağ koysan dönüp bakmaz, yüzümdeki yağa taktı kafasını. yalamadan rahat duramıyor. mır mır gurr kır kır mırr mır diye kovalıyor beni. yakaladığında kucağıma atlayıp yalamaya başlıyor. pis sapık! ananım ben senin!!!

  • kazada 3 insan öldü biri çıkıp hala bu adama nazar değdi diyor. lan 3 kişi öldü 3. yani 3 aile yok oldu.

    nazarına da gireyim boydan.

    edit: çok kişi ağzına eline sağlık dedi. ben de onlara teşekkür ediyorum. yani birilerinin hayatını kaybettiği kazada sadece ünlü olan kişiye sana nazar diyeni görmek gerçekten deli etti beni o an. şimdi baktım o entry silinmiş ama konuda bunu demiş olan varsa yazdıklarım hala geçerli.

  • -iyi günler turkcell musteri hizmetleri ben hede nasil yardimci olabilirim?
    -iyi gunler hanfendi. burda bir turkcell vericisi var..
    -evet?
    -size girsin hehehoheoeh
    -size daha yakinmis beyefendi, bence size girsin
    -oeeh?

    bu diyalogu yapan bayan arkadasim hic istifini bozmadan diger cagrisini almistir.

  • başlık: hakiki zeytinyağı ile asılıyorum fakir piçler

    1.ahahahah dokuyorum böyle kaygan kaygan ahahahahahha aq fakirleri

    3. panpa zaten bamyanın hası hakiki zeytinyagı ile olur.

  • babam yüksek belli, bacakları bol, paçası ise dar açık mavi renkli bir kot pantolon almıştı. üzerine rengarenk kazağımı da belinden içeri geçirip giymiştim. en alta da spor ayakkabı olarak, o zamanların çok modası konçlu ve beyaz temalı ama rengarenk desenli bir basketbol ayakkabısı (tabii ki ipleri bağlı değil ). saçlar italyan (ense kısmı nispeten uzun) idi. hatta bi bayram zamanı abartıp kollarını dirseğime kadar katladığım bir spor ceketle bayramda kız tavlamaya çıkmıştım...

    ..ve evet, o kadar karizmatiktim ki(!), bu halimle fotoğraf bile çektirmiştim.
    (sonradan akla gelen ekleme: gözlerimde kolormatik gözlük de vardı amk ya)