ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kenan imirzalıoğlu'nun orman yangınları açıklaması
60 yaş üstü insanın iğneyle uyutulması
-
emeklilik yaşı 65 olan ülkede 60 yaşında insanları öldürme çabası. ölmeden bir emekli olaydık bari.
caz ile blues arasındaki farklar
-
blues bir pamuk şekerdir; jazz ise pamuk şeker tutan zıpır bir çocuktur. o çocuk pamuk şekeri yüzüne gözüne de sürebilir, suratınıza da fırlatabilir; ne yapacağı hiç belli olmaz... pamuk şeker de tadından yenmez tabii (yüze göze bulaşmayı da ihmal etmez*).
bill gates'in aşıya olan ilgisi
-
amacı herkese çipli aşı yaptırıp her bir insanın içinde windows server 2003 os çalıştırmaktır.
eda erdem
-
birden fazla kez canlı canlı tribünlerden izleme fırsatım olduğu için kendimi şanslı saydığım voleybolcu.
televizyon karşısında izlerken gözden kaçırmış olduğum bir detay olarak servise çıkışlarında top toplayıcı kıza "sağ ol." veya "teşekkür ederim." dediğini, kritik bir anda çok estetik bir sayı aldıktan sonra servise çıkarken ise "sağ ol canım benim." dediğini fark ettim.
bu küçük detay bile karakteri ile ilgili çok şey anlatıyor bence.
not: sonrasında diğer kızların servise çıkışlarına dikkat ettim ve yalnızca bir kişi daha teşekkür etti ama o da tek seferlikti.
bu tarz benim
-
dünkü bölümünde şöyle bir sahnenin yaşandığı program:
ivana ezgi'ye tarzsın/diılsın demeden önce nur yerlitaş'a döner;
ivana: bu kokusu ne?
nur yerlitaş: ne kokusu be manyak mı ne bu da aaa!
ivana: bu ne koku ya? yıldız kokuuuu!
ivana yıldız'ı böyle esprili vermek istedi de nurella ne zannedip panik oldu onu anlamadık.*
maaşlar brüt verilsin
-
brüt tutar topluca nakit olarak teslim edilsin!
brüt hakedişin, vergi ve kesintilerin bir kağıtta gösterilmesi,
sonra hesaba net kalan paranın yatırılması veya elden verilmesi aynı şey değil.
maaşlar brüt teslim edilsin ve her kişi kendi elcağızıyla paracıkları sikke sikke saysın ilgili kurumlara.
gelir vergisi, yılda bir kez topluca ödetilsin.
maaşa istinaden sgk ve diğer kesintiler aylık olarak düzenli biçimde ödetilsin.
ay boyunca harcalamarın vergileri toplanıp ayrıca ödetilsin.
daha önce de yazdım,
alışverişte net ödeme yapılsın.
kdv ötv vs tüm vergiler ayrıca hesaplansın.
fiş ve faturalarda iri harflerle
ay sonunda ödenecek vergi
yazsın.
ay sonunda sikke sikke
veya kuruş kuruş ödetilsin!
kısacası mesela,
brüt 10.000 adet aldığımız türk lirasının
nasıl en az 7.000 adet lirasını onlarca kalem kesinti için devletimize ödüyoruz "net" biçimde görelim.
vatandaş inisiyatifine bırakılınca;
vergisini ödemedi mi?
bir kaç ihtar sonrası maaşına haciz konsun.
vergi kaçırmaya devam ederse cezaevine atılsın.
sgk primini mi yatırmadı?
paşa gönlü bilir...emekli olamasın.
sağlık payını mı ödemedi?
ölsün ibne...tedavi olamasın.
bu millet, seçimle gelenlerin,
cebinden çıkan paraları savurduğunu ancak böyle olursa idrak eder.
ancak o zaman, şirketlerin s ı f ı r l a n a n vergi borçlarını duyunca
- du bakalım alloooo nasıl oluyor sayın devlet efendi, höqumet bey?
diye hesap sorar.
millî iradesini idareli kullanır...
kime neyi teslim edeceğini düşünür.
editto,
vergi kaçıran veya zamanında ödemeyen tipler için önlem önerileri:
kamu kurumlarındaki devlet memurlarının maaşları, vatandaşın vergilerinden ödeniyor.
(tabii onların da kendi maaşından yine gelir vergisi kesiliyor unutmayalım)
neyse...bu sistemde vergiyi ödemedi mi?
devletle ilgili her işinde ceza olarak dosyası arkaya atılsın!
başvurularına geç randevu verilsin,
mahkemelik olduğunda müştekî ise davası ötelensin, hakkında dava açılmışsa hemen defteri dürülsün!
hem vergisini dürüst ve zamanında ödemeyecek hem de "eşit" adalet isteyecek öyle mi?
sürünsün ibne.
böylece kamu memurları, vergisini dürüstçe ödeyen vatandaşın işlerini öncelikli ve rüşvetsiz yapmış olsun.
bu bir sevgi olayı ercan
-
tanju çolak'ın ercan taner'e söylediği, sevenlerine ''evet futbol asla sadece futbol degildir'' dedirtmiş laftır.
olay galatasaray paris saint germain macında hagi'nin skor 4-2 olduktan sonra fatih terim tarafından taraftarlarlara alkışlatılması için oyundan alınması sırasında cereyan etmişti.
(bkz: 17 ekim 1996 galatasaray psg maci)
sevgili tanju ağabeyin bu maçta collina'yı ilk gördügü anda tepkisi de takdir edilesidir.
-bu hakem senelerdir saçlarını böyle kestirir..
bizim troll'leri ifşa ediyoruz kampanyası
-
(bkz: yenilikci dervis)
(bkz: kapiyi calan yabanci)
(bkz: t0mmy)
(bkz: sekendiz)
(bkz: xer0)
(bkz: mahna mahna)
(bkz: fikir muhendisi fikri)
(bkz: esekten dusmus at)
(bkz: aziz vefa)
https://twitter.com/…tus/436063225428193281/photo/1
hayata dair iç burkan detaylar
-
bir öğrencim var biz ona musa diyelim. musa yaşıtlarına göre epey kısa ve zayıf, kaydederken kimlikte doğum yılına baktım doğru mu acaba diye. sesi de kendi gibi minicik. o kadar sevgi dolu ki cümlesine hep canım öğretmenimmmm diye başlıyor o minik ince sesiyle. mest oluyorum yemin ederim.
bugün sulu boya kullanmayı öğrendik, boya nasıl kullanılır, fırça nasıl kullanılır anlattım sonra da bıraktım resimlerini boyadılar, bir süre sonra baktım ki musa arkasını dönmüş minik ayaklarını sallıyor, elleriyle yüzünü kapamış.
gittim yanına noldu dedim. benim güzel kalplim diğer çocuklara heyecanla resmim güzel oldu mu diye sormuş, çocuklar da iğrenç, hep taşırmışsın, ıyyy çok kötü gibi şeyler söylemişler gülüşünü soldurmuşlar. gel dedim ikimiz beraber çok güzel bitane yapalım, onlara gösterelim resim nasıl yapılırmış. yanına oturdum çok güzel bi resim yaptık beraber. bu sefer bütün çocuklar onun yanına gelip iltifatlara boğdular. minik cılız sesiyle çok güzel yaptıkkkk canım öğretmenimmmm dedi sevindirik oldu. neşesi yerine gelince ben de mutlu oldum.
sonra masama geçtim düşündüm biraz. hadi bunlar çocuk ama insanlar büyüyünce de aynı. hevesini kırmak için herşeyi yapıyorlar. senin mutlu olmandan rahatsız oluyorlar. dibe çekmeye çalışıyorlar. umarım ilerde musa bu tarz insanlarla hiç karşılaşmaz. lan insanlar üzmeyin sakın onu büyüyünce. bırakın hevesle bir şeyden bahsettiğinde baltalamayın, destek olun. yeminle gebertirim hepinizi.
leyla ile mecnun'dan akılda kalanlar
-
-ardına bakma mecnun.
-kader almaya mı geldi beni benden?
-bunu bir daha sorma mecnun.
-neden at mı var arkamda..
johann sebastian bach
-
1685-1750 yılları arasında yaşamış olan johann sebastian bach çoğu insan tarafından klasik müziğin en iyi temsilcisi olarak kabul edilmiştir. müzik hayatına tam olarak lüneburgdaki michaelis müzik okuluda başlamıştır. poitou'lu fransız prensesi elènore d'olbreuse, nantes fermanının kaldırılmasıyla sınır dışı edilen müzikçi yurttaşlarını celle sarayında bir araya getirdi ve bach da saraya kabul edildi. orada bir sürü fransız müzikçilerin eserlerini tanıdı.
bir süre kemancı olarak weimar sarayında çalıştıktan sonra, arnstadt'taki st bonifatius kilisesi orgçuluğuna getirildi ve ilk kantatını besteledi(1704). bach çok geçmeden almanya'nın en ünlü org virtüozları arasında yer aldı. buxtehude'nin öğütlerinden yararlanmak için yürüyerek lübeck'e gitti fakat yetkililerden izin alamadığı için görevine son verildi.
bach 1707'de mühlhausen'de st blasiuskirche orgcusu oldu ve aynı yıl akrabası maria barbara ile evlendi.
1708'de gott ist mein könig'*ı yayınladı ki bu sağlığında yayınladığı tek kantatıdır.
bach sachsen-weimar dükü wilhelm ernst'in yanında oda müzikçisi oalrak çalıştı. 1717'ye kadar italyancılık akımının merkezi olan weimar'da şehrinde kaldı. johanniskirche orgçusu walther ile arkadaşlık kurdu ve onun org yazısını örnek aldı. fransızlardan sonra , italyanları da weimar'da tanıdı: albinoni, legrenzi, corelli, bonporti, vivaldi, frescobaldi. vivaldi'nin bir çok konçertosunu klavsene uyguladı, frescobaldi'nin fiori musicali adlı eserini kopya etti. 1717 sonunda köthen'e çağırıldı, anhalt prensi leopold'un orkestrasını yönetti.
1720'de, karlsbad'da brandenburg markgrafı christian ludwig ile tanıştı ve onun adına 6 konçerto besteledi(1721). aynı yıl karısını kaybetti ve çok geçmeden trompetçi wücken'in kızı soprano anna magdalena ile evlendi. liepzig kantoru kuhnau'nun ölümü üzerine, 1722'de thomasschule yöneticiliğine adaylığını koydu. yohanna passion'u * adlı eserinin çalınması ile besteci ve orkestra yönetmeni olarak değerini kabul ettirdi ve 1723'te göreve alındı.
1729'dan 1740'a kadar, telemann'ın 1704'te kurduğu collegium musicum'u yönetti ve her hafta bir konser verdi.
1728'e kadar köthen sarayına bağlı kaldı; 1723-1736 arasında ise weissenfels sarayı müzik yönetmenliğini yaptı.
bach 1749'da gözlerini kaybetti, füg sanatı* adlı eserine çalıştı, org için 18 büyük koral besteledi ve son üç korali damadı altnikol'e söyleyerek yazdırdı. aslına uygun tek portresini hausmann yaptı(1746). johanniskirche'nin güney dıvarı yakınında gömüldü...
bach'ın eseri, üç yüzyıldır süregelen dini ve dindışı çoksesliliğin vardığı son noktadır. sisteminde yatay yazıya, arpejli ve vuruşlu akorlardan çok daha fazla önem vermiştir. kendinden önce yaratılan biçimleri mükemmelleştirmiştir. çift temanın önemini sezdi. bas'a güç ve süreklilik katarak, müzik yapısının temel öğesi durumuna geçmesini sağladı. nota dizisi ile sözleri değerlendirme, düşünceleri yansıtma çabası yanında, kontrpuanı sıkı sıkıya uygulamaktan da geri kalmadı. ricercare, kanon, füg biçimlerine bağlılığı, onu boş ve beylik deyişlerden kaçınmaya yöneltti.
tanrıya inancı büyüktü. eserlerinin tümü dindar kişiliğinin izlerini taşır.
bach ölümünden sonra unutuldu, ancak elli yıl sonra 19. yy. başlarında beethoven, mendelssohn, boaely ve schumann'ın çabalarıyla yeniden önem kazandı. chopin, liszt ve cèaser franck gibi virtüozlar eserlerini çalarak tanınmasını sağladılar. bu çabalara rağmen, her eğilimdeki müzikçinin bach'ı örnek alması, onun düşüncelerine bağlanması için 20. yy.ı beklemek gerekti.