hesabın var mı? giriş yap

  • 1966 le mans yarışının gerçek hikayesinin anlatıldığı filmdir.

    60'lı yıllar, le mans yarışlarını kazananan üreticinin dünyanın en büyük otomobil üreticisi olarak görüldüğü yıllarmış. o yıllarda ford'un başında olan henry ford ii ve başkan yardımcısı lee iacocca, otomobil sporlarında başarılı olmanın önemini farkediyorlar. bu ikili aynı zamanda otomobil spolarında başarılı oldukları taktirde satışlarınının da artacağını düşünüyorlar. bunun üzerine henry ford gözünü le mans yarışlarına dikiyor ve hemen araştırma yapmaya başlıyor. le mans yarışlarında başarılı olmak için hem çok güçlü hem de çok dayanıklı otomobiller üretmek gerektiğini öğreniyor. ne kadar büyük ve köklü bir üretici olsalar da böyle otomobiller yapmak için gerekli tecrübeye sahip olmadıklarını farkediyor.

    henry ford, 1960-61-62-63 yıllarında le mans yarışlarını arka arkaya kazan ve o yıllarda büyük maddi zorluklar çeken ferrari'yi satın almak istiyor. satın alma işlemleri için italya'ya gidiyorlar. enzo ferrari, ferrari yarış takımının yönetiminin ford’a devredilmesi maddesini kabul etmeyince satınalma gerçekleşmiyor. çılgına dönen henry ford, ferrari'yi le mans'da yenecek bir otomobil üretmeyi o anda kafasına koyuyor.

    1964 le mans yarışı için 101 cm yüksekliğinde 4,2 litrelik v8 motora sahip saatte 320 km hıza ulaşabilen bir otomobil üretmeyi başarıyorlar. aerodinamik olarak çok iyi fakat bir o kadar da dengesiz olan bu araca ford gt 40 adını veriyorlar. sorunları oldukça fazla olan bu araçtan 3 tanesiyle 1964 le mans yarışına başlıyorlar fakat 3 araç da bozulup yolda kalıyor. yarışın ilk 3 sırasını ferrari’nin 275p modeli alıyor.

    bu başarısızlığa rağmen henry ford pes etmiyor. bir sonraki yıl yapılacak olan yarışı kazanabilmek için carol shelby ile anlaşıyor. shelby de ilk iş olarak en beğendiği sürücü olan ken miles'ı işe alıyor. shelby ve miles ellerindeki gt 40'ı test edip hataları düzeltmek için yoğun bir şekilde çalışıyorlar. aracın yüksek hızlardaki dengesizliğini kontrol altına alıyorlar. 24 saat süren le mans yarışına araçlarının dayanabileceği konusunda kuşkuları olmasına rağmen 1965 yarışlarına katılıyorlar. yarışa 6 araba ile başlayan ford yine büyük bir hüsran yaşıyor ve hiçbir otomobil yarışı bitiremiyor. ferrari yine yarışta ilk üç sırayı elde ediyor. ferrari 250lm adeta ford gt 40'ı ezip geçiyor.

    enzo'dan intikam almak isteyen henry iyice hırslanıyor. le mans takımına, üzerinde kazansanız iyi olur yazan kartvizitler dağıtıyor.

    1966 yarışı için ford'un yarış ekibi ellerinden gelen her şeyi yapıyor, ken miles binlerce saatlik test sürüşü yapıyor, aracın kusurlarını birer birer tespit edip düzelttikten sonra araç artık gerçekten güven vermeye başlıyor. ferrari de boş durmuyor, son yarışı kazanan modelden daha hızlı bir model olan 330 p3'ü üretiyorlar. 330 p3, 101 cm yüksekliğinde olan gt 40'dan 13 cm daha kısa, sadece 88 cm yüksekliğinde ve çok hızlı hızlı bir araç.

    1966 le mans yarışlarına ford büyük bir ekiple geliyor. 8 ford gt 40 ve tonlarca yedek parça getiriyorlar. ferrari ise sadece 3 adet 330 p3 getiriyor. enzo ferrari hızlı araçları kadar sürücüsü john surtees'a da çok güveniyor. ancak yarıştan birkaç saat önce john yarışa katılmayacağını açıklıyor. john yarıştan çekilince ford pilotları sıralama turlarında ilk 4 sırayı alıyorlar. ford'lar yarışa ilk sıralardan başlasalar da gecenin ilerleyen saatlerinde hızlı olan ve yakıt ekonomilerini kullanan ferrariler ilk iki sırayı alıyor. ford'un 4 arabası bozularak yarış dışı kalıyor. diğer araçların da bozulmasından korkan henry ford takıma sürücülerine tam gaz gitmemeleri emrini veriyor ancak ken miles bu emre uymuyor.

    sabah olduğunda ferrariler yarış dışı kalıyorlar. öğlene doğru ford gt 40' lar ilk 3 sırayı alıyorlar. yarışın lideri ken miles iken ford yarış ekibi üç arabanın da finish çizgisinden beraber geçmesi için talimatını veriyor. bu yüzden ken miles yavaşlayarak bruce mclaren'ı bekliyor. ancak bruce mclaren'in yarışa daha geriden başladığını hesap etmedikleri için bruce mclaren birinci, ken miles ise ikinci oluyor. finish anı

    ken miles bu yarışı kazanması durumunda tarihteki en önemli dayanıklılık yarışları olan le mans, daytona ve sebring'i kazanan ilk yarışçı olacakken bu tarihi başarıdan oluyor.

    ford devam eden 4 yıl boyunca le mans yarışlarını kazanıyor. ken miles yarıştan 2 ay sonra bir gt 40'ı pistte test ederken kaza yaparak ölüyor.

    tüm bu yaşananlardan sonra ferrari fiat'a satılıyor.

    henry ford'un ilk le mans galibiyetini kazanabilmek için ne kadar para harcadığı bilinmese de uzmanlar bugünün parasıyla 1.5 milyar dolardan fazla olduğunu tahmin ediyorlar.

    1966 lemans yarışlarında yarışan ferrari 330 p3; 3967 cm3 silindir hacminde, 420 hp güç üreten, saatte 310 km sürate ulaşabilen, v12 motora sahip bir araçtır. rakibi ford gt40 mk ii; 6997 cm3 silindir hacminde, 485 hp güç üreten, saatte 320 km sürate ulaşabilen, v8 motora sahip bir araçtır.

    yararlanılan kaynaklar;
    kaynak
    kaynak
    kaynak
    kaynak
    kaynak

  • bildiğim kadarıyla hala dünyadaki en uzun, geniş ve en çok yük taşıyabilen uçak. tek kat dizilimiyle içine koltuklar yerleştirilseydi bildiğim kadarıyla airbus a380 in taşıdığı miktarda yolcuyu taşıyabileceğini duymuştum biryerde ve buna ek olarak devasa kargo bölmesinde wright kardeşlerin ilk uçuşlarını yapmalarına yetecek kadar uzunluk ve yükseklik bulunmaktadır diye okumuştum biryerde. kısacası uçakların şahı, 6 motorlu dev. ön tekeri üzerinde eğilerek yük almayı kolaylaştıran, çok sayıda gövde tekerleği sayesinde sürtünmeyi arttırarak buz kaplı pistlere bile inip kalkmayı mümkün kılan iyi düşünülmüş dev.

  • çocukken bu adamların gazete köşelerini okur, bunlar herhalde bizim gibi cahil insanlar değil ki köşe sahibi vs diye düşünürdüm.
    bunların bu vasatlığı ülkeyi akp’ye bıraktı.

  • çocuk merkezli aileler tarafından üretilen bir model.

    * doğum yeri, kütük şeysi, vatandaşlık vs. gibi detayları planlanır mümkünse yurtdışında falan doğurulur.
    * sonra yurda dönülür, boyu posu eksik kalmasın diye doktorlarla, diyetisyenlerle, hizmetçilerle, dadılarla büyütülür.
    * namı almış yürümüş kolejlerden birine kreşten sokulur, liseden çıkarılır.
    * namı almış yürümüş özel üniversitelerden en birincisine sokulur. zira diğerleri ona layık değildir. hele devlet üniversitelerinin hiç şansı yok.
    * asla yurtta falan okutulmaz.
    * mecburi hizmet, tayin gerektiren meslekleri tercih etmesine izin verilmez. doğuya falan asla gidemez.
    * koca arama yaşları gelene kadar saraydan ayrılmaz.
    * saray sabittir. kız eşşek kadar oluncaya dek şehir değiştirilmez, mümkünse hiç taşınılmaz. küçük yaşta sık sık okul değiştirmek, genç yaşta arkadaş çevresi değiştirmek vb. şeyler psikolojik minik travmalar yaratabilir diye prensesimiz korunur bu tip olaylardan.
    * çünkü "bizim kızımız biraz şeydir, o öyle şeyleri beceremez, yapamaz"... (evet, prenses yetiştiren bir aileden ben bunu duydum)
    * namı almış yürümüş şirketlerden birine sokulur. modaya uymak, kariyer havasına bürünmek lazım tabii...
    * yurtdışında masterla falan avunmak istiyorsa ona izin verilebilir. çünkü zaten orada yerleşik bi amca, bi teyze, bi kuzen, bi bişii vardır. ama prensesimiz sanki sap sap yaşıyormuş, kimseleri tanımıyormuş, kendi ayaklarının üstünde duruyormuş gibi havalara bürünür. (bkz: çaktırma pampa)
    * yaşadığı steril ortamda, yine prens gibi yetiştirilmiş bir erkekle tanışır ve evlenir. (ya da arkadaş vasıtası, aile çevresi ayaklarına bildiğin modern görücü usulü tanıştırılır, evlendirilir)
    * çocuk da yapar kariyer de... ama arada çocuklarını yetiştirmek için uzun molalar verir.
    * yeni prensler ve prensesler yetiştirir.
    vatana millete hayırlı olsun...

  • türkiye'nin bu seçimlerdeki en büyük kazancıdır.

    siyasetimiz, hiçbir makamı bir insanın burnunun kanamasına değişmem diyebilecek tertemiz bir karakter kazanmıştır. kendisine siyasi kariyerinde başarılar diliyorum.

    ethem'in vurulduğu yere katili öven ve cesaretlendiren melih gökçek bir tarafta, bu adam bir tarafta.

    kimse melih gökçek için milli iradenin seçimi falan demesin. bu tedhişle sindirilip efsunlanan ve iradesine milli denilen kitlenin seçimidir.

  • en küçük dayım üniversiteyi bizde kalarak okumuştu. hayatımın bütününün şekillenmesine etki eden çok güzel bir dört yıldı. mesleğe ilk atandığından evlenene kadar da bizde kalmıştı. öğretmenliğe atandıktan sonra aldığı ilk maaşla da eve yaş pasta alıp gelmişti. bizim ev için olağanüstü bir gündü. çünkü evimize ilk yaş pasta o gün girmişti. hem de damla çikolatalı. sevinçten havalara uçtuğumu hatırlıyorum. sonra yer sofrasına oturup o mutlu anı bekliyorduk. yaş pastanın dilimlenip tabağımıza koyulması gerektiğini de o gün öğrenmiştim. yıllar geçti. mesleğim gereği taşınmak zorunda kaldığım şehirde, bu sefer en büyük dayımın yanında kalmaya başlamıştım. ilk maaşımın yatacağı günü sabırsızlıkla beklemiştim. o ilk maaşla ne alacağımı aslında çok iyi biliyordum. işten çıktım, heyecanla pastaneye gidip yaş pasta aldım. hem de damla çikolatalı. maaşımla yaptığım ilk icraat bu oldu. insanlık için küçük ama benim için çok büyük bir şeydi.

  • bir başlığa entry yazasım geldiğinde aklımdan geçen kelimeleri mutlaka "başlık içinde ara" tır önceden yazan olmuşsa şukelamı veririm. bazen bir de bakıyorum ki aklımdan geçenler teee 2005'te yazılmış ve üstelik ben yazmışım. 3000'e yakın entry'mi tek tek hatırlayamayacak kadar yaşlandığıma mı üzülsem bilemedim. bunca yıl içinde fikirlerimin hiç değişmemiş olmasına üzülsem mi sevinsem mi onu da bilemedim. bilmiş bi insan değilimdir zaten.