ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
derin futbol
-
rasim ozan kütahyalı'nın en başarılı programı oluyor.
ahmet çakar:
peruk takan erkekten rahatsızım.
rasim ozan:
oooooooooooooooooooooooo...derhal erol evgin'den özür dile ahmet çakaaaaaar!
-----konu değişir, zaman geçer--------
abdülkerim durmaz:
ben turabi'yi sevmiyorum. oldum olası kısa boylu adamı sevmem.
rasim ozan:
oooooooooooooooooooo...derhal okan bayülgen'den özür dile abdülkeriiiiiiim!
öbür dünyaya gittim erdoğan'a oy verin dediler
-
allahın bile yanında istemeyip dünyaya geri gönderdiği rizeli açıklaması.
yazarların bir aylık euro kazancı
-
tam hesaplıyorum, bir iki euro daha düşüyor.
oy istemeye giden ak partili ablaların yediği ayar
-
yavuz "hırsız" modunda gerçekleşmiştir. utanmadan "at gözlüğu" diyor süprerzekalı ablam.
af edersiniz ama bu ülkede insanlara "at gözlüğünüzü çıkarın" diyecek en son insanlardır akp'liler.
yiğit özgür
-
(bir derslik. kara tahtada "i didn't do that" yazısı var.)
- tekrarlayın ismail bey. ay didınt du det...
- ay dudınt di dört...
- of ismail bey off!.. ingilizce öğrenmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz?!
- ya istemiyorum ya..
- e ne işin var burda?
- çöbü almaya gelmiştim...
- söylesene be adam!!
- ay dodınt de do...
- onu değil be!! neden geldiğini!!!
- çöbü almaya!!!
arkadaşa borç para vermek
-
insanoğlu bununla ciddi ciddi sınanıyor demek ki. derler ya hani, ya arkadaşını kaybedersin ya paranı. bazen ikisini de kaybediyorsun da hangisine üzüleceğini bilemiyorsun. ben borç isteyenlere: "valla bozuk yok abi üstümde." diyorum da, babam bu konuda hayır diyemiyor. kendisi kefalet konusunda da bir numara olup hali hazırda bir arkadaşının kredi borcunu da üstlenmiş aşmış bir şahsiyettir. efendim, benim bu babam yine bi gün bir arkadaşına borç verdi. yıllar geçti, adam ödemedi. geçen gün "yea bi mustafa amca vardı, ne oldu ona?" diye sorunca ben, babam sitem etti, arayıp sormuyor, telefonlara çıkmıyor, düğünümüze bile gelmedi, artık sevmeyeceğim, dedi. üzüldüm. çok iyilerdi.
neden sonra bikaç gün önce, bi telefon gelmiş, mustafa amca babamı aramış. ankara'daymış. kalbinden ameliyat olacakmış. acaba helallik mi istiyor, dedim, şomağızlı dediler, her ameliyat olan ölüyor mu? bilmem. ölmüyor mu? babama sen nasılsın demiş, benden bir isteğin var mı demiş. babam da, canının sağlığı demiş. konseptten ayrılmamış. dur demiş hatta, hastaneye geleyim, göreyim seni bir. ayy canım ya son kez bi görmek istedi demek arkadaşını dedim, şomağızlı dediler, niye son olsun? bilmem. neden olmasın? annem, hastaneye gitmek üzere hazırlanan babamı, işte sen böylesin, çok iyisin, herkesin her şeyine koşuyorsun, saf mısın nesin diye inceden inceye doldururken; benim yüce gönüllü babam, hasta yatağındaki bunca yıllık arkadaşını müdafaa için şunları söylemiş: "gideyim ya, belki parayı verir."
ben hızır'ım diyerek tıp öğrencisini dolandırmak
-
sonra bu adam mezun olacak, hastaların gözünün içine baktığı bir kişi olacak öyle mi? kaydırma yaparak okulu kazanan biri olduğunu düşünmek istiyorum...
5 yılda 270 makale yazan akademisyen
-
felixis'in biraz daha kurcalamasi halinde bir kac saate kalmaz ilkokul diplomasini yirtar kendisi. güleyim mi aglayayim mi sasirdim valla.
28. kata çıkan sivrisinek
-
oraya kadar geldiyse bırakın 2 damla kan emsin aq
wuhan virüsünün hala türkiye'ye gelmemiş olması
-
muhtemelen enfekte birisi geldi , acilde parolü takıp reçeteye de augmentin yazıp evine yolladılar.