hesabın var mı? giriş yap

  • bugun ntv de belgeseline denk gelmemle birlikte tanıdığım kanadalı kahraman. herkes hikayesinden bir ders çıkartabilir..

    http://upload.wikimedia.org/…foxtoronto19800712.jpg

    üst tarafta ki fotoğrafta can çekişir gibi koşan bir insan görüyorsunuz ama bu insan koşarken cidden can çekişiyor! inanılmaz boyun ve göğüs ağrılarından dolayı sağlığında bir sorun olduğunun farkına vardığında bile maratonuna ara vermemiş, hatta ciddi bir sorununun olduğu anlaşılacağı için doktora dahi gitmeyi reddetmiştir..en son gün 33 kilometre koşup karavanına yığılmıştır. yapılan doktor kontrollerinde kanserinin tüm vücuduna yayıldığı, akciğerinin sol ve sağ loblarında yumruk büyüklüğünde tümörler olduğu tespit edilmiştir. aynı yıl ölmüştür zaten ve ölümünden 31 yıl sonra bana bu entriyi yazdırmıştır. işte ölümsüz olabilmek böyle bir şeydir.

  • sanırım hala alışamamışım basketbolu bıraktığına. baya sarsıcı oldu onun da 40 yaşını devirip basketbolu bıraktığını kabullenmek ve paralelinde 30'uma daha da yaklaştığımı farketmek.

    çok fazla euroleague izlemedim çocukken. sanırım ibrahim kutluay'ın pana ile bişeyler yaptıkları ve daha eskilerden koraç kupası zaferleri hariç 2000'li yıllara ve 90'ların sonlarına dair hatırladığım tek şey ginobili'nin virtus bologna ile şampiyon olması ve mvp alması. babam demişti bak bu eleman çok acayip oyuncu, izle bunu sen seversin diye. babamın böyle oyuncuları çok erken ve çok garip bir şekilde keşfetme huyu vardır. canımsın baba.

    sonra draft edildiğinden bile haberim yokken 2002'de bizim 12 dev adamın gazıyla indianapolis'teki dünya şampiyonasını takip ettiğim zamanlarda hayran bırakmıştı, peder bey sağolsun. turnuvada diğer hayran bırakan oyuncu ise pero camerondu.

    onu hafızamda hep 2005 finallerindeki uzun saçlı ve savruk ama bir o kadar da tahmin edilemez oyunu ile hatırlayacağım sanırım. all star seçildikten sonra bile takım başarısı için bench'ten gelmeyi kabul etmesi, o zaman farkına varamadığım bir alçakgönüllülükmüş. evet duygusallaşıyorum.

    sahadaki en winner oyuncu muydu? belki değil. ama ondan daha winner 5 tane daha oyuncu sayamam. estetikliği, oyun görüşü, herkesin de bildiği üzere icat edip beynimize kazıdığı eurostep'i, gerçek anlamda no-look pas verebilen birkaç oyuncudan biri olması falan ve daha bir ton şey cidden en en sevdiğim oyunculardan biri olmasını sağladı.

    basketbolda istatistik anlamında çok şey hatırlarım, dediğim gibi çöp hafızam gereksiz şeylerle dolu. ama ginobili söz konusu olduğunda bir adet bile istatistik hatırlamıyorum, belki nba sahasında avladığı yarasa sayısı 1'dir o gelir aklıma.*

    ama 2013 finallerinde son çeyreklerde inanılmaz top kaybı yapıp seriyi miami'ye kaybettikten sonra 2 gün boyunca kimseyle konuşmayıp ağlamasını okuduğumu hatırlıyorum. link falan yok. ya da bir sonraki sene chris bosh'a yine finallerde yaptığı eziyet. ya da 2011 batı finalinde uzatmada raja bell'in üzerine giderek attığı saçma sapan floater. ya da 39 yaşında mvp tartışmasında adı geçen james harden'ın playoff son topunda şutunu bloklaması. daha zorlasam sürüyle çıkar herhalde.

    basketbolu bana en çok sevdiren oyunculardandır kendisi. seveni de olur, sevmeyeni de elbet. ancak kimse onun bu oyunu yüreğiyle oynadığını inkar edemez herhalde. manu her şapkadan tavşan çıkardığında kevin harlan'ın "oh manu mama!" diye bağırmasını çok özleyeceğim. hayır ağlamıyorum.

    eyvallah hocam. her şey için teşekkürler.

  • epeydir bu kadar sağlam bir rezalet başlığı okumamıştım.

    iddiaya göre
    bir kişiye birden fazla kişinin saldırması var.
    beraber gelinen kadınların da tartaklanması var.
    öldürmeye teşebbüs var.

  • --- spoiler ---

    rickon'un zik zak çizerek koşmayı akıl edemediği bölüm olmuştur. zaten normal şartlar altında da bu akılla pek fazla yaşamazdı.

    --- spoiler ---

  • gerçekten korkunç ifade.

    tüm aile ele ele verip kızı ateşin içine atmışlar, hepsinin tutuklanması lazım

  • almanya'da kazandığı her kuruşla buralarda ev alıp, orada tüm yardımları kullananları, tr'de 3-4 tane evi olup kira yardımını tekrar alabilmek için almanya seçimlerinde sosyal demokratlara oy verip türkiye'nin durumu mevzu bahis olunca ak partiyi övenleri ve göç etmese vasıfsızlıklarıyla en fazla 3bin lira ile sefil bir yaşam sürecekken almanya sayesinde tüm ailesini kurtarıp o mercedes senin bu audi benim dolaşanları ve tüm bunlara rağmen utanmadan almanya'yı avrupa'yı küçümseyip küfredenleri üzmüş karardır.

    desteklediğim kampanyadır.

  • web sayfasinda "harem kalkis saati" ve "üsküdar kalkis saati" tablosu da var, ama saatler henüz konmamis. öyle tek basina yürümek yok yani, dag başi mi lan burasi!! 15-20 kisi toplanacak, saati geldiginde hep beraber yürünecek.

    (bkz: metrofoot)

  • öyle ya da böyle, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama çocuklar duymasın dizisi gerek rating, gerekse uzun süreli olması bakımından türk televizyonculuk tarihinde önemli bir yere sahip. (bakınız burası önemli, burada dizinin kalitesini tartışmıyoruz.)

    peki zamanında tekrarları bile rating listelerinde üst sıralarda yer alan bu dizinin aslında bizlerin hatta anne babalarımızın bile çocukluğunda yer alan taşdevri (bkz: taşdevri) (bkz: flintstones) çizgi dizisinden epey esinlenildiğini iddia etsem…

    haluk = fred çakmaktaş

    meltem = wilma çakmaktaş

    selami = barney moloztaş

    gönül = betty moloztaş

    havuç = bambam

    duygu = çakıl çakmaktaş

    çizgi dizide de fred (haluk) kaba saba iken barney (selami) light erkek.

    fred (haluk) ve barney (selami) aynı iş yerinde çalışıyorlar.

    barney (selami) ve betty (gönül)'ün de çocukları olmuyor.

    wilma (meltem) tüm maçoluğuna rağmen fred'in tırstığı karısı.

    fred (haluk) ve barney (selami)'nin patronu bay slate (bkz: bay slate) de tıpkı fıs fıs ismail (bkz: fıs fıs ismail) gibi sürekli başlarının birlikte belaya girdiği ama bölüm sonunda sorunu tatlıya bağladıkları bir karakter.

    daha yazamadığım ve irdelenirse çıkacak pek çok benzerlik sebebiyle tekrar iddia ediyorum ki, çocuklar duymasın taşdevri'nden araklanmıştır.

  • bu güne kadar nedensizce hep antipatiyle yaklaştığım insan. ancak gezi olaylarıyla ilgili, dolmabahçe yakınlarından*.kendi facebook adresinden şöyle bir yazı paylaşmış;

    insanın ağırına gidiyor lan! gencecik, tertemiz, taptaze çocukların üzerine gazı acımadan boca ediyorlar. iblisler!!!. zerre vicdanı olmayan bir faşist sürüsü, genç olana, güzel olana, aydınlık olana karşı biriktirdiği bütün ezikliğini vandalca, pervasızca, gaddarca kusuyor kusuyor kusuyor.... pırıl pırıl çocukların birbirine bir tutunuşu, bir dayanışması, gazın ızdırabına zerafetle bir katlanışı var içiniz parçalanır arkadaşlar. gaz gerçek bir kabus. onu tadan oraya değil evladını düşmanını salmaz. önce solunumunuz kavruluyor sonra böcekler gibi aşağılanmış hissediyorsunuz kendinizi. sinirinden ağlayanları görmelisiniz. boyunlar bükük gururlar kırık hüzünlü bir öfkeyle burkulmuş büyük acıyı görmelisiniz. sonra derinlerden bir çığlık: "oomuuzoomuuza".... böyle başlıyor direnişin şakıması... kıpırdanmaya başlıyor umut. geçti geçti diyorsunuz birkaç dakika birkaç sloganla... " faşiiizme kaarşı..." sonra annesini arayanlar... sevgilsine sarılanlar... arkadaşına yaslananlar... ve sonra tekrar başlıyor herşey. pat pat paaat pata pata pata ta ta ta!!!...oradan oraya koşturuyor ürkek kediler gibi ülkenin aydınlık geleceği... imdaaaaaaat diye haykırasınız geliyor, yediremiyorsunuz... lanet olsun ki katlana katlana büyüyorsunuz oracıkta, birkaç dakika içinde.... aaahhhhhh!!!
    faşizme karşı ne yapılabilir arkadşlar? allah aşkına ne yapılabilir? birşey yapmak lazım, bişey... birşey...
    bu halkı uyandıralım en azından ne olur... ne olur! ne olur!!
    bu halkı uyutan, yalancı , sahtekar, işbirlikçi medyayı asla affetmeyelim! gözünü seveyim affetmeyelim bu aşağılık kelekçileri.
    asla asla asla!!!!

    tanım: gezi olaylarını gitmeyenler/gidemeenlere betimleyen çizer.

  • dünyanın çekilir hale gelmesine neden olan insanlardan yalnızca biridir. köpeği öldüren o pezevenk ise, bu adamın tırnağındaki kir kadar bile değerli değildir.