ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şişli'de uber sürücüsüne saldıran taksici
-
bu saldırıları durdurmanın tek yolu taksi plakasının iptalidir. yövmiyeci şoför bile korkudan kıpırdamaz.
g3 (piyade tüfeği)
-
7.62mm çapında, 102 santim boyunda, şarjörle beslenen ve hava ile soğuyan, barut gazının geri tepmesi, irca yayının ileri itmesiyle yarı otomatik veya otomatik olarak atış yapabilen piyadenin temel muharebe silahıdır.
edit: bu tanımda geçen irca kelimesinin yanlış, doğru kullanımının ise icra olduğu yönünde birçok mesaj aldım. irca “ rücu etmek, döndürmek, çevirmek, yerine geri getirmek” manasına gelen arapça kökenli bir sözcüktür. burada da bahsimize konu olan yayın tam olarak bu görevi ifa etmesinden mütevellit doğru kullanımı tabii olarak icra değil ircadır.
kürdistan'ın istanbul'da tc'ye döşediği boru
-
diyarbakırdan istanbula boru döşemek senin neyine, önce elektrik faturanı öde ayı.
pelkas'ın profil fotoğrafını atatürk yapmaması
-
normal olan.adam yunan amk. sen ingiltere'de oynayan türk olsan churchill'i yapar mısın
bir insanın zeki olduğunu anlama yöntemleri
-
mulholland çıkmazı'nı izletin, filmi anladım diyorsa zeki falan değildir, yalancı ibnenin biridir olsa olsa. anlamadım diyorsa yine zeki değildir ama herif dürüst lan en azından.
sevgilisiz yaşayabilen insan
-
sevgiliyi ihtiyaç olarak görmeyen, gerçekten kendisini tamamlamış ve kendisiyle mutlu olabilen, illede hayatımda biri olsun değer verilmek istiyorum deyip yeri geldiğinde sanki herkes onu yaşatmak için varmış bencilliğine girmeyen insandır.
6 mart 2016 bimeks'in beni fakir ilan etmesi
-
istanbul yenibosna'daki bimeks'te piskopat bir hanım kızımızın bana ima ettiği sinir bozucu olay.
26/02/2016 günü saat 13:13'de "71" tl ödeyerek bimeks'ten "addison" marka laptop çantası satın aldım.
26/02/2016- 05/03/2016 tarihleri arasında almış olduğum çantayı sadece 2 kere kullandım.
bu kullanımlarda askısının çıkmasında dolayı içerisinde laptopum varken 3 kere çantanın yerlerde sürünmesini izledim.
birde üstüne fermuarının bozulması eklenince soluğu yenibosna bimeks'te aldım.
ürünün sıkıntılarını, bana verdiği zararı anlattım ve değişim istediğimi söyledim.
şubedeki bayan arkadaş, değişim gibi bir hakkımın olmadığını, ürünü "teknik servise" göndericeklerini söyledi.
teknik servis ne alaka ürünü neden değiştirmiyormusunuz diye sorduğumda hanım kızımız, süper bir açıklama ile konuya açıklık getirdi.
-beyfendi ürünü değiştirememizin sebebi, getirdiğiniz ürünün sıkıntılı olmasıdır.
beynim henüz teknik servis olayını kabullenemezken hanım kızımızın verdiği bu cevap ile iyice dumur oldum. kendisine, ürün sıkıntılı olduğu için değişime geldiğimi tekrardan hatırlattım.
hanım kızımız ona verdiğim cevabı beğenmemiş olacak ki,
-siz ürünü buradan böylemi aldınız? neden denemeden aldınız? diyerek 2. aydınlatıcı cümleyi kurdu.
hanım kızımıza,
-tam olarak ürünü alırken ne yapmam gerekiyordu, laptop ile buraya gelip, laptopu çantanın içine koyup, acaba askısı kopacak mı diye firmanın içinde dolaşıp durmam mı gerekiyordu? diye sorduğumda bana 3. aydınlatıcı cümleyi kurdu.
-beyfendi bu ürünü alarak hata yapmışsınız, 71 tl lik ürün yerine daha pahalı bir ürün alsaydınız herhangi bir sıkıntı yaşamazdınız. pahalı ürünlerde sorunlar az yaşanır. dedi ve 4. aydınlatıcı cümleyi yapıştırıverdi.
-ben herzaman bir ürün alırken en kalitelisini alırım.
hanım kızımızı durdurabilene aşk olsun, her zaman kalitesi ürünler aldığını kanıtlamak için 5. aydınlatıcı hareketini yaparak bana ıphone s6 telefonu gösterdi. böyle altın renkli alacalı bulacalı bişey.
sonra başladı hayatının her anlamında kaliteye önem verdiğini ve benimde kaliteye önem vermem gerektiğini, 71 tl'lik bir ürün alırsam bu tarz şeylerin yaşanacağını durmadan belirtti.
ağzından çıkan her 3 cümleden 2'si benim ucuz ürün aldığım üzerine kuruluydu.
olayın şoku ve şaşkınlığı içerisinde hanım kızımıza, benimle dalga geçip geçmediğini sordum.
hanım kızımız bana, kendisinin de emir kulu olduğunu kendisine ne söylenirse onu yaptığı söyledi.
yani tüm bu saçmalığı bana kendi hür iradesi ile yaşatmadığını bizzat firmanın doğrultusunda beni aşağıladığını söylemiş oldu.ve ağzından 6. aydınlatıcı cümle çıktı.
biz dandik ürün satabiliriz, ama siz almak zorunda değilsiniz. dedi
sonra çantamı "teknik servise" göndermek için gerekli işlemleri yaptığı söyledi. ismini sorduğumda, beni şikayet edecekseniz adımı bir kağıda yazıp verebilirim dedi.
hanım kızımızın ciddi sorunları olduğunu düşünerek oradan ayrıldım. tam olarak nasıl bir şikayet polikası yürüteceğime karar verme aşamasındayım.
cool hastalıklar
-
tendon zedelenmesi (bkz: http://galeri12.uludagsozluk.com/…ıkları_603260.jpg adresinden görsel.)
geceleyin kendilerini kaybeden iett şoförleri
-
körüklü otobüsle saatte 90 km hızla gidebilmenizi sağlayan şoförler. arkaya oturduğunuzda yerçekimsiz ortam misali otobüsün her yerine değmenize olanak veren ayrıca dönüşlerde arkadaki pencerelerden kendisine selam verebilmenizi sağlayan insanlar.
(bkz: boş bakınız alınır)
büyük londra yangını
-
1665 yılının sıcak yaz günlerinde hızla yayılan vebaya yaklaşık 100 bin insanı kurban veren londra 1666 senesinde de büyük bir yangınla sarsılarak ikinci darbeyi yedi. veba kentin insan potansiyelini harcarken bu büyük yangın da kentin alt yapısını yerle bir etti.
1666 ağustos ve eylül ayları londra için kavurucu sıcakların yaşandığı aylardı. fırıncı thomas farriner 2 eylül 1666 pazar gecesi bir fırıncının yapmayacağı bir hata yaptı ve fırınını ocaktaki ateşin tam söndüğüne emin olmadan kapattı. fırında başlayan alevler sıkışın nizam ahşap evlere sıçradı ve sıcak havanın verdiği destekle tüm ahşap evleri yutmaya başladı. kuvvetli gece rüzgarları neticesinde yangın yayılabildiği kadar yayıldı. londra'da hazır bulunan itfaiye birliğinin gücü yangını kontrol altına almaya yetmedi elbette.
pazar günü yangının söndürülebileceğine dair umut kalmayınca herkes canının ve malının derdine düştü. yangın pazartesi günü kentin banker ve borsacılarının olduğu kısımları sardı sağolsun thames nehri yangının güneye yayılmasını engelledi. salı günü de aziz paul katedrali alevlere teslim oldu. londralılar kalın taş duvarlara sahip bu yapının tanrı tarafından korunacağını düşünseler de şöyle bir tesadüf vardı: katedralde o sıralar restorasyon çalışması vardı ve bina tahta iskelelerle çevriliydi. ayrıca pek çok kitapçı sözde güvenli diye kitaplarını katedral mahzenine doldurmuştu. dışardan iskeleler içerden kitaplar tutuşunca katedral de sahneden silindi.
yangın çarşamba günü kontrol altına alındı ama dört günde yapacağını yapmıştı zaten. yangında 13 binden fazla ev zarar gördü, on binlerce insan evsiz kaldı. ölü sayısı belirsizdi. bunda tutulmayan kayıtların etkisi vardı. yangından ders çıkaran yeni londra belediyesi yapı malzemesi olarak ahşabı terk ederek taşa yöneldi. tanrının koruyamadığı yanan katedral de insanlar tarafından yeniden inşa edildi elbette.
28 aralık 2014 torku konyaspor beşiktaş maçı
-
çok ilginç bir maç. niye diye soracak olursanız şöyle ki:
konyaspor geçen hafta gençlerbirliği'nden 5 yedi, ondan önceki hafta da galatasaray'dan 5 yedi.
gençlerbirliği ile galatasaray bu hafta karşılaştı. 1-1 bitti.
haftaya beşiktaş-galatasaray ve ondan hemen sonraki hafta da gençlerbirliği-beşiktaş maçları var. kısaca öyle işte. hep bunlar birbiri ile oynuyor gibi.
entrylerimin sonlarını getiremiyorum :(
tripofobi
-
bende de olan fobi ama biraz daha farklı bir şekilde. benim fobim biraz daha sık ve boyut olarak az sonra linkini vereceğim fotoğraftan daha küçük olan deliklere, pütürlere, çıkıntılara falan karşı. örneğinşu fotoğraf bende çok da büyük bir iğrenme yaratmıyorken şu fotoğraflar (ki bu dertten muzdaripseniz kesin açmayın derim)
--- spoiler ---
http://1.bp.blogspot.com/…g/s1600/ozdaglar (20).jpg
http://30.media.tumblr.com/…ycst0t1qa0gc0o1_400.jpg
http://trypophobia.net/…10/trypophobia_picture6.jpg
http://cfile23.uf.tistory.com/…5b1c374ef80ede1b90be
http://3.bp.blogspot.com/…mozpcphcy/s1600/trip3.jpg
--- spoiler ---
beni çileden çıkartıyor, tüylerimi diken diken ediyor, huzursuzlaştırıyor. aman allah düşman başına vermesin bu fobiyi.