ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dilara gönder
-
fbtv güzeli. müzik box isimli bir klip programı sunardı bir ara*
5 yıl sonra gelen edit: kendisi artık yeteri kadar meşur olduğundan foto linki vermeye gerek yok. endamını her gün ntvspor'da görebilirsiniz. kaldı ki google ve yandex bir tık ötede. (ne dilara gönder miş arkadaş 5 kişi mesaj attı "foto ölmüş" diye. biri ssg.)
merve'me hikayeler
-
(bkz: özelse biz çıkalım)
alman polisinin türk aileyi sınır dışı etmesi
-
cennet vatana hoş geldiniz aslanlar. hayat 2.0 yükleniyor, bu versiyonda başarılı olabilecek misiniz bakalım
ortaokul ve liselere kodlama dersi getirilmesi
-
bir bilişim öğretmeni arkadaşımın anlattığına göre okullarda ciddi hareketlenmelere sebebiyet veren durum. fizik ve kimya başta olmak üzere bir çok branştan öğretmen neden bu dersi biz vermiyoruz da bilişim öğretmenleri veriyor diye söylenmeye şimdiden başlanmışlar. sonradan kodlamanın optik kağıtları işaretleme olayı değil de programlama olduğunu öğrenince geri adım atmışlar.
çocuk ölü doğdu beyler. dağılın.
şevket çoruh
-
adam maddi manevi kendini tiyatroya adamış, muhalifliğini korkmadan sergileyebiliyor ve halkın büyük bir kısmı tarafından seviliyorken kavuğu hak etmediğini düşünmek haksızlık olur.
tiyatronun yeni kavuklusuna merhaba diyoruz.
bonus: kavuğun münir özkul’dan ferhan şensoy’a geçişi ve sonrasında yaşananlar izlemenizi tavsiye ederim.
28 aralık 2020 türkiye'nin tek tip maaşa geçmesi
-
doğru bir tespittir. yeni başlayan bir mühendis 2750 lira maaşla başlıyordu. aynı şantiyede, ilkokul mezunu vasıfsız bekçinin maaşı 2825 lira oldu.
mühendisin okuduğu onca okulu falan boşver, attığı imza ile aldığı sorumluluk bile yeter. şimdi, ilkokul mezunu vasıfsız bir işçinin, bu mühendisle aynı ücreti alması haktan reva mı?
erdoğan'a sırtını dönen ığdırlı kadınlar
-
tayyip'in edebini aşacak kadar ne hareket yaptıklarını merak ettiğim kadınlardır. gerçekten merak edilesi bir hareket yapmış olmalılar.
muğla'daki doktorların başka şehre tayin istemesi
-
hangi şehir olursa olsun, memurların ev kiralayamadığı tek bir zaman dilimi hatırlamıyorum. hatta ev/barınma sorunu yaşanan bir dönem hiç hatırlamıyorum. ama son bir senedir, ev sahibi / kiracı kavgaları, ev bulamama sorunları her gün haberlerde var...
heralde orta çağda bile yaşanmamıştır böyle sorunlar. hayır o zaman barınma sorunu yaşayan bir şekilde gidip yokluğun ortasına evini yapıp yaşayabilirdi. şimdi onu da yapamıyorsun.
kadın erkek arkadaşlığı
-
varlığına inandığım arkadaşlıktır. özellikle çocukluğa dayanan bir geçmiş varsa, zamanla kardeş kıvamına bile gelebiliyorsunuz.
1 şubat 2022 ukrayna parlamentosu fotoğrafı
-
umarım bizim bayrak yoktur diye açtım ama nafile..tuzumuz elimizde koşmamamız mümkün değil tabi.
t: enteresan bir fotoğraftır.
ortanın sağı + hafif anaç + lisans mezunu kız
-
(bkz: meral akşener)*
manav olma arzusu
-
ilk yazılımcılarda gördüm bunu. ben de geyiğini yapmışımdır kesin. "abi bırakıcam bu işleri manav olucam". "abi gidicem ege kıyısında domates yetiştiricem" şeklinde.
isyanın sebebi belli: bir meslek zihinsel olarak çok yoruyorsa zihinsel yorgunluğu olmayan meslek stereotiplerinden birini seçip onu arzuluyoruz.
halbuki manava gidip bunu desen seni patlıcanla hıyarla döver. millet manavlığı bir tezgaha döşenmiş sebze meyveyi belli fiyattan satma işlemi zannediyor. keza domates yetiştirmeyi de "domates ekmek ve çıkan domatesleri toplamak" olarak. bunlar fiziksel efor gerektiren şeyler zannediyor. mesela domatesler niye çıkmadı, haşerat niye dadandı, niye mahsül kırıldı bunlar düşünce gerektirmiyor zannediyor.
manav için de öyle. en başta sattığın ürün "perishable good" yani sonsuza kadar saklayabildiğin bir şey değil. hızlıca elinden çıkarmak zorundasın. ona göre ideal fiyat aralığı tutturman gerekiyor karlılık için. stok ve halden toplu alımlar için de doğru planlama yapman gerekiyor. bu başlı başına endüstri mühendisliği alanına giren bir optimizasyon konusu. dükkanı kaçtan kaça açık tutacağın, ne zaman başını bırakabileceğin, çırak tutacaksan onun sigortası bile derdin oluyor.
onun haricinde manavlığı dışsal faktörler hiç yokmuş gibi hayal ediyorsun. mesela mahallenin polisi gelip iki salatalık tırtıklayınca parasını alamıyorsun. sıkıysa iste. çocuklar çilek aşırınca, ev sahibi kirayı tam gününde isteyince hesapların birbirine giriyor. buzdolabının elektriği gidiyor, dükkanı su basıyor. vitrin camını top kırıyor. fare dadanıyor. ilaçlaman gerekiyor. veresiye defterleri kabarıyor. bu sefer yanlışlıkla sebzeye sıktığın ilaçtan müşteri zehirleniyor. bir de sonunda yan sokağa migros gelmesin mi? hadi şimdi koca zincirin planlama ve işletme kabiliyetiyle tek başına mücadele et sıkıysa.
sonra kan ter içinde uyanıyorsun: "oh lan ne güzel kod yazıyorum, derliyorum, tek derdim bu".
mesleklerimizin kıymetini bilelim.