hesabın var mı? giriş yap

  • bu tür mekanlarda içeri girdiğiniz an da mekan yetkilisinin sizden alacağı ücret az çok bellidir. siz belki farkında değilsinizdir ama bir çift göz sizi takiptedir orada. yani içeride öyle bir içki alıp kafanıza göre gecenin geç saatlerine kadar kolay kolay takılamazsınız. onun için de mekanlar var ama bu mekanlar öyle mekanlar değil. yani bu elemanlar içeri 10-15 kişi girip bir masaya oturduysa oranın yetkilisi ben bunlardan 80-90 bin lira alırım demiştir baktı bunlar kadınları beğendi masaya falan çağırdı kadınlara içki falan söyledi adisyon da 284 bin lira olmuş işte.

  • uzun süren, verdiğiniz emek sonucunda başarılı olma ihtimalinizin çok da yüksek olmadığı zor bir eylem.

    plak/vinyl record, pvc* ile aynı atadan geliyor.
    bir parça güneşin altında unuttuysanız, yüzey de eğriyse hemencecik yamulur. kargo şirketinde, sıcak bir havada minicik basınca maruz kalsa eğrilir. o eğri haliyle hemen "müdahale edeyim" derseniz, kırılır. oldu da sıcacık çayınızdan bir damla geliverdi üzerine, hatta damla ne ki? buharına biraz olsun maruz kaldı; yamuluverir hemencecik. 180 gramlıkların ısıya ve basınca biraz daha dayanıklı olduklarını söylemek gerek*, ancak 1965'teki son baskısının ardından out of print olmuş bir plağın düzeltilmesi çılgınca önemli ve bir o kadar da zordur. gelelim yöntemlerinize. epeydir plaklarla uğraşan bir kolleksiyoner olarak size ne yapmanız/ne yapmamanız gerektiğini kendimde aktarmayı deneyeceğim.

    ılık bez ve ütü kombinasyonu kesinlikle yapılmaması gerekenlerin başında gelir. [sun ra plaklarımdan birini bu uğurda feda ettim, neyse ki yedeği vardı.] çünkü ılık bez ne kadar kalın olursa olsun ütünün ısısını olduğu gibi yansıtır ve plağı fazla ısıttığı için plak yamulur. bunun ardından yamulan diğer taraf için de sıcak ütüyü kullanmak aklınıza gelecektir. üzgünüm, bu kez plak her yerinden genleşecek ve tamamen yamulacak.

    saç kurutma makinesi ise -çok yamulmamış, hafif eğri plaklar için- bana kalırsa akıllıca bir tercih. [kurtardığım very rare don cherry & latif khan plağı geliyor aklıma, ah!] genellikle tek yerinden küçük bir yamukluk barındıran plakların o bölgesi alta gelecek şekilde düz bir zemine koyup ardından saç kurutma makinesini çok yaklaştırmadan son devirde tutup diğer yandan özel plak temizleme beziyle ısınmış bölgeye bastırıldığında süper sonuç elde ediyorsunuz. [burada uyarmadan edemeyeceğim, plağı düzeltirken kesinlikle kağıt vs. materyaller kullanmayınız. düzelen kısmın ses kalitesi açısından özel silme bezi ya da çok yumuşak bir havlu kullanmanız oldukça önemlidir.]

    kaynar tencere kullanan arkadaşlara sahibim ve nasıl büyük yanılgı içinde olduklarını gördüm. gül gibi led zeppelin plaklarına acımayan bir arkadaş üç yerinden yamulan plağı düzeltmek için üzerine kaynar tencere koydu ve sonu ilk örnekte olduğu gibi; tamamen genleşip yamulmuş bir plaktı. altını tekrar çiziyorum efendim, çok yüksek ısıyla plak düzelmez, daha çok yamulur/eğrilir. kontrolsüz ısı zarar veriyor.

    iki ağırlığın arasına koymak nispeten mantıklı bir yöntem. özellikle ağır yamulan plakların saç kurutma makinesi evresine gelmesine yardımcı oluyor. ancak bunun için öyle 5-6 ansiklopedi vs. yerine çok daha ağır maddeler kullanılması gerekiyor. bbc'deki bir belgeselde 200-300 kg ağırlık kullanılması gerektiğinden söz ediliyordu. benim önerim ise yattığınız yatağın altı. [eh, 92 kiloluk bir genç adam olarak söylüyorum bunu.] hele radyatöre yakınsa birkaç haftada plaktaki yamuk sayısı büyük oranda azalacaktır.

    gelelim en ideal yönteme. yüzde yüze yakın düzelme sağlayan nefis yöntem ise biraz zahmetli elbette. çok kalın ve iri mermer gerekiyor bunun için. "nerede bulunur?" diyecekseniz, daha önce denemiş ve başarılı olmuş biri olarak mezarcılar diyebilirim. henüz kabartılmamış ya da oyulmamış iki ağır mı ağır mezar taşı arasına plağı koymanız ve bunları üstten/alttan radyant ısıtıcıyla bir güzel ısıtıp birkaç saat beklemeniz gerekiyor. daha kolayı da yakıcı güneşi altında ağır iki cam masayı birbiri üzerine koyarken araya plağı koymak ve camın geçirdiği güneş ışınlarının ısısı ve basınçla plağın düzelmesi için birkaç saat beklemek. sonuç mu? kesinlikle iyi ses kalitesine sahip plaklar!

    başarılar diliyorum.

  • sadece üniversite önlerinde değil de içinde de bekleyenleri vardır. hatta bazılarının üniversite içerisinde odaları bile vardır.

  • içeriği okumadım ama çok da iyi olan olay. bu konudan çok çektim.

    türkiyenin en güzel tatil beldelerinden birinde büyüdüm. biz yaz kış ordayız. ama annemin babamin akrabalarının ve arkadaşlarının aklına gelmemiz ve ziyaretimize gelmek istemeleri nedense hep haziran ağustos arası oluyor.

    bi kere evde belki 17 kişi filandik. herkes bedava tatil yapmaya gelmis. senelerdir görmediğimiz babamın kuzeni ve is ortağı, ve adamın kızları filan bile bizde. balkonda yatıyoruz biz kendi evimizde filan. hadi o zaman çocuğum da. simdi olsa ne yaparım bilmiyorum. aslında biliyorum, kovalarım hepsini. zavallı annemin yaz tatilleri millete hizmetle gecti ya.

    dahası var, babam kaza geçirmiş hastanede yatarken "telâşlanıp " gelen kardeşleri gelirken mayo ve havlularını unutmamışlardı. ben de össye hazırlanıyorum, eve uğramıyorum doğru düzgün. bi de giderlerken laf yemiştim yeterince hizmet etmediğim için.

    geçen senelerden birinde biseyleri bahane edip yine bedava tatil yapmaya çalışan baska bir kuzenimi, çok yorgun oldugumuzu ve ailecek olmak istedigimizi söyleyerek reddettim. en son orası benim dayımın evi diye bagriniyordu. (dayısı babam oluyor).

    büyüdükçe hepsinin ayağını kestim böyle böyle. babam da beni bahane edip önlerini kesmeye başladı sağ olsun.

    kahrolsun misafirlik. daha doğrusu gelenekler adı altına beles tatilcilik.

  • çok imrendiğim insan.

    yaşım inşallah doğacak çocuklarımın büyüdüklerini görmeye yeterse mutlu bir şekilde, huzurlu yuvamda yapmayı o kadar çok istiyorum ki anlatamam.

    düşünsenize... bodrum'da sıcak bir yaz akşamı, denizden gelinmiş hafif yorgunluk var hanımla bahçede koltukta keyifli keyifli oturuyoruz. çocuklardan oğlan olan mangalı almış eline yakmış ızgarayı, kız olan sofranın son rötuşlarını yapıyor. sonrasında oğlanla kız ''yemekler hazır hadi gelin'' demişler. şahane bir deniz manzarası var, rakılar konulmuş, sohbet gani. yaşlılığın da vermiş olduğu ağırlıkla 2. dubleden sonra hafiften kafalar güzelleşmiş bizim çocuklarla hayatı konuşuyoruz. bir insan başka ne ister ki?

    tek sıkıntılı tarafı, çocuklar yemeğin sonlarına doğru kalkacaklarını hissettirecekler o çok can sıkacak. malum bodrum gecelerine akacaklar. inşallah öyle güzel anlaşırım ki onlarla, bu tarz muhabbetlerde hep evde kalmayı yeğlerler.

    yaşlandık ulan, daha çocuklar doğmadan yaşlandık!