hesabın var mı? giriş yap

  • huis clos eserini okurken fark edebileceğiniz durum.

    şu linkte çocuk ve garcin arasında göz kırpmakla ilgili bir konuşma geçer.

    garcin çocuğa şunları söyler:

    --- spoiler ---

    "... un clin d'œil, ça s'appelait. un petit éclair noir, un rideau qui tombe et qui se relève : la coupure est faite. l'œil s'humecte, le monde s'anéantit. vous ne pouvez pas savoir combien c'était rafraichissant. quatre mille repos dans une heure. quatre mille petites évasions.

    --- spoiler ---

    türkçe çevirisi aşağı yukarı şu şekildedir:

    --- spoiler ---

    " göz kırpmak denirdi buna. kısa, karanlık bir an; alçalan ve yükselen, kesinti yapan bir perde. gözler nemlenir ve dünya kaybolur. bunun ne kadar dinlendirici olduğunu bilemezsin. bir saatte dört bin kere dinleniş, dört bin anlık kurtuluş.

    --- spoiler ---

    şimdi dört işlem yapalım.

    her saatte 60 dakika, her dakikada 60 saniye vardır.

    oyunda sartre'ın 'felsefesini' diyaloglar vasıtasıyla vaaz eden garcin isimli arkadaşımız dünyayı görmemenin güzel bir şey olduğunu ve bundandır ki insanların bir saat içinde 4000 defa göz kırptığından bahsediyor.

    eğer 4000 sayısını 60 sayısına bölersek garcin karakterinin iddiasına göre bir insanın dakikada keç kez göz kırptığını buluruz.

    4000/60 = 66.6

    düz hesap 66 diyelim. buna göre bir insan her dakika 66 kez göz kırpar.

    her dakikada 60 saniye olduğuna göre 66 sayısını 60 sayısına bölersek saniye başına göz kırpma sayısını buluruz.

    böylelikle 66/60 = 1.1

    buna da düz 1 desek eserde yazana göre insanlar her saniye göz kırpar.

    eserde bu göz kırpma oranını fark edince normal bir insan dakikada 15 kez göz kırptığı için acaba şaşı insanlar normal insanlardan 4 kat fazla mı göz kırpıyor, yoksa normalden 4 kat fazla göz kırpan insanlar şaşı mı oluyor, yoksa sartre 4 işlem yapmayı mı bilmiyor diye düşünüp araştırma yaptım ama bununla ilgili bir makale bulamadım.

    makale bulamayınca da sartre'ın konuştuğu bir video bulup bir dakika içinde kaç kez göz kırptığını saymaya çalıştım ama çok kıpırdadığı için sinirlenip sadece ilk 30 saniye saydım.

    videoda sartre 3:00 ile 3:30 arasında yanlış saymadıysam 15 kez göz kırpıyor.

    böylelikle sartre dakikada 30 kez, yani saniyede 0.5 kez göz kırpıyor.

    sartre normal bir insandan iki kat fazla göz kırpmasına rağmen yine de saniyede 1 göz kırpma skorunu tutturamıyor.

    savaş karşıtı görüşleri sebebiyle öldürülen gazeteci garcin kitap genelinde sartre'ın kişiliğine, hayatına ve felsefesine yakın bir profil çiziyor.

    sartre bilerek bu karakterin 4000 sayısına inandığını yazdı desek, böyle bir şey yapmasına mantıklı bir gerekçe bulamıyorum.

    sartre'ın yazdığı şeye gerçekten inandığını kabul etmek dışında seçeğim kalmıyor...

    kitaptaki paragrafı incelemek isteyenler için link

  • horoz eti tavuk etinden daha lezzetli ancak görece sert olur. dolayısıyla, pişmek için daha uzun süre ister. yani tüketici tarafından “kart” bulunarak tercih edilmez, bu da üretici için zarar demektir.

    bu nedenle besi çiftliklerinde yumurtadan çıkan civcivler cinsiyetine göre ayrılır ve erkek civcivler kağıt kıyma makinası gibi bir makinada kıyılarak yem olurlar.

    bu uygulama, biz müşterilerin konforu ve gıda endüstrisinin fayda/maliyet politikasının ürünü.

    ancak, yukarıda belirttiğimiz gibi, horoz eti tavuğa göre daha lezzetlidir. fransa ve almanya’da “kapaun” adıyla özel olarak yetiştirilir ve gurmeler için hazırlanır.

    horoz eti anadolu’da da eskiden beri bilinir. horoz çorbası “hasta yemeği” olarak geçer. gerçekten de, doğal ortamda beslenmiş bir horozun eti protein, mineral ve vitamin bakımından zengindir ve oldukça lezzetli olduğu için en iştahsız hastayı bile ayağa kaldırabilir.

    horozun eti tavuğa göre daha kaslı ve koyudur. aroması daha yoğundur. suyu pilavlara ve diğer yemeklere lezzet katar.

    almanya’da erkek civcivlerin doğar doğmaz öldürülmemesi ve kaynak israfının engellenmesi için son dönemde horoz etine özendirici çalışmalar yaygınlaşmaktadır. bazı televizyon aşçılarının da şovlarında horoz etini tercih ettiği görülmektedir.

    ben ise, köy tavuğu satan kasabımdan özel olarak sipariş ediyorum. denemek isteyenler, benzer bir yöntem izleyebilir.

    görece sert olsa da, çorba, söğüş ve et suyu için düdüklü tencerede kolaylıkla pişirilebilir. kırmızı et kalitesindeki but ve bageti ise, basit bir terbiyeden sonra ızgara olarak hazırlanabilir.

    köy tavuğu ve köy horozu, besi tavuğuna göre çok daha lezzetli ve en önemlisi, sağlıklıdır.

  • derneğimizde iki çeşit üye grubu var diyebiliriz.

    cnbc-e e2 eşliğinde uyuyabilen entel kesim ve "ntvspor olsun gerekirse curling olsun" diyerek fransa ligi özetleriyle uyuyabilen grup.

    geçenlerde bir araştırma yaptık, derneğimizin üyelerinin büyük bir kısmının 2. öğretim okumuş ya da nba maçlarını gözleri kapana kapana izleyenlerden oluştuğunu gördük.

    en kısa sürede toplanıp, "flash tv eşliğinde uyuyoruz" zirvesi düzenleme planlarımız var.

    edit: çokça soru aldım, ilginiz için teşekkürler. kısaca derneğimizle ilgili, katiyen aşamadığımız bir kuraldan bahsetmek istiyorum. "ben televizyon karşısında uyuyorum, olur mu?" diye gelen sorular çoğunlukta. cevap, hayır! bu derneğe üye olan ve dernek şartlarına uyan profil, tekrar etmek istiyorum, "neyse ben yatayım artık çok uykum geldi" deyip, televizyonu açan insan profilidir. tv karşısında sızan insan halimizden anlamaz, anlayamaz. tsubasa'nın dripling yaparken elips topa her vurduğunda gelen o dup dup dup sesi, bizim için ninniden ötedir, lütfen bu bilinsin.

  • haber

    video

    düzce ziraat odası başkanıdır. israil'den gelen tohum ve fideleri yerlere saçarak tepki göstererek: "bundan sonra satmayacağız" demiş. peki israil'den tohumların getirten kim süper zekalı arkadaşım? reisin olmasın? yerli tohumu yasaklayan kim?

    bizim insanımız balık hafızalı hakikaten.

  • 7.62mm çapında, 102 santim boyunda, şarjörle beslenen ve hava ile soğuyan, barut gazının geri tepmesi, irca yayının ileri itmesiyle yarı otomatik veya otomatik olarak atış yapabilen piyadenin temel muharebe silahıdır.

    edit: bu tanımda geçen irca kelimesinin yanlış, doğru kullanımının ise icra olduğu yönünde birçok mesaj aldım. irca “ rücu etmek, döndürmek, çevirmek, yerine geri getirmek” manasına gelen arapça kökenli bir sözcüktür. burada da bahsimize konu olan yayın tam olarak bu görevi ifa etmesinden mütevellit doğru kullanımı tabii olarak icra değil ircadır.

  • bizim insanımız taharet musluğuna rağmen nasıl kokuyor?

    hem nasıl kokuyor? öyle kokuyor işte. terler avuçların, kesilir solukların. hem nasıl kokuyor? öyle kokuyor işte.

    debedit: #açıklamabekliyoruz.

  • adam burada sayfalarca yazılanları beş kelime ile özetlemiş,
    bizim türkler mıç mıç kadını erkeği kene gibiler.

  • -akşam namazı kaç rekat?
    -abi bilmiyorum çocuklarım var benim nolur bırakın gideyim.
    -aferim, bilinemez zaten, devam et.

  • umarım yıllar önce show tv' de izlediğim ve aklıma geldikçe hala güldüğüm karadenizli mucidin kendi imkanlarıyla yaptğı helikoptere benzemez.

    efendim, haberimiz yaklaşık 1, 1,5 dakika kadar sürmüştü. haber bülteninin sonuna doğru çıkan gereksiz haberlerden biriydi. habere göre karadenizli mucit, kendi imkanlarıyla helikopter yapmıştı ve haberin bandı girdi;

    orta yaşlı bir adamla röportaj yapan muhabir ve hemen arkalarında da 2 metreye yakın, şekli helikopetere oldukça benzeyen, pervanesi süratle dönen bir araç. röportaj boyunca adamımız küçüklüğünden beri böyle şeylere meraklı olduğunu filan anlattı. peki ilginçlik nerede? ilginçlik haberin son diyaloğunda;

    muhabir: bundan sonraki hedefin nedir?
    mucit: uçanını yapmak.

    işte bunun gibi olmasından korkuyorum.