hesabın var mı? giriş yap

  • yiğit can akkor adlı bir restoran sahibinin aktardığı skandaldır. beyefendi'nin yazdığına göre yemeksepeti hem müşterileri kerizliyor hem de restoranlar adına alenen yalan söylüyormuş.

    yiğit can akkor'un sözlerini aynen aktarayım:

    "sahibi olduğum restoran pazartesi günleri kapalıyken, şu anda yemeksepeti‘nden sipariş verdim. restoran kapalı. ben kadıköy’deyim. sipariş verdim. yemeksepeti “sipariş hazırlanıyor” diyor. hayır hazırlamıyorum.

    “sipariş veren” olarak aradığımızda, restoranla ileşime geçmek için bekletiyoruz diyorlar. evet bekliyoruz, şu anda sıfatımız: müşteri.

    ardından telefonum çalıyor. yemeksepeti beni restoran sahibi olarak bilgi almak adına arıyor. cevaplıyorum ve sistemlerinde restoranın pazartesi günleri kapalı olduğunu, bunun yeni sisteme geçtiklerinden beri beceremediklerini söylüyorum.

    ardından ekliyorum: “lütfen sipariş veren müşteriye sorunun restorandan kaynaklı değil, yemeksepeti’nden kaynaklı olduğu iletin ki, restoranımız bir itibar kaybı yaşamasın” karşıdaki beyefendi, tabii ki böyle söyleneceğini, teknik aksaklık olarak iletileceğini söylüyor.

    ardından müşteri sıfatımda bana geri dönülüyor. açıklama şu: restoran siparişinizi teknik bir sorundan dolayı iptal etti. kendisine soruyorum: “restorana sipariş ulaşmış ve bir şekilde yollayamadıları için restoran tarafından bir iptal mi var?”

    karşıdaki beyefendi: “evet” diyor. “restoran siparişinizi iptal etti”

    bunu okuyanlardan ricam, ki daha önce böyle bir ricam olmadı, olabildiğince paylaşsınlar bu durumu. çünkü işini iyi yapan restoran sahipleri yemeksepeti‘nin bu zulmünü ve yalanlarını hak etmiyor.

    yemeksepeti’ni sipariş veren olarak uzun zamandır kullanmıyorum. en yakın zamanda resotan olarak da kullanmayacağım. kimsenin kimseyi karalamaya, kimsenin kimse hakkında yalan beyan vermeye hakkı yok.

    kandırdığınız insanlar, umarım en kısa zamanda kurtulur sizden."

    tweetler

    dm'den gelen bir başka skandalı da aynen aktarmak istiyorum:

    "merhaba, sizlere yemeksepeti hakkında daha büyük bir skandal aktarabilirim.
    bir kullanıcı mobil uygulama üzerinden hesabınıza erişim sağlarsa. bu oturumu sonlandırmanız mümkün değil. şifre değiştirseniz bile sadece web üzerinden açılmış oturumlar sonlanıyor.

    yaklaşık 1 ay önce hesabımıza giriş sağlandı. konu ile ilgili bütün birimler ile görüşme yapıldı. erişim sağlanan oturumu sonlandıramadığımız için hesabı silmek zorunda kaldık."

    bir başka "yalan" örneği. yemeksepeti müşterilerine yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş sanırım.

    "hocam naçizane bir tane de bende var bunlar kadar skandal olmasa da :) basit bir sipariş gecikmesi-iptali gibi görünse de aslında bu hikayeyle birlikte anlam kazanıyor bence. 23.00’te kapanan bir restorandan 22.00’de verdiğim sipariş gelmeyince 23.00’te yemeksepeti canlı yardıma yazdım. siparişin yolda olduğu bilgisini aldım. saat 00.00’da canlı yardımdan başka birine tekrar ulaşıp yolda olan siparişimin nerede olduğunu sordum, “şu an” hazırlandığı bilgisini aldım ve canlı yardım hatalı bilgi için özür diledi. saat 01.00’de siparişim iptal edildi."

  • itiraf ediyorum:

    o devlerden biriyim ve mağaraya interneti yeni bağlattım.

    tarihi geçmiş bir konuya sözlükte her el atışımda "kardeş hayırlı olsun mağaraya internet bağlatmışsın" yazan tüm o cüceleri 2023'te çıktığımda ziyaret edicem.

  • gerçekten artık emin olduğum, kanı değil olgudur.

    yönetime bakıyorsunuz, hep en yüksek yerlerde kötüler varlar.

    iş hayatında; iş ahlakı olmayan, ciğeri beş para etmezler bütün iş kollarındalar. kibar ve nazik biriyseniz ancak bi yere kadar gelebiliyorsunuz. gerisi boş. hep birilerinin sırtına basarak ilerlemek zorundasınız.

    ilişkiler de aynı şey yine geçerli. nazik, kibar beyefendiyseniz, çok yüksek ihtimalle kaybeden tarafsınız. bozuk ağızlı, öküzden biri olduğunuzda şansınız çok daha yüksek.

    adalette aynı şekilde, hep kötüler kayırılıyor.

    ülkede iyi insanlar varsa da, hiçbiri etkin şekilde yüksekte değiller ve insanların genel mantalitesi de bu değil zaten. bu ülke her bakıma kötülerin ülkesi, en yakın zamanda gideceğim.

  • yaptıkları beyinsizlikle akan trafikte diğer sürücülerin ve yolcuların hayatını riske atan bir başka öküz grubunun hayatından kesit sunan bir animal planet kısa belgeseli.

    keşke bunlar kimseye salça olmadan refüje mefüje girerek veya bir ağaca, bir bariyere vs çarparak geberseler de kendilerinden kurtulsak.

  • (bkz: #35871587) nolu entry'de de bahsedildiği üzere kanun çıkarttıran filmdir. şükran kuyucak esen'in "türk sinemasının kilometre taşları" kitabında filmden bahsettiği bölümde kaynak olarak; "erksan, metin, "türkiye'de entelijansiya yok", ve sinema, kitap 1, istanbul, hil yayınları, 1985, sf. 28"i göstererek alıntıladığı bir paragraf:
    --- spoiler ---
    "metin erksan, filmdeki sorunun kalıcı bir çözüme kavuşmasında filminin etkisi olduğunu savunmakta, bunu şöyle dile getirmektedir:
    "susuz yaz'ı çektik, film bitti. ne zaman? 1964 yılında. 1969 yılında hükümet kanun çıkardı, bu da es geçilmiştir. " türkiye'de kimin tapulu mülkünden kaynak çıkıyorsa, o kamunundur" dendi. ancak, devlet, arazi sahibine ilk kullanma hakkı tanıdı. peki benim susuz yaz'ın mülkiyet sisteminin içinde aşamalar gösteren, bu büyük kanunun çıkmasına hiç mi etkisi olmadı? burası üzerinde hiç durmadılar. o kanun belki çıkacaktı günün birinde, ancak o tarihlerde çıktıysa buna susuz yaz ve ben neden oldum"."
    --- spoiler ---

  • müzik kataloğunun telif haklarını 225 milyon dolar karşılığında satan şarkıcı.

    bu sene justin bieber da aynı şeyi yapmıştı. starların telif haklarını satmasının birden fazla sebebi olabiliyor.

    1- bu karar “paramı alıp köşeye çekileyim, hayatımı yaşayayım” anlamı da taşıyabilir, özellikle yaşlı sanatçılar mirasçılarını uğraştırmadan vasiyetini rahatça planlamak isteyebilir.

    2- amerika’da uygulanan vergi sistemi nedeniyle, sanatçılar kataloğunun gelirleri için her yıl ciddi miktarda gelir vergisi öderken katalog satışında tek seferde çok daha düşük miktarda vergi ödeyip kurtuluyor. bu da her yıl vergi olarak ödenecek milyon dolarların sanatçının cebine kalması anlamına geliyor.

    3- günümüzde sanatçıların en büyük gelir kaynağı turne. pandemi döneminde turneye çıkamayan sanatçılar diğer gelirleriyle kendisini ve ekibini döndürmekte zorlandı, ciddi bir gelir kaybına uğradılar. şu anda kapsamlı bir turne programı bulunmayan, birtakım sebeplerden büyük turnelere çıkamayan sanatçılar kataloğunu nakde çevirme yolunu izledi.

    4- diğer bir sebep, sanatçı kendi popülaritesinin zamanla düşüşe geçtiği gerçeğini göz önünde bulundurup dalgalı seyreden müzik kataloğu değerini izleyerek doğru bir anda iyi fiyata satmak isteyebilir. zamanla değeri düşebilir de düşük bir ihtimalle artabilir de, demek ki katalogun değerinin artık düzenli bir düşüşe geçeceği düşünülmüş.

    her halükarda bir sanatçı işinin haklarını bir başkasına devrederek aslında işinden elini eteğini çekmiş, geleceğe dair büyük hedefleri ve beklentileri kalmadığını deklare etmiş oluyor. katy’nin prime dönemine şahit olmuş insanlar için resmî olarak bir dönem kapandı.

    debe edit: çok şaşkınım, teşekkürler :)

  • kime neye oy verdikleri, olan biteni olduğu gibi yayınladıkları sürece umurumda olmayan çalışanlar.