ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
fatih tezcan'ın yıllık büyüme hesabı
-
çeyreğin dörtte bir olduğunu biliyor en azından.
(dolu tarafı)
ekşi itiraf
-
akşam yemeği için marketten 250 gram kıyma almıştım. eve gelirken kapının önünde duran sevimli yavru kediye birazını vereyim dedim, baktım annesi de geldi ve her ikisi de verdiğim kıymayı iştahla yediler, kedileri o halde görünce dayanamadım ve kıymanın hepsini onlara yedirdim. çok sevindiler, benim de içimi huzur kapladı. akşam da makarna yedim.
kendine 3 el ateş et sana bir şey olmayacak
-
(bkz: darwin ödülleri)
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: babam oturmuş ciddi ciddi
entry: çocuklar duymasini izleyip gülüyo amk
entry 2: hahahhahahahahah
... devamında ise sayfalarca @2'ye övgüler.
ebru şallı
-
karşısına geçip "kahrolsun pilates, yaşasın pilav-patates" demek istediğim eski model hanım.
iş görüşmesine tişört ile gelen personel adayı
-
cv sine güveniyordur.
13 ağustos 2021 osman yalçın'ın yeni açıklamaları
-
çocuğu dünyaya dönse, babasına küfredeceği açıklamalardır. bu bilgi yeter ona.
köpek
-
bizim köpeğin kafasındaki oyun sevgisi ve oyuncak sevgisi eşit. en sevdiği oyun "çekiştirme". yani o ağzında bir şey tutsun sen çek, o da çeksin. oh bayılır. hırıl hırıl. ama öte yandan en sevmediği şey de "oyuncağını kaybetmek". oyuncağını eskaza sen önce eline alıp saklarsan geri istemek için yapmayacağı şey yok. hatta artık sen bir şey istemeden peşin peşin pati veriyor oyuncağını almak için. alıyorsun hemen patisiyle kolunu tutuyor. ortaya çıkan manzara daha çok "bak dostum istersen güzellikle ver" tarzı ama içinde fırtınalar kopuyor aslında. oyuncağı verdin mi de alıp kaçıyor yarım saat vermiyor.
o yüzden ağzına oyuncak kemiğini alıp çekiştirme oynamak istediğinde yanıma yaklaşıyor. istediği şey benim onu çekmem. ama hamle yaparsan da anında geri çekiliyor. çünkü kaybetme korkusu devreye giriyor. başlarda böyle "kaptım kapamadım", "aldım alamadım", deyip koşturmacalı bir macera yaşıyorduk. e ben de zamanla öğreniyorum bazı şeyleri. ben de artık hamle yapmıyorum. nasılsa kaçacak diye.
o yüzden istanbul'da bir apartman dairesinde zaman zaman şöyle bir manzara yaşanıyor: bir adam ve ağzında oyunca kemik olan bir köpek karşı karşıya kımıldamadan birbirlerine bakıyorlar. köpeğin ağzında kemik. arada hızlıca sağa sola göz atıyorlar sonra yeniden birbirlerine bakmaya devam ediyorlar. iki taraf da hamle yapmanın en kötü hamle olduğunun farkında. öyle karşılıklı gergin bir bekleyiş. bu şekilde gün batıyor.
iki kişiyle meksika açmazı olmaz diye düşünürdüm ama oluyormuş meğer.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
devlet bize ne verir ? maaş
bizi kim yarattı ? allah
birleştir" maaşallah"
kaç kere ? 41
mhp'nin 41. yılı kutlu olsun!