hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • iyi yapmış

    e: mesajlar sonrası ekleme ihtiyacı duydum, bu sapık soysuzlara kim acıyorsa, 7 sülalesinin bu görgüsüzler tarafından tecavüze uğraması tek dileğimdir.

  • asagidaki ayrimin sukela sekilde ortaya koydugu gibi, bastan savma is yapmalaridir.

    japonlarin ise yaklasimi:
    "if one can do it, i can do it.... if no one can do it, i must do it."

    araplarin ise yaklasimi:
    "wallahi if one can do it, let him do it.... if no one can do it, ya-habibi how can i do it ?"

  • daha iyi şartları aramak yerine, iyi durumdakini aşağı çekmeyi hedef edinmiş isek bir diğer derdimiz. "başkasında var bende niye yok, onda da olmasın" diyeceğine, "bizde de olsun, ne yapılabilir" diye proje üretmeyi ne zaman öğreneceğiz bilmiyorum ya.

  • bana özel sandığım bir durum. üç gündür günde birkaç doz çarpılıyorum.

    edit 1: başlığı açan kayıp. arkadaş son kez çarpıldı sanırım?

    edit 2: geri geldi, yanlışlıkla silinmiş entry.

  • birol güven'in pollyannavari öğüdüdür. şunu demiş:

    ''üniversite bitince iş bulacağınızı düşünmeyin. bulamayabilirisiniz.

    iş meselesini öğrencilik yıllarında çözün. öyle bir öğrencilik yılları geçirin ki mezun olunca işiniz hazır olsun.

    eğer fırsat gelirse okulu bırakıp işe girin. okulu nasıl olsa bir gün bitirirsiniz.''

    link

    birol sanırım türkiye gerçeklerinden habersiz. çocuklar duymasını 20 yıldır ülkeye kakalayabilen bir vatandaş olarak plazasında çayını yudumlarken ülkenin içinde bulunduğu durumu pek çözemiyor.

    yanına gidip iş talep ettiğinizde sizi kovacak adamlar gençlere kanaat önderi rolüne soyunuyor ya, çıldırmamak elde değil.

  • gnocchetti yada tortelliniyle karıştırılmaması gerekendir zira arada dağlar kadar fark vardır. efenim lastik gibi oldu, geviş getire getire öğütemedik, dişime yapıştı, yutarken boğuldum tarzı sorunlar yaşadıysanız muhtemelen yaptığınız şey gnocchi değil hamurlu patates olarak kayıtlara geçmiştir.

    önemli olan unu fazla kaçırmamak çünkü un sadece bağlayıcıdır, kıvam arttırıcıdır bu tarifte, yani burada asıl mevzu patatestir gençler. bu yüzden aslında yukarıdaki iki arkadaştan da daha hafiftir, unu azdır patatesli olduğu için doyurucudur.
    lezzet konusundaysa kendinizi sadece sosa bağlamayın hamurun lezzeti çok daha önemlidir aksi halde bir tabak gnocchiyi 2 buçuk kilo sosla yemek isteyen gnocchi çorbası mucidi neslin temelleri atılıyor.

    hamurun olmazsa olmazı parmesandır ki sadece parmesanla sınırlamadan yağlı keçi peyniri de dahil olmak üzere çeşidi, haliyle lezzeti de arttırabilirsiniz. hamurun içindeki peynir ne kadar iyi ve çeşitliyse lezzette aynı oranda gider. yani hamura yatırım yapın, sosa değil. hamura çok çok ince kıyılmış fesleğen, nane veya taze soğanın yeşil kısımları da eklenebilir ekstra lezzettir, sınır yok. bir diğer önemli nokta ne kayseri mantısı gibi bir kaşığa kırk tane sığdırın ne de türkmen mantısı gibi sehpa boyunda kesin hamuru, çatala 2 tane gelmesi idealdir. şekil konusundaysa misket gibi olmasından öte, klasik un kurabiyesi kesiminde yapmak en güzeli, doğrusu. hazırladıktan sonraki önemli püf nokta hamuru bölüp silindirler haline getirmek ve kesmeden önce yarım saat buzdolabında bekletmektir. sonrası kolay yukarıdaki şekil ve büyüklükte kesin kaynayan tuzlu suya atın dibe çökerler panik yapmayınız yukarı çıkanları alınız, ay pişmiş midir kız biraz daha dursa mı tribi yapmayınız yukarı çıkanları toplayınız.

    sonrasında üzerine zevkinize göre bir sos yapabilirsiniz bunda da sınır yok. hatta sosu önceden hazırlayın ki dinlensin. eğer keskin tatları seviyorsanız ve gnocchide bol peynir kullandıysanız kapanışı pesto sosla yaparak daha keskin bir lezzet yakalayabilirsiniz. daha hafif tatlardan yanaysanız acı-tatlı bir salsa sos keskin peynir lezzetini bastıracaktır.

    sos konusunda önemsiz görünen ama çok önemli olan mevzu ise aromadır beyler bayanlar. yani salsa sosu hazırlarken içine atacağınız 2 karanfil ve bir çubuk tarçın büyük farklar yaratır, göz ardı etmeyiniz.
    tabağa aldıktan sonra tam orta kısma bir kaşık krema koyabilirsiniz ki bence kremayı direk laps diye ortaya atmak yerine önce içine taze karabiber çekip çok az kuru nane ekleyip öyle koyarsanız ekstra lezzet.

    finaldeyse tabiki bu yemeğin olmazsa olmazı şaraptır. yok abi kola var evde, birayla yesek olmamı, ay ben su içerim diyen zatları kapı dışarı ediniz, zira o kadar uğraştınız usulüne uygun olsun. şarap seçiminde hamurda kullandığınız peynir ve üzerindeki sosu dikkate almanız lazım. ki peynir ve patates tabanlı makarna gillerden bir yemek olduğu için seçimi kırmızıdan yana yapmak daha caziptir. ayrıntılarda boğulmak istemiyorsanız kırmızı bir pinot noir genellikle her sosa uyum sağlayacaktır. bir kaç tık daha baskın ve bizi peynire yaklaştıranı için chardonnay mükemmeldir ki bence krema kullandıysanız seçilen şarap chardonnay olmalı ama keskindir dikkat.

    eğer gnocchiniz baskın olduysa ve kendinizi şarapla da iyice boğmak istemiyorsanız şiraz kesinlikle kurtarıcı olur. yine aynı şekilde hafif bir gnocchi yaptıysanız sert bir şarapla lezzeti kapatmayıp semillon tercih etmek mantıklıdır. semillon tarzı iyi gitti diyorsanız pinot grigio ve riesling de bu tarz şaraplardır. eğer baharat seviyor ve gnocchide baharat konusunda elinizi korkak alıştırmadıysanız rieslingin orta sek (demi-sec diye geçer) olanını tercih edebilirsiniz. eğer ki bir kaç üst paragraftaki keçi peyniri tavsiyesine uyduysanız o halde şarabınız sauvignon blanc olmalıdır. yani tüm bu üzümlerin değişik fiyatlarda ve özellikte olanları mevcuttur sadece şişenin arkasını çevirip biraz bakınmanızı gerektiriyor ki fiyat konusunda aralık geniş 20-2000 tl arasında bir pinot noir seçebilirsiniz tamamen size kalmış.

    yani özetle karışık görünse de basit ve lezzetli bir yemektir, masrafsızdır. sadece bir kaç püf nokta ve biraz özen gerektiriyor, öğrenci evi makarnası tekniğinden uzak durmayı gerektiriyor. başarabilirseniz evde italya rüzgarları eser, pencereden bakınca sanremoyu falan görürsünüz canlar.

  • şöyle bir paylaşımda bulunması yeterli.

    http://hizliresim.com/l1ajrj

    ne kadar çoksunuz. her geçen gün çoğalıyorsunuz. oraya o yorumu yazsan ne yazmasan ne.. bu mudur sosyalleşme anlayışın?

    şu kodumun internetini bizim milletimiz kadar boşa kullanan yoktur herhalde.

  • daha neyi yayacaksınız. tabana değil de yanınızdakilere yayın önce.
    20 tane evi olan adama yay önce.
    yeter be!

    edit: 300+ fav gelmiş. hayatımda ilk kez bu kadar insanın bana destek olduğunu ve anlaşıldığımı hissettim. hiçbirinizin yüzünü görmedim, tanımıyorum ama hepinizi çok seviyorum.

    edit2: 400+ fav'ı geçtik. çok güzel insanlarsınız.

    edit3: 500+ olduk. çok teşekkürler, iyi ki varsınız.

    edit 4: 600 olmuşuz beyler bayanlar, cok seviliyosunuuuzzzzz...

    edit 5: tam 700 kisi olduk... 700 ortak niyet, ortak fikir olduk.

  • hmm çoktan seçmeli sınav sorusu.

    tipe önem veririm. boy pos kaş gözü geç, el önemlidir. güzel el müzel el diye şeyler çıkarmışlar, onlar tırı vırı. el önemlidir, maharetli mi misal. çalışmış el mi. ne yapmış? topraktan anlamış mı? hayır. peki taş taşımış mı? çekmece tamir etmiş mi? kablo mu bağlamış, çiçek mi sulamış, ağaç yontmuş, rahmaninof çalmış, kare kare havuç doğramış?? bi at çizmeyi mi denemiş yahut kire pisliğe bulanıp buji değiştirmiş? tip tip el var. güzel eller... yoksa pıtı pıtı akıllı telefon ekranından twit atıp durmuş anca ama yok uzun parmaklıymış, yok kemikliymiş zart zurtmuş. geç, dandik el o.

    paraya da önem veririm. hiç iflas etmiş mi misal. burnu dibine kadar boka batmış mı, aç karna bi tost alıp yiyecek meteliği bile olmadan dolaşmış mı.. tekrar geri çıkabilmiş mi bundan? nasıl çıkmış? beş parasız ve çok paralıyken karakteri değişmiş mi? tapınmış/ tapınıyor mu paraya, onu kendisini daha önemli, üstün ya da daha değersiz yapan bi varlık olarak mı görüyor? bakışı ne paraya, kendini konumlayışı ne?

    zekaya da bakarım. görebilmek zeka. hele en üst seviyesi kendini görebilmek. yoksa isterse 3'le 5'i parmaklarıyla toplasın, isterse 6 nobel dizsin, bana gelişi bir.

    noldu bak, hepbiri çıktı... kadınlar azı beğenmez işte, böyle bunlar.

    çok pis çarpık, çizik çuzuk bi binary mercekle bakıyorsunuz şu mevzulara. kötüsü, zaman dışında kimse de size gösteremez o merceği. kaybettireceği onca yıla cidden yazık.

  • askerliğini eğitim çavuşu olarak yapmış birisi olarak söylüyorum;

    askere gidecek kardeşlerimiz bu tiplerle yüzde doksan dokuz karşılaşacaklar.

    sizi evde bekleyen annenizi babanızı düşünün ve böyle tiplere karşı asla ama asla ürkek davranmayın. orası bambaşka bir dünya.
    devrecilik sayesinde nizam sağlandığı düşünülüyor bu cahiller arasında.
    ilk intiba çok önemli. sakın pısırık durmayın. kim ulan bir piç kurusu gelip sizin üzerinizi arayacak, sizi rezil edecek, size gülecek?
    ilk gece falan dinlemeyin, gerekirse orayı ayağa kaldırın.
    kavga edemem derseniz direkt bölük komutanınız ile görüşün. uzman çavuşlarla falan değil.
    cimer'e şikayet edeceğinizi söyleyin ve sahiden de edin.

    bu tipler sivilde bir bok olamamış tipler. bu yüzden orada efendi kim varsa ezmeye kalkarlar. ben çok acemi asker kurtardım bu şerefsizlerin elinden. gerekirse siz de kısa dönemlerden sözü geçen birine ya da vidyonun sonundaki gibi bu tiplerle aynı devreden olmasına rağmen mazlumun ahını almaktan korkan aslan parçalarına vaziyeti anlatın.

    siz de bir annenin evladısınız. askerde ya da sivilde hiçbir piçin sizi böyle hallere sokmasına izin vermeyin. çünkü bu tipler bitmez, bitmeyecek de.