hesabın var mı? giriş yap

  • theseus paradoksu'nda, theseus'un gemisi üzerinden değişim ve kimlik sorgulanmaktadır.

    işin ilginç yanı, atinalılar zaferi gemiye değil, theseus'a borçlular. keşke gemiyi toteme çevirip tapınmak yerine, theseus'u mumyalayabilselerdi, başımıza böyle paradokslar gelmezdi.*

    zaman içinde değişiriz. fiziksel olarak değişiriz, huyumuz değişir, davranışlarımız değişir.
    theseus'un gemisinin tahtaları değiştiğinde, gemi aynı gemi olmuyorsa, biz ne kadar değiştiğimizde aynı kişi olarak kalmış olabiliriz? "ben" nedir? "ben" kimim? neler beni "ben" yapıyor? sorular bunlardır..

    değişmeyen tek şey değişimin kendisidir diyen heraklitos' a göre, artık theseus'un gemisi diye bir gemi yoktur, olamaz da. "aynı nehirde iki kere yıkanılmaz." hobbes*, çıkan parçalardan yeni bir gemi yapılabileceğini, böylelikle theseus'un gemisinin yeniden yaratılabileceğini söylemiştir.

    paradoks, insanın değişmez sandığı kimliğinin bile değişmekte olduğunu anlatmaya çalışıyor.

    her ne kadar bazı filozoflar bizi biz yapanın bedenimiz olduğunu söylese de, insan yaşlandığı zaman yani (eşyadan hareketle) eskidiği zaman değişmez. fiziksel değişimler insanı başka biri yapmaz.
    insan, değerleri ve bakışı değiştiğinde değişmiştir. bence, bu seferlik heraklitos kusura bakmazsa, theseus'un gemisi de her parçası değişmiş olsa bile, theseus'un gemisidir. çünkü atinalılar biliyor ki, o gemi bir zamanlar theseus'la birlikte o savaştaydı ve savaşı theseus'la birlikte kazandı. tahtaların zamana yenilmesi, özü değiştirmez.

  • 2.dünya savaşında neredeyse tüm naylonların paraşüt, halat ve örgü üretimine yönlendirilmesi nedeniyle 1940'lı yıllarda naylon çorap (jartiyer-külotlu çorap) kıtlığı yaşanmıştır. şıklığından ödün vermek istemeyen kadınlar için pürüzsüz görünen bacakların formülü "bacak makyajı" ile giderilmeye çalışılmış ve bunun için likit çorap denilen boyalar üretilmiştir.

    ulusal amerikan tarihi müzesi'de bulunan "leg silque likit çoraplar" adlı ürün resim
    ilgiltere amberley müzesinde bulunan "silktona likit ipek çoraplar" adlı ürün resim

    daha gerçekçi bir görünüm adına çorapların arkasında bulunan dikiş izini yaratmak için siyah eyeliner bile kullanılıyordu. dikiş izinin göz kalemi ile düzgün şekilde çizilebilmesi için bir tornavida sapı ve bisiklet maşasından yararlanarak bir alet de üretilmişti. resim

    dünya üzerinde savaş da olsa, uzaylıların istilasına da uğrasak, kıyamet de kopsa kadınların güzelleşmek ve şıklığından ödün vermemek için her yolu denediğini dünya tarihi boyunca gördük ve sanırım görmeye devam edeceğiz. bacak makyajının uygulamasına ilişkin tarihi birkaç fotoğraf ekleyerek bitirelim.
    resim 1 resim 2 resim 3 resim 4 resim 5 resim 6

  • görünen o ki 20 tl'ye satılsaydı şüphelenilmeyecek sosistir.

    - efenim sosisi 3.50 liraya mal ettik. 4 lira etiket fiyatı olabilir.
    + 20 lira yapın onu siz.
    - ama efendim satış politikamıza aykırı.
    + ekşicileri şüphelendirmeyelim yok yere. 20 lira yapın dedim.

    halbuki sosis fiyatından bağımsız şekilde zararları olan bir gıda.

  • iyi yapmışlar. hatta az bile yapmışlar. adamlar soykırıma uğrarken geç de olsa bir tek amerika devreye girmişti. müslüman dünyası kılını bile kıpırdatmamıştı. kadın, çoluk çocuk tecavüze uğrayıp, katledilirken nerdeydi bu araplar? bosnalılar şimdi vefa borçlarını ödemişler. onu bile çekinerek yapmışlar. o yüzden eleştirmeye kimsenin hakkı yok. o travmaları yaşamayan bilemez. tabi sonuçta trump'ın da rezil olması ayrı bir güzellik.

  • görüntüden anladığım kadarıyla demir ya da benzeri bir maddeden yapılmış heykel. demirini satmak için çalmışlardır.

    o boğa nasıl yıllardır orada duruyor, hayret.

    edit: gelen mesajlara göre, heykel bronzmuş.

  • filmin henüz başında kazım efendi'nin ömer ile konuşmasından* anlıyoruz ki ömer henüz lise'de okuyor ve yaşı 18'in altında, yaşar ise askere gitmek için zayıflamaya çalışıyor ve "bu sene mutlaka askere gideceğim" diyor 1 senedir askere gidemiyor dersek (komutanın geçen sene söz verdiğini söylüyor) en az 21 yaşında, mehmet ise üniversiteye gidiyor ve üniversitenin açılmasını beklerken kamil'in arabasında çalışıyor. ehliyeti de var demektir. bu durumda en az 18 yaşında olduğunu anlıyoruz. eve en geç gelen, bağımsız olan kardeş olduğuna göre yaşar'dan da büyük olduğu anlaşılıyor. bu durumda en azından 22 yaşında demektir.

    filmin 16. dakikasında ahmet'in üniversite imtihanları için fizik çalıştığını öğreniyoruz.* onu da 18 yaş altına attık. tuncay'ın en ufakları olduğu belli. bebe daha ilkokul'da okuyor. buluştukları sırada* mehmet'in çocukken ahmet'in suçlarını üstendiğini yani mehmet'in ahmet'ten büyük olduğunu, kardeşini kollayıp abilik yaptığını öğreniyoruz.

    çözülmesi gereken tek bir soru kalıyor o da "zeynep mi daha büyük yoksa mehmet mi?"

    bunu da filmin 43. dakikasında kazım efendi oğullarına "kızın adı da zeynep, ablanız be ablanız" derken öğreniyoruz.*

    bu durumda zeynep, mehmet'in de ablası olduğuna göre en büyük kardeş zeynep demektir. en büyük erkek kardeş ise mehmet'tir.

    sıralarsak;
    1) zeynep
    2) mehmet
    3) yaşar
    4) ahmet
    5) ömer
    6) tuncay