hesabın var mı? giriş yap

  • bu yıl 1,317 milyon yolcunun garanti edildiği zafer havalimanı’na dört ayda 61 yolcu uğradı. yıl sonunda uçmayan yolcular için ödenecek garantiler ile şirketin 50 milyon avro'luk yatırımının tamamı ödenecek.

    zaytung haberi gibi değil mi? ama değil. dün birileri helallik istemişti. haram olsun!

    kaynak

    ek kaynak editi: t24

  • görünce şok oldum ama yüzü tamamen deforme olmuş bir kızın verdiği sağlıksız karar yüzünden değil, birine asitli saldırıda bulunan şahsın içeride olmak yerine dışarıda sırtara sırtara evlilik cüzdanı sallayabilmesi sebebiyle.
    berfin, kararı ve akıbeti için kendi konforlu fanusumdan yorum yapmayacağım, zira kendisiyle aynı memleketten, inanılmaz bir eğitimi & kariyeri olan yetişkin arkadaşıma kasabada yaşayan 24 yaşındaki kuzeni "londra'dan iş teklifi mi aldın? ama ben ewwwlendim sen bekarsın" diye hava atıyor ve arkadaşımın ailesi bu cahili ciddiye alıp üzülüyor, sıfır şaka. beyin avcıları tarafından kovalanan, 1 gün bile iş aramak zorunda kalmamış koskoca kadın bile bu duruma üzülen anamı nasıl teselli etsem kaygısı güderken, "ya kocalısın ya da bir hiç" kurallı orta çağ simülasyonunda yaşamak zorunda kalan yüzü yanmış bir kız hakkında ahkam kesmek, geçen aylarda aynaya "sadece yap", "kendine inan", "latteyi gtüne sok" yazılı pembe post-itler yapıştırıp milyonlarca işsiz, parasız, umutsuz genci istesen sen de havadan para ezebilirsin :d diye güya motive etmeye çalışan gerizekalı instagram fenomeninin durumuna düşmek olur. yüzüne asit atan saldırganla evlenen kız, karısı pideciye kaçınca canına kıyan genç, bakın bu kişiler ve olaylar, uzaktan yargı dağıtılacak, genellenecek şeyler değiller.
    haymana kütüklü redpillcilerin kadın düşmanlığını harlamak için yüzü deforme edilmiş bir genç kızın sağlıksız kararı üzerinden üfürdükleriyle vakit kaybetmek yerine, asitli saldırıda bulunan birinin nasıl sokakta gezebildiğini ve bu gibilere "reddedilirsen sorun yok, asit at gitsin:d" cesareti veren sistemi sorgulayıp geleceğimizden kaygılanmalıyız bence.

  • kanımca bu büyük otel zincirinin hakkı olan potansiyel demecidir.

    şimdi birileri marmaray yaptı, metro yaptı, biz bunları parasını çatır çatır ödeye ödeye kullanıyoruz. ama yapanlardan bir şikayetimiz olduğu zaman ne deniyor?

    ''gözünüze dizinize dursun; metro yaptık, duble yol yaptık. azıcık şükredin.''

    e, şimdi hilton da benim için otel yapmış, parasını ödeyip kullanıyorum. bir şikayetim olduğunda dinlemek gibi bir hataya düşüyorlar.

    halbuki adamlar bana hizmet sunuyor. neden bana ''utanın, utanın! daha ne istiyorsun, sizin için koca otel yaptık, görmüyor musunuz!'' demiyorlar?

    üstelik hilton adamın parasıyla yapılmış. marmaray benim vergimle yapılmış, bunlar yapılırken yandaşlara ne rantlar sağlanmış; kullanmak için üzerine para ödüyorum bir de her şikayetimde ''daha ne istiyorsunuz kafirler?'' diye azar işitiyorum.

    bildiğin benim paramla iş açmışsın, standart bir özel sektör hizmeti ödetiyorsun. bir de yatırımın için benim sana şükretmemi bekliyorsun.

    hilton'un şunu demeye daha çok hakkı var. ben olur da bir gün gidersem ellerini öpüp geri dönerim.

  • - karinizla bir gece icin bir milyon dolar veririm
    - peki beş yüz bin lira farkla buyuk secim ister misiniz?
    - nasıl büyük seçim anlamadım?!
    - dur şu pantolonumu bi indireyim anlarsın şerefsizin evladı seni

  • eşeğe altın semer vurmuşlar ama eşekliği baki kalmış.

    edit: guzel bir amerika’li dusunurun sozu var, “ batida insanlar ilk once parayi ele gecirir sonra para ile gucu ele gecirir; doguda ise insanlar ilk once gucu ele gecirir sonra onunla parayi ele gecirir.” akp’de tam boyle bir parti iste. ılk once cemaat ile gucu ele gecirdi, daha sonra onunla parayi ele gecirdi. bunu yaparkende egitim ile kusaklari yozlastirdi ve boyle yobazlasmis nesil ortaya cikti.

    kendini egitenler, iyi egitim gorenler yurtdisina kacti, kacamayanlar ya kacmaya calisiyor veya artik gozlerini ve kulaklarini kapatmis bir durumda hayatlarini yasiyor. cunku saray ve saray soytarilari artik milletin gazi meclisinde, milletin paralari ile kurulmus duzen icinde masaya ayaklarini uzatip instagram’da millete caka satiyor.

    ama bu durum sadece bu iktidarin degil o mecliste olan butun partilerin ele ele yaptigi bir durum. sali gunleri grup toplantisinda bagarmaktan baska bir halta yaramayan partilerin.
    bana kimse ne yapsinlar, iktidar butun gucu eline almis demesin. bu millet padisah ingilizlerle gorusurken kurtulus savasi vermis, parasiz pulsuz ulke kurmus bir nesil.

  • ulan benim babannem, kırsalda, 85 yaşında bütün gün tlc'de ağır yaşamlar izliyor kadın, trt sikinde değil.

    senin kırsal dediğin yer serengeti mi sanıyorsun türkiye'de, herkes herşeyi biliyor takip ediyor bu ülkede.

    millet seni sevmiyor aq sev mi yorrrr, sana güvenmiyorrrr yahu. tayyip'ten illalah etmiş,cebinde metelik kalmamış bir millet sırf karşıda sen varsın diye mecburen tayyip'e oy verdi ulan söve söve, lanet olsun sana be kardeşim, allah kahretsin ya.

    mazlov hiyerarşisi gibi millet seni görünce önce güvenlik diyor amk ülkesinde senin pkk seviciliğin yüzünden, rezil herif.

  • ülkemizin insanının proteinden ne kadar uzak kaldığını gösteren haritalardır.

    portekizliler, ispanyollar etleri baya bir gömüyorlar, fakat bu liste içinde balık ve tavuğun da dahil olduğu genel bir et tüketim haritası. tabiki chorizo denen sucuk sabah , öğlen , akşam her zaman tüketiliyor , tapas denen şey etsiz olmaz. bunun yanı sıra portekiz'e sardalya zaten sürekli her şeyde yenilen bir balık.

    balık etinde ise gerçekten norveçli balıkçılar tüm ülkenin gıda ihtiyacını karşılıyorlar. somon ekmek gibi tüketiliyor.

    izlanda 'nın zaten başka şansı yok. hava ve iklim koşullarından dolayı hayvancılık ve tarım sınırlı ve ithalat kolay değil. mecburen balıkçılık sayesinde doyuyorlar.

    balkanlardaki et tüketiminin az olması beni şaşırttı ama bunu kültürel yapıdan çok ekonomik yapıya bağlıyorum.

    obezite konusunda ise ülkemizin birinci olmasının sebebi hamur işleri ve şekerdir. sabahları ikişer ,üçer poğaça ile güne başlayıp 4-5 şekerli çaylar içeriz. zaten biraz buruk , biraz eksi tatları beğenmeyiz. bir tatlının , çikolatanın , meyve suyunun iyi olma kriteri çok tatlı olmasıdır. eğer tatlı değil kakao , meyve veya farklı bir aroma tadı alınırsa bunu kimse beğenmez.

    tüm bunların yanında spor alışkanlığı olmaması , kimsenin yürümeyi sevmemesidir. altında araç olan 300 mt yürümeyi bile kendine yediremiyor. en çok yürüdüğümüz yerler avm lerin içi. bir de gece yatmadan önce yenilen kuruyemişler ve günde 4-5 öğün tüketimler, ekmekler ile bu daha da artıyor. kaliteli ve besin değeri yüksek gıdalar yerine vücudumuza bolca karbonhidrat , şeker ve yağ giriyor.

    bosna-hersek 'in ise obezitede en düşük ülke olmasının nedeni boşnak böreği ve cevabi yi bir kenara bırakırsak ülke halkının genlerinden dolayı sporu sevmesi ve spora olan yatkınlığıdır. aklınıza hemen futbol, basketbol , voleybol gelmesin . ülkede yapılan sosyal aktiviteler trekking , dağcılık , yürüyüş , kayak , yüzme gibi bir çok şey yaşam tarzlarına girmiştir. bosna mutfağı eski yugoslavya ülkelerinde bile kalorisi en yüksek yemekleri barındırmasına rağmen yaşam tarzı ve spor alışkanlıkları obezite oranın düşük olmasına etki eder. bir de çok mantıksız olmasa da boyları yüksek olduğundan dolayı vücut kitle endeksleri düşük çıkar. birde bu bölgede yugoslavya dönemi ve yakın dönem savaş zamanından dolayı iki öğün alışkanlığı ve bol kahve tüketimi vardır.

    edit : imla ve obezite eklentisi

  • ülkemiz için hüzünlü arkadaş için sevinçli bir an. yazık her gün yeni bir beyin göçüp gidiyor. sonra uğur şahin yerine ercüment ovalı beklersiniz.