hesabın var mı? giriş yap

  • pitbull'lar psikolojisi bozuk ve genetik hafıza problemi yaşayan hayvanlardır. siz onun dibinde severken koklaşırken bir anda sizin kim olduğunuzu ve nerede olduğunu unutur. kendisini tehlikede hissedip saldırıya geçer. bir pitbull'a asla güvenemezsiniz. istediğiniz kadar internette kötü köpek yoktur kötü sahip vardır deyin bu böyle.

  • hin bi abiymiş. yaşadığı şehrin ileri gelen 100-150 kişisine, "herşey ortaya çıktı, çabuk kaç" cümlesinden ibaret imzasız mektuplar yollamış. ertesi gün 10-15 kişi terketmiş şehri.

  • başlık: kenan doğulu karslı mı beyler

    1. hani doğulu diyorlar ya.

    3. yılmaz güney antalyalı mı piç

    4. uzay hepari mars li mi amk bebesi

    15. özgür çek praglımı amın oğlu

    16. cristian baroni baron mu

    19. tarkan altarin oglu mu amina soktugum?

    ccc tan ccc

  • monetarizm hakkinda iki buyuk yanlis anlayis vardir:

    1. monetarizm futursuzca para basmak demekir.

    monetarizm makroekonomi yonetiminde para arzinin, ozunde ise paranin kimin elinde oldugunun onemli oldugunu one cikaran bir yaklasimdir. para arzi iyi kontrol edilmeli, para onu dogru kullanabilecek kisilerin elinde olmali, oyle her cukur kazana, evrak imzalayana sacilmamalidir. anti-enflasyonist ozellikleri burada one cikmaktadir.

    2. monetarizm keynesci yaklasimlara bir alternatiftir, devrim yapmistir.

    monetarizm kosullar oyle gerektirdigi, olgunlastigi icin bu kadar abartilmis bir makroekonomi yaklasimidir. keynes faiz ve para arzi hakkinda teorilerini ortaya koyarken zaten bu konulara deginmis, fakat ozellikle buyuk bunalim ve ikinci dunya savasi sonrasi keynescilik, planlamacilik ve devletcilik ile ozdeslestirildiginden monetarizm yeni bir anlayis, bir devrimmis gibi burjuva liberal iktisatcilari tarafindan pazarlanmistir. zaten milton friedman basta olmak uzere ilk monetaristler de keynes'in teorilerini kabul etmekle birlikte kendisine degisen kosullarda farkli yaklasimlar ve elestiriler getirmek maksadiyla yola cikmislardir. ozellikle ikinci dunya savasi sonrasi batili devletlerin yaralarini sarmasinda planli ve kontrollu yaklasimlarin basarisi, bunlar planciliga alisinca bunu surdurmek isterler diyen liberalleri korkutuyordu. 70'li yillarda petrol krizinin de etkisiyle enflasyon ve ekonomik durgunluk birarada gelince, ekonomileri girisimci, kapital sahibi sinifin hakimiyetine sokacak politikalarin ve kati para arzi kontrollerinin propogandasini yapma firsati ortaya cikti. enflasyona karsi kendilerine monetarist diyen birtakim kisiler faizleri arttirdilar, para arzini kistilar ve issizlik artmasina ragmen enflasyonun onune gecildi. ekmeklerinden cok kofte isteyen bu hippilerin, komunistlerin beli kirilinca ise faizler ve krediler gevsetildi ve para girisimcilere aktarildi. bu ozunde keynes'in tasvip edecegi mudahaleci bir yaklasim olmakla birlikta kahramani milton friedman ve atasi adam smith olarak gosterilmis, reagan destekcileri secim zaferi kutlamalarinda adam smith resmi baskili kravatlarla arzi endam etmislerdir.

    diger yandan, monetarist ve neoliberal yaklasimlari gelismis batili ulkeleri ornek gostererek gelismekte olan ulkelere zoraki bir recete olarak dayatmadan once, monetarizme giden tarihsel sureci iyi dusunmekte fayda var. kuresel bir ajendaya gonulden bagli degilseniz elbette..

  • valla çocukluğumdan beri gördüğüm limondur. fotoğraf yok şimdi çekip atamayacağım ama çok enteresandır.

    kurudur, soğuktur, taş gibidir. genelde de çay tabağındadır. yoğurt kutusunun falan üstüne koyulur.

  • kafalar karışmış! bu sebeple önce konvertibilite ile başlayalım.

    bir ülke parasının başka ülkelerin parasına çevrilebilmesine konvertibilite, bu tip para birimlerine de konvertible para diyoruz.

    her ülkenin ekonomik gücü ve kaynakları farklı olduğu için, paralarının değerleri de birbirinden farklıdır. bu sebeple paralar arasında çevrim olduğu zaman, bu farklar çevrime yansır. buna da parite diyoruz.

    iki ülke aralarında ticaret yaparken, olası parite değişikliklerinden daha az etkilenmek için güçlü para birimlerini tercih ederler. bu para birimlerine de rezerv paralar diyoruz.

    mesela; fransa, zambiya'ya şarap ihraç ediyor olsun. fransa, şarap karşılığını zambiya kvaçası olarak almayı tercih etmeyecektir. çünkü zambiya'nın ekonomik gücü ve kaynakları, zambiya kvaçası'nın değerini -dalgalanmalara karşı- koruyabilecek güçte değildir. bu yüzden daha güvenli bir para birimi (rezerv para) üzerinden ticaret yapmak isteyecektir.

    ama bu demek değildir ki, bir zambiyalı fransa'ya gittiğinde elindeki kvaça'yı bozdurup, euro alamayacak. şayet fransa tarafından kambiyo kısıtlamasına tabi değilse, zambiyalı kvaçasını bozdurup euro alabilecektir.

    yani bir paranın konvertible olması, uluslararası ticarette kullanılması için yeterli değildir. aynı zamanda rezerv kabul edilmesi gerekir.

    dolar ve euro, bu parayı basan ülkelerin gücü ve kaynakları açısından güvenilir bir para birimleri kabul edildikleri için, hem konvertible hem de rezerv paralardır.

    ancak her iki para birimi de (diğer ülkelerde olduğu gibi) bir süredir, herhangi bir kıymet karşılığı basılmıyor.

    amerikan doları'nı diğer para birimlerinden ayıran şey, amerikan merkez bankası'nın yabancı para birimi rezervi tutmuyor oluşu. buna karşın diğer tüm ülkelerin merkez bankaları, amerikan dolarını rezev para olarak tutmak zorunda kalıyorlar.

    bu yüzden amerikan merkez bankası, dolar emisyonunu iç piyasa borç stoğuna göre arttırıp azaltıyor. yani piyasaya sürülen para (altın vs. karşılığı değil) amerikan halkı ne kadar borç oluşturabilir? kriterine göre arz oluşturuluyor.

    unutmayın! amerika, bireysel olarak dünyanın en çok tüketim yapıldığı ülkedir. dolayısıyla ülke tüketiminin önemli bir kısmını dışarıdan tedarik etmek zorunda kalıyor. iç piyasaya sürülen dolar da bu talebi karşılamak üzere iç piyasa üzerinden, ithalat ile dış piyasaya dahil oluyor.

    ayrıca amerika demek kredi demektir. kredi skorunuzun, adli sicil kaydınızdan daha önemli olduğu bir ülke amerika. iç piyasadaki borçlanmaya bağlı finans enstrümanları sayesinde, uluslararası finans fonlarını da beslemiş oluyor. o finans kurumları, uluslararası finans işlemleriyle doları dünya genelinde dolaşıma çıkarıyorlar.

    buna rağmen fed, iç ve dış piyasalardaki dolar emisyonunu kontrol etmek için sıkı bir para politikası uygulamak zorunda kalıyor. kimi zaman faiz yükseltip amerika dışındaki doları amerika'ya çağırarak, güç kaybeden doların kan tazelemesini sağlıyor. kimi zaman da dolar emisyonunu arttırıp, iç piyasanın hareketlenmesine destek veriyor.

    amerika'nın dünyanın en büyük cari açığa sahip ülkesi olması ve bunu dert etmemesinin sebebi, doların çok güçlü bir rezerv paraya sahip olması ve amerikan bankacılığının dünya finans sistemi üzerindeki olağanüstü etkisidir.