hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaşlar merhaba, konuyla ilgili söylenilen her şeyin bir şehir efsanesi olduğunu sanırdım. ancak bu yapılabiliyor. bankaların size dayattığı kendi yan kuruluşları olan ve kredi çekerken size dayattıkları fahiş miktardaki kredi hayat sigortasını (sigortasız seçenekleri de oluyor ancak faiz daha da yüksek oluyor) daha uygun fiyatlarla değiştirebiliyorsunuz. sigortasız da çekebilirsiniz tabi ki ama aslında çok ucuza yaptırabilirken bu riske girmenize, olası bir maluliyet ve ölüm sonrasında krediyi tek seferde kapatma garantisi varken, değmez.

    şu da çok önemli ki krediyi kullandığınız tarihten itibaren primin tamamını alabilmeniz için bir ayınız var. sonrasında kesintilere giriyor.

    diyeceksiniz ki uğraşılır mı? kendi çektiğim 100.000 tl'lik kredi üzerinden örnek vereyim.
    12 ay vade %2,29 faiz oranıyla çektiğim kredi için bankanın yan kuruluşu sigorta firması tarafından 1800,23tl prim kesildi. araştırdım ancak internetten kesin bir şey bulamamakla birlikte şansımı denemeye karar verdim.

    sigortacımı arayarak kredi hayat sigortası yaptırmak istediğimi söyledim ve benden kredi bilgilerini aldıktan sonra bilinen bir bankanın sigortasını kullandığım kredi için 324tl'ye yaptırdım. bakın 1476tl fark var. teminat aynı teminat!

    daha sonra banka ile görüşerek poliçelerinde yazan ikame poliçe kuralı gereği sigorta poliçemin değişikliğini talep ettim (genelde verdikleri adrese mail atıyorsunuz) ve gerekli koşulları (maluliyet ve ölüm teminatı) sağladıktan sonra değerlendirilmeye aldırdım.

    nasıl olsa kimse uğraşmaz edasıyla fahiş fiyatlarla sigortaya mecbur bırakan bankalara fırsat vermeyin.
    hakkınızı arayın.

    dokuz gün sonra bankanın cevabı; görsel

    sonuç olarak bir hizmeti veya ürünü daha ucuza kullanabiliyorken bankaların size fahiş fiyatlarla dayattığı sigortaları kabul etmeyin. alternatiflerini arayın, daha ucuza yaptırıp sizden aldıkları parayı geri alın.

    saygılar.

    poliçede yazan koşullar (genelde farklı da yazılabilir ama sonuç aynıdır) ;

    1.banka'nın kredi kullandırma koşullarından biri olan ve kredinin teminatı olarak kabul edilen katılım sertifikasını, başka bir sigorta şirketinden yaptırmak isterseniz, istenen teminatlar ile süre şartlarını sağlayan ve dain-i mürtehini banka olan katılım sertifikasının banka'ya ibraz edilmesi şartı aranır. aksi takdirde bankanın aracılık ettiği sigorta aynı koşullarda geçerli olmaya devam eder.

    1.1 değişiklik, kredinin başlangıç tarihinden itibaren 1 ay içinde yapılırsa, sigortanız, başlangıç tarihi esas alınarak iptal edilir ve ödenen primler ibraz tarihinden itibaren 5 iş günü içinde kesintisiz olarak hesabınıza iade edilir.

    1.2 talebinizi kredinin başlangıcından 1 aylık süre geçtikten sonra iletirseniz, iptal tarihi itibarıyla faydalanılan gün esası üzerinden prim iadesi yapılır. 1 yıldan uzun süreli sigorta için ayrılma (iştira) değeri ödenir. kredinin erken kapanması nedeniyle sigortanın iptal edilmesinde de bu madde uygulanır.

    üst edit: sözlük kalitesine yakışır bir başlık oluyor, herkes mükemmel bilgiler veriyor. çok teşekkürler.

    edit: aşağıya harika bilgiler geliyor. kabul etmeyen banka olursa yazarımızın dediği gibi şikayette bulunun ve paranızı geç de olsa alın.

    edit2: aynı şeyi teb bankası için de yaptım. kendileri hâlâ olumlu veya olumsuz geri dönüş yapmadılar ancak bekliyorum. yapmak zorundalar, aksi takdirde hakkımı bddk ve hakem heyetiyle arayacağım.

    edit3: teb'de iade etti. hakkınızı alın arkadaşlar.

    edit4: 12 ay altı kredilerde değişiklik yapılamıyor.

  • bana ne kadar selanik göçmeniyim diyen kız varsa hepsine tek tek baktım..vicdansızlar.. hadi kiminiz izmirlisiniz eyvallah da lan çankırı, çorum, kırşehir ne lan..

  • zeynep bastık'ın menajeri falan burayı okuyorsan lütfen parayla böyle entry girdirmekten vazgeç. kız ilk başlarda deri koltuğunda kendi kendine şarkı söyleyip giderken şimdi herkes ondan nefret etmeye başladı.

  • dünyanın her bir köşesinde konser veren grubun, konser organizatörleri tarafından şarkıları kadar iyi bilinen başka bir özelliği daha vardı: organizatörlere gönderilen sözleşmedeki garip bir istek!

    --- garip istek ---

    kuliste, m&m's şekerlemesi olmak zorunda... ama kahverengi m&msler ayıklanmış olmalı.

    --- garip istek ---

    eğer, van halen, kuliste bulunan m&msler içinde kahverengi bir m&m's bulursa, konseri iptal etme hakkına sahipti. hatta, grup, amerika’nın colorado eyaletinin bir şehrinde, sırf bu nedenle konser bile iptal etti. bir çok kişi, bu isteği "en şımarık rock grubu isteği" olarak isimlendirdi. halbuki bu isteğin arkasında yatan çok önemli bir neden vardı. hem de çok zekice planlanmış bir neden.

    van halen, popülerliği nedeniyle, amerika’nın her bir köşesinde konser veriyordu ve bu konserler için, 9 kamyonluk (tır) ve birkaç tonluk ekipman ile yola çıkıyordu. basit gibi görünen bir konser, 9 kamyonluk ekipman, yüzlerce kişinin saatlerce emeği ve binlerce küçük detay sonucunda ortaya çıkıyordu. çoğu zaman büyük şehirlerde gerçekleşiyordu bu konserler ama bazen, küçük kasabalarda da konser verdiği oluyordu grubun. bu küçük kasabalar, tarihlerinde ilk kez, van halen tarzı büyük bir prodüksiyonu ağırlıyorlardı yani, o küçük şehirlerin alışık olduğu konserlerden daha farklı ve büyük bir prodüksiyona sahipti bu konserler. grup, birkaç küçük şehir konseri sonrasında anladı ki, birçok organizatör, gönderilen teknik ve güvenlik kurallarını önemsemiyordu. önemsenmeyen detaylar, çoğu zaman bir sorun yaratmıyordu ama göz ardı edilen küçük detayların hepsinin bir araya gelmesi, grubun hayatlarını tehlikeye sokacak kadar büyük sorunlar yaratabiliyordu, örneğin, tonlarca ağırlığa sahip ışıklandırmanın yer aldığı rayların, bu ekipmanın ağırlığını kaldıracak kadar güçlü olmaması gibi.

    işte bu nedenle, sırf organizatörleri test etmek için, grup, kahverengi m&m's kuralını, teknik detayları listelediği sözleşmenin içine ekledi. eğer, grup, kuliste kahverengi m&m's görürse, bu onların diğer teknik detayları gözden geçirmeleri için ikazdı. eğer, organizatör, böylesine küçük bir detayı gözden kaçırdıysa, acaba, hangi önemli detayı yerine getirmemişti!

  • bunun ile ilgili istanbulda bir zirve yapılsa güzel olur. düşünsene onlarca kişi toplanmış lecce cagliari maçı izliyor. tezahürat yapıyor. istanbul bile böyle bir rönesans tablosu görmemiştir.

  • tam olarak şöyle bir sestir;

    -tıpss. (açılış)
    -jjjjjj (asit sesi)
    -trikk! (açma şeysini koparma sesi)
    -laklaklaklak. (içme sesi)
    -ti (bu da boru sesi bulmacada filan çıkarsa diye)

  • çekin gidin işinize bakın.

    arkadaş kalalım tuzağına asla düşmeyin.
    tümüyle iletişiminizi kesin.

    başlıkta erkekleri iğdiş etmeye çalışan manüplatörlere de kulak asmayın.
    nazmış niyazmış, tekrar deneyin ısrarcı olun diyenlere itibar etmeyin. sümüklü böcek olursunuz.

    kadın ödül değildir, dolayısıyla kazanılacak bir şey yok. karşılıklı çekim varsa olur zaten.
    kendisini değersizleştiren birine kadının saygı duymasını da beklemeyin.

    şunu da unutmayın,
    sizi reddeden kadın sizi istemiyordur.
    hiçbir kadın ilgi duyduğu erkeği naz vs gibi saçmalıkar yaparak riske atmaz.

    size hayatının kapısını kapatanın, bacasından girmeye çalışmayın. paspas kadar değeriniz olmaz. aksine tiksinti uyandırırsınız.

  • amerika’da, seçim sistemi hakkında en kafa karıştırıcı ve bazı kesimlerce adil temsiliyete zarar verdiği düşünülen, ingilizce’de electoral college olarak geçen (seçici kurul) bir yöntem uygulanıyor. iki basamaklı, dolaylı bir seçim yöntemi olan electoral college, amerikan seçim sisteminin temelini oluşturuyor.

    bu yöntem amerikan seçim sistemi bağlamında kısaca şöyle: 435 (bütün eyaletlerin nüfusuna oranla sahip olduğu temsilcilerin toplamı) + 3 (eyalet statüsünde sayılmayan başkent washington d.c.’nin temsilci sayısı) + 100 (eyaletlerin her birinden senato için 2 tane temsilci); toplamda 538 temsilci sayısı oluyor. halk aslında doğrudan bu politik temsilcilere oy veriyor, başkan adaylarına değil. bu politik temsilciler de seçim gününden sonra toplanarak hangi partiden temsilci olarak seçilmişlerse, o partinin başkan adayına oy veriyorlar. böylelikle halk başkanlık seçimlerinde dolaylı bir şekilde oy vermiş ve iradesini yansıtmış oluyor. örneklersek, eyalet çapında cumhuriyetçiler kazandıysa o eyaletin temsilcilerinin hepsi cumhuriyetçi parti’den çıkıyor ve bu seçilmiş temsilciler de başkanlık makamı için başkan adaylarından birini seçiyor. sonuç olarak başkanın kim olacağına belli bir grup karar vermiş oluyor. temsilciler genel olarak hangi partiden seçildilerse, seçildikten sonra da kendi partisinin başkan adayına oy veriyor. böyle olmayan durumlar istisnai olup, temsilciler genelde mensubu oldukları partinin adayına oy verdiklerinden bu ikinci seçim temsili bir niteliğe bürünüyor.

    electoral college sistemi bazen galip tarafın kim olacağı konusunda çarpıcı değişiklikler yaratabiliyor. 2000 yılında al gore, ülke çapında (popular vote) bush’tan daha fazla oy almıştı ama florida’da cumhuriyetçilerin kazandığı açıklanınca florida’ya ait 25 temsilci de cumhuriyetçiler arasından çıktı. aslolan electoral college olduğu için, gore seçimi kıl payı kaybetmişti.

    yaklaşık 220 yıldan beri kullanılmakta olan electoral college sisteminin tarihî çıkış noktası, yerel hükümetlerin başkanlık seçiminde etkilerinin artması ve otonomilerinin korunması olarak geçiyor. yani aslında amerika’daki genel seçimler 50 tane eyalette ayrı ayrı yapılan seçimlerin sonuçlarının toplanmasıyla yapılmış olunuyor. dolayısıyla california, new york veya florida gibi yüksek nüfuslu eyaletler önemli hale gelip, rekabetin en çok kızıştığı (aynı zamanda kutuplaşmanın körüklendiği) ve siyasi kampanyaların en yoğunlaştığı sahneler haline geliyorlar.

    seçim sonucu, electoral college oylarının çoğunlukçu sisteme göre değerlendirilmesiyle elde ediliyor. yani toplamın yarısından bir fazlası kadar temsilci hangi partiye oy vermişse onun başkan ve başkan yardımcısı adayı kazanıyor. 538 tane temsilci olduğu için de, en az 269+1 oy alabilen aday kazanmış oluyor. 435’in içindeki electoral college üyelerinin (ingilizce deyimi ile presidential elector’lar) sayısı, her on yılda bir eyalet düzeyindeki sayım ile yenilenmektedir. genelde uzun yıllar partide çalışmış olan aktivistler, mensubu oldukları parti tarafından presidential elector olarak seçilirler.

  • "ben sadece bana verilen emirleri uyguladım" diyor polisler, nürnberg mahkemelerindeki naziler gibi. "ben devletimi seviyorum, tut dediler tuttum" diyor fırıncı.

    onlar sadece devletlerinin verdiği emirleri uyguluyorlar, sadece devletlerini seviyorlar. böylelikle masum olduklarını düşünüyorlar. böylelikle iyi olduklarını düşünüyorlar.

    ben ise duvarlara kafa atmak istiyorum.

    (bkz: kötülüğün sıradanlığı)