hesabın var mı? giriş yap

  • atina havaalanından çıkış:

    polis: nereye gidiyorsun?
    ben: istanbul
    polis: hayır, bizans
    ben: hayır, istanbul
    polis: bizans
    ben: istanbul
    polis: bizans demezsen gidemezsin
    ben: istanbul.. baksana, sen istanbul demezsen buradan bir adım bile atmıyorum
    polis: hadi git
    ben: istanbul demezsen gitmiyorum
    polis:...
    ben:..
    polis: tamam tamam istanbul hadi git
    ben: özür dileyeceksin
    polis: tamam özür dilerim

  • bugün iş sebebi ile seyahat ederken şahit olduğum rezalettir.

    uçak izmir'den planlanan saatte sorunsuz bir şekilde havalandı. havalandıktan bir süre sonra ekonomi bölümünde bir hostes ön taraftan, diğer hostes arka taraftan olacak şekilde yemek servisi yapmaya başladılar ancak benim oturduğum sıraya geldiklerinde kabin amiri uçağın ön tarafından gelerek hostesin kulağına bir şeyler fısıldadı. hostes "tamam amirim" diyerek tezgahı toplayıp gitti. *

    daha sonra kabin amiri anons yaparak uçağın iniş hazırlığı için yemek servisini sonlandırdıklarını söyledi. benim oturduğum sıranın 2 sıra arkasındaki kadın duruma tepki gösterdi ama hostesler sadece "bizim yapabileceğimiz bir şey yok, size yardımı olmaya çalışacağız" tarzında şeyler söyleyerek geçiştirdiler.

    işin rezalet kısmı, türk hava yolları yaklaşık 30 yolcudan bilet içinde ücretini aldığı yemeği vermemiş oldu. koskoca thy dersin ama iç hat uçuşunda bile uçağın ne kadar havada kalacağını, havada servis için yeterli zamanın olup olmadığını dahi düşünemeyen amatörler tarafından işletiliyor.

    servisleri yapılan yolcular yemeklerini yerken biz de sessiz sessiz izledik, ne yapalım.. *

    edit: dert sikiciler gelmiş hemen. arkadaşlar ben de farkındayım 30 dakikada kimsenin açlıktan ölmeyeceğinin. buradaki sorun, türk hava yollarının bilet ücreti içinde yemeğin ücretini almasına rağmen havadayken bu hizmeti veremeyecek kadar plansız olması. açlıktan ölmezsin, iban at diyenler günlük hayatta restorana gidip yemek yemeden para ödeyen tipler heralde.

  • ya şimdi bu tezgah değil de nedir kardeşim, kapakları niye sayıyorsunuz amk biz ev hanımları gibi bunları bilmek zorunda mıyız?

    insan gibi 4 adet tencere x fiyat yazsanıza, nereden baksan dolandırıcılık, saplarını falan da ekleyin 46 parça olarak satın oldu olacak, lego mu alıyoruz tencere mi... bunu öğrendiğimden beri tadım kaçtı, evet az önce öğrendim.

    bu tip bilmediğimiz başka küçük silkeleme operasyonları varsa birileri bizi uyandırsın.

  • günümüzde hayatımızı derinden etkileyen bir pandemi ile karşı karşıya olduğumuz şu günlerde belki de tarihin en meşhur salgını olan "kara veba" hakkında ana hatlarıyla genel bir bilgi vermek istedim. "kara veba" konusu tarihçilerin hala tartıştığı konulardan birisi olması nedeniyle en yaygın ve kabul edilen görüşler ışığında açıklayacağım bu salgını.

    öncelikle veba bakteri kaynaklı bir hastalıktır. tarihin neredeyse her döneminde çeşitli coğrafyalarda sıklıkla yayılım göstermiştir.

    kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla çeşitli dönemlerde avrupa, asya kıtalarının birçok bölümünde etkili olan veba özellikle batı ve güney avrupa, avrasya ve arap yarımadasını öldürücü şekilde vurmuştur. bunun nedeni ise ortaçağda yerleşimin yoğun olduğu, ticaret ve ekonominin kalbinin attığı bölgeler olmasıydı.

    veba'nın yol açtığı salgılanlardan en ünlüsü ise hiç şüphesiz 1347-1351 yılları arasında süren avrupalıların "black death" dedikleri "kara veba" salgınıydı.

    öncelikle veba hastalığı hakkında bir bilgi vermemiz gerekir. veba dediğimiz gibi bakteri kaynaklı bir hastalık olup 3 tipe ayrılır:

    1) hıyarcıklı
    2) septisemik
    3) pönomik

    hıyarcıklı veba 1347-51'de kıta avrupasında yayılım gösteren veba tipidir. burada kemirgen faktörü oldukça önemlidir. insanlara kemirgenlerin üzerindeki pireler aracılığıyla geçmektedir. kemirgen-pire-insan şeklinde bir rota ile insanlara bulaşan hıyarcıklı veba'da yüksek ateş, titreme ve sarsıntı oluşur. ayrıca vücutta meydana gelen koyu renkli şişlikler hastalığın en önemli belirtilerindendir. bu şişlikler patlarsa, vücuttaki bakteriler dışarı atılıp hasta kurtulmaktadır. aksi takdirde 3 gün içinde ölüm gerçekleşmektedir.

    septisemik vebada hasta saatler içerisinde hayatını kaybederken, pönomik veba'da da etkilenen akciğerlerden dolayı kan kusmaya başlayan hasta kısa sürede ölmektedir.

    avrupa'yı vuran veba dediğimiz gibi "hıyarcıklı veba"dır. "black death" yakıştırmasının sebebinin de vebanın yol açtığı koyu şişlikler olduğu öne sürülen görüşlerdendir.

    peki kara veba ortaya nasıl ve nereden çıktı?

    bu salgının ortaya çıkışı yeri tam olarak bilinmemekle beraber en yaygın görüş asya hatta çin olduğu yönündedir. çin'den çıkan bu hastalık moğollar aracılığıyla ön asya'ya getirilmiş.
    1345'te moğolların kuşatığı ceneviz kolonisinde kefe şehrine mancınıkla vebalı hasta fırlatılması üzerine veba şehre yayılmıştır. kefe şehri zengin bir ticaret merkezi olması nedeniyle bölgeye gelen tüccarlar aracılığıyla hastalık sicilya bölgesinden avrupa'ya giriş yapmıştır.

    aynı zamanda moğolların kuşatılan şehre mancınıkla vebalı hasta fırlatması kimyasal savaşın başlangıç örneklerindendir. ortaçağda kuşatılan şehre veya kaleye mancınıklar aracılığıyla hastalıklı insan veya hayvan fırlatmak oldukça yaygındı.

    kıta avrupasına gelen "kara veba" 4 yıl etkisini göstermiş ve özellikle 1348 yılında tepe noktasını görmüştür.

    1347-51 yılları arasında avrupa nüfusunun 3'te 1'ni veya %60'nı yok ettiği düşünülmektedir. 1340'taki 76 milyonluk avrupa nüfusunun 1450'de 50 milyon olarak ölçülmesi önemli bir göstergedir.

    salgın avrupa'da özellikle italya, fransa, ispanya ve ingiltere'de oldukça şiddetli geçmiştir.

    1348'de fransa kralı iv. philippe paris üniversitesi tıp fakültesi'den detaylı bir rapor istemiştir. krala sunulan rapordaki ifadeler ise çaresizliği net bir şekilde özetler nitelikteydi: "hastalığa neden olan gerçek neden asla öğrenilemeyecek. bu hastalık insanın anlama kapasitesinin çok üzerinde"

    kara veba'nın tek kelimelik özeti: çaresizlik.

    insanlar oldukça çaresiz olduklarından dolayı depresif ve karamsardılar. "black death" ismindeki "black" kelimesinin bu yoğun karamsarlıktan geldiği bir diğer iddiadır.

    dönemin hekimleri hastalığa karşı çaresiz kalmışlar. kiliseye din adamlarına koşan halk orada da aynı çaresizlikle karşılaşınca tarifi imkansız şekilde savunmasız hissetmişlerdir. bozulan psikolojilerine en büyük örnek ise: ölüm dansıdır.

    hastalığın neden olduğu ateş, yoğun titreme ve sarsıntı insanlardaki çaresizlikle birleşince ölüm dansı adı verilen ritüel ortaya çıkmıştır.

    hastalığa sebep olduğu düşünülen sebeplerden biri yaygın ortaçağ görüşü olan "tanrı bizi cezalandırıyor" iken en kabul gören sebep ise "kötü hava" olarak gösterilmiştir.

    hatta o dönemde buna yönelik önlemler alınmış, çiçek ve hoş kokulu bitkiye olan talep artmıştır.

    diğer önlemlerde ise uzmanlar 2 farklı yöntem önermiş:
    1) ülke dışına çıkın. çünkü ülke dışında salgın yok. (bu dönemde ülkeler arasındaki iletişimin sınırlı olması bu görüşün ortaya çıkmasına neden olmuştur)
    2) şehirde kalın ama festivallere gitmeyin ve kalabalık ortamlarda bulunmayın.

    salgın döneminde hastalığın görüldüğü şehirlerin kiliselerine siyah bayrak asılması son derece yaygındı. bu şekilde salgın olan kentler şehire girecekleri uyarıyorlardı.

    diğer önlem ise vebalı cesetlerin kapıların önüne konması ve mahalleleri gezen yük arabası aracılığıyla defnedilmesidir.

    pek tabii sosyal hayata etkileri inanılmaz olmuştur.
    öncelikle neredeyse aile üyeleri birbirleriyle görüşemeyecek duruma gelmiştir.
    insanlar cenazelere gidemez olmuş, akrabalar, arkadaşlar bu dönemde birbirleriyle görüşememişlerdir.

    kiliselerde birisi vefat edince çan çalınma uygulaması kaldırılmıştır. çünkü sürekli bir insan ölmektedir.

    benzer bir tablo islam coğrafyasında da yaşanmıştır. ipek yolu aracılığıyla gelen veba hastalığında 1348'de dımaşk şehrinde 1 günde 300'ün üzerinde insan öldüğü bilinmektedir. hatta emeviyye camii'nde 1 vakitte 15 cenaze namazı kılındığı söylenmektedir.

    avrupa'da ise vasiyetnamelerde büyük bir artış olmuş. insanlar öleceklerini düşünüp vasiyetnameler hazırlamıştır.

    bu salgın avrupa'da sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda önemli ölçüde etkilemiştir. ancak kara veba'nın en büyük etkisi "psikolojik" anlamda olmuştur. insanoğlu'nun en büyük tramvalarından birisidir bu salgın.

    o tramvayı da "çaresizlik" ile ifade ederiz.

    yararlandığım kaynaklar:
    kara ölüm: 1348 veba salgını ve ortaçağ avrupa'sına etkileri, özlem genç
    dia, tâun maddesi

  • arac durmaz size carpar soforun ifadesi alinip serbest birakilir siz de artik ölür musunuz, sakat mi kalirsiniz bilemem. kasim ayinda enisteme yolun kenarinda yururken arkadan bir arac carpti, adam inip bakiyor sonra kaciyor kameralardan tespit edildi aracin plaka da sahte. baska ulkede olsa bu adam gunes goremez. hem birine carpacan hem birakip kacacaksin hem plakan sahte ama bura muz cumhuriyeti. suan adam disarda dava acildi mahkeme gunu bekleniyor. 5000lira verim davadan vazgecun diyor. enistem hala kendini toparlayamadi. gozleri bulanik goruyor, cok ayakta kalamiyor.
    kanunlarin uygulanmasi sart, ben yaya gecidinde duruyorum arkamdaki korna caliyor el kol yapiyor niye durdun diye. oyle bir ulke bura. dikkat edin yol hakkina sahip olmaniz ölmeyeceginiz anlamina gelmez.
    edit:imla