hesabın var mı? giriş yap

  • ben bu olayı gecenin bi vakti, karadenizde bi askerlik şubesinin önünde yapmıştım. kapıdaki nöbetçi askerin de mal mal bizi kestiğini yaklaşık 30 sn süren öpüşme seansından sonra fark etmiştim.

    ama o sıralar daha askere gitmemiştim tabi.
    şayet askere gitmiş olsaydım, bu hareketi asla bir askerin önünde yapmazdım.
    neden yapmazdım? çünkü orada nöbet tutan ben olsaydım mesela, vururdum o iki sevgiliyi de alınlarının çatlarından.
    adamlar abazanlıkla dolu günler geçirirken nispet yapar gibi karşılarına geçip şapır şupur öpüşmek de nedir.
    bu olay için hala kendime kızarım.

    bizi vurmadığın için teşekkürler. özür dilerim asker kardeş. iyi nöbetler.
    gerçi ne nöbetin kalmıştır ne de askerliğin. iyisin lan yavşak yedin koca askerliği.

  • şimdi bu sayfanın tinder vb. date uygulamalarından ne farkı var. nesi rezalet nesi kepazelik.
    kendi despot kafanızla bir kalıba soktuğunuz insanları yine kendi değer yargılarınızla yargılamaktan vazgeçin ammınakoduklarım.

  • biliyoruz ki hemen her türk vatandaşı, biraz düşündüğünde bu soruya "evet" cevabını rahatlıkla verebilir.

    mesela; türkiye'de işsizliğin son 5 yılın rekorunu kırmasından muzdarip, 6.2 milyon işsiz vatandaşımızdan biriyseniz; umutsuzluğa kapılıp kurtarılmayı beklemiş olabilirsiniz.

    hatta işsizliğiniz yetmiyormuş gibi bir de devlet sizden gss prim borcu adı altında, işsizliğinizin bedeli olarak para talep ediyorsa; siz de birilerinin sizi kurtarmasını istemiş olabilirsiniz.

    türkiye'de tarımın çökme noktasına gelmesi sizi de etkilediyse; tek geçim kaynağınız olan hasadı satacak yer bulamayan bir çiftçiyseniz ya da çiftçilerin ürünlerini dünya ortalamasının çok çok üzerinde fiyatlarla almak zorunda kalıyorsanız, siz de kurtarılmayı umut etmiş olabilirsiniz.

    akp iktidarında kadın cinayetlerinin %1400 artmasından, psikolojik ya da değil, herhangi bir şekilde etkilendiyseniz; şüphesiz siz de kurtarılmayı beklediniz.

    eğer ki işini iyi yapmaya çalışan, söylenmesi gerekenleri söyleyen, yapılması gerekeni yapan bir gazeteciyseniz; muhtemelen tutuklandınız. vatandaşı olduğunuz ülkenin, tutuklu gazeteci sayısında dünya birincisi olmakla gündeme gelen bir devlet anlayışına sahip olmasına üzüldünüz. belki sabırla adaletin tecellisini beklediniz fakat belki de bir yandan birilerinin doğru olanı yapmasını, sizi haksız yere konulduğunuz o yerden kurtarmasını istediniz.

    yahut kredi kartı borcunuz var ve türkiye kredi kartı borcunda avrupa lideri haberlerine konu olan vatandaşlardan birisiniz. birilerinin sizi bu borçlardan kurtarmasını büyük ihtimalle isterdiniz.

    kpss 2010 kopya skandalına imza atanlardan biri değilseniz eğer, söz konusu sınavda uğradığınız haksızlıktan kurtarılmayı da elbet beklediniz.

    türkiye'den erişimi engellenen web sitelerinin sayısı günden güne artarken, tor veya vpn kullanmak zorunda kalmaktan ya da passolig ve dahi bir çok uygulamanın türkiye'de sporu bitirmesinden şikayet etmekten sıkıldınız, kurtarılmayı istediniz.

    bu ülkede sıkıntılar yaşanır, insanlar karamsarlığa düşer. farkındayız.

    ancak bu başlığı açarken dile getirmek istediğimiz soru, tüm bu yanıtların çok çok ötesindeydi.

    eğer 50 karakter limiti olmasaydı, yaklaşık olarak şöyle bir soru soracaktık:

    siz hiç yerin metrelerce altında; birilerinin ihmalkarlığı, işgüzarlığı ve açgözlülüğü yüzünden saatlerce ölümden kurtarılmayı beklediniz mi?

  • benden bir 10 yıl erken davranmıştır. 35 yaşında yeniden girmeye niyetim var şahsen. emekli olmama 26 sene var. 26 sene boyunca sevmediğim işi yapamam, sizi bilmem ama zararın neresinden dönsem kardır diyorum ben. çünkü artık psikolojim iyice bozuldu. sürekli kendine yabancılaşma atakları yaşıyorum. tarif edeyim o hissi size: bir kaç saniye boyunca bedeninize dışarıdan bakmak gibi bir şey. bu sürede adınız, aynadaki görüntünüz, geçmişiniz, her şey yabancı geliyor, başka birine ait gibi. ben bunu her gün bir kaç defa yaşar oldum. çalışırken dağ, bayır, çayır flashback'leri görmeye başladım. bir şey yapmazsam ya delirecek ya da alkolik olacağım. o yüzden kimin ne düşündüğü veya düşüneceği zerre umurumda değil.

    edit: en beğenilenlere girmişim, gerçekten ilk kez bir entry'm en beğenilenlere girince bu kadar mutlu oldum. çok teşekkür ederim desteğiniz için.

    büdüt: eveeet üniversiteye iki yıllık açık öğretim olarak girdim. laborant ve veteriner sağlık bölümü. son senede anne olduğum için bir ders kaldı okul uzadı ama inşallah bitecek. şu an için huysuz bir kolik bebe ve 2 kedi annesi olarak tam zamanlı profesyonel annelik yapıyorum. günüm o huysuz bebeye yastık olmakla geçiyor. ama hayalim bitmedi. bu okul bitecek ben de veteriner olmak için işi büyüteceğim, varsın 50 yaşında bitsin.

  • üst edit: madem debe'ye girmişiz, faydamız dokunsun (bkz: sma hastasi ayaz bebegin dort ayinin kalmasi)

    gerek maliyet, gerek göz doygunluğu ve tat olarak harika şeyler yapabileceğiniz keyifli bir atraksiyon. evde burger yapabildiği için rockstar gibi gezen bir tayfa gözlemliyorum, bakmayın arkadaşlar. siz de yapabilirsiniz.

    ben şimdi ilk kez burger yapacaklar için standart bir cheeseburger tarifi vereceğim. çingene çadırına dönmüş domatesli, yeşillikli, bilmem neli, relishli falan şeyler değil. bildiğin diner burgeri. domates ve yeşillik kullanmıyoruz. gerekmedikçe bir burgere bu tarz şeyler sokmayın. hele ketçap falan. aman diyeyim ya, arkadaşlar lütfen.

    burger yaparken birçok yanlış yapılıyor. öncelikle burgeri öne çıkartan şey bir ekmektir, iki sostur. ete zaten dokunmuyoruz. yapılan yanlışlardan birisi bu.

    ekmek konusu çok önemli. her burger tipine her ekmek gitmez. burada ekmek nasıl yapılır tarifi vermeyeceğim, çok isteyen olursa veririm ama youtube'da milyar tane tarif var. bu tarz bir burger için hokkaido süt ekmeği * ya da brioche öneririm. dediğim gibi youtube'da bulabilirsiniz.

    ete geri gelirsek. kendi damak zevkinizi mutlaka bulursunuz ve buna göre ayarlamalar yaparak birkaç farklı hayvandan ya da birkaç farklı bölgeden et karıştırabilir ve kendinize uygun eti yaratırsınız. fakat şu anda ilk kez yapacaklar için konuştuğumuz için basite çekiyoruz.

    - dana döş.
    kasabınıza gidiyorsunuz ve diyorsunuz ki, bana %20-25 yağlı dana döş çek. size eğer az çok bir şey biliyorsa köfte mi yapacaksınız, biraz daha biliyorsa burger mi yapacaksınız diye sorar. hiçbirini sormazsa yönlendireceksiniz. şöyle ki;

    dana döş, %20 yağlı olsun. tek çekim istiyorum ve mümkünse kalın aynadan çekilsin. son isteğiniz %90 ihtimalle gerçekleşmeyecek. nazınızın geçtiği bir kasap bulamazsanız kimse sizin için ayna değiştirmez. yüklü miktarda kıyma alırsınız ve düzenli müşterisinizdir, belki. fakat orta büyüklükte bir ayna olması da işimizi kurtarır şu aşamada. çok ince çekmek istemememizin sebebi etin suyunu olabildiğince muhafaza etmesi ve aromasını koruması.

    eti aldığınız zaman üzerinde bolca beyaz beyaz yağ göreceksiniz, kardeş bu nasıl kıyma diyebilirsiniz. evet, yağlı bir işe giriyoruz.

    kıymamızı aldık. bu noktada yapacağınız tek şey kıymayı karıştırmak. bakın yoğurmak değil, ezmeden, fazla mıncıklamadan karıştırmak. size önerim şu aşamada hiçbir şey eklememeniz. ne tuz, ne biber ne saçma sapan soğan ve sarımsak. anne köftesi yapmıyoruz. birçok farklı köfte tipi var, baharat eklenen, hatta pekmez falan bile eklenen. dediğim gibi biz başlangıç için bir cheeseburger yapıyoruz. sade.

    eğer yağlar kıymada tek noktaya biriktiyse, bunu bir güzel karıştırın, güzelce dağıtın. sonra köfteye ister elinizle ister bir çember varsa içine koyarak şekil verin. burada yine ezmeden, sıkıştırmadan, yoğurmadan sadece şekil veriyoruz. şekil olarak size tavsiyem, burger ekmeğinizin genişliğinden 1 parmak daha geniş bir köfte yapmanız. çünkü yağlı bir et kullanıyoruz ve bu yağlar eridiğinde köfte küçülecek. bir burgerde en nefret ettiğim şeylerden birisi, ekmeğin içinde küçücük kalmış burger. ne o öyle köşede yağmurdan saklanan kibritçi kız gibi. her yerden aynı yükseklikte bir et hazırlayın ve mümkünse ortası çok hafif içeri çökük olsun ki piştiğinde ortaya toplanıp, ette bombe yapmasın. bombe doğru bir kelime mi bilmiyorum ama kulağa çok doğru geldi heheh.

    şimdi et kenarda dursun. sosumuzu hazırlıyoruz. sos burgerin en önemli şeylerinden. sos kötüyse kimse o burgeri yemez. ben size en düz tarifi veriyorum. sosu geliştirmek farklı şeyler kullanmak sizde. dediğim gibi, ilk kez burger yapanlara yönelik bir tarif.
    abicim/ablacım, mayonez, hardal, ketçap ya da benim gibi ketçap sevmiyorsanız barbekü sosu, sarımsak tozu, turşu (tercihen çubuk turşusu) ya da acı seviyorsanız jalapeno.

    bir kaseye 1 yemek kaşığı mayonez, hardal ve bbq sosunu ekledik. rengi sarımsı ama kahverengiye çalan bir hale geldi. tadına bakın. çok tatlıysa hardal, çok acıya yakınsa bbq ekleyin. tadını nereye çekmek istiyorsanız. bu size kalmış. ben renk tadı dengelemesi için 2 kaşık mayonez 1.5 hardal ve 1 kaşık bbq ekliyorum. sarımsak tozunu ya da çok iyi ezildiğine inandığınız gerçek sarımsağı ekleyin. sevmiyorsanız eklemeyin tabii. içine çok ufak şekilde doğradığınız turşuyu ya da jalapeno'yu atıp, karabiber tuzunu ekleyerek iyice karıştırın. tadına her aşamada birer parmak atmak suretiyle bakın. sos önemli.

    şimdi ne yaptık, köfte kenarda. sadece şekil verdik. daha baharat bile eklemedik. ekmek hazır. youtube'a girip halletmiştiniz. peynir olarak basic gidiyoruz, burger peyniri aldık. bu arada o sarı peynirler falan cheddar değil çoğunlukla. peynir bile olduğundan şüpheliyim ama iyi gidiyor namussuzlar. burger peynirini tek de kullanabiliriz, cheddar ile karıştırabiliriz. emmental falan da ekleyebilirsiniz ama şu an düz barzo burger peyniri ile devam.
    köfte var, ekmek var, peynir var, sos hazır, isteye bağlı turşu ve soğan dilimleyin o da dursun kenarda. üşenmezseniz karamelize soğan yapabilirsiniz.

    şimdi tavamızı aldık. mümkünse döküm tava, değilse ısıyı iyi muhafaza eden güzel bir tava. tava ısınırken etimizin her yerine tuz ve karabiberi bolca ekliyoruz. bolca. kızmış tavamıza köfteyi koyuyoruz, temas ettiğinden emin olmak adına sağına soluna kibarca dokunup, ezmeden bırakıyoruz. tavaya ne yağ koyduk, ne bir şey. et zaten yağlı ve birazdan tavanıza yağını salacak.

    köfteyi pişirirken başka etlerde olduğu gibi zırt pırt çevirme olayı yok. bir kere çevireceğiz ve iş bitecek. köftemiz pişerken tavanın sağı solu boşsa ekmeklerimize ince tabaka tereyağı sürerek onları da tavaya koyalım ve biraz kızartalım. değilse başka tava çıkartın. sıcak ekmek iyidir, ince kıtırı olan ekmek candır.

    şimdi yüksek orta arası bir ateşte (ocağa göre değişir, deneye yanıla bulursunuz) pişirdiğinizi düşünürsek, 3 dk sonra falan o eti çevirin. tabii bu kalınlığa göre değişir ve aslında nasıl yemek istediğinize göre. ben genelde ortadan fazla pişmiş bir şeyi yemem. suyu ve pembeliği biraz kalmalı. zaten 55dereceden falan yüksek bir şey çiğ değildir, takmayın kafanıza. ne dedik, 3 4 artık keyfinize göre pişmişlik derecesinde eti çeviriyoruz ve çevirdiğimiz gibi üzerine peynirimizi ekliyoruz. peynirin rahat erimesi için tavanın kapağını kapatın. bu çevirmeden sonra ve kapağın kapatılmasından sonra, ikinci yüz daha hızlı pişecektir. dolayısıyla dakikayı buna göre ayarlayın.

    ekmekler yanda pişiyordu, zaten 1dk.dan fazla tutmayın ekmek kararıp yanmasın. ekmeklerimize sosu sürüyoruz. burgerimizi dikkatle alıp üzerine yerleştiriyoruz. üzerine isteğe bağlı turşu ve soğan dilimi/karamelize soğan ekleyip kapatıyoruz. bakın bu noktadan sonra ekleyeceğiniz her şey burgeri yorar. karamelize soğan bile. ama damak tadınız bunu istiyorsa ekleyin.

    burgeri yaptık, bir 3 dakika tanıyın kendisine. biraz kendine gelsin, rahatlasın. o sırada fotosunu falan çekersiniz, insta'ya atmalık malzeme de verdim hadi iyisiniz yine köftehorlar.

    ilk burgeriniz hayırlı olsun. beğendiyseniz kanalıma abone olun diyeceğim ama o da yok. bi eyv deseniz yeter şu noktada.

    önemli notlar. bir burgerin olmuşluğu, o burgeri dudağınızla bile kopartabiliyor olup olmamanızdır. bir köfteyi ısırma gereği duyuyorsanız, o köfteyi yoğurmuşlardır. dolayısıyla bir halta yaramaz. piyasadaki burger house'lara baktığınız zaman genelde 35 40 tl civarındaki burgerler yenilebilir oluyor. bütçe dostu olan 20 30 tl aralığındakiler ise %95 ihtimalle yoğurma işlemi görmüş şeyler oluyor. zaten ekmeğinden bile anlarsınız o burger yenmeli mi yenmemeli mi.

    hatta sanırım kenji lopez'in bir videosu vardı. köfteyi duvara fırlatıyordu ve patlıyordu köfte. eğer bir köfte patlıyorsa olmuştur çünkü eti tutan yağ dokuları artık zaten zayıf bir halde. dolayısıyla yoğurma falan yok.

    hadi kolay gelsin.

    2.5 yıl sonra gelen edit: 40 tl'ye burger yiyormuşuz eskiden ya. wow.

  • andorra maçını anlatan spiker.

    biraz önce şuna benzer bir şey söyledi: "andorra o kadar kötü ki, bu tür takımlara karşı oynamaya alışkın değiliz, bu yüzden zorlanıyoruz." almanya, ispanya, hollanda vs gibi takımlara karşı güçlü oldukları için; andorra, malta, estonya vs gibi takımlara karşı da zayıf oldukları için zorlanıyoruz. eh, romanya, macaristan, belçika vs gibi orta sınıf takımlara karşı da zorlandığımıza göre, biz hangi takımlara karşı başarılı olacağız arkadaş?

  • arzu ederse pokemonlar hakkında bile şarkı yapabilecek osur osur ipe diz akımının bir numaralı ismi...

    oy pokemon pokemon da
    hasta ettun milletu
    başka iş mi yok idu da
    nerden çiktu pikaçu