hesabın var mı? giriş yap

  • zamanında taksi plakalarına yatırım yapan ahlaksızlar bir bir dökülüyor. statükocu vampir onun bunun çocukları.

  • volkswagen vs ford vs fiat

    ülkeler tutmasa da kafanızdaki imajları aynen şu şekilde oluşturabilirsiniz genel duruş olarak.

    columbia'nın omni-shield sikko-shield teknolojilerine %50 indirimsiz,

    jack wolfskin'in "tarz" polarlarına outlet mağazasız

    the north face'in hyvent'li ceketlerine de %20-25 indirimsiz

    para vermemeye çalışın.

    pohpohlanmada ve pazarlama harikası olmada columbia 1 numaradır. başka birçok konuda da yazmıştım, botlarından uzak durun. düzgün bot mu istiyorsunuz. meindl, scarpa, la sportiva diye duymadığınız ama fiyatlarını ve üretim kalitelerini gördüğünüzde duymamış olmayı dileyeceğiniz üst markalardan bile bot alabilirsiniz o fiyatlara.

    ha daha normal mi istiyorsunuz? asolo, boreal, vasque, lowa, lafuma boşa burda durmuyor. bunlar arasında lafuma bir tık aşağıda ama şehir için çok uygundur.

    montunu, polarını çok mu sevdiniz columbia'nın ve jack wolfskin'in? gidin north face'e aynı montu aynı fiyata gore-tex'li olarak north face'ten alın. ya da %20 ucuza hyvent'li alın.

    hyvent gore-tex omni ne la derseniz şöyle diyeyim.

    selpak, çükvak, burunsil marka mendiller gibi düşünün. aslen su geçirmez nefes alabilen astar(membran) bunlar. yani çok ama çok rahat diğer hepsi gore-tex çakması diyebilirim. en az 10 farklı membran biliyorum, bir tanesi harici hiçbiri daha iyi değil. bu yüzden gore-tex olan ve çakması olanlar olarak ayırabilirsiniz. çük-tex, mük-tex farketmez.

    en bilineni ve burada selpak olan gore-tex tabi. ayrıca goralı sosisli gibi okunmaz, gor diye okunur. bildiğin gorum lan! gibi yani. alıştı çoğu insan gora tex demeye, şarz ile aynı durum. bu benim gıcıklığımdır kusura bakmayın yazmadan edemedim bu okuma hatasını.

    jack wolfskin türkiye'de üretilen, ucuz bulunduğunda parasının hakkını veren bir üründür. (%30)
    columbia türkiye'de üretilmeyen, çok ucuz bulunduğunda parasının hakkını veren bir üründür (%50)
    the north face türkiye'de üretilmeyen, normal fiyatında parasının hakkını veren ama indirimde alsanız da iyi olacak bir üründür (%20)

    türkiye'de helly hansen aslen bir marin/denizcilik firması olup, yeni yeni türkiye'de "bakın biz outdoor ürünler de yapıyoruz ehi ehi" diyen markadır. the north face ile yazdıklarımın tamamı onun için de geçerlidir.

    adidas, nike, reebok vs gibi markalar ise resmen "ha outdoor giyim diye bi bok var lan, hadi biz de üretek bi nasıl olsa kitleriz" diye gora-tex botlarını halkımıza, zavallı milletimize "bakın bu kar suyu geçirmeyen bottur" ayaklarıyla satmıştır. 18+ görüntüler olmuştur, hatırlamak bile istemiyorum. yani aslında bakarsanız nayk'yan columbia'ya geçiş çok büyük başarı. iski'nin bakkaldan doldurulan kontürlü "teknoloji harikası" su sayaçlarından, otomatik ödeme yapılabilen eski 50 senelik mekanik sayaçlı sisteme geri geçmesi kadar büyük bir
    olay (!)

    şimdi olayın iyice cılkı çıktı bir toparlayalım.

    arkadaşlar karşılaştırılan bu 3 firma da türkiye'deki büyük mağazaların, perakendecilerin bizlere kitlediği, kışlık ve kaliteli ürün olarak getirdiği markalar.

    bunlar bir lacoste, vakko vs. değil. tarzı için almıyorsunuz ama öyleymiş gibi hissettiriliyorsunuz. bu yüzden fiyatlarını haketmiyorlar diyorum. beymen'de 220 liraya satılan kibrit değil bunlar, üşütmesin-yırtılmasın-su geçirmesin diye aldığınız ürünler. özellikle columbia ve jack wolfskin'e bu nedenle çok ama çok önyargılı bakıyorum.

    ne zamanında patagonia, the north face ya da helly hansen gibi kendilerini en esktrem koşullarda ve kullanım alanlarında kanıtlamış firmalar, ne de lafuma, salewa gibi bu işi abartmadan, kendini olduğundan farklı göstermeden yapmayan çalışan genel firmalar.

    bu arada üstte saydığım tüm firmalar kendi ülkelerinde özcansın giyim firması ürünleri gibi giyiliyor bilginize. yurtdışında afallamayın.

    ha yurtdışı dahil milleti afallatmak istiyorsanız;

    arc'teryx (dünyanın en iyi outdoor tekstil üreticisi), norrona(norveç'li yarı-butik ve tarz outdoor üreticisi), haglöfs ( isveçli gene yarı-butik ve tarz outdoor üreticisi), mountain force (1400 dolarlık kayak montları var arkadaşların, isviçreli tam tarz/kendine has modası olan tekstil firması), black yak (everest demem yeterli herhalde) mountain hardware (arc'teyx'le kapışan süper lig oyuncularından biri), patagonia (arc'teyx'le kapışan diğer bir süper lig oyuncusu), mammut (benim kişisel favorim, en başarılı ve bilinen isviçreli outdoor üreticilerinden biri, avrupa'daki ilk 3'ten biri(mountain force gibi butik firmalar hariç)), millet (lafuma'nın kaymağı, mammut'un rakibi)

    gibi markalara bakacaksınız.

    bunlara deuter (çanta), la sportiva (bot), petzl(teknik malzeme), msr (kamp mutfağı ve teknik malzeme) gibi markaları katmadım. elbette kaçırdığım bir-iki firma olabilir ama bunlardan bazıları aklınızda kalsa bana yeter :). ayrıca sırf kayak malzemesi üreten rossignol, burton gibi firmaları da katmıyorum. yoksa iyice karışacak.

    bunların bir tık altı ve gene the north face seviyesi için;

    marmot, löwe alpine, vaude, ( vaude çok fena bir underdog'dur, event diye bir membran kullanırdı, gore-tex'ten bile daha iyi nefes alabilirliğe sahip montları aynı su geçirmezlikte sunardı ama artık kendi membranına döndü)

    fiyat/performans için
    salewa, lafuma, hannah, karrimor, bakabilirsiniz. bu markalar arttırabilir.

    şimdi gelelim pratiğe, yiğidi öldürdük ama hakkını verelim

    arkadaşlar eğer şehir dağcısı iseniz, kayışdağı ve çamlıca'ya zirve tırmanışları yapıyorsanız lafuma bile sizi kurtarır zaten merak etmeyin.

    alacağınız en iyi montlar 3-in-1 olarak geçen içi çıkarılabilir polarlı su geçirmez montlardır. sezonda 600-700 lira arasına the north face'te, 800 lira civarına columbia'da bulunabilir. bunlar sizin bütün derdinizi çözer, dayanıklılık olarak the north face'i, tarz olarak da columbia'yı önerebilirim.

    aynı şekilde jack wolfskin'in siyah omuzlu, koyu alt yeşil, kahverengi renkli ve logolu polarları da oldukça başarılıdır. huzurla kullanın.

    yeni nesil ince baklavalı kaz tüyü montlar ve yelekler de hem north face'te hem de columbia'da bolca var. aynı şekilde mammut'da da bulunabilir. mammut'un hastası biri olarak ( arkadaşlarım dahil 5000 euro'luk alışveriş yapmışız 5 senede yurtdışından siz düşünün. donum bile mammut derken dalga geçiyorum sanmayın sonra) burdaki ürünlerini çok önermem çünkü çok şehir odaklı modeller, gözümde dayanım olarak the north face bile daha iyi olabilir bazıları için. çünkü markanın benim gibi hastası bile olsanız, her ürünü iyi olacak diye bir şart yok. sonuç olarak bu montlar da kullanılabilir ama genelde su geçirmez değillerdir, buna dikkat edin alacak olursanız sonra yağmurda balon gibi sönersiniz.

    bu firmaları bu kadar paramparça etmemin tek sebebi fiyatlarını hak etmemeleri. bu yüzden kızıyorum. çünkü çoğunuzun bilmediği k2 outdoor, everest outdoor, kutup ayısı, atlas kamp, meydan av vs. gibi dağcılık mağazalarında o kadar işlevsel ve güzel ürünler var ki! en kötü gidip decatlon'dan alın arkadaş! 3 defa alırsınız columbia parasına, en fazla ondan 1 sene az dayanır.

    ha mesala ben ne yaptım, tarzını çok beğendiğim için 500 liraya bir killtec awokei structure aldım, hatta zamanında bir kız arkadaşım hediye etti benim çok düşünmeme izin vermeden. belki beklesem 400 liraya da düşerdi ama xl boy bitiyordu vs. derken alındı gitti. ince elyaf dolgulu kayak montu ama dizaynı, renkleri ve dış malzemesi çok hoşuma gittiği için güvenerek aldım.

    yani beğenirseniz elbette alın ama ne aldığınızı bilin. ben bu montu sadece şehir için aldım mesala çünkü zaten 4-5 ayrı setim var kayak için. 10 senedir bu işin içinde olunca elinizde oluyor bol bol.

    son olarak tarz değil işlev arıyorsanız lütfen önce yazdığım mağazalara bakın. istanbul'daki mazağalardı bunlar, çoğu kadıköy ve karaköy'de.

    tarz değil işlev arıyorsanız ve paranız kısıtlı ya da uğraşmak istemiyorsanız tschibo, decathlon ve ıntersport'u asla es geçmeyin. tschibo'da sadece hafta tutturmanız gerekli, diğer ikisi sezon boyu aynı ürünleri getiriyor.

    100 liraya kaz tüyü mont aldım 3 sene önce tschibo'dan mesala. hatta mont değil, parka yani. ya da 40 liraya polar alırsınız decathlon'dan. ıntersport'taki mckinley de çok iyi ürünlere sahiptir. 200 liraya su geçirmez nefes alabilir parka almıştım gene geçen sene mesala.

    bu fiyat/performans yakalanamaz anlayacağınız.

    benim param yoksa ve acilse;
    decathlon, tschibo, intersport

    param yoksa ve acil değilse;
    dağcılık mağazaları ve marka bulamazsam gene decathlon, tschibo, ıntersport

    param varsa ve acilse;
    dağcılık mağazaları ve avm mağazaları. gerçek gore-tex, polartec, vibram ürünler

    param varsa ve acil değilse;
    yurtdışı mağazaları (mammut için outdoorworks.de mesala) ve tüm dağcılık mağazaları + sezon sonu indirimi bekleme. gerçek gore-tex, polartec, vibram ürünler

    yaparım.

    iş muhtelemen çok karıştı ama umarım bir mantık kurdurabilmişimdir sizler için.

    genel olarak yardım etmekten memnun olan biriyim. dağcılık, kayak-board, trekking, denizcilik vb. giyim için sorunuz olursa çekinmeyin. favori markalarım olsa da tarafsız şekilde sizlere yol gösterebilirim, hem de beleşmatik :)

    saygılar.

  • fenerbahçede 50 sene oynayıp anca volkan demirel kadar efsane olacakken futbolcu olarak bol para kazanmış, ingiltere, almanya, katar ve hindistan görmüş. deli paralar kazanırken harika kültürler tecrübe etmiş, gençliğinde hayatını yaşamıştır.

    emekliliğinde de gelir televizyon efsanesi olur çok lazımsa. ne sikime yarıyorsa efsane olunca.

  • kızım 2,5 yaşlarındayken, gece uykusundan haykırarak uyanmaya başlamıştı. bu çok normal bir durum aslında, çocukların bazen böyle anları oluyor, korkuyu öğretmeseniz dahi, kabuslar görebiliyorlar. normal olmayan durum, ben yanına gittiğimde uyanmış yatakta oturan miniğimin odanın kapısına bakarak ve orada görünmeyen bir şeyden korkarak ağlamaya devam etmesiydi.

    yani kapının orada görünmeyen bir şey vardı ve kızım oraya baka baka ağlıyor, korkuyla bana sarılıyordu.

    çocuk sahibi olmak böyledir işte, çocuklukta kalan korkularınızı açığa çıkarabilir. gerçi benim korkularım hiç çocuklukta kalmamışlardı, aynen devam ediyorlardı o dönem. evde yalnız kalamadığım gibi, evde birileri olsa dahi koridorun ışığı açık uyuyabiliyordum (hâlâ öyle gerçi). itiraf etmek zor geliyor; ama açıkçası ödlek tavuğun tekiydim işte ve kucağımda görmediği bir şey tarafından korkutulup tir tir titreyen kızım vardı.

    annelik, biraz da gözü karalıktır.

    bir hafta kadar, belki daha da fazla bir süre aynı olay tekrar edince ve ettiğim dualar, okuduğum sureler kızımın korkusunu hafifletmeyince, idareyi ele almaya karar verdim. yine bir gece haykırarak uyanan kızımın odasına gittim. ağlayan kızıma sarıldım ve odanın kapısına doğru olabilecek en öfkeli ve cesur gözlerle bakıp dedim ki: "utanmıyorsunuz değil mi el kadar bebeyi korkutmaya?"

    bu cümlemi net hatırlıyorum, sonraki cümlelerim de bu minvaldeydi; ama açıkçası kelime kelime aklımda değiller şu an. bir anne olarak, kızımı korkutan neyse, ona karşı açmıştım ağzımı ve yummuştum gözümü. olay kısaca buydu işte.

    doğaüstü olansa, o geceden sonra bir daha kızım hiç o kadar büyük bir korkuyla uyanmadı.

    ya göremediğim bir şeyi utandırmayı başarıp, aklını başına devşirtmiştim ya da benim kapıya doğru sinirlendiğimi ve kendisini savunduğumu gören kızım psikolojik olarak o korkuyu aşmıştı.

    ben kızımın psikolojik olarak o korkuyu aştığını düşünüyorum. öbür türlüsünü düşünmek dahi istemiyorum.

    neyi korkuttum la ben?

    ekleme: aynı türden sorular çok gelince, buradan cevaplayayım istedim. kızım o günden sonra bir daha gece korkusu yaşamadı. kendisi zaten şu an 21 yaşında bir üniversiteli.

  • adamın biri trafik kazası geçirmiş, kazada pipisi kopmuş. kopan pipisini gömlek cebine koyduğu gibi koşa koşa doktora gitmiş.

    "doktor bey, doktor bey! pipim koptu!" diye bağırarak doktorun odasına girmiş. doktor, "durun, endişelenmeyin! organ yanınızda ise yerine dikebiliriz" demiş. adam "ahanda buradadır doktor bey" demiş ve elini gömlek cebine atarak, çıkanı doktora uzatmış.

    doktor adamın kendisine uzattığına bakmış: "iyi ama bunu nasıl dikeriz bu tadelle" demiş. adam şaşkınlık içinde kalakalmış: "desene doktor bey, yarraaa yedik..."

  • öyle bir diziydi ki bu, yurdun her bir yanında izleyici kitlesi, özellikleri, verdikleri tepkiler aynıydı, aynı.

    - şüphesiz ki; bu dizinin yayınlandığı dönemde 7-15 yaş aralığında olan ve bu diziyi izlememiş bir ergen kız çocuğu bulunmamaktaydı.

    - bu diziyi zamanında izleyenler "ahaha, nasıl izlerdim ben bunu yeaa" diye kendine gülüyor, kendisiyle dalga geçiyor ve geçmişi yad ediyor. aslında hiçbiri izlediği için, pişman değil.

    - bu diziyi izleyenler ortaokulda "çılgın bediş'im yok başka işim" diye gruplar halinde takılırlardı. ayrıca bu şarkıyı o zamanlar söyleyenler hala bu şarkıyı hatırlıyor.

    - arkadaş grubunda herkes dizi karakterlerini paylaşırdı. herkes bediş olmak ister, kimse banu olmak istemezdi.

    - ayrıca yonca evcimik'in 18 yaşında olmadığı gerçeğiyle tanışan kızlarımızın büyük bölümü o travmayla uzun yıllar yaşadı.

    - bu diziyi zamanında izleyenler, yaz aylarında da mutlaka tekrarlarını da izlerdi.

    - bediş'in hayalleri dizinin en sevilen bölümüydü. bu arada şirine'den zeyna'ya her şey oldu len kızcağız. ne oktay aşkıymış. leyla ile mecnun bok yemiş.

    ...

    sonuç olarak; bir kişi de demiyor ki, aga bu nedir?