ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
beşiktaş
-
hayat çok acayip lan.
koyu fenerbahçe taraftarıyım ve şu anda izmir alsancak'taki kartal yuvası'nın önünde yarın oynanacak bucaspor-beşiktaş maçının bilet satışı için sıra bekliyorum. neden peki burda bekliyorum, anlatayım:
ailem izmir'e çok uzak küçük bir kentte yaşıyor ve geçen hafta izmir'e ziyaretime geldiler. salı günü de dönecekler. tam da pazar günü. beşiktaşlı babama gelirken dedim ki "baba biraları alıyorum, akşam trabzon maçını evde izleriz." adam çok sevindi, yani sesinden anladım lan telefonda ne kadar sevindiğini. onlar yoldayken maç tatil oldu, üzüldük ama biraları da içtik.* tesadüf bu ya yarın beşiktaş izmir'e geliyor ve 56 yaşında, beşiktaş'ını çok sevse de canlı bir maçını izlemek kendisine kısmet olmayan babamla beraber maç izleyeceğiz. elimde hediye kaşkolla bekliyorum.
entrime "hayat çok acayip lan" diye başlamamın sebebi bu diyeceksiniz ama değil; acayip olan benim gece heyecandan uyuyamamış olmam.
tanım: babamın tuttuğu takım.
elektrik faturalarından trt payının kaldırılması
-
mhp'nin oyları ile reddedilecek kanun teklifi.
sinema tarihinin en hüzünlü sahnesi
-
forrest gump'ta forrest ve jenny arasında geçen şu konuşma, (esasında forrest'in son cümlesi)
forrest: "will you marry me? i'd make a good husband, jenny."
jenny: "you would, forrest."
forrest: "but you won't marry me."
jenny: "you don't want to marry me."
forrest: "why don't you love me, jenny? i'm not a smart man, but i know what love is."
dolgulu sütyen
-
(bkz: nitelikli dolandırıcılık)
türk kızının 12 maddelik evlenme manifestosu
-
baştan söylüyorum erkeğim. öyle biri varsa gelsin beni de siksin.
türkiye'ye olan aidiyet duygusunu kaybetmek
-
6- üç kuruşluk insanların hak etmediği yerlere gelmesi (bkz: liyakat)
hapishaneye girip yüzlerce kitap okumak
-
türkiye versiyonu için (bkz: yüzlerce kitap okuyup hapishaneye girmek)
hastası olunan sözler
-
"eğer bir adam uğrunda çalışmadığı bir liraya sahipse, başka bir adam hiç almadığı bir lira için çalışmıştır."
yanlış telaffuz edilen marka isimleri
-
(bkz: pull n bear)
"pul en beer" şeklinde telafuz etmek gerektiğine dair çok sağlam kaynaktan bilgim var dostlar.
istanbul emniyet müdürlüğü'nün kaz açıklaması
-
"kazların kadın şahıslara ait olduğu belirlenmiş, görevlilerinin müdahale etmesi üzerine, kadınlar kazları tekrar yanlarına alarak parktan ayrıldıkları anlaşılmıştır” link
sözkonusu arap aklamak olunca emniyet teşkilatımızın ne kadar sıkı ve titiz çalıştığını gözler önüne seren bir açıklama olmuş.
ezgi asaroğlu
-
ezgicim, dizi setinde hakarete uğradın, şiddete uğradın, hayvanın teki boğazına çöktü ve seni boğmaya çalıştı, dizi ekibi arkanda durmadı, dava açman diziye zarar gelir diye engellenmek istendi, mağdurken bir de işinden kovuldun oysa ki karşı tarafa işten "ayrılma" hakkı tanındı ama sen gene de diziye dön çünkü senin yokluğunu ekşiciler on senedir üzerlerinden atamamışlar.
hem ne olabilir ki en kötü? diyelim ki biri gene boğazına yapıştı, gene saçından tuttu sürükledi, gene kafanı kaldırımlara çarptı, alt tarafı dava açman engellenir exxen müşteri kaybetmesin diye. he bir de dayakçı ve azmettiricinin sırtı sıvazlanırken sen kovulursun. aşkolsun, bunlar mı dert? sana kazık atmış bu ekibe dön ezgi. o dönemlerde bir söz vardı, kafalar pırıl pırıl diye; heh işte aynen öyle buralar zira.